Seçim sonrası istifa eden DEVA İstanbul İl Başkanı Erol: SAADET, DEVA ve Gelecek'in CHP’ye katkısı yüzde 1 bile değil

Seçim sonrası DEVA Partisi İstanbul İl Başkanlığı'ndan istifa eden Erhan Erol, ''DEVA’nın, Gelecek’in ve SAADET’in dışarda olması en az 6-7 puan oy almasını sağlardı. Bugün bu iktidar olmazdı'' dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye’nin ‘en kritik’ seçimleri olarak nitelendirilen 14 Mayıs ile 28 Mayıs seçimlerinin üzerinden yaklaşık iki ay geçmesine rağmen tartışmalar devam ediyor.

28 Mayıs'ta sonuçlanan seçimlerle birlikte iktidar olma şansını kaybeden Millet İttifakı bileşenlerinden DEVA Partisi'nin İstanbul İl Başkanı Erhan Erol geçen ay istifa etti. Seçim öncesi oluşturulan milletvekili listelerini eleştiren Erhan Erol, ''DEVA Partisi, milletvekilliği uğruna Türkiye'yi kurban etti' dedi.

Bir dönem AK Parti'de siyaset yapan isimlerin kurduğu DEVA ve Gelecek Partisi'ne ilişkin "AK Partililerden AK Partili beğen" tartışmalarına değinen Erol, ''Orijinali varken kimse çakmanın peşinden gitmez'' yorumunu yaptı.

İki dönem AK Parti Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı görevini yürüten Erhan Erol, İmamoğlu'nun dört yıllık İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) performansıyla ilgili olarak da ''Ekrem İmamoğlu dev bir iktidar gücü ile karşı karşıya. CHP içindeki bu tartışmaların devam etmesi halinde İmamoğlu ile Mansur Yavaş önümüzdeki dönemde seçilemeyebilir. Bunun üzerinden İmamoğlu suçlanacak'' ifadelerini kullandı.

Erhan Erol ile seçim sürecinde DEVA Partisi'nde yaşanan tartışmaları ve istifaya giden süreci konuştuk...

'NEZAKET SINIRLARINI ZORLAYAN BİR KONUŞMA YAPTIM'

İki dönem AK Parti Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı görevini yürüttünüz. Daha sonra sizi DEVA Partisi İstanbul İl Başkanı olarak gördük. Ancak geçtiğimiz günlerde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin hemen ardından DEVA Partisi'nden istifa ettiniz. Neden?

Aslında istifa etme kararımı seçimden bir ay önce vermiştim. Ankara’da, aday belirleme sürecinden sonra yapılan bir toplantıda genel başkan ve genel başkan yardımcılarının yanında bir konuşma yaptım. Nezaket sınırlarını zorlayan bir konuşma yaptım. Genel başkanı ve genel merkez yönetimini suçladım. 

Neydi eleştirdiğiniz?

İki yıllık bir süreçte, Ali Babacan ile ilk konuştuğum günden itibaren eleştirilerimi yaptım. Ben DEVA Partisi'ne internetten başvurmadım. Kendi talebim de olmadı. Israrla aradılar, ısrarla görüşmek istediler, beni davet ettiler. Ben öyle geldim. Ali Bey ile masaya oturduğumda çekincelerimi ve kabul etmeyeceklerimi söyledim. Birincisi 'Milliyetçilik ve dini şeyler üzerine bir siyaseti kabul etmem. Zaten bu ülkenin insanları bu değerlerle kandırılıyor. Bu yüzden bunlar olursa ben olmam' dedim. Demokrasiye inanıyorum. Benim için bu çok önemli. Irksal ve inançsal ayrımlara asla girmem. Ben bunları yaşadım ve içlerinde de oldum. Camiasından tutun her şeyini iyi bilirim. Bunları söyledim, 'Tamam' dedik oturduk. 

