Sera Kadıgil: Bakan, öğretmen, öğretmen adayı, veli, öğrencinin tanımı değişti

TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Öğretmenlik Mesleği Kanun'da geçen 'öğretmen, öğretmen adayı, veli, bakan' tanımlarının AK Parti döneminde kazandıkları anlamları anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - TİP Milletvekili Sera Kadıgil, Meclis’te görüşülmekte olan Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’nin “Tanımlar” başlıklı 3. Maddesi üzerine konuştu. Kadıgil, Kanun’da geçen “öğretmen, öğretmen adayı, veli, bakan” gibi tanımların AK Parti iktidarı sürecinde kazandıkları anlamları anlattı.

Kadıgil, “Öğrenci: Çalışmaktan fırsat bulduğu zamanlarda aç acına okula gidip gelen, yeni yüzyıl maarif modeli adı altında kafası siyasal İslamcı saçmalıklarla allak bullak olsun istenen, ÇEDES adı altında herhangi bir mesleki formasyonu olmayan siyasal islamcılar tarafından mezarlık temizliği yaptırılan ya da MESEM adı altında bir patronun insafında günde 12 saat, haftada 6 gün asgari ücretin 3te 1’ine çalışmak zorunda bırakılan çocuklardır bu ülkede öğrenciler. Kendinden büyük makinalarla cebelleşirken daha 14’ünde feci şekilde can veren Arda Tombul’dur! Öğretmen; dünyadaki en önemli meslek olmasına rağmen asla kale alınmayan, ayda üç kuruşa köle gibi hiçbir iş güvencesi olmadan çalıştırılan, yıllarca okusa da atanamayan kişidir artık bu ülkede öğretmen. Ya da bu yasanın Saray’dan yola çıktığı günlerde, çok değil bundan 10 gün önce 30 Haziran’da av tüfeğiyle kendini vuran Furkan Güneş’tir. Kendi topraklarımızda Ruslar nükleer santral işletsin diye yapılan inşaatta katledilen İlyas Bul’dur! Bakan, Milli Eğitim’i bitirmeye and içmiş, cumhuriyete ve tüm değerlerine alenen savaş açan, tarikatlarla düşüp kalkan eğitim sistemini sermayeye peşkeş çeken, sözde kendi mahallesine yaranmak için İslamcılık, özde özel okul patronlarının uşaklığını yapan kimsedir” ifadelerini kullandı.

‘ARADAN BİR SOLCU KAÇMASIN İSTİYORSUNUZ’

Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Kadıgil, çalışma barışını ve eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal eden tasarının kaldıracağız denilen mülakatın ‘ağababası’ olduğunu belirtti. Kadıgil, “Tek bir mülakat yetmez diyorsunuz. 2 yıl boyunca akademide tutalım ki Allah muhafaza aradan yanlışlıkla bir solcu bir demokrat öğretmen kaçmasın istiyorsunuz.”

‘BU REZİLLİĞE ÇANAK TUTANLAR NASIL RAHAT UYUYOR?’

AK Parti’nin asıl amacının ise laik bilimsel ve kamusal eğitimi yok etmek olduğunu belirterek, “Yoksul çocukları ucuz işçi olarak kullanıp, tarikatların keyfine terk etmek, parası olanlara az buçuk bilimsel bir eğitimi yılda en az 300-500 bin liralar karşılığı satmak. AKP iktidara geldiğinde bu ülkedeki her 100 okuldan sadece 2’si özeldi. Şimdi her 100 okuldan 10’u özel ve bu sayı her yıl katlanarak artıyor. Okula aç giden çocuklara bir öğün yemeği, devletin okullarına bir tuvalet kağıdını bile çok gören rejimse özel okullara teşvik vermeye doyamıyor. Okulun özeli mi olur? Yoksul çocuğun hayata yüz sıfır geride başladığı bu rezilliğe çanak tutanlar nasıl rahat uyuyor?” diye sordu.

'EKSİK YAZMIŞSINIZ  GERÇEKLERLE TAMAMLAYALIM'

Kadıgil sözlerine “Madem tanımlar yapmışsınız, gelin açık konuşalım, eksik yazmışsınız burayı, gerçeklerle tamamlayalım” diyerek şunları söyledi:

“Öğretmen Adayı: Asgari ücretin altında maaşla farklı bir şehirde yaşamaya zorlayıp 2 sene boyunca her adımını takip etmek sonra da kaderini AKP’li bakanın iki dudağı arasına terk etmek suretiyle hayatını karartmayı hedeflediğiniz gencecik insanlara denir!

