Sancar: İktidar darbe tehdidi üretme telaşına girdi
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "İktidar her zaman yaptığı gibi siyasi kurnazlık ve fırsatçılıkla bu bildiriden darbe tehdidi üretme ve bunu siyaseten kullanma telaşına girdi" dedi.
DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye'nin halktan, kopuk halkı hiçe sayan, yurttaşı yok eden bir anlayışla yönetildiğini söyledi. Emekli amirallerin bildirisiyle ilgili de konuşan Sancar, iktidarın siyasi kurnazlıkla darbe tehdidi üretmeye çalıştığını söyledi ve "Eğer gerçekten darbeci zihniyetle, darbeci herhangi bir girişimle hesaplaşma konusunda samimiyse, iktidarın yapacağı ilk şey kendi icraatlarıyla yüzleşmek" dedi.
Partisinin Meclis grubu toplantısında konuşan Sancar, HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu’nun 31 Mart tarihinde Mardin’de yaptığı “Halkların İradesi için Adalet” forumuna değindi.
'31 MART YENİLGİSİNDE TEMEL FAKTÖR HDP'NİN STRATEJİSİYDİ'
Forumu yerel seçimlerin ikinci yıl dönümünde gerçekleştirdiklerine değenin Sancar, “İki yıl önce o tarihte siyasal iktidar tarihi bir yenilgi yaşadı. Bu yenilgiyi yaşamasındaki temel faktör de HDP’nin seçim stratejisiydi. Türkiye’nin siyasi dengelerinde hangi ağırlığa sahip olduğumuzu ve nasıl bir rol oynayacağımızı dünya aleme göstermiştik. İktidarın geri dönülmez bir yönetememezlik krizi içerisine girmesinde bu yenilgi belirleyici olmuştur” dedi.
Sancar, şöyle devam etti: “İktidar için hiçbir şey asla eskisi gibi olmadı bundan sonra da olmayacak. İşte bu tarihi anın yıldönümünde son derece değerli bir forum gerçekleştirdik. Foruma bölgenin çeşitli illerinden, çeşitli kurumların temsilcileri, seçilmişlerimiz, üniversite dayanışma koordinasyonu, Boğaziçi Dayanışma öğrencileri, kadın platformları, inanç örgütleri, dernekler, sendikalar ve meslek odaları katıldılar. 300’e yakın insanla güzel bir toplantı gerçekleştirdik. Bu buluşmada esas amacımız halka dayanışarak yolumuza devam etmekti. Çeşitli çevrelerle, yöneticilerimizle, halkımızla istişare ederek yolumuza devam etmektir.
'BİRLİKTE YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Bu toplantılarımız bundan sonra devam edecek. Bu buluşmada da tıpkı Newroz alanlarını dolduran milyonların bir arada olmasının, baskıya ve zulme karşı birlikte mücadele yürütmenin ortak akıl yaratmanın önemini bize göstermiştik. Bizler birlikte hareket ettikçe güçleniyoruz, iktidar ise bu güçten korkuyor. Hep söylüyoruz, korktukça panikliyor, panikledikçe öfkeleniyor hınç ve intikama yöneliyor. Ne yaparlarsa yapsınlar bizler bir arada olmaya, birlikte mücadele etmeye, toplumla birlikte tartışmalar yürütmeye ve birlikte yürümeye devam edeceğiz.
Her gün kriz üreten, her gün sorunları büyüten, eşitsizlik ve adaletsizlik yaratan, toplumu kutuplaştıran, lime lime yönetim sisteminin altında yaşıyoruz. Sistemin ürettiği sorun ve krizler çokludur. Bu sistemde denetim yoktur, halk yoktur, yurttaş yoktur. Bu sistemde tek adam vardır tek adam etrafına çöreklenmiş gruplar sermaye grupları vardır. Yandaşlar vardır. İşte halktan, kopuk halkı hiçe sayan, yurttaşı yok eden böyle bir anlayışla yönetiliyor ülke. Ve bu ülkenin sorunlarını böyle bir anlayışla çözmenin mümkün olmadığını her seferinde, her olayda yaşıyoruz, yeniden bir kez daha tecrübe ediyoruz.
'BU SADECE SÖMÜRÜ DEĞİL, ZORBALIK DÜZENİDİR'
Dün enflasyon rakamları açıklandı, yüzde 16,19. Ama halkın gerçek enflasyonunun en az yüzde 30, belki 40, 50 olduğunu da biliyoruz. Yoksullaşmayı bu kadar açık ortaya koyan ve servet transferini bu kadar güçlü yaratan başka bir mekanizma olamaz: Faiz, rant, enflasyon. Faiz, rant, enflasyon ekonomisi, halkın cebindekinin bir avuç sermayeye sürekli olarak aktarmak demektir. Bu iktidarı ayakta tutan da sürekli rant aktardığı bu bir grup yandaş sermayedir. Elinde tuttuğu medya araçlarıyla hayatın diğer alanlarını kontrol etmek için beslediği güvenlik aygıtıyla, yeni istihdam ettiği bekçileriyle ve sokağa saldığı başka güçlerle düzeni devam ettirmek istiyor. Bu yalnızca sömürü düzeni değil, bir zorbalık, zulüm düzenidir. Bu zulüm düzeni değişecektir, mutlaka değişecektir.
