Sancar: Demokratik mücadele ortaklığı somut bir program olarak önümüzdedir

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, demokratik mücadele ortaklığına vurgu yaparak, "Gelecek dönem yeni bir başlangıcı sağlamanın önündeki engelleri ortadan kaldırabiliriz" dedi. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar Başkanlığı’nda toplantı. Bir otelde gerçekleştirilen toplantıda HDP, siyasi gelişmeler, partilerine yönelik saldırılar ve yeni dönemi planlamasını yapacak. PM toplantısının açılış konuşmasında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar değerlendirmelerde bulundu. 

Yaz ayları boyunca sahada olduklarını dile getiren Sancar'ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:

DEKLARASYON HAYATA GEÇİRİLECEK: Partinin bütün birimleri her alanda ellerinden gelen çabayı sarf ederek bir çalışma yürüttü ve bunun sonucunda demokrasiye çağrı deklarasyonunu yayınladık. Bu deklarasyon, Türkiye'nin geleceğini demokratik bir şekilde eşit yurttaşlık temelinde ortak yaşamı yine özgürlük üzerine inşa etme amacına yönelik Türkiye'de bütün demokrasi güçlerine çağrı içeren bu deklarasyonumuz aynı zamanda yol haritamızın ana hatlarını belirliyor. Bundan sonra şimdi yeni bir aşamaya geçtik ve bu aşamayı da zaten adım adım yürütüyoruz. Bu aşama Demokrasiye Çağrı Deklarasyonu'nun hayata geçirilmesi aşamasıdır. Tıpkı deklarasyonu hazırlama sürecinde olduğu gibi şimdi de yine tabandan başlayarak halk buluşmalarıyla, esnafla görüşmelerle, sivil toplum örgütleriyle istişarelerle, kanaat önderleriyle sohbetlerle yolumuzu, halkımızla birlikte belirlemeye çalışıyoruz.

BARIŞI TABANDAN ÖRGÜTLEYECEĞİZ: Halka sözümüzü açık söyledik. Yolumuzun ana hattını kamuoyuna net şekilde ilan ettik. Bize yönelik spekülasyonlara nokta koyduğumuzu düşünüyoruz. Deklarasyonun Türkiye toplumunun önemli bir kesimi tarafından gayet olumlu karşılandığını tespit etmekten memnuniyet duyuyoruz. Türkiye'ye demokrasinin yolunu açmak, Türkiye'de barışı inşa etmenin zeminini yaratmak, eşit yurttaşlığı inşa etmektir. Hedefimiz budur. Bunun için de barış mücadelesi bizim açımızdan en hayati konudur. Barışı da yine toplumdan tabandan inşa etme gibi bir hedef koyduk önümüze. Barışın hedefleri, barışın amacını ve barışın boyutlarını toplumla inşa edeceğiz. Siyasi partilere, iktidara bırakma niyetimiz yok. Tabandan örgütlenen bir barış, eşit ortak yaşamın güvencesi olur.

HDP TÜRKİYE SİYASETİNİN KURUCU AKTÖRÜ: Türkiye'nin çoklu bir kriz içinde olduğunu söylüyoruz ve bu çoklu krize olabilecek en kapsamlı çözüm programını da yine HDP olarak bizler sunuyoruz. HDP siyaset üretiyor. HDP, Türkiye siyasetinin kurucu aktör olma iddiasının hakkını vermeye çalışıyor, gereklerini yerine getirmek için elinden geleni yapıyor. Bu gerçeği göz ardı edenler, bu gerçeği tartışmaya katlanamayanlar ölü balık numarası yapmanın bir sonuç doğurabileceğini sanıyorlar ama gerçeklik onları yanıltacaktır.

TÜRKİYE TARİHİNİN EN HUKUKSUZ DÖNEMİ: Türkiye belki de tarihinin en ağır hukuksuzluk dönemini yaşıyor. Hukukun bütünüyle devre dışı bırakılması gibi bir yönelim içinde iktidar. Şimdiye kadar hiç olmazsa görünüşte hukuka uymak gibi bir kaygı güttükleri olmuştur. Yani hukukun gereğini yerine getirmeseler de hiç olmazsa buna kendilerince gerekçeler üretmeye çalışmışlardır. Ama böyle zorba bir iktidarın sömürü, talan ve zulüm üzerine kurulmuş iktidarın hukuku göstermelik olarak bile dikkate almasının bir sınırı vardır. İşte o sınır şimdi gelmiş çatmıştır Türkiye toplumunun tam karşısında durmaktadır. Hiçbir hukuksuzluğu açıklama ihtiyacı bile duymadıkları gibi, kamu yönetiminde çalışanları da hukuksuz davranma konusunda cesaretlendirilecek bir pervasızlığı yapabiliyorlar. Bunu bizzat iç güvenliği sağlamakla görevli bakan açıkça dile getirebiliyor.

