Savunmasız Yargı raporu yayımlandı

“Türkiye’de İnsan Hakları Savunucularının Rolü ve Korunmasının Güçlendirilmesi” projesi kapsamında hazırlanan Savunmasız Yargı raporu çıktı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Hafıza Merkezi, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Hollanda Helsinki Komitesi'nin yürüttüğü “Türkiye’de İnsan Hakları Savunucularının Rolü ve Korunmasının Güçlendirilmesi” projesi kapsamında hazırlanan Savunmasız Yargı raporu çıktı. Avukatların artan şekilde maruz kaldığı baskı ve haklarının sınırlandırılmasını kayıt altına almak amacıyla DİSK Basın-İş Genel Sekreteri gazeteci Faruk Eren tarafından hazırlanan rapora Avukatlar için Avukatlar (Lawyers for Lawyers – L4L) da bu alandaki uzmanlığı ile katkı sağladı.

Raporun hazırlıkları sürerken Baroların Avukatlık Kanunu’na yönelik değişikliklere karşı gerçekleştirdiği Ankara yürüyüşü ve takip eden eylemler tüm yoğunluğuyla devam ediyor, tutuklu avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal adil yargılanma hakkı için cezaevinde başlattıkları açlık grevini sürdürüyordu. Tüm bu koşullar altında geçmişten bugüne mesleğin engellenmesine ilişkin son 20 yılın farklı dönemlerine genel bir bakış sunan rapor, Türkiye’de savunmanın uğradığı baskıları 1993 yılında aralarında Tahir Elçi’nin de bulunduğu 30’a yakın avukatın gözaltına alındığı dosyadan başlayarak kayıt altına alıyor.

RAPORDA NELER VAR?

Ergenekon Davası, Asrın Hukuk Bürosu, Çağdaş Hukukçular Derneği – Halkın Hukuk Bürosu, Ezilenlerin Hukuk Bürosu ve Cumhuriyet gazetesi davaları kapsamında yargılanan avukatlara değinen raporun verileri, hazırlanan iddianamelerin avukat müvekkil gizliliğinin ihlali de dahil çeşitli usul ve esas kusurları olduğunu gösteriyor. 

OHAL döneminde çıkarılan kararnameler (KHK) ile adil yargılanma hakkı, silahların eşitliği prensibi gibi ceza yargılamasında temel nitelikteki prensiplerin ihlalinin kapısını açan değişikliklere de raporda detaylı bir şekilde yer veriliyor. 

Rapor, OHAL döneminden beri süren ve normalleştirilen tüm bu keyfi uygulamalar ile mahkemelerde hakimlerin özellikle usul konusundaki ihlallerinin, Türkiye’de yargının çok önemli bir ayağı olan savunmanın zayıflatılmasına, ülkenin de hukukun üstünlüğüne inanan bir yönetimden uzaklaştığını ortaya koyuyor.

Öte yandan rapor toplumun adil yargılanma ve savunma hakkının savunulması için yürütülen mücadeleye de kayıtsız kalmıyor. OHAL öncesi ve sonrası avukatlık mesleğinin engellenmesine dönük mevzuat değişiklikleri ve avukatların yargılandıkları belli başlı davalara dikkat çekerken avukatların yürüttükleri karşı direniş de hatırlatılıyor.