Sekiz bin yıl önce yaşamış bir erkeğin yüzü yeniden yapılandırıldı
Oscar Nilsson isimli sanatçı, yaklaşık 8 bin yıl önce yaşamış İskandinavyalı bir erkeğin yüzünü görsel olarak yeniden yapılandırdı.
Alex Fox
Günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce, 50’li yaşlarında olan İskandinavyalı bir erkeğin kafatası İsveç’te tahta bir kazığa geçirildi. Kristin Romey’nin National Geographic dergisinde aktardığı kadarıyla, İsveçli adli sanatçı Oscar Nilsson’un hazırladığı bir yüz rekonstrüksiyonu, günümüz insanlarının bu esrarengiz erkeğin belirgin elmacık kemiklerini, mavi gözlerini ve kahverengi saçlarını görebilmelerini sağlıyor.
BAŞKA CENAZELERLE BİRLİKTE BİR BATAKLIKTA BULUNDU
Arkeologlar, 2012 yılında İsveç’te bulunan Motala kentindeki Kanaljorden adlı kazı alanının bataklık tortusunda, bu adamın kafatasıyla birlikte sekiz başka yetişkin ve bir bebeğin kafataslarını buldular. Yapılan keşif, insan kafataslarını kazıklara geçiren Mezolitik Dönem* avcı-toplayıcılarına dair ilk arkeolojik kanıtları ortaya koyuyordu.
National Geographic’ten Elaina Zachos’un aktardığına göre, Kanaljorden özellikle ilgi çekici bir alandı zira burada bulunan kalıntılar ender görülen ve amaçlı bir şekilde yerleştirilmişti. Hayvan kemiklerini de içeren insan mezarı küçük bir gölün ortasında batırılmış haldeki taş bir platform üzerine yerleştirilmişti. Araştırmacılar, iki erkeğin kafataslarının içinde tahta kazık kalıntıları bulunduğunu tespit ettiler.
Gizmodo dergisinden George Dvorsky’nin aktardığına göre, Nilsson, bu antik insanlardan Ludvig adı verilen bir erkeğin yüzünü tanımlamak için kafatasını taramadan geçirdi ve kafatasının üç boyutlu plastik bir kopyasını yarattı. Ardından, adli tıp sanatçısı, Ludvig’in solgun tenini, saç ve göz rengini yakalamak için genetik kanıtlara başvurdu. Bununla birlikte, en büyük güçlük, kafatasında eksik olan şeyden kaynaklanıyordu.
Nilsson, Smithsonian dergisine yağtığı açıklamada, “Kalıntılarda çene eksikti; bu yüzden kafatasını inceleyerek ve ölçerek hesap yapmak ve yeniden inşa etmek zorunda kaldım” diyor: “Bu zaman alan ve zor bir iş, [ve] bu kadar önemli bir parça eksik olduğunda tabii ki hata yapma ihtimaliniz daha da büyük oluyor.”
İLHAMINI DOMUZLARDAN ALDI
Mezardaki yetişkinlere ait Mezolitik kafataslarının çoğunun çene kemikleri yerinde olmamasına rağmen, bulguya ilişkin 2018 tarihli bir makale, ayılar, yaban domuzu, geyik, mus ve porsuklar da dahil olmak üzere, çeşitli hayvanlara ait çene kemiklerinin varlığını ayrıntılı biçimde ortaya koydu. Yaban domuzu kalıntıları Nilsson’a, Ludvig’e hayvanın derisinden yapılma bir pelerin giydirmesi için esin kaynağı olmuş. Nilsson, Live Science’tan Laura Geggel’e verdiği demeçte “Yaban domuzu derisi giyiyordu” diyor: “İnsanlara ait kafataslarının ve hayvan çenelerinin bulunduğu durumdan, kültürel ve dini inançlarında açık biçimde büyük bir anlam taşıdıklarını görebiliriz.”
Ludvig’in saç modeli de ilhamını domuzlardan alıyor. Saçın ön kısmı hayvanın vücudundaki kısa kıllara benziyor, arka kısım ise kuyruğu andıran bir tutam saçla tamamlanmış.
Nilsson bu saç tarzının, insanların Ludvig’in saçlarını nasıl kestiğini merak ettireceğini umduğunu dile getiriyor. Çakmaktaşından yapılma keskin aletler bu işi yapabilirdi fakat bu avcı-toplayıcı muhtemelen Mezolitik bir ‘kuaförden’ yardım almaya ihtiyaç duymuş olmalıydı.
BENZER YARA İZLERİ TESPİT EDİLDİ
Araştırmacılar, Ludvig’in kesin ölüm nedeninden henüz emin değiller. Yüz rekonstrüksiyonu, kafatasının üst kısmında belirgin durumdaki iki-üç santim derinliğinde bir yara içeriyor; bununla birlikte, bu yara izi, iyileşme belirtileri de gösteriyor. Mezar alanında bulunan yetişkin kafatasları, şaşırtıcı biçimde, kendine özel biçimlere sahip yara izleri sergiliyor: National Geographic’e göre, kadınlar başın arkasında ve sağ tarafında yaralar taşırken, erkekler başın tepesinde tek bir darbe izi taşıyor.
İsveç’in Västerås kentinde bulunan Kültürel Miras Vakfı’nda görevli bir arkeolog ve araştırma makalesinin yazarı olan Fredrik Hallgren, 2018 yılında Live Science dergisine verdiği demeçte, “Birisi bu [yaralanmanın] ardından onlara şefkat ve bakım sundu ve onları yeniden hayata döndürdü” diyor.
Ludvig’in kafatasının neden tahta bir kazığa geçirildiği de henüz belli değil. Daha eski kazılar, Mezolitik Dönem avcı-toplayıcılarının, ölülerin beden bütünlüğüne saygı gösterme eğilimi taşıdıklarını ortaya koyuyor. Ve düşmanların başını kesme uygulaması tarihte ancak çok daha sonraları ortaya çıktı.
YENİDEN GÖMÜLMÜŞ OLABİLİRLER
Stockholm Üniversitesi’nden bir arkeolog ve araştırmanın ortak yazarı olan Anna Kjellström, 2018 yılında Gizmodo dergisine verdiği demeçte, “İki kafatasının [kazıklara] geçirilmiş olması, gölde ya da farklı bir yerde sergilenmekte olduklarını gösteriyor” demişti.
Kanaljorden bölgesinde yapılan kazı, buraya gömülen insanların kafalarının kesildiğine ya da çenelerinin zorla ayrıldığına dair doğrudan bir kanıta ulaşamadı. Arkeologlar, mezar alanındaki kişilerin başlarının ve alt çenelerinin, muhtemelen mühim bir anlaşmazlık yaşandıktan sonra düzenlenen yeni bir cenaze töreni sırasında bedenden ayrılmış olabileceğini dile getiriyorlar.
Nilsson, yaptığı yüz rekonstrüksiyonunun, insanları sadece tarih ve arkeolojiye değil, Ludvig’i hayata döndürmek için gereken daha derin detayları sağlayan bilimin gücüne de bağlayacağını umuyor.
Yazının orijinali 30 Haziran 2020'de Smithsonian Mag sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)