HIRSLA HAREKET EDİYORLAR: Yine kapatma davası, aynı mutsuzluk anlayışının bir ürünüydü. İktidarın küçük orta sadece partimize karşı kapatma davası açılması için yoğun bir siyasi kampanya yürütmekle kalmadı aynı zamanda Anayasa Mahkemesini her fırsatta tehdit etti. Aynı yöntem aynı üstün Kobanê davasında da devam ediyor. Kobanê davasında yine siyasi müdahaleler hiç gizlenme ihtiyacı duyulmadan gerçekleşiyor. Burada yargılanan arkadaşlarımızın içinde 6 tane eş başkanımız var. Yani aslında HDP'nin ve HDP'nin üzerine oturduğu siyasal geleneğin tümünü yargılamak gibi bir hırs ile hareket ediyor iktidar. 

BİR HAFTADA SAVUNMA İSTENİYOR: Özellikle iktidarın küçük ortağı bunu açıkça dile getirmekte hiçbir şekilde beis duymuyor. Kobanê davasında bu hukuksuzluklara karşı avukatlarımız davayı protesto ediyor. Yine yargılanan yoldaşlarımız da aynı şekilde protestolarını sürdürüyor. Bu protestoların nedeninin ne olduğunu belki de kamuoyu yeterince bilmiyor. Bunu anlatmakta bizlerini görevidir. Mahkeme bir hafta içinde on binlerce sayfa üzerinden arkadaşlarımızı savunma yapmasını bekliyor. On binlerce sayfalık iddianame ve eklerini veriyor ve bir hafta içinde savunmalarını yapmalarını dayatıyor. Bunun fiilen mümkün olmadığını görmek için hukukçu olmaya gerek yok. Sıradan bir insana sorduğunuzda da 5 bin sayfanın okunabilmesi için ne kadar süreye ihtiyaç olduğunu rahatlıkla size söyleyebilir. Amaç savunmayı engellemektir. Aslında yapılan şey savunma değildir.

APAÇIK TALİMAT VERİLİYOR: Bizim yargılanan yoldaşlarımızın yaptığı şey bu iktidarı, bu yurtların yaslandığı zihniyeti bu zihniyetin beslendiği düzeni yargılamaktır. İşte bunu engellemek için bu tür dayatmalara girişiyor iktidar. Yine iktidarın küçük ortağının geçen gün yaptığı açıklama bu sözlerimizin başka herhangi bir kanıta gerek kalmadan doğruluğunu ortaya koyuyor. Ne demişti iktidarın küçük ortağının başkanı ‘108 sana gün yüzünü haram edecek karar çok kısa sürede alınmalıdır’ diyor. Yani mahkemeye apaçık talimat veriyor.  Anayasayı çiğniyor diyeceğim ama Anayasa umurlarında değil. Peki bu kadar açık, bu kadar doğrudan talimat verme ihtiyacını neden hissediyorlar? Aslında bu bir ihtiyaç değil, bu bir mecburiyettir. Çünkü HDP var oldukça bu iktidarın sonunun geleceğini biliyorlar. Bu iktidarla birlikte iktidarı besleyen zihniyetinde sonunu getirebilecek olan işte bu kararlı mücadeledir. Bunun farkındalar ve bunu en açık dile getiren de iktidarın küçük ortağıdır. 

KAYBEDECEKLERİNİ AÇIKÇA İLAN EDİYORLAR: Aslında iktidar bu tür davaları ölüm kalım meselesi haline getirmekle kendisinin kaybedeceğini açıkça ilan etmektedir. Çünkü eğer biri için ölüm yeri için kalımsa, yaşamda kalma becerisini ve gücünü en iyi sergileyen, en iyi gösteren, bunun pratiği ile dolu bir geçmişe sahip olan parti HDP’dir. Diğerleri ise kendi dayattıkları tercihin öbür kısmına mahkumdurlar. Burada yapılanlar boştur. Burada yapılanlardan sonuç almak imkansızdır. Baskılara rağmen HDP'nin büyüdüğünü biliyoruz. Sadece kendi tabanımızın daha kararlı bir tutum sergilemekle kalmadığını da görmemiz ve göstermemiz gerekiyor. Türkiye'nin her yerinden bu kabul ve bu destek HDP’ye en azından sempati olarak en azından HDP'yi dikkatle izleme olarak ortaya çıkıyor ama bunun oya dönüşeceğini de biliyoruz. 

