Seçim kanunu yasa teklifi ve SEÇSİS
“Sandıklara sahip çıkma” kavramının, fiziki olarak oyların çalınması vb.’den çok daha geniş anlamda düşünülmesi gerektiğini de öğrenmiş olmalarını diliyorum. Çünkü SEÇSİS’in güvenliği tartışmaları aynı zamanda, seçim sonuçlarının seçimlerde fiilen görev alan insanların dışında birileri tarafından değiştirilip değiştirilmediği tartışmalarına denk gelmektedir.
2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2820 Sayılı Siyasî Partiler Kanunu, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile 2972 Sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanundaki bazı maddelerin değiştirilmesine dair kanun teklifi, muhalefetin eleştirilerine rağmen kısa sürede TBMM Genel Kurulu’ndan geçti. CHP, Resmî Gazete’de yayınlandıktan sonra kanunu, Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini belirtti.
Söz konusu değişikliklerle ilgili olarak önce iki hususun altını çizmek sonra da seçimlerle ilgili bir başka hususu tartışmaya açmak istiyorum. İlk olarak -daha önce de dile getirmeye çalıştığım gibi (Birikim, 22.03.2022)- söz konusu “…yasa teklifi İttifak’ın, gelecek seçimleri ‘kazanmak’ için değil, kaybetmemek için çabaladığını gösteriyor -hayır, yok!, kesinlikle aynı anlama gelmez ama aynı kapıya çıkar. ‘Kazanmaya oynamak’ ile ‘kaybetmemek için savunmak’ ve/ya ‘rakibi dağıtmaya yönelmek’ arasındaki ilk farkın ‘psikolojik’ olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Nitekim bu, Cumhur İttifakı’nın artık ‘oyun kurucu’ olmadığının kabulü, inisiyatifin -topyekûn değilse de- Millet’e geçtiği, geçmekte olduğu anlamına da gelmektedir.”
İkinci olarak -bu yazıda uzun uzadıya değinmek pek mümkün görünmese de- son değişiklikleri, sadece 2018 yılı Mart ayı ortasında kabul edilen 7102 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 30.11.2017 Tarih 7062 Sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'la kıyaslayarak okumaya çalıştığımızda bile iktidar blokunun kafasının hayli karışık olduğunu söylemek mümkün. Daha geriye gider, seçim kanunu ve seçimlerin temel hükümleri ile ilgili olarak 2012, 2010, 2009, 2008 ve 2006’daki değişiklikleri de karşılaştırmalı olarak okumaya kalkışırsanız, başka bir ülkede yaşadığınız zehabına kapılabilirsiniz; hiç denemeyin derim. Şurası yine de kesin ki, iktidarın ülkenin demokratikleşmesi, seçim güvenliğinin, temsilde adaletin… sağlanması türünden -zahiren dahi- bir amacı yok: Seçimlerle ilgili olarak Cumhur İttifakı’nın topa “gelişine vurduğunu”, vurmaya başladığını bir “can havli”nin ayan beyan hissedildiğini söyleyebiliriz.
Millet İttifakı’nın da Sosyalist İttifak’ın da bu değişikliklerin kanunlaşmasını önleme şansları neredeyse hiç yok(tu). CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne giderek alabileceği sonuçla Nasrettin Hoca’nın yola diken ekerek tahsil edebileceği yün miktarı da hemen hemen aynı. Manzara-i umumiye şöyle dense yeridir: Millet İttifakı’nın mevcut yasa değişikliği teklifini engelleyecek gücü, Cumhur İttifakı’nın ise bu yasa değişikliği ile kaybetmemeye çalışmaktan başka bir şey yapabilecek gücü yok. İnisiyatif Millet ve Sol ittifaklarında; ancak inisiyatifi/avantajı ele geçirmek kekliğin çantaya konulduğu anlamına gelmiyor. SEÇSİS tartışmasını gündeme taşımak istemem de ondan.