Öğrenci: Çalışmaktan fırsat bulduğu zamanlarda aç acına okula gidip gelen, yeni yüzyıl maarif modeli adı altında kafası siyasal İslamcı saçmalıklarla allak bullak olsun istenen, ÇEDES adı altında herhangi bir mesleki formasyonu olmayan siyasal islamcılar tarafından mezarlık temizliği yaptırılan, ya da MESEM adı altında bir patronun insafında günde 12 saat, haftada 6 gün asgari ücretin 3te 1’ine çalışmak zorunda bırakılan çocuklardır bu ülkede öğrenciler! Kendinden büyük makinalarla cebelleşirken daha 14’ünde feci şekilde can veren Arda Tombul’dur! Üstüne devrilen sunta blokların altında kalan 15 yaşındaki Erol Can Yavuz’dur!

Gelelim eksik başka bir tanıma velilere! Bu ülkede veliler üçe ayrılır. Parası olanlar, biraz parası olanlar, parası olmayanlar. Parası olanları çok anlatmaya gerek yok ya da bunları AKP sıralarındaki arkadaşlar bizden daha iyi anlatırlar. Bunlar Türkiye’nin %1’ine tekabül edip bu ülkenin varlıklarının yarısını ellerinde tutanlardır! Bunlar AKP’nin temsil ettiği tek gerçek kesimdir! Çocukları bale dersinden piyano dersine koşacak kadar şanslı doğanlar, en iyi okullarda en yüksek standartlarla parasını bastırıp eğitimi satın alanlardır. Az parası olanlar; Evladı doğru düzgün, laik, bilimsel bir eğitim alabilsin diye üstünden başından mutfağından kesip, yemeyip içmeyip çocuğunu özel okulda okutmak için debelenen insanlardır. Kredi çekerek, borç üzerine borç yaparak çocuğunu okutmak için yaşamayı bırakanlardır. 

Bir de bu halkın çoğunluğu var, değil özel okulun çocuğunun beslenmesine koyacak bir lokma meyvenin bile hayalini kuramaz haline getirdikleriniz: harıl harıl şu okulda düzgün bir öğretmen varmış diye duydukları devlet okullarının kapısında kuyruk olan, girişte talep edilen bağış adı altındaki astronomik kayıt ücretleriyle, sabun parası, tuvalet kağıdı parası derdiyle dertlenen, düzgün bir okula düzgün bir öğretmene düşebilmek için. İkametini oradan oraya taşıyanlardır.

'BU ÜLKENİN GERÇEK NEFERLERİDİR ÖĞRETMEN'

Öğretmen: Dünyadaki en önemli meslek olmasına rağmen asla kale alınmayan, ayda üç kuruşa köle gibi hiçbir iş güvencesi olmadan çalıştırılan, yıllarca okusa da atanamayan kişidir artık bu ülkede öğretmen. Ya da bu yasanın Saray’dan yola çıktığı günlerde, çok değil bundan 10 gün önce 30 Haziran’da av tüfeğiyle kendini vuran Furkan Güneş’tir. Kendi topraklarımızda Ruslar nükleer santral işletsin diye yapılan inşaatta katledilen İlyas Bul’dur! Ücretli öğretmen adı altında yılda on ay ayda 10 bin liraya çocuk eğitmeye çalışan kimsedir

Öğrenci başına 500 bin bir milyon haraç kesen özel okullarda ayda 20-30 bin liraya köle gibi çalıştırılan, 2014’te kaldırdığınız yasa yüzünden kamudaki komik maaşlara bile yaklaşamayan, buna rağmen canla başla mücadele etmekten geri durmayandır öğretmen!

Türlü mobbinge, baskıya, sürülmelere rağmen bıkmadan yılmadan çocuklarına bilimsel bir eğitim vermek için gece gündüz mücadele eden, üç kuruş maaşıyla sınıfındaki aç çocuklarını doyurmaya çalışan bu ülkenin gerçek neferleridir öğretmen!

Ve Bakan; Milli eğitimi bitirmeye and içmiş, cumhuriyete ve tüm değerlerine alenen savaş açan, tarikatlarla düşüp kalkan eğitim sistemini sermayeye peşkeş çeken, sözde kendi mahallesine yaranmak için İslamcılık, özde özel okul patronlarının uşaklığını yapan kimsedir!”