Ben DEVA Partisi'ndeyken şunu gördüm. AK Parti'deyken Tayyip Bey'e kızdığımız en önemli noktalardan biri bu. Erzurum’a belediye başkanı atanacak, İstanbul’daki bir Erzurumluyu getirdi. Bayburt’ta milletvekili olacak, İstanbul’daki Bayburtluyu Bayburt’tan milletvekili yaptı. Biz bu yönde yapılan eleştirilere hak verirdik. DEVA Partisi'nde gördüm ki yanılmışım. Niye? AK Parti'de siyasetin bir dinamizmi vardı. Ben DEVA’nın kuruluşunda yer alan arkadaşların bu mantaliteden olduğunu sanıyordum.

‘DEVA KENDİNİ TOPLUMA ANLATAMADI’

Ben iki yıl boyunca Ali Bey'in siyasi ekibinin zayıf olduğunu söyledim. 'Bu ekiple gidemezsiniz, yeni isimler olması lazım' dedim. Hatta bugün popüler olarak bilinen birkaç ismin benimle teması oldu. Ben Ali Bey'e 'Bunları alalım' dedim. Ali Bey, bunların muhtemelen yönetilmesinin zor olacağını düşünerek kabul etmedi. Bu isimler şu an iktidar partisinde milletvekili oldu. Ama önce bizim önümüze gelmişlerdi. Ali Bey'i, siyaset yapış şeklimiz konusunda sürekli uyardım. Kendi tarzını da uyardım. Türkiye’de bir merkez sağ boşluğu var. Erdoğan, 20 yılda Türkiye’de bir toplum mühendisliği yaptı. Bugün Türkiye’de sağcı söylemlerle siyaset yapmayan hiç kimse iktidara gelemez. Bunu İYİ Parti dolduramadı. Herkese eşit mesafede olalım. Bunları kendisine söyledim. 'Düşüyoruz' dedim. Ya toplumu anlayacaksınız ya da topluma kendinizi çok iyi anlatacaksınız. DEVA bunu beceremedi. Çünkü farkında değildi. Israrlarım sonucunda anket yaptırdım. DEVA Partisi'ne Türkiye’nin her yerinden oy veriyorlardı. Bunun sebebi DEVA’yı tanımamalarıydı çünkü. 'Bir Türk milliyetçisi ile bir Kürt milliyetçisi size oy veriyorsa, parti programını tanımıyor, sadece sizi beğeniyor’ dedim.

DEVA Partisi eski İstanbul İl Başkanı Erhan Erol (sağda), Ferhat Yaşar'ın sorularını yanıtladı.

Bir parti aynı anda bunlara hitap edemez. İlk zamanlarda, ben göreve başladığımda İstanbul’da anketlerde yüzde 6 çıktık. Bu anketlere baktık. İstanbul halkının yüzde 30’u DEVA’yı tanımıyordu. 7 ay sonra Ali Bey'e gittim. 'İstanbul’da düşüyoruz, tedbir alın' dedim. Teşkilatlarda sıkıntı var. Siz daha önce siyaset yapmamış insanları almakla övünüyorsunuz. İyi de, 40 yaşında, 50 yaşında daha önce siyaset yapmamış olanları bu saatten sonra nasıl siyaset yaptıracaksınız? Siyasi bir duruşu yok. Teşkilatta adı var ama çalışmıyor. Bu iş bu kadar basit değil. Bir emek olmalı, yetişmişlik olmalı. Bu övünülecek bir şey olmamalı. Ancak farklı partilerden insanlar almak övünülecek bir şeydir. Adam elinde bayrak tutmuyor. Nerede ne yaptığı bilinmiyor. Herkes kafasına göre konuşuyor. Sosyal medyada adam kendi görüşünü parti görüşü gibi açıklıyor. Hiyerarşi bilmiyor. Nasıl oturacağını bilmiyor. Toplumla diyaloğu bilmiyor. Kendini bile anlatamıyor. 

‘ADAYLARI HABERLERDE ÖĞRENDİM, ŞOK OLDUM’

Parti içinde bu süreçte ne tür tartışmalar yaşandı?