BİLGİSAYAR DESTEKLİ MERKEZÎ SEÇMEN KÜTÜĞÜ SİSTEMİ PROJESİ
Nam-ı diğer SEÇSİS. 1986’da Hacettepe’de test edilmiş, oluru alınmış bir proje. Sonra HAVELSAN’da geliştiriliyor. İlk olarak 2007 Temmuz’undaki genel seçimlerde kullanılıyor. Ve kullanılır kullanılmaz da tartışmalar başlıyor. Çünkü, hatırlanacağı gibi, 2007 Temmuz ayında yapılan seçimlerde gece saat 23.00’den sonra oylar yönünü AKP’ye doğru çevirmeye başlamış, bu da mideleri bulandırmıştı. Ha keza şehir dışındaki tarlalarda üzerinde “evet” oyu basılmış oy pusulalarının bulunması da bu şüpheleri gıdıklamıştı.[1]
Yüksek Seçim Kurulu SEÇSİS’i “Seçimle ilgili her türlü iş ve işlemlerin yürütüldüğü, bilgi ve belgenin üretildiği, elektronik ortamda saklandığı, güvenli bir şekilde korunduğu, seçmen kütüklerinin sürekli güncellendiği, seçim sonuçlarının eş zamanlı olarak siyasî partilerle paylaşıldığı bilgi sistemi” olarak tanımlıyor. Sistem, seçmenlerin kimlik bilgilerinin merkezî bir veri tabanında depolanarak seçmen kütüklerinin güncel halde tutulmasını ve bu verilerin siyasî partiler ile paylaşılmasını, seçim sonuçlarının, aşağıdan yukarı (sandık-ilçe-seçim bölgesi-Türkiye) merkeze aktarılmasını ve sürecin siyasî partilerle eş zamanlı paylaşılmasını amaçlıyor. Tüm bunlar, “…seçimlerin hızlı, sağlıklı, ekonomik, şeffaf ve denetlenebilir biçimde gerçekleştirilmesi, seçim sonuçlarını basın ve kamuoyunun internet üzerinden izleyebilmesi” (YSK, Seçim Bilgi Sistemi) amacıyla gerçekleştirilmekte. Söylemeye gerek yok ki, bu sistem, bir elektronik oylama sistemi -yani bankadan para çeker gibi seçim-matiklerden oy verdiğimiz ya da vereceğimiz bir sistem- değil, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak seçim sürecinin hızlı ve kolay yürütülmesini sağlayan bir sistem -ki zaten sistemin temel iddiası da tüm seçim sürecini seçimlere katılan tüm siyasî partilerin ve kamuoyunun gözleri önünde ve onlarla paylaşarak gerçekleştirmek.
SEÇSİS GÜVENLİ Mİ?
İşte zurnanın zırt dediği yer de burası. Elbette ki, (benim de yukarıda, SEÇSİS ile ilgili temel bilgileri aktarırken referans aldığım) YSK Seçim Bilişim Sistemi dokümanı sistemin oldukça güvenli olduğunu söylemekte:
SEÇSİS uygulama yazılımı, Java programlama dili ile web tabanlı olarak HAVELSAN’ın ortak çalışması sonucu 11 ayda seçim mevzuatına uygun olarak hazırlanmış özgün bir yazılım olup, yazılımın kaynak kodları YSK’ya aittir ve başka hiçbir ülkede kullanılması söz konusu değildir. SEÇSİS donanım altyapısı, ilçe seçim kurullarındaki işlemci kişisel bilgisayarlar ile merkezdeki veri tabanı ve uygulama sunucuları ile ağ ve güvenlik cihazlarından oluşmaktadır. Bu sistemler, “YSK Kurum Ağı” olarak adlandırılan, kurum personelinin dışında başkasının erişimine ve internete kapalı, verilerin iletişim sırasında kriptolandığı özel bir ağ ile birbirlerine bağlıdır. İlçelerdeki kişisel bilgisayar sistemleri, merkezdeki sistemlerin basit birer erişim ucu (terminal) olarak işlev görmektedir. İnternete kapalı özel bir ağ olması nedeniyle, merkezdeki veriler ve uygulama programları açısından herhangi bir güvenlik sorunu oluşturmaz. Bununla birlikte, ilçelerin merkeze bağlandıkları noktada, kurum içinden gelebilecek saldırılara karşı antivirüs sistemleri, güvenlik duvarları (firewall) ve saldırı tespit ve engelleme sistemleri ayrıca çalışmaktadır
Bilişim Dergisi (Mayıs 2014, s.165) de SEÇSİS Portal Sistemi’nin “…güvenliği ile ilgili olarak, halka, dolayısıyla internete ve dış saldırılara açık bir sistem” olduğunu belirtmekte ve bununla birlikte “Güvenlik bileşenlerinin yazılım güncellemesi, YSK Bilgi-İşlem Merkezinde, merkezî ‘Sistem Yönetim Yazılımı’ aracılığıyla ‘sistemli’ bir biçimde gerçekleştirilip bu yolla ortaya çıkan yeni tehditlere, zamanında önlem alma olanakları yaratıldığını” da belirtmekteler.