'YANDAŞA LONDRA'YA AMBULANS HELİKOPTER GÖNDERİYORLAR'
Aynı tabloyu pandemide de yaşıyoruz. Sağlık sistemi de bir müşteri, rant sisteminin halkası olmuştur. Halk sağlığını esas alan bir mücadeleyi bu iktidar yürütemez. Kurulan sistem, sermayeyi, rantı gözeten bir sistem olmuştur. Tedbirleri işlerine geldiği gibi alıyorlar. Aşı konusunda hiçbir şeffaflık yok. Her seferinde sözlerini tutmadıkları gibi yeni yalanlarla ortaya çıkıyorlar, bütün bunların faturası halkın hayat hakkında çıkarıyorlar. Aslı Özkısırlar kardeşimizin 20 gün hastane bulmadığı için hayatını kaybetmesi... Bir yandan Aslı gibi insanlar hastane bulamadıkları için hayatlarını kaybediyorlar, bir yandan yandaşa Londra'ya ambulans helikopter gönderiyorlar. Bu halkın parasıyla yandaşa hizmet dönüyor. Bu halkın ürettiği kaynaklarla halkın hayatını yok saymak ama yandaşı el üstünde tutmak... Kürşatlar düzeni, bu sistemin şifresidir. O nedenle Kürşat meselesini geçiştirmeye çalışıyorlar. Ama bu ülkenin halkları, bu sistemin mekanizmalarını görüyor ve nasıl gördüğünü de bu iktidara ilk seçimde çok güçlü bir şekilde gösterecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
'KÖTÜ BİR ANAYASA BİLE ARTIK MEVCUT DEĞİL'
Ekonomiyi yönetemeyen, pandemiyi halk sağlığı aleyhine yöneten, kriz yöneterek ayakta kalmaya çalışan iktidarın hedeflerinden biri de kadınların mücadelesi ve kazanımlarıdır. Türkiye'de anayasayı zaten rafa kaldırdı bu iktidar. Kötü bir anayasa bile artık mevcut değildir. Kuralsız, keyfi bir yönetim kuruyor. İstanbul Sözleşmesi'ni de gece yarısı aynı keyfilikle feshediyor. Ancak biz biliyoruz ki kadınlar elde ettikleri haklarından asla vazgeçmeyecekler. Cinsel istismardan tecavüze kadar erkekleri cesaretlendiren, 'istediğiniz şiddeti uygulayın, şiddet uygulayan cezasız kalacak' mesajları veren AKP-MHP iktidarı bilsin ki, kadınlar çaresiz değildir. Tam tersine, bu ülkedeki en örgütlü güç kadın hareketidir. Kadınların mücadele, direniş ve inşa hakkı bu ülkeyi özgürlüğe götürecek en sağlam yoldur.
'HALKIN İRADESİNİ TANIMAYAN İKTİDAR ZORBALIĞA YÖNELİR'
Bu iktidar, kaybetmekte olduğunu görüyor, aslında siyaset biliminin klasik belirlemesidir, kaybeden iktidar toplumun rızasına saygılıysa gereklerini yerine getirir. Rızayı kaybetmiş iktidar kendine güveniyorsa rızayı yenilemek için seçimlere başvurur. Halkın iradesini tanımayan bir iktidar, toplumun rızasını kaybettikçe baskı aygıtlarına sarılır. Zulme ve zorbalığa yönelir. Topluma güven verebilecekleri inandırıcı ve samimi politikaları yok bunların. Bu iktidar çözüm gücü değil, sorun kaynağıdır. Ellerinde hiçbir şey kalmayınca mağduriyet siyasetine sarılıyor.
'19 YILDIR İKTİDARDALAR, 19 YILDIR MAĞDURLAR'
İktidar fırsatları büyük bir kurnazlıkla değerlendiriyor. Emekli amirallerin yayımladığı bir bildiri var. İktidar her zaman yaptığı gibi siyasi kurnazlık ve fırsatçılıkla bu bildiriden darbe tehdidi üretme ve bunu siyaseten kullanma telaşına girdi. Yine mağduriyet edebiyatına sarıldı. 19 yıldır iktidardalar, 19 yıldır mağdurlar. Gerçekten mağduriyetten kurtulmak istiyorsa iktidarı bıraksınlar. Halkın rızasını kaybedince yapabilecekleri tek şey bu tür siyasi fırsatçılık ve kurnazlıktır.
