Hippilerin Goa'sı: Plajlar, insanlar ve gece hayatı

Goa'da her şey o kadar ucuz ki, 1000 dolara altı ay rahatlıkla yaşayabilirsiniz. Bir biranın fiyatı neredeyse bir dolar ve uygun yerlerde iki-üç dolara akşam yemeği bile yiyebiliyorsunuz. Zaten genç nüfusun Goa’yı ele geçirmesinin bir sebebi de bu ucuzluğu…

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Daha Hindistan’a gitmeden duymuştum Goa’nın adını. İlle de gidilmesi gereken yerlerden biri olarak söz ediliyordu oradan. Adı bile hoşuma gitmişti; Goa… Bu yüzden Hindistan’a taşındığımda ilk seyahatimi buraya gerçekleştirdim.

Dünyada hippilerin ilk çıktığı yer olan Goa’da plansız programsız, spontane yaşayabilirsiniz ama kesinlikle seyahatiniz spontane olmasın. Mutlaka önceden planınızı yapın. Bangalore, Mumbai ve Delhi’den her gün Goa’ya kalkan uçaklar var. Orada yaşadığım dönemde 150-200 dolara uçabiliyordunuz. Yine de yerinizi önceden ayırtmanızda fayda var, çünkü hafta sonları her yer ama her yer dolu… Goa Bangalore ve Mumbai’den sadece 1 saat uzaklıkta ama oraya varınca yolculuk hemen bitmiyor, havaalanından Goa’nın en yakın merkezine gitmek minimum 1,5-2 saatlik bir araba yolculuğu demek. Fakat en sonunda gideceğiniz yere vardığınızda, ayaklarınız yumuşacık kumlara değdiğinde, elinize de buz gibi bir ‘lime margarita’ aldığınızda, katlandığınız yolculuk ve çekilen tüm çileye değiyor.

ILIK SULAR, PALMİYELİ KUMSALLAR

Goa, Arap Denizi kıyısında, tam 100 km uzunluğunda, palmiye ağaçları ile dolu kumsallara sahip tropikal bir cennet… Kuzey ve Güney olmak üzere ikiye ayrılıyor; genelde popüler plajları kuzey kısmında yer alıyor. Arap Denizi son derece kumlu bir katmana sahip olduğu için, suyu bildiğiniz denizlerden çok farklı bir tona sahip; daha çok kahverengiye yakın ve çok ılık. Günün her saati, özellikle gece yüzmek bence son derece keyifli.

En ünlü plajları arasında Anjuna, Baga, Palolem, Vagator ve Calangute yer alıyor. Özellikle benim favorilerimden Baga Beach bit pazarıyla meşhur. Eğer burada yaşayan herkes gibi ‘scooter’ kiralarsanız, bir günde tüm plajları dolaşmanız mümkün. Trafik diğer yerlere göre daha sorunsuz ve akıcı; fakat trafik kuralları burada da geçerli olmadığı için dikkatli olmakta fayda var.

Goa, son derece sıcak ve tropikal bir bölge olduğu için genelde turist mevsimi bu aylarda, yani Kasım’da başlıyor ve Musonların başladığı Mart’a kadar sürüyor. Gerçi çoğu yer kapandığı ve gereksiz kalabalık gittiği için, Muson zamanı Goa’yı çok seviyorum. Hiç durmadan yağan yağmurların altında, hiç üşümeden motorla gezmenin, neredeyse 2-3 metreye ulaşan dalgalara rağmen denize girmenin keyfi başka hiçbir yerde yok! Maalesef burada yaşayacağınız tek problem, mayo ya da bikini! Bu kadar turistik bir yer olmasına karşın, sezon dışı (Muson zamanı) denize giren birilerini görünce şoka giriyorlar ve ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Hele beyaz tenliyseniz, onların gözünde yıldızlardan farkınız yok. Çok ünlüymüşsünüz gibi herkes sizinle fotoğraf çektirmek isteyebilir!

HİTAP EDEMEYECEĞİ KESİM YOK

Sıcaklık yüzünden öğlen siesta yapanlara rastlamanız son derece normal. Ve her şey o kadar ucuz ki, 1000 dolara 6 ay rahatlıkla yaşayabilirsiniz. Bir biranın fiyatı neredeyse bir dolar ve uygun yerlerde 2-3 dolara akşam yemeği bile yiyebiliyorsunuz. Zaten genç nüfusun Goa’yı ele geçirmesinin bir sebebi de bu ucuzluğu…

Plajlarda, birbirinden keyifli, pejmürde ve ilginç karakterlerde pek çok restoran/cafe var. Yiyecekleri turist nüfusundan dolayı herkese hitap edebiliyor. Nutellalı tost da var, şnitzel de… Elektronik müzik de dinleyebiliyorsunuz, caz da… Buranın hitap edemeyeceği kesim yok gibi!

Ama bilmelisiniz ki kumsalı sadece turistlerle paylaşmıyorsunuz. Sımsıcak kumlara uzanmış yatarken, yanınızda bir anda devasa bir öküz belirirse korkmanıza veya çekinmenize gerek yok. Plajlardaki insan akınından dolayı, açlıktan yiyecek aramaya gelen ve turistlerle birlikte güneşlenen inek, öküz ve boğalarla karşılaşmanız çok doğal. Yine de, öküzlerin hiç kavga edenini göreniniz var mı bilmiyorum, ama bilin ki eğer iki öküz boynuz tokuşturmaya başlamışsa, yanlarına yaklaşmamakta fayda var. İnanılmaz saldırganlaşabiliyorlar. Hele birbirleriyle kavga ederlerken çıkardıkları o metalik sesi tarif edebilmemin imkânı yok.