Eski CHP Milletvekili ve Bilişim Uzmanı Tacidar Seyhan, sistemin güvenli olmayıp dışarıdan müdahalelere açık olduğunu dile getiriyor. Seyhan “SEÇSİS’in yazılım mantığında herhangi bir hata” olmadığını “…ancak seçilen yazılım altyapısında ve oluşturulan güvenlik duvarında ciddi hatalar” olduğunu belirtiyor.[2]
TMMOB’a bağlı Bilgisayar Mühendisleri Odası da konuyla ilgili olarak 2017 yılı Mart ayında Her Yönüyle Seçim Bilişim Sistemi SEÇSİS başlıklı bir rapor hazırlayarak kamuoyu ile paylaşmıştı. Bu raporda “SEÇSİS Uygulama Sisteminin kullandığı kurum ağı (intranet) ile SEÇSİS Portal Sisteminin kullandığı internet ağının birbirinden bağımsız ve yalıtılmış biçimde tasarlandığı ve fiziksel olarak ayrıştırıldığı, bu yolla internet ortamından gelecek tehditlerin engellendiği" belirtilmektedir. Ancak bu sistemin sorunsuz çalıştığı anlamına gelmiyor. Bilgisayar Mühendisleri Odası oldukça yüklü bir “yapılması gerekenler listesi” sıralamış: SEÇSİS ve veri alışverişinde bulunduğu diğer sistemlerin, başta Bilgisayar Mühendisleri Odası olmak üzere kamu incelemesine açılması; seçmen kütüğünü oluşturmak için diğer kamu kurumlarından alınan verilerin neler olduğunun, sayıları belirtilerek kamuoyuna duyurulması; mükerrerliği önleyici denetimlerin sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması; bir seçimden diğerine seçmen kütüklerinde saptanan değişikliklerin (artma, azalma vb.) gerekçeleri, sayılarıyla birlikte belirtilerek duyurulması; sandık kuruluna, sandık seçmen listesinin YSK’nin partilerle paylaştığı dökümle aynı olduğunu saptaması ve bu durumu belgelemesini zorunlu kılacak yasal düzenleme yapılması; “Sandık Seçmen Listesine Yazılı Olmayan Ancak Kanun Gereği Oy Kullanan Seçmen Sayısı” hanesinde belirtilmiş sayılar toplanarak anılan yasa maddelerine göre oy kullanma hakkı verilmiş toplam seçmen sayısıyla karşılaştırılması; sisteme girilen oy sayım sonuçlarında yapılan değişikliklerin/ düzeltmelerin sayıları ve gerekçeleri, sandık ayrımında ve ilçe, il, ülke geneli istatistikleriyle kamuoyuna açıklanması; sandık sonuç tutanaklarının sisteme girişi sırasında hatalı girişleri en aza indirecek, daha kapsamlı geçerlilik kontrollerinin yapılması (örneğin sandıktaki seçmen sayısından belli oranda az/çok oy sayısı, geçersiz oy sayısının seçmen sayısının belli bir oranından daha çok olması/olmaması vb.) sağlanması, BMO’nun önerilerinden sadece bazıları.
ODTÜ Mezunlar derneği de bu konuya el atanlardan. 23 Kasım 2019’da Vişnelik Salonu’nda gerçekleştirilen SEÇSİS ve Seçim Güvenliği başlıklı sunum-panel’de açılış konuşmasını yapan Bilgehan Turhan da “SEÇSİS’te pek çok eksiklik olduğunu” vurgulamakta.
Temmuz 2013’te yayımlanan, Seçim Güvenliği Raporu 1: Yüksek Seçim Kurulu –SEÇSİS Sistemi Hakkında Değerlendirme ve Öneriler başlıklı rapordan yararlanarak, SEÇSİS ile ilgili temel endişeleri şöyle özetlemem mümkün:
- Bazı iddialara göre YSK’nın geçen seçimlerde kullandığı işletim sistemi programı Avrupa’da terk edilmiştir. Çünkü bu programa dışarıdan müdahale edilmesine olanak sağlayan açıklar ABD seçimlerinde basına yansımıştır. Almanya 2009 yılında bu sistemin güvenli olmadığını anlayarak sistemden vazgeçmiş, Yunanistan da şaibeli gördüğü bu program için Almanya’nın yolundan gitmiştir.
- Özellikle kırsal bölgelerdeki sandık sonuçları tutanaklarından bazıları ilçe seçim kuruluna getirilirken yolda değiştirilmiştir. Delil sayılacak geçerli oy pusulaları etrafa atılmış, yerine önceden basılan sahteleri yerleştirilmiştir.
- Sandık başlarında görevli muhalefet partisi temsilcilerinden bazıları diğer partilerin değil sadece kendi siyasi partilerinin sonuçlarını not etmişlerdir. Kendilerine sandık sonucu tutanaklarının bir resmi kopyası verilmemiştir.
- Oy verenlerin parmaklarının eskiden olduğu gibi silinemeyecek şekilde boyanmaması bazı kritik bölgelerde mükerrer oy verilebilmesine olanak tanımıştır.