'DEMOKRASİ DIŞI HİÇBİR ARAYIŞA PRİM VERMEYİZ'
Darbeler bu ülkede büyük yıkımlara ve tahribatlara neden olmuştur. Askeri ya da sivil bütün darbelere karşı her zaman en açık tutumu alan, her türlü darbeci zihniyetle mücadele eden siyasi bir geleceğe sahibiz biz. Bütün sorunların çözüm yolu, demokrasidir, siyasettir. Demokratik siyasettir. Bunun dışındaki her girişme, her yaklaşıma karşı bizim tutumuz nettir. Ama bir bildiriden darbe tehdidi üretmeye çalışan iktidara da tekrar şunları hatırlatalım: Eş Genel Başkanlarımızdan, belediye eş genel başkanlarımıza kadar binlerce arkadaşımızın haksız ve hukuksuz bir biçimde tutuklanmasının adı nedir? Darbe değil midir, bu bir darbeci icraat değil midir? Halkımızın belediyelerini kayyımlarla gasp etmek halkın iradesine darbe değil midir? Milyonlarca oy alan partimiz hakkında kapatma davası açtırmak, demokratik siyasete bir darbe girişimi değil midir? İstanbul Sözleşmesi'ni tek taraflı bir tasarrufla feshetmek, kadın kazanımlarına yönelik bir darbe değil midir? Bu iktidara yönelik en küçük eleştiriye dahi tahammül göstermeyen, bir tweeti atanı, röportaj vereni tutuklattırmak vatandaşa karşı darbe değil midir? 28 Şubat'ın ürünü olan güvenlik yasasını darbe mantıcıyla devreye sokmak yine aynı şey değil midir? Bu iktidarın darbeci anlayışla herhangi bir sorunu yok. Bu iktidarın darbecilik ve hesaplaşma konusunda en ufak bir samimiyeti de olamaz. Eğer gerçekten darbeci zihniyetle, darbeci herhangi bir girişimle hesaplaşma konusunda samimiyse, iktidarın yapacağı ilk şey kendi icraatlarıyla yüzleşmek. Eğer cesareti varsa bu iktidar aynaya bakar, hangi anlayışın darbecilikle nasıl bir iç içelik yaşadığını daha iyi görür. Bizim siyaset dışı, demokrasi dışı hiçbir arayışa prim vermeyiz, karşısındayız. Bugün demokrasiyi rafa kaldıran, siyaseti lağveden iktidar, sürekli bir darbe sarkacının merkezi haline gelmiştir. Bir darbe mekaniği yaratmıştır bu iktidar. Her türlü darbe tartışmasından uzaklaşabilmek için tek çare vardır: güçlü demokrasi, gerçek adalet.
'DARBE TARTIŞMALARINDAN KURTARAAK YOL DEMOKRATİK CUMHURİYETTİR'
HDP'nin gerçek demokrasi duruşudur bu. Biz de bu iktidara bu darbeci zihniyetinden dolayı, en geniş demokrasi bloğuyla birlikte karşı koyma çağrımızı bunun için yapıyoruz. Her türlü karanlık senaryoyu ortadan kaldıracak, gerçek demokratik zemini ve gerçek adalet düzenini kurmak için. İşte buradayız, bu yolda devam ediyoruz, devam edeceğiz. Bizler geçtiğimiz karanlık ortamdan aydınlık ortama doğru yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Türkiye'yi askeri ve sivil darbe tartışmalarından kurtaracak yol, HDP'nin mücadelesini verdiği demokratik siyaset, eşit ve özgür yaşam fikriyatıdır. Yani demokratik cumhuriyettir. AKP-MHP demokratik siyasete darbe sürecini devamlı hale getirmek için her gün kürsüden, saraydan, sokaktan halkı korkutmaya, sindirmeye çalışırken bizler de bu uygulamaya karşı cesareti örgütlemeye, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
'BAHÇELİ AYM BAŞKANINI HEDEF GÖSTEREBİLİYOR, BU FAŞİST ZİHNİYETTİR'
Sancar, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi'nin kapatılması çağrısına da "Partimizi hedef göstermeyi, yargıya talimat göstermeyi aştı; artık yargıyı açıkça tehdit ediyor. Anayasa Mahkemesi’ni açıkça tehdit edip Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı hedef gösterebiliyor. Bu anlayışın kitaplarda, siyaset biliminde, siyasi tecrübede adı açıktır. Bu faşist bir zihniyettir. Başarılı olamayacaklar. Bu ülkede vicdanlı yargıçlar var" diyerek tepki gösterdi. (HABER MERKEZİ)