İstanbul’da 250 kişi aday adaylığı için başvurdu. Hepsinde bir heyecan vardı. Biri, ‘Ben üç araç kiralayacağım’ diyor. Diğeri başka bir şey diyor. Bir dinamizm vardı. Bunlar ciddi insanlardı. Parti, ‘Biz kendi adımızla, amblemimizle, onurumuzla, şerefimizle seçimlere gideceğiz’ diyor. Bu reklamlar devam ederken, haberlerde ‘DEVA Partisi, CHP içinde seçime girecek’ diyor. Ben İstanbul İl Başkanıyım ya. İstanbul il başkanları partilerin genel merkezlerini yetkilendirir, şekillendirir. Bakın Buğra Kavuncu nerede, Canan Hanım nerede, AK Partili nerede. Benim haberim bile yok. Haberlerden duyuyorum, biz CHP’nin içinden girecekmişiz. Eee, milletvekili adaylarımız? AK Partili eski Muş milletvekili buradan aday, AK Parti eski Rize milletvekili buradan aday. Böyle bir liste. Şimdi ben İstanbul teşkilatına nasıl izah edeceğim? Herkes beni arıyor. Şok oldum. Teşkilat çöktü. Garanti yerlere eski Rize milletvekili, eski Muş milletvekilliğini çaktınız. Bu teşkilat ne yapacak? Ben nasıl siyaset yapacağım? 

Öncesinden konuşmadınız mı?

Milletvekili listeleri açıklanmadan önce 250 adayı Ankara’ya çağırdılar. 8-10 dakika görüşeceksin diye 250 kişi Ankara’ya çağrılır mı? Peki mülakatı kim yaptı? Eski Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı… Yani koskoca İstanbul’da 250 kişinin siyasi değerlendirmesini eski hazine müsteşarı yapacak. Siyasi öngörüye bak. ‘Ali Bey, İbrahim Bey bunlara ne sordu? Dolar tüyolarını mı sordu? Faiz oranlarını mı sordu? Ne sordu?’ dedim. İş bitti aradım İbrahim Bey'i. ‘Mülakatı yaptınız, benim görüşümü ne zaman alacaksınız?’ diye sordum. Ben dosya hazırlamışım, genel merkezden haber bekliyorum. ‘Sizi niye davet edeceğiz ki?’ dedi bana. ‘Ne demek ya? İstanbul il başkanınıza sormayacak mısınız?’ dedim, ‘Benim böyle bir şeyden haberim yok’ dedi. Sadullah Ergin'i aradım. Bu Sadullah Bey şununla övünür: ‘Ben Hatay il başkanıyken Tayyip Erdoğan benim listeye bir kişiyi zar zor soktu.’ Ama İstanbul il başkanına sorulmadan hazırlık yapmışlar. Sadullah Bey bana ‘Her şey bitti. Gelmek istersen gel’ dedi. Ne güzel ya? AK Parti antidemokratik diye eleştirelim. AK Parti'den ayrılma nedenlerini yazın, ama üstüne beş çarparak siyaset yapın. Var mı böyle bir şey? Bizi İstanbul teşkilatıyla perişan ettiler attılar. Ali Bey'e sordum. 'CHP bize bir simülasyon getirdi. Bizim içimizden girerseniz daha fazla oy alırsınız' dedi. Ben 6 genel başkan yardımcısına simülasyonu sordum. Haberleri yok.

‘CHP’YE KATKILARI YÜZDE BİR BİLE DEĞİL’

Sen AK Parti'ye kızan seçmene, 'Geleceksin, CHP’nin altı okuna oy ver' diyemezsin. Bu olmaz. Yani bir adam Fenerbahçe'yi bıraktı, ona 'Sen Galatasaraylı olmaya mecbursun' diyemezsin. Bu kadar basit değildir. Bu nedenle AK Parti’den rahatsız olan, AK Parti'ye oy vermeyecek seçmen için alternatif olması lazımdı. DEVA’nın, Gelecek’in ve SAADET’in dışarda olması en az 6-7 puan oy almasını sağlardı. Bugün bu iktidar olmazdı. Ben iddia ediyorum. Bütün bu partilerin CHP’ye katkısı yüzde 1 bile değil. Aksine, CHP’ye oy verecek insanların başka partilere oy vermesine neden oldu.

‘CHP’nin hortumlandığı, 39 vekilin hediye edildiği’ tartışmaları var. Siz nasıl bakıyorsunuz bu tartışmalara, sizce bu partiler bu kadar vekili hak etti mi? 