- Tutanakların, veri girişiyle ilçe, il ve nihayetinde ülke çapında birleştirilmesi sırasında, ekrana yansıyan sonuçlarla oynanabilmekte, bu sonuçlarla tutanakların oy pusulalarının karşılaştırması yapılmamaktadır.
NE YAPMALI?
SEÇSİS’in güvenliği ile ilgili tartışmaları uzatmak, uzatmak, uzatmak mümkün. Teknik olarak, bilişim teknolojileri açısından ne tür önlemlerin alınması gerektiğini söyleyebilecek evsafta değilim. Ancak siyasî açıdan iki noktaya dikkat çekmek gerektiğini söyleyebilirim. İlk olarak altını çizmem gerekiyor ki, Millet İttifakı ve en başta da CHP, sandıklara sahip çıkıldığında sonucun değişebildiğini gördü.
“Sandıklara sahip çıkma” kavramının, fiziki olarak oyların çalınması vb.’den çok daha geniş anlamda düşünülmesi gerektiğini de öğrenmiş olmalarını diliyorum. Çünkü SEÇSİS’in güvenliği tartışmaları aynı zamanda, seçim sonuçlarının seçimlerde fiilen görev alan insanların dışında birileri tarafından değiştirilip değiştirilmediği tartışmalarına denk gelmektedir: Bir başka ifade ile seçimlerde birilerinin sonuçları değiştirdiği düşünülmekte ama bu ne bir sandık görevlisi ne YSK Başkanı ne de bu ikisi arasında yer alan görevlilerden bazılarıdır. Bunu önleyebilmenin tek yolu ise her sandıktaki ıslak imzalı tutanağa erişebilmektir: Islak imza yoksa geriye dönük olarak hak iddia edebilmek de zorlaşmaktadır. Islak imzalı tutanakları eksiksiz toplamak bütün bu sorunları alt edebilmenin tek ama tek yolu.
Millet/Sol ittifaklarının seçimlerde tek yapmaları gereken seçim öncesinde, seçim sırasında ve sonrasında ıslak imzaları eksiksiz toparlayabilecekleri bir sistemi kurmak için çabalamalarıdır. Bu da kanımca seçim öncesinden başlayarak üç hususu dikkate almayı ve örgütlenmeyi gerektirmektedir.
- Hukukî örgütlenme: Partiler seçim günü kendilerine yakın bütün hukuk insanlarını sandıklarda görevlendirmeye çabalamaktalar. Ancak, gedikli bir Oy ve Ötesi gönüllüsü olarak, kişisel deneyimlerimden de hareket ederek söyleyebilirim ki, Türkiye’de seçimlerle ilgili pratik destek alabileceğiniz hukuk insanı sayısı, okyanus ötesi gemi ticareti için konşimento düzenleyebilecek hukuk insanından daha azdır. Partilerin, boşanma davalarına bakan avukat tanıdıklarını seçim sabahı evlerinin en yakınındaki 3-5 sandıkta istihdam etmeye çalışmaları ile teneke çalarak cin kovalamak arasında bir fark yoktur. Hukuk insanlarından seçim sırasında görev almak isteyenlerin de seçim kanunu konusunda ehil meslektaşları tarafından bir eğitimden geçirilmesi elzemdir.
- Seçimi organize etmenin aynı zamanda bir lojistik örgütlenme olduğu unutulmamalıdır. Türkiye’nin her sathına pirinç tanesi gibi yayılmış tüm sandıklarda etkin bir şekilde denetim sağlayabilmek için “Allah’ını seven defansa gelsin!” tarzı bir örgütlenme değil lojistik ve stratejik bir örgütlenme biçimi gerekmektedir.
- Siyasî partilerin sandık müşahitleri ve görevlileri de eğitilmeli, karşılaşabilecekleri sorunlar karşısında hak ve yetkilerinin ne olduğu konusunda bilinçlendirilmeli, sandık görevlileri/müşahitleri, hukuk danışmanları vb. lojistik açıdan da birbirlerine bağlanmalıdırlar.
Yukarıda sıralanan önerilere ilaveler yapılabilir mi; neden olmasın? Ben dilim döndüğünce ana hatları ile yapılması gerekenleri sıralamaya gayret ettim. Her konuda olduğu gibi bu konuda da tek bir kişinin aklı değil, kolektif akıl devreye sokulmalı, ne yapılması gerektiği şimdiden tartışılmalı, kervanın yolda düzülmesi beklenmemelidir.
[1] Bu konu ile ilgili olarak Bkz.; Seçim Güvenliği Raporu 1: Yüksek Seçim Kurulu –SEÇSİS Sistemi hakkında değerlendirme ve öneriler, Temmuz 2013
[2] Leyla Kılıç “SEÇSİS güvenli değil iddiası: 'Yazılıma dakikalar içinde girilebilir'” Cumhuriyet, 16.02.2019