FARKLILIKLAR BİR ARADA

Burayı çok eski devirlerde İngiltere, Fransa, Hollanda gibi birçok ülke işgal ettiği için, Goa pek çok kültürü içinde barındırıyor. Son olarak 16’ıncı yüzyılda Portekizliler yaklaşık 450 yıl gibi çok uzun bir süre burada ikamet etmişler, bu yüzden Goa’da en çok Latin ve Hıristiyan kültürü hâkim. Portekiz mimarisinin ağır bastığı bölgede evler ve kiliseler rengarenk… Hatta miras kalan Latin kültürü yüzünden ismi Marco, Eduardo, Maria vs. olan pek çok Hintliye rastlayabiliyorsunuz. Burayı bu kadar özel yapan da bu zaten; birbirinden bu kadar farklı kültürleri çok başarılı bir şekilde kucaklayıp sindirmiş olması ve kendi hayatlarına geçirmeleri. Goa’nın hemen hemen büyük çoğunluğu Katolik ve neredeyse azınlık grup olan Hindularla yıllarca bir arada ve kardeş olarak yaşıyorlar. Belki ilk hippilerin buradan çıkmasının sebebi de budur.

YALNIZ GİTMEMEKTE FAYDA VAR

Goa’da kalacak yer konusunda da herkese göre seçenek var; acayip lüks otellerden feci ucuz pansiyonlara, şahane bambu kulübelerden kumsallara serpiştirilmiş ağaç evlere kadar pek çok yer mevcut. Ama ben en çok Palolem Beach’i seviyorum, burası özellikle bambu kulübeleriyle meşhur. Bugüne kadar geçirdiğim en keyifli ve ilginç tatillerden birini burada geçirdim diyebilirim. O kadar romantik ki yalnız gitmemenizde fayda var tabii! Eğer yalnızsanız, size eşlik edecek birilerini bulmakta zorluk çekmeyeceğinizi söyleyebilirim.

Özellikle Goa halkı, ruhlarına sinen hippi kültüründen dolayı yabancılara çok alışık oldukları için son derece yardımsever, arkadaş canlısı ve misafirperverler. Eğer yardıma ihtiyacınız varsa ve kendileri yardım edemeyecek durumdalarsa, size gereken yardımı bulabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Birinden yardım istediğinizde, yaklaşık iki dakika içerisinde etrafınıza toplanan ve neye ihtiyacınız olduğunu öğrenmeye çalışan en az 10-15 kişi sayabilir ve size gereken yardımı bulacaklarından emin olabilirsiniz!

GECE HAYATI RENKLİ

Eğer İngilizce biliyorsanız Goa’nın her yerinde yerlilerle kolayca anlaşabilirsiniz. Başta aksanları sizi biraz zorlayabilir ama kulağınız alıştıktan sonra konuşma tarzları size çok sevimli geliyor.

Dediğim gibi, hippi kültürü ve genç nüfus Goa’ya çok hâkim… Her yerde rengârenk kıyafetler içinde, garip görünüşlü, çılgın hippiler görebilirsiniz. Sadece bu yüzden bile gökkuşağının tüm renklerine sahip Goa’da sıkılmanız çok zor. Gece hayatı da fazlasıyla popüler. Buradaki eğlence ve parti kültüründen dolayı, Goa’ya Hindistan’ın İbiza’sı diyebiliriz. Gecenin köründe plajlarda, kafayı bulup dans edenlerle, bağıra bağıra şarkı söyleyenlerle, bitmeyen partilerle, denize girenlerle, uluorta uyuyanlarla karşılaşmanız son derece doğal. ‘Goan Trance’ müziği ise dünyaca meşhur; eğer giderseniz buraya ait müzik CD’lerinden almadan geri dönmeyin!

Bölgedeki çoğu yer güvenli olmasına rağmen, maalesef uyuşturucu sorunu yüzünden suç oranı giderek artış gösteriyor... Her yerde olduğu gibi ölçüyü fazla kaçıran genç turistler -hele alışık değillerse- geceleri yalnız başlarına kumsalda yürüyüşe çıktıklarında veya tanımadıkları insanlarla eğlenmeye kalktıklarında bir takım sorunlar yaşayabiliyorlar. Bu yüzden ne yapıyorsanız dikkatli olmakta fayda var tabii.


Saturday Nite Market

Arpora’da bulunan ve sadece cumartesileri açılan ‘Saturday Nite Market’ Goa’nın en ünlü simgelerinden biri... İlk kez 99’da başlayan ve sonradan bir kültür merkezi ve turistik yerlerden biri haline gelen bu yerde, garip bir şekilde çok ucuza dünyaca ünlü tasarımcılardan bile kıyafetler bulabiliyorsunuz. Genelde turistlerin uğrak yeri olan markette dolaşırken bir yandan biranızı yudumlayıp, bir yandan da canlı müzik dinleyebiliyorsunuz. Küçücük bir pazar olarak başlayan market, şimdilerde inanılmaz bir büyüklüğe sahip… Kaosun ve düzensizliğin son derece normal olduğu bir ülkede, bu kadar iyi organize edilen bir yer görmek çok şaşırtıcı. Bu biraz da yönetimin Alman ağırlıklı olmasından kaynaklanıyor tabii. Umarım bu pazarı başlatan İngo ve yıllardır tezgah kuran pazar sakinleri, polise ödedikleri korkunç miktarlardaki rüşvete rağmen, burayı daha çok uzun yıllar sürdürebilirler. Pazarda unutmamanız gereken en önemli şey, pazarlık yaparken kanınızın son damlasına kadar mücadele etmek...

Etiketler Hindistan goa hippiler