CHP tabii ki hortumlandı. CHP mağdur edildi. Ali Bey çıkıp 'Hakkımızla aldık' diyor. Ne hakkı ya? CHP çok büyük bir gol yedi. Bunun da sorumlusu Kemal Bey'dir.

'DEVA PARTİSİ TÜRKİYE'NİN KAYBINA KATKI SAĞLADI'

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt, CHP listelerinden TBMM'ye giren 39 vekilin CHP'ye borcu olduğunu söyledi. ''CHP, ittifak yapsa da yapmasa da yüzde 25 alırdı. CHP, kendi oyunu almıştır. Herkes aklını başına alıp teşekkür etmeli, şükran duymalı'' dedi. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Yüzde yüz katılıyorum. Aynı görüşü paylaşıyorum. CHP tek başına da girse yüzde 25 alırdı. Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Gelecek’in, DEVA’nın, SAADET’in katkısı olmadı. Ayrı girselerdi en az yüzde 5 fark olurdu ve bugün bu iktidar olmazdı. İttifak çatısı altında gireceklerdi. Ama milletvekili sayıları az olabilirdi. Yani Ali Bey'in milletvekili yaptığı arkadaşlar milletvekili olmayacaklardı. CHP’de tartışılan bir konu var. İstanbul için Türkiye kaybediliyor. DEVA Partisi de kendi arkadaşlarını milletvekili yapmak için Türkiye’nin kaybına katkı sağladı. 

''YENEROĞLU, CHP'YE OY İSTEYEMEM' DEDİ'

Kimlerin adaylığına karşı çıktınız?

Mesela Medeni Yılmaz eski Muş milletvekili. Muş’a gitsin. Hasan Karal Rize milletvekili. Rize’ye gitsin. Mustafa Yeneroğlu’nu İstanbul’da aday yapıyorsunuz, Yeneroğlu aday olduğu CHP için, 'Ben İstanbul’da CHP’ye nasıl oy isteyeceğim?' diyor. Böyle bir şey var mı ya? Bu görüşünüz olsa bile İstanbul teşkilatına bu söylenir mi ya? Seçime bir ay var. Bu teşkilat çıkacak sokakta siyaset yapacak, oy isteyecek. Sizin yapacağınız en onurlu duruş, Ali Bey'e gideceksiniz, 'Ben CHP listesinden milletvekili olmayı kabul etmiyorum' diyeceksiniz. Hem kabul et, sonra dön teşkilatına 'Ben CHP’ye nasıl oy isteyeceğim' de. DEVA Partisi içinde gördüğüm siyaseti, siyasetin bir tarafına monte edemiyorum. 

DEVA Partisi ilk zamanlarda seçim çalışmalarına katılıyordu. Ancak milletvekili listeleri belli olduktan sonra sizi sahada pek görmedik. Sizin motivasyonunuzu düşüren ne oldu?

Çok basit bir örnek vereyim. Şimdi siz 250 arkadaşınızı attınız teşkilattan. Muş’tan, Rize’den adam getirdin, bunların önüne koydun. İstanbul’da hangi DEVA Partisi milletvekilinin giydirilmiş bir seçim çalışma arabası vardı? Bir minibüs bile yoktu. Çadır da yok. Adaylık için başvuran arkadaşları sen aday yapmamışsın, sen onların önüne bunları koymuşsun. Böyle bir siyaset yok. 'Milletvekili adayları için bir bütçeniz var mı?' diye sordum. Genel merkez 'Para harcamayın' demiş. İlçelerin bastırdığı afişleri kullananlar var. Böyle bir siyaset olmaz. Niye? Çünkü garanti yerlerdeler. CHP onlar için çalışıyor zaten. 

'MİLLETVEKİLLERİMİZE CHP'NİN PROGRAMLARINI ÖNEMSEYİN DEDİK'

CHP'nin "Siz niye çalışmıyorsunuz? Sahada neden sizi göremiyoruz?" diye bir uyarısı oldu mu?

Bana demediler ama ben onlara 'Milletvekillerimize de program yazın' dedim. Çünkü CHP adına giriyorlar. Biz de milletvekili adaylarımıza 'CHP’nin programlarını önemseyin' dedik. Ama bu kadar. 

Önemsediler mi?