DEMOKRATİK MÜCADELE ORTAKLIĞI: En geniş kapsamda bir demokratik mücadele ortaklığı ve bunun ihtiyaç halinde seçim için, parlamento seçimleri için demokrasi ittifakına dönüştürülmesi meselesi artık somut bir program olarak önümüzdedir. Sadece bir söylem değil, sadece bir slogan değil, somut bir program olarak artık şekillenmektedir. Nasıl yürüyeceğimizi ilişkileri, en geniş demokrasi ittifakı için ilişkileri nasıl kuracağımızı, kurallarımızı, yine bütün demokrasi güçleriyle istişare ederek, halkla buluşarak belirleme aşamasında olduğumuzu bilelim. Slogan ve hedef değil sonun adımlarla hayata geçirilecek hayati bir amaç. Çünkü eğer bu birlikteliği sağlayabilirsek, gelecek dönem, yeni bir başlangıcı, demokratik dönüşümü ve barışı sağlamanın önündeki engellerin hepsini ortadan kaldıracak halkların ortak işte iradesini yaratma imkanımız da o kadar büyüyecektir. Biz bu birlikteliği sağlayabileceğimize inanıyoruz.
 
Şimdiye kadar görüştüğümüz deklarasyon için heyetlerimizin görüştüğü demokrasi çevrelerinin hemen hepsinin de değerlendirmesi ve kanaati bu yöndedir. Şimdi dediğim gibi bunları somutlaştırma, bunları somut bir yol haritasına dönüştürme zamandır. Bunun için de Parti Meclisinin siz değerli görüşleri elbette çok önemlidir. Önerileri çok önemlidir. Bunu bugün bu toplantıyla başlatmış olacağız ve başka kurumlarımızda da devam edeceğiz. Oyunlar ve tuzaklarla görmezden gelerek yok sayarak HDP'yi zayıflatabileceklerine söylenecek çok söz var ama bizim söylememize gerek yok. Halk bunu söylüyor zaten. Yani bizim sürekli tekrar etmemize gerek yok. Hakkını söylüyor. Bakın bizim geldiğimiz gelenek geçtiğimiz hafta Van’da 2 bin günü bulan yasaklara rağmen sokağa çıkıp ‘Kürtler size boyun eğmeyecek’ diyen Edibe Babur’un geleneğidir. Bu gelenek emeğimiz emeğinin karşılığını size meze etmeyeceğim diyen emekçinin geleneğidir. Bu gelenek dereler özgür aksın diye üstüne örttüğü battaniyesi ile nöbet tutan Hatice Ana'nın geleneğidir. Bu gelenek zorla kaybedilmiş oğlunun evinin kapısı açık bekleyen ama maalesef gözleri açık giden Berfo Ana'nın geleneğidir. Biz de her Berfo Ana’nın gözleri açık gidişinin yarattığı yaranın kapanması için mücadele yürütme, mecburiyeti ve sorumluluğu altında olan bir partiyiz. 

GÖZÜMÜZ HDP’DE OLSUN: Bütün halklarımıza buradan tekrar sesleniyoruz. Bu kokuşmuş, çürümüş, karanlık düzende gözümüz HDP’de olsun. Çünkü HDP hakikatin kutup yıldızıdır ve gözümüzü buraya gittiğinizde geleceğin barış, demokrasi, özgürlük, eşitlik üzerine kurulması konusundaki inancınız da umudunuz da yanılmayacaksınız. Sizi yanıtlayacağız, sizin beklentilerinizi umutlarınızı boşa çıkarmayacağız, Kim hangi yöntemle bizi engellemeye kalkarsa ne yapsın cevabını yine bu gelenekten aldığımız güç ve birikim halkımızdan aldığımız destek, halkımızdan aldığımız inancı sürdürüyor. Bundan hiç kimsenin hiçbir şekilde şüphesi olmasın. (MA)