Şarkıları daha karmaşık olan kuşların sorun çözme becerisi daha yüksek
Bilim insanları, farklı ekiplerin topladığı verileri kullanarak, ‘açık uçlu öğrenme’ yolunu kullanan kuş türlerinin bedenlerine kıyasla daha büyük beyinlere sahip olduğunu keşfetti.
DUVAR - İnsan zekâsının kökenlerini anlamaya çalışmanın yollarından biri, hayvanlar dünyasının farklı yerlerinde var olan benzerlerine göz atmaktır. Fakat bu konu gitgide göründüğünden daha karmaşık bir hâl alıyor. İnsanlar ‘zekâ’ terimiyle bir araya getirdiğimiz geniş bir davranışsal özellikler kümesine sahipken, başka pek çok canlı bu özelliklerin sadece kısıtlı bir alt kümesini bünyesinde barındırıyor. Zekânın kimi özellikleri, mürekkepbalığından zürafalara varıncaya dek evrim ağacına yaygın biçimde dağılan türlerde mevcut. Kuşlar gibi büyük oranda kabul görmüş entelektüel kapasiteler barındıran hayvanlarda dahi, evrimin zekâlarını doğrudan doğruya biçimlendirip biçimlendirmediğini ya da zekâlarının evrimin kullandığı farklı bir öğenin bir yan etkisi olarak ortaya çıkıp çıkmadığını anlamak güç olabiliyor. Bugün yayınlanan bir araştırma, manzarayı biraz daha karmaşık hâle getiriyor. Araştırma, karmaşık yeni şarkılar öğrenme becerisinin, çok çeşitli kuş türlerinde sorun çözme becerisiyle bağlantılı olduğunu ikna edici bir şekilde ortaya koyuyor. Öte yandan, araştırma aynı zamanda, ‘ilişkisel öğrenme’ gibi zekâ ile ilişkilendirilen diğer etmenlerle tamamen alakasız olduğunu gösteriyor.
'ÖNCEKİ İNCELEMELER ÇELİŞKİLİ SONUÇLAR SUNUYORDU'
Rockefeller Üniversitesi’nden Jean-Nicolas Audet, Mélanie Couture ve Erich Jarvis tarafından yayınlanan makale, hem şarkı öğrenmenin hem de çeşitli zekâ testlerinin evrimsel bir karşılaştırmasını aktarıyor. Makale yazarları, insanların buna benzer bir incelemeyi daha önce de yaptıklarını ama sadece aynı türe mensup kuşlar arasında gerçekleştirdiklerini ve ulaştıkları neticelerin genellikle çelişkili olduğunu vurguladı. Araştırma ekibi, bunun, kısaca kuşlar arasındaki çeşitlenmenin bir etkinin saptanabilmesine yetecek düzeyde büyük olmaması nedeniyle mümkün olduğunu savundu. Ekip farklı bir örneğe ulaşmak amacıyla, New York şehrinin biraz kuzeyinde yer alan bir koruma alanına gitti ve ağlar kurdu. Bir türden en az bir düzine (şarkı söyleyen) erkek kuşu yakaladıktan sonra, araştırmaya dahil ettiler. Çalışma, birkaç esaret altındaki türle desteklendi. Bunlardan yas güvercini gibi bazıları, öğrenmeyen kontrol grubu olarak işlev gördü. Ancak örneklemde, çalıkuşu ve ötleğen gibi ötücü kuşlar yoğun bir şekilde bulunuyordu. Bu örneklem arasında, vokal öğrenmeye katılma becerilerini sınıflandırmak için kullanılabilecek vokal öğrenme, taklit etme ve genişletilmiş şarkı repertuarları gibi çeşitli davranışlar mevcuttu.
Kuşları bir gece boyunca aç bıraktıktan sonra, ekip, onlara ödül olarak yiyecek kazandıran zihinsel testleri çözme imkânı tanıdı. Bu testlerden dördü, yiyeceğe ulaşmak için gittikçe karmaşıklaşan engelleri aşmayı içeriyordu. Bir diğeri, kuşların yiyeceğe ulaşmak için şeffaf bir bariyerin etrafından dolaşıp dolaşamayacağını test etti. İkisi ise ‘ilişkisel öğrenme’ becerisini testten geçirdi. Bu bağlamda kuşlara bir gün renkli bir nesnenin yiyecekle bağlantılı olduğunu öğrenme imkânı tanınırken diğer gün bunu unutup yeni bir bağlantı öğrenmek zorunda kaldılar. Araştırmacılar, topladıkları bu verilerle, en az bir düzine kuşun performansını baz alarak her tür için puan tablosu oluşturdu. Ardından bu puanları şarkı yeteneklerine dair daha önce toplanan bilgilerle kıyasladılar.
AKILLI ŞARKICILAR
Eldeki neticeler biraz karmaşıktı. Bilmeyenler için, ‘açık uçlu öğrenenler’ biçiminde sınıflandırılan, yani hayatları boyunca yeni şarkı motifleri öğrenebilen türler, bir sorunun üstesinden gelme konusunda büyük oranda daha iyiydi. Bunlar arasında ‘kardinaller’, ‘kızılgerdanlar’ ve saka kuşu gibi türler bulunuyordu. Bu grup içinde en başarılı olanlar, en geniş şarkı repertuarına sahip olanlardı. Buna karşın alaycı kuş ve sığırcık gibi diğerlerinin çağrılarını taklit edebilen türler de ortalamanın üzerinde puan aldı. Henüz gençken kritik bir dönemde şarkı söylemeyi öğrenebilen ‘kapalı uçlu öğrenciler’ ise listenin en altına yakın puanlar aldı. Buna karşın, diğer zekâ testlerinde öz denetim ve ilişkisel öğrenmeyi içeren belirgin bir model görülmedi.