İstanbul’da sonuç ortada. Herkesin kanaati belli. 'Ben CHP için oy isteyemem' diyor. 

DEVA ve Gelecek Partisi ilk kurulduğunda, 'AK Partililerden AK Partili seç' eleştirileri yapılıyordu. Siz de milletvekillerinin üç dönem AK Parti’den seçilen isimler olduğunu, bu nedenle size yapılan teklifi de reddederek yeni isimler olması gerektiğini söylediniz. Bu 'AK Partililerden AK Partili seç' tartışmalarına şimdi nasıl bakıyorsunuz?

Bakın, bir şeyin orijinali varsa, çakmasının peşinden kimse gitmiyor. Toplumda oluşan kanaat bu. DEVA ve Gelecek Partisi'ne niye gitsinler. Benzer görüyorlar. O kadar farklı özellikleri olan insanlar var ki DEVA teşkilatlarında. İnanamazsınız. Mesela bizden sade muhafazakar siyaset yapmamız beklendi. İyi de İstanbul teşkilatını ben kurmadım. Sonrasında başvuranlar üzerine teşkilat kurdum. DEVA İstanbul Teşkilatı'nda muhafazakarlar çok az. İstanbul’daki DEVA teşkilatları yapı olarak CHP’ye yakın. Bu yapıdan muhafazakar kitleye hitap eden bir siyaset bekleyemezsin. Ali Bey de AK Parti'den gelen birkaç kişiyi sağlam yerlerde, Genel Merkez'de oturtmuş, onların etrafında liberal bir yapı kurmuş. Sonuçta kararları veren yukarıya giden muhafazakar AK Partililer olmuş. Diğerlerinde de endişe var. Aday adaylık süreci bitti, genel başkan yardımcılarına ‘Aday mısınız?’ diye soruyorum, 'Ali Bey ile görüşemedik randevu bekliyoruz' diyorlar. Bu nasıl bir parti ya? Genel başkan yardımcısı, genel başkanla konuşamıyor. Kaç yıllık parti? Üç yıllık. AK Parti'nin üç yıllık döneminde parti içinde demokrasi çok yüksekti, inanamazsın. İktidarda olan bir partide demokrasi çok çok yüksekti. Burada öyle bir şey yok. 'Ben demokratım, demokrasi istiyorum' demekle demokrat olunmaz. 

'TEPEDEKİLER BİR MİLLETVEKİLİNE TAV OLDU'

Sadece söylemde ve bir araç olarak var yani…

Tabii ki. Bunları araç olarak kullandılar. Mesela Mersin’de Helun Fırat var. Helun varken niye Mehmet Emin Ekmen’i koyuyorsunuz? Helun Fırat ailece Mersin’de tanınan, güçlü, doğu ve güneydoğu kesimi üzerine etkisi olan bir ailenin ferdi. Siyaseti de biliyor. Bu kadını aday yapmıyorsunuz, Batman’dan Mehmet Emin’i çekip oraya koyuyorsunuz. Niye? Neden? Helun bastı istifayı gitti. Herkes gitti. Kimse kalmadı. Sadullah Bey ısrar etmesine rağmen ben aday olmadım. Bize yakışmaz. Ben belediye başkanıydım. Buraya milletvekili olmak için gelmedim. Hedefimiz iktidara gelmektir. Ama baktık, tepedekiler bir milletvekiline tav olmuşlar. Hedef buymuş. 

İstifa ettiğinizde, sizi engellemeye çalıştılar mı?

Arayan soran olmadı. Ali Bey'in öyle bir özelliği yoktur. Çok ilginç bir şey söyleyeyim size. Bizim Ankara İl Başkanımız Ali Güven de ayrıldı. Güven aday adayı olmak için istifa etti. Ne yaptı diye aradım. Bana aynen şunu söyledi: ‘Aday adaylığı süreci dolmadan genel başkana ulaşmaya çalıştım ancak bana randevu vermedi.’ Ankara il başkanınız ya. İstifa etmeden önce benim Ali Bey'e söylediğim şey şuydu: ‘Sayın Genel Başkanım, ben sizin İstanbul İl Başkanınızım. Bana bu nezaketsizliği yapamazsınız.’ Ali Bey ise 'Yetki bende ben istediğimi yaparım' minvalinde bir cevap verdi. Ben DEVA Partisi ile böyle koptum. Sadullah Bey peşimden geldi. Seçim öncesi olması nedeniyle parti zarar görmesini istemediler. En azından seçime kadar durmamı istediler. Ben de nezaketen seçime kadar bekledim.

