Savaş, darbe, şimdi de deprem: Ermeni ve Süryaniler yine göç ediyor

Malatya'da Süryani ve Ermenilerin yaşadığı mahalleler yerle bir oldu. Daha önce iki savaş ve 80 darbesi nedeniyle göç etmek zorunda kalan Ermeni ve Süryaniler şimdi de afet yüzünden göç ediyor.

Çavuşoğlu ve Salköprü mahallelerinde büyük yıkım yaşandı.
Google Haberlere Abone ol

Fırat Bulut

MALATYA - Malatya’daki Ermeni ve Süryanilerin neredeyse tamamına yakınının ikamet ettiği Çavuşoğlu ve Salköprü mahallelerinde büyük yıkım yaşandı. Eski yapıların olduğu her iki mahallede evlerin yüzde 90’nı yıkıldı ya da ağır hasar aldı.

6 Şubat’ta yaşanan depremler öncesi Ermeni ve Süryani toplumundan sadece 60 kişinin kaldığı mahallelerde 4 kişi hayatını kaybederken, sağ kalanlar da kenti terk etti.

4 kişilik Tabaş Ailesi, bu enkazın altından sağ çıkarılamadı. 

DÖRT KİŞİLİK ERMENİ AİLE ENKAZ ALTINDA KALDI

Maraş Pazarcık merkezli ilk depremde Salköprü mahallesinde 4 kişilik Ermeni Tabaş Ailesi enkaz altında kaldı. Ayda Tabaş ve Sami Tabaş çifti enkaz altında yaşamını yitirirken, komşuları tarafından enkazdan yaralı çıkarılan çocuklarından Aleks Tabaş da hastanede hayatını kaybetti.

Deprem sabahı kar yağışı ve dondurucu soğukların etkili olması nedeniyle bazı depremzedeler, evlerine girmek zorunda kaldı. Bu depremzedelerden biri olan Maryam Kabataş da ikinci depreme yakalandı ve enkaz altından cansız bedeni çıkarıldı.

Taşharon Kilisesi de depremden ağır hasar aldı. Malatya’nın Çavuşoğlu Mahallesi’nde 18. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen, uzun bir süre atıl durumda kaldıktan sonra 2021 yılında restore edilerek ibadete açılan tarihi kilisenin duvarlarında büyük çatlaklar oluştu.

130 yıllık tarihi kilisenin bir tarafında Çavuşoğlu Mahallesi diğer tarafında ise Salköprü Mahallesi bulunuyor.

Taşharon Kilisesi'nin duvarlarında deprem sonrası çatlaklar oluştu. 

‘BİZ ONLARDAN ÇOK RAZIYDIK’

Salköprü Mahallesi’nde yaşayanlar, enkaz altında kalanları kendi imkanları ile çıkardıklarını anlattı. Mahalleli Celal Amca, deprem günü yaşananları şöyle dile getirdi: “Birinci depremden sonra bağırtılar geliyordu. İkinci depremden sonra sesler kesildi. Arama kurtarma ekipleri gelecek diye bizi yaklaştırmıyorlardı.”

Tabaş Ailesi ile ilgili “Onların hiç lafını etme, biz kafayı yedik zaten. Biz Tabaş Ailesi ile komşuyuz. Ben yaklaşık 20 yıldır buradayım. Tabaşların tam karşısında evim var. Allah kimsenin başına getirmesin. Biz onlardan çok razıydık” ifadelerini kullandı.

Katledilen Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in doğduğu Boncuk Sokak'ta da çok sayıda ev hasar aldı. 

‘BU SEFER DE DOĞAL AFET NEDENİYLE GÖÇÜYORUZ’

Yaşanan iki büyük depremin ardından ailesini Malatya dışına çıkarıp daha sonra geri dönen Süryani demirci ustası Yusuf Bayyiğit, kentte kalan Ermeni ve Süryani nüfusunun bir elin parmaklarını geçmediğini söyledi.

Malatya’daki Ermeni ve Süryani nüfusunun geçmişten bu yana yoğun göç verdiğini hatırlatan Bayyiğit, sınırlı sayıdaki nüfusun da bu kez doğal afet nedeniyle kenti terk etmek zorunda kaldığını belirtti.

Geçmişte nüfuslarının çok daha fazla olduğunu ancak zamanla azaldığını anlatan Bayyiğit, 1970’li yıllarda Salköprü ve Çavuşoğlu mahallelerindeki beş evden ikisinin Ermeni ya da Süryani olduğunu söyledi. Bayyiğit, Ermeni ve Süryani nüfusunun Türkiye’deki siyasi gelişmelere bağlı olarak göçmek zorunda kaldığını belirterek ilkinin 1. Dünya Savaşı’nda, ikincisinin 1974 Kıbrıs Harekatı döneminde, bir diğerinin de 1980 darbesi yaşandığını ifade etti.

Süryani demirci ustası Yusuf Bayyiğit, kenti terk etmiyor. 

‘YIKILMAYAN EVLER DE OTURULACAK GİBİ DEĞİL’

Bayyiğit, depremden sonra ailelerini başka yerlere gönderdiklerini dile getirerek “Maalesef bu sefer de deprem nedeniyle biz de herkes gibi darmadağın olduk. Şu an her birimiz farklı bir yerdeyiz. Kaybettiğimiz aileler de oldu. Bu depremde dört kişi hayatını kaybetti. Depremden sonra benim gibi şehir merkezine ailesini gönderen biri daha var; iki kişi kaldık. Yine Malatya’nın yakınında bir köye yerleşen iki ailemiz var. Onun haricinde burada yaşayan tüm Ermeni ve Süryani aileler, Malatya’nın dışındaki akrabalarının yanına sığındı. Tabi bu sığınma, geçici bir sığınma. Ama daha sonra nasıl dönerler veya geldiklerinde kalabilecekler mi, bilmiyorum. Çünkü yıkılan evler var ama yıkılmayan evler de oturulacak gibi değil.”

Bayyiğit, yardım çalışmaları için kentte kalırken ailesini şehir dışına göndermiş.
‘GÖNÜL İSTERDİ Kİ MALATYA’YI BİRLİKTE AYAĞA KALDIRALIM’

Doğal afetin ayrım yapmadan herkesi etkilediğini belirten Bayyiğit, “Sayımız yok denecek kadar azaldı. İsterdim ki bizden de insanlar kalsın, hep birlikte şehrimizi ayağa kaldıralım. Ne bileyim, yerden bir kasayı kaldırıp koymak bile şehre hizmettir diye düşünüyorum” dedi.

Hayati açıdan büyük bir riskle karşı karşıya kalmadığı sürece kentten ayrılmayı düşünmediğini de sözlerine ekleyen Bayyiğit, belediye ile sürekli irtibat halinde olduğunu, gönüllü olarak çalıştığını, kendisine bir görev verilmesi durumunda büyük bir mutlulukla yapacağını söyledi.