Selim Kuneralp yazdı: Fransa seçim sisteminin düşündürdükleri

Emekli büyükelçi Selim Kuneralp, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimine ilk turda birçok aday çıkması, muhalefetin ikinci turda tek adayı desteklemesi gerektiğini ifade etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Emekli büyükelçi Selim Kuneralp, Finans ve Ticaret sitesinde son yayınlanan yazısında Fransa’daki bölgesel seçimleri konu edindi. Provence-Alpes-Côte d’Azur (PACA) bölgesinde aşırı sağcı aday Mariani'nin yüzde 36 ile ilk turu önde bitirmesine rağmen, ikinci turda ortanın sağından aday olan Muselier'in ittifakla ilk sıraya geldiğini hatırlattı. Yazısında Fransa siyasi tarihini özetleyen Kuneralp, bu seçimlerin Türkiye için önemli dersler içerdiğini belirtti.

Kuneralp'in yazısından ilgili bölüm şöyle:

"Cumhuriyet kurulduğunda Cumhurbaşkanları TBMM tarafından seçiliyorlardı ama tek parti döneminde Cumhurbaşkanı tüm ülkeyi kontrol ettiği gibi TBMM’ye de hakim olduğu için bunun önemi yoktu.  Hatta İnönü’nün Hitler, Franco  ve Mussolini’den esinlenerek kendini “Milli Şef” dahi ilan ettiği hatırlanacaktır.  1961 Anayasası Cumhurbaşkanını temsili bir role indirgemiştir.  Zaten o dönem Cumhurbaşkanları siyasetin dışından, askerlik hayatından gelmişlerdir. 

1982 Anayasası’nda Cumhurbaşkanının yetkileri arttırılmış ama yine de Anayasayı yapan askerler kendilerinden birinin hep Cumhurbaşkanı olmaya devam edeceğini ve halkın karşısına oy toplamak için çıkmasının yakışık olmayacağını düşünerek, Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi uygulamasını devam ettirmiştir.  Beklenenin aksine Kenan Evren’den sonra Cumhurbaşkanlığı makamı sivillerin, hatta ilk başta arka arkaya iki parti liderinin eline geçmiştir.  2000 yılında koalisyonların eseri olarak siyasetin tamamen dışından gelen, halkın tanımadığı Ahmet Necdet Sezer’in o göreve gelmesi bu kadar güce sahip bir Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiği tartışmasını başlatmış ve 2007 referandumuyla bundan böyle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kararlaştırılmıştır.

2015 anayasa değişiklikleri ile ülke tek adam rejimine geçmiştir.  Cumhurbaşkanı seçimi ülkenin en önemli seçimi haline gelmiştir. 

Ancak Türkiye bu yeni sisteme henüz alışık olmadığı için Fransızların 56 yıldır yaşadıkları tecrübenin incelenmesi ve ondan bazı sonuçlar çıkartılması faydalı olacaktır.

Özellikle, 2014 ve 2018 seçimlerinde uygulanan çatı aday sisteminin halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı seçiminde beklenen neticeyi vermediği ve vermeyeceği anlaşılmalıdır.  Çatı aday geniş parti kitleleri tarafından seçilmiş olsa belki kucaklayıcı bir rol oynayabilir.  Ancak bu yapılmadan, hatta 2014 seçimlerindeki gibi halkın tanımadığı bir adayın muhalefet parti liderleri tarafından parti üyelerine danışılmadan belirlenmesi netice vermemiş ve seçmenin motive olmasını engellemiştir.  2018 seçimlerinde ise muhalefet adayı partisinin sadece yarım ağız desteğine sadır olduğu görülmüş ve yine arzu edilen netice elde edilememiştir.  Şimdiki tartışmalara bakılırsa en geç 2023 yılında yapılacak seçimlerde yine çatı aday formülüne başvurma hazırlıkları yapıldığı görülmektedir.

Oysa, Fransa’daki örneğe bakıp, birinci turda mümkün olduğu kadar çok adayın seçime girmesi sağlanırsa, tek bir adayın yüzde 50+1 oy alması güçleşecek ve işin ikinci tura kalması kolaylaşacaktır.  Bir adayın yolunu kesmek isteyen partilerin Fransa’da “Cumhuriyetçi Cephenin” yaptığı gibi birinci tura her biri seçmenin ilgisine mazhar olan aday göstermeli, ancak ikinci tura kalacak adayı bütün güçleriyle destekleyeceklerini peşinen açıklamalı.  Bunu yaparlarsa Fransa’daki sonucun benzeri sağlanabilir. Yapmazlarsa 2014 ve 2018 seçimlerinde gördüğümüz manzaranın bir benzeriyle karşılaşmamız ve yine hüsrana uğranması muhtemeldir."

YAZININ TAMAMI