'HEDEFİM SİYASAL İSLAM'IN ENGELLENMESİYDİ'

Bu süreçte özürler bekledim. Biz DEVA Partisi'nde siyaseti kendi cebimizden harcadığımız paralarla yaptık. Benim tek bir hedefim vardı. Türkiye’deki siyasal İslam'ın engellenmesiydi. Seçimden Ali Bey, seçim çalışmalarına ilişkin bizim merkezimizin deprem bölgesi olacağını söyledi. 'Tüm Türkiye’ye oradan sesleneceğiz' dediler. Üç gün zor durdular orada. Ondan sonra 'Deprem bölgesinde oylar niye gelmedi?' Gelmez. Vatandaş, ‘Benim iki çocuğum var. Birinin ölümünden hükümetin hataları sorumlu. Ama ikinci çocuğumu yaşatabilmem için yine benim AK Parti'ye ihtiyacım var. Çünkü diğerler partiler yok’ dedi. Orada seçimi koordine edecektin. Vatandaşın derdini oradan dinleyecektin. Siyaset yapacaktın. Bunu söylediler ama yapmadılar. Her dediklerinden bir hafta sonra döndüler. Bu kadar bilmiyorlar siyaseti. Kemal Bey de çok büyük hata yaptı. Muhafazakar kökenli kişileri partiye aldı. İstanbul’da Mustafa Yeneroğlu aday olacak, 'Ben CHP’ye nasıl oy isteyeceğim' diyecek ve siz Mustafa Bey'den katkı bekleyeceksiniz. Türkiye’de AK Parti'ye karşı kazanılabilecek en kolay seçimdi. En kolay seçim kaybedildi. Bu kadar ekonomik sıkıntı, hukuki tartışmalar, antidemokratik uygulamalar ve peşinden yaşanan böyle büyük bir deprem vardı. Peki böyle şartlarda değilse başka hangi şartlarda AK Parti seçimi kaybedecek?

Uzun dönemde AK Parti belediyeciliğinden gelen biri olarak Ekrem İmamoğlu’nun 4 yıllık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı performansını nasıl değerlendiriyorsunuz. Aday olması durumunda yeni dönem şansı nedir?

İmamoğlu’nun dört yıllık performansını değerlendirmek çok adil olmaz. Birincisi, belediye meclisinde çoğunluğu yok. Bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. İkincisi, merkezi hükümet Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, iktidardaki dev güç sürekli Ekrem Bey ile uğraşıyor. Bu şartlarda bu adamın belediyecilik performansından ne beklersiniz? Ben sadece şunu söyleyeyim. Ekrem Bey'e yakışıyor. O kadar tahrik edici durumlara düşürülmesine rağmen sakinliğini koruyabiliyor ve nezaket sahibi bir insan. Bugünün şartlarında Ekrem Bey, Tayyip Erdoğan’ın karşısında lider alternatifi olan tek kişidir. Erdoğan’ın gitmesini isteyen herkesin Ekrem İmamoğlu’na destek ve güç vermesi gerekiyor. Ekrem Bey'in de yapması gerekenler var.

'ERDOĞAN'IN BİR HOBİSİ YOK'

