Şenol Güneş hep oradaydı
Abdullah Avcı ikinci kez geldiğinde ne demişti, “yeni gelmedim, geri geldim." Şenol Güneş, ne yeni geldi ne de geri geldi. Zaten oradaydı. Ruhu Avni Aker’de adı da Akyazı’da.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, yeni bir döneme giriliyor. Şenol Güneş’in Trabzonspor’la buluşması ne kadar normalse, Abdullah Avcı’nın ayrılması da bir o kadar normal. Bu işin sürprizi ise Fatih Tekke.
Bu raundun kaybedeni Tekke olsa da uzun vadede kazananı o. Çünkü Trabzonspor taraftarının istediği isim o. Taraftar, çok şey başarmasa da eski efsane oyuncusu Fatih’i Trabzonspor’a çok yakıştırdı. Yakıştırmayanların istediği oldu. Belki böylesi daha iyi oldu.
Fatih Tekke penceresinden gelişmelere bakarsak, çok istedi, olmadı. Hatta bunun için arkasına bile bakmadı. Alanyaspor başkanıyla ön görüşmelerini dahi yaptı. İzin aldı.
Fatih hoca kendini Trabzonspor’a hazırlıyor. Sanki sahada kendisi varmış gibi Trabzonspor’u hayal ediyor. Ancak bunun için hem ekipsel anlamda hem de futbol anlamında yeni şeyler söylemesi lazım. Fatih Tekke, geriden pas oyunuyla futbol oynamak isteyen bir teknik adam. Trabzonspor Avcı ile zaten bunu oynuyordu. Ne değişecekti?
Geçiş oyunu gibi, Trabzonspor geçiş dönemini tecrübeli bir akla emanet etti. Burada Ertuğrul Doğan’ın verdiği karar doğru. Hatta başkanın Trabzonspor başkanlığı döneminde verdiği en doğru karar Şenol Güneş’tir. Avcı’yı ikinci kez getirmesi hataydı. Yaptığı, yapamadığı transferler, bedava ya da cüzi ücretlerle gönderdiği oyuncuların tamamında hataları var.
Trabzonspor’un şampiyonluğunda eski başkan Ağaoğlu’nun etkisini yadsımayın. Kulüpler başkan ve teknik adamlarla idare edilir, oyuncular sonuç alır. Başkanlar açısından Ahmet Ağaoğlu-Abdullah Avcı ikilisi doğru bir tandemdi. Şenol Güneş’in de Ahmet Ağaoğlu gibi yönetişim becerisi olan bir başkanla çalışması avantajına olurdu.
Ki Doğan’ın Şenol Güneş hamlesi, kurnazcaydı. Ertuğrul Doğan, Şenol Güneş’le son kozunu oynadı. Güneş’i getirerek zaman ve kredi kazandı. “Avcı’yla git” diyenlerin sayısı az değildi. Bu açıdan yerini sağlamlaştırdı ama kısa süreliğine. Ertuğrul Doğan, sıranın kendisine geleceğini çok iyi biliyor. Tek beklentisi Şenol Güneş’le saha içinin yoluna girmesi. Aksi durumda Aralık ayındaki kongrede başkanlığa ara verebilir.
Ertuğrul Doğan, her şeyin kötü gittiği dönemde “Borçsuz kulüp” haberleriyle kamuoyunun karşısına çıktı. Bir bakıma eleştirileri buradan göğüslemek istedi ama Trabzon kamuoyu bu tür haberlere çok itibar etmedi. Saha içi, Avrupa ve lig her şeyden önemliydi.
Doğan’ın Şenol Güneş’i getirmesi ne kadar doğruysa da süreci yanlış yönetti. Kamuoyunda işin siyasetle döndüğü algısı verilmemeliydi.
Şenol Güneş’in Trabzonspor’a imza atması için siyasete ihtiyacı yok, çünkü o Trabzonspor’un kendisi. Aynı şekilde Fatih Tekke’nin sportif bir koltuk için politik bir ele ihtiyacı yok. O da Güneş gibi Trabzonspor’un kendisi.
Her ne olursa olsun sürecin kazananı Fatih Tekke, sorumluluğu alan Şenol Güneş. Zaman kazananı ise Ertuğrul Doğan. Abdullah Avcı da kaybedeni.
Fatih hoca, ekip olarak saha içinde kendini daha donanımlı hale getirirse, zenginleşir, büyür gider.
Trabzonspor’da başkan Ertuğrul Doğan, Şenol Güneş ile zaman ve kredi kazandı. Güneş aslında ona doğdu. Bundan sonraki süreç onun aleyhine.
Şenol hoca ne yapar ne eder elindeki malzemeyi iyi kullanır. Takımın havasını değiştirir, moralleri yerine getirir, şehrin havası da değişir. Trabzonspor Güneş’le yarışır, yukarıya oynar, her şey yolunda giderse bu sürecin kazananı yine Ertuğrul Doğan olur.
Abdullah Avcı ikinci kez geldiğinde ne demişti, “yeni gelmedim, geri geldim." Şenol Güneş, ne yeni geldi ne de geri geldi. Zaten oradaydı. Ruhu Avni Aker’de adı da Akyazı’da.