Seçmeni ikna ederek cehennemin kapılarını kapatabiliriz
'Erdoğan maaşlarımızı da arttırdı,' deyince kızımın tepesi attı. 'Siz bilirsiniz valla dede. Erdoğan kazanırsa beni zor görürsünüz artık' dedi, 'yurt dışına gideceğim.' Şimdilik dede ikna olmuş gibi.
Şadi İdem
Cennetin kapısını açamayan Sinan Oğan dün Erdoğan’a desteğini açıklayarak cehennemin kapısını aralamış olabilir. Ancak yurttaş olarak cehennemin kapısını tamamen kapatmak elimizde.
Bunu iki nedenle söylüyorum. İlki 10 yıl önce Türkiye semalarında dolaşan Gezi rüzgarının insanları harekete geçirmesi benzeri bugün de yurttaşların ciddi olarak politize olduğunu söylemek mümkün. Çevremdeki neredeyse herkes ilk turda Kılıçdaroğlu’na oy vermemiş bir yakınını ya da arkadaşını ikinci turda oy vermesi için ikna etmeye çalışıyor. Çok ilginç diyaloglara tanık oluyorum. Eminim siz de öyle. Tabandan yükselen bu hareketliliğin ”evet bu kez başarabiliriz” hissini beslediğini düşünüyorum.
Umutlu olmamın bir diğer nedeni de dünkü Sinan Oğan çıkışından sonra çevremdeki milliyetçi gençlerin tepkileri doğrusu. Daha önce Oğan’a oy vermiş pek çok kişinin Oğan’ı çok sert bir dille eleştirdiğine tanık oluyorum. Kendini milliyetçi olarak gören bir arkadaşıma Sinan Oğan’ın Erdoğan’ı desteklemesi konusunda ne düşündüğünü sordum. “Çok kızgınım ne diyebilirim ki” dedi, “kendisine güvenen kişileri sattı resmen, sözünün arkasında durmadı, kızgın ve kırgınım.” Biraz soluklandı ve “Aman Oğan’a bakıp hepimizin böyle olduğunu düşünmeyin” dedi mahcup bir edayla. Kime oy vereceğini sordum. “Erdoğan’a değil” dedi. Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan’dan memnun olmayan “mahcup milliyetçiler”in de bir karar vermesi gerekecek.
Öte yandan MHP içinde Sinan Oğan’dan haz etmeyenlerin olduğunu sağır sultan bile biliyor. Hal böyleyken ülkücülerin MHP’nin içine bir Truva atı gibi sokulmaya çalışılan Oğan’a karşı nasıl tepki verecekleri de belirsiz. Sahi Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi düşünmeyenlerin sandığa gitmeme şansı nedir sizce?
Bir de “yüzde 5 de yanımızda fark atarız artık” diye düşünen Erdoğan seçmeninin en azından bir kısmının rehavete kapılıp sandığa gitmediğini düşünün…
Neyse biz işimize bakalım.
Şimdi umutlu olmamın ilk nedenine geri döneyim. Tabandan yükselen asıl dip dalgaya; aktif yurttaşların canhıraş ikna hareketine.
Duyduğum pek çok ikna örneğinden birini paylaşmak istiyorum. Dün bir kafede oturmuş bir arkadaşımla insanların nasıl da canı gönülden Erdoğan’a oy vermiş yakınlarını Kılıçdaroğlu’na oy vermek için ikna etmeye çalıştıklarından konuşuyorduk. Başarı öykülerini birbirimizle paylaşıyorduk ki yan masadan orta yaşlı bir kadın yanımıza geldi. “Kusura bakmayın istemeyerek kulak misafiri oldum.” dedi. “Bizim evde de durum farksız. Annem ve babamı ikna etmeye çalıştık ama başaramadık. Nuh deyip peygamber demiyorlar. Siz teröristlerle birlikte oldunuz, ülkeyi böleceksiniz diyorlar. Baba ben de Kılıçdaroğlu’na verdim. Sence ben terörist miyim? dedim. 'Ama Erdoğan bizim maaşlarımızı da arttırdı,' deyince kızımın tepesi attı. 'Siz bilirsiniz valla dede. Eğer Erdoğan kazanırsa beni zor görürsünüz artık' dedi, 'yurt dışına gideceğim.' Şimdilik dede ve nene ikna olmuş görünüyor dur bakalım”.
Bunun gibi pek çok hikâyeyi duydukça başarabileceğimize inancım arttı. Evet işimizin kolay olduğunu söylemiyorum. Ancak herkes için hak, hukuk, adalet isteyen ve huzurlu bir ülkede yaşama hakkını savunan en az 24 milyon yürekli insanın gücüne sahibiz.
Cehennemin kapısını kapatmak elimizde, yapabiliriz…