Ben de fakirliği yaşadım. Çalıştık çabaladık. Çok zor şartlarda buralara geldik. Şimdi gelmişsin bir yaşa, birazcık dinlenmek isterim. Biraz tatil yapmak isterim. Ama Türkiye’de lider olmak istiyorsanız, siyasette bu şansınız yok. Tayyip Erdoğan'ın bir hobisi yoktur. Hemen hemen hiç yoktur. Türkiye’de lider böyle olunur. Süleyman Soylu’yu tanırım. Sevilir sevilmez. O da siyaseti böyle yapar. Tiyatroya, konsere, sinemaya gittiğini kaç defa gördünüz? Bu adamlar gece uyumadıkları her an siyaset yaparlar. Ekrem Bey'in bu yönden desteklenmesi lazım. Dava adamları en zeki insanlar değildir, hedefe odaklanan insanlardır. Tayyip Erdoğan gibi. 'Muhtar olamaz' dediler. Tayyip Erdoğan ise sabahlara kadar bu ülkeyi yönetmeyi hayal ediyordu. Ben belediye başkanı olmadan 15 yıl önce Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı olmayı hayal ediyordum. Bunları söylediklerimde bana gülüyorlardı. Ama ben bunu yaşıyordum. Bu böyledir. Odaklanacaksın. Ekrem Bey'in odaklanması lazım. Bu işi yapabilir. Türkiye’de bir şey tutuyorsa bir iki senede tutuyor. Bir parti kurulduğunda iki sene süresi vardır.

Türkiye’de iktidara gelme performansını gösterir. Ne ile? Heyecanı ile. Beş sene süren bir parti, beş sene sonra parlamaz. Türkiye ve dünya tarihinde böyle bir şey olmaz. Çünkü heyecanı oluşturacaksın. Bu heyecanı muhalefette olan hiçbir parti oluşturamıyor. Bunu yapabilecek tek kişi Ekrem İmamoğlu’dur. Türkiye’nin her yerini dolaştık. Ekrem Bey'i çok seviyorlar. Sahada karşılığı var. Ortada bir adam. Bu büyük bir avantaj. Eyüpsultan’da Kur’an okuyor. Müzik etkinliğine de gidiyor. Türkiye’nin merkez sağ boşluğu var. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı toplum mühendisliğine karşı, Türkiye’de yüzde 70’e yakın sağ varken, sosyal demokrat politikalarla iktidara gelemezsiniz. Ortaya, merkeze oynamanız lazım. Ondan sonra iktidara geldiğiniz zaman ayarların yeniden yapılması lazım. Eğitiminden sosyal kurumlarına kadar. Hedef nedir? İktidara gelmektir.

'İMAMOĞLU KAZANIRDI'

'İkinci Erdoğan' yorumları yapılıyor Ekrem İmamoğlu için. Siz bunlara katılıyor musunuz?

Zaten toplum benzer modeller istiyor. Kemal Bey çok iyi bir insan. Kemal Bey cumhurbaşkanı olsaydı, Türkiye’ye çok şey kazanacaktı. Kürt ve Alevi bir insanın cumhurbaşkanı olması Türkiye’ye çok büyük bir değer katacaktı. Ama daha oraya gelmemişiz. Bunu gördük. İyi insan olmak yetmiyor. Tayip Erdoğan tutuyorsa demek ki tarz bu. Burada bu olacak. İmamoğlu tarzı bir adam yapar. Başka bir alternatif görmedim. İmamoğlu olsaydı kesinlikle kazanırdı. 

'İMAMOĞLU TEKLİF EDERSE KABUL EDERİM'

Siyasete devam edecek misiniz?

Bir teklif olursa seve seve yaparım. Şu anda tek tutacağına inandığım kişi İmamoğlu’dur. Ekrem Bey, CHP’de veya yeni bir siyasi oluşumda 'Bizimle çalışır mısın?' derse seve seve çalışırım. Türkiye çok hızlı kaybediyor ve Tayyip Erdoğan toplum mühendisliğine devam ediyor. Bu devam ederse, AK Parti İstanbul ve Ankara’yı alır. Ekrem İmamoğlu bu şartlarda aday olursa, kaybeder. Alamaz. Ondan sonra ne diyecek bazı CHP’liler 'CHP Genel Başkanlığı'na oynuyordu. Gördünüz, İstanbul’u kaybetti.' Bu bir tuzaktır. Ekrem Bey'in İstanbul’da seçilmemesi Ekrem Bey ile ilgili değil. Ekrem Bey dışında çok farklı parametreler var. Ekrem Bey'i mahkum ettikleri parametreler var. Genel merkez ve muhalefette izlediği politikalardan dolayı Ekrem ve Mansur Bey'e seçim kaybettirilir. Bu nedenle de Ekrem Bey'in çıkışını doğru buluyorum.