Şeyhin ziyareti: Uzlaşma ne karşılığında sağlandı?
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın Ankara temasları ve Birleşik Arap Emirlikleri adına Türkiye ile yaptığı anlaşmalar bugün köşe yazarlarının gündemindeydi.
DUVAR - Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) fiili lideri Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın Ankara'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ve sonrasında iki ülke arasında, 9 alanda Türkiye'ye doğrudan yatırımları içeren anlaşma imzalanması köşe yazarlarının da gündemi oldu. Bugün gazetelerde yer alan değerlendirmelerden bazıları şöyle:
AKİF BEKİ (KARAR)
BAE, 15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere darbe ihaneti ve terör saldırılarında kaybettiklerimiz için özür mü diledi? Bir özeleştiri mi yaptı? Yöneticilerimiz de nasıl telafi edeceklerini, gidenleri nasıl geri getireceklerini sormadı mı? Uzatmadan pişmanlıkları kabul mü edildi?
Yahut iktidar, BAE hakkında yanıldığını, aramızın bir yanlış anlaşılma yüzünden açıldığını mı fark etti? BAE de aramızdaki bu anlamsız husumeti bitirme teklifimizi memnuniyetle mi karşıladı?
Diz çökmediğimize, boyun eğmediğimize, teslim olmadığımıza ve başaramadıklarına göre... Bu helalleşme nasıl mümkün oldu?
Veliaht Prens hoş gelmiş, eli boş da gelmemiş, sağ olsun.
Ama ne bileyim, milli iradenin öbür yarısı muhalefetle helalleşmek için diyet borcu çıkarılınca, CHP’yle kavgaya sünger çekmek için geçmiş hataları ödetilmek istenince sormadan edemiyor insan...
Dış güçlerle bu helalleşmeler nasıl oluyor? Ne aldık ne verdik; girdiğimiz mücadeleden kazançlı mı, zararlı mı çıktık? Kavga aşıldığına göre, ne karşılığında uzlaşma sağlandı?
O defteri kapatmadan önce, ceremesini çeken millete iki cümlelik bir hesap vermek de mi yok?
FATİH ALTAYLI (HABERTÜRK)
Hiçbir şeye sinirlenmiyorum, aptal yerine koyulmaya sinirlendiğim kadar.
Sürekli ama sürekli bir biçimde aklımızla alay ediliyor, aklı olanlarla alay ediliyor, aklını kiraya vermeyenlerle alay ediliyor.
Düne kadar bas bas bağırıp, Birleşik Arap Emirlikleri'ni darbenin destekçisi olmakla, Türkiye’yi karıştırmakla, dış güçlerin maşası olmakla, Türkiye’yi karıştıran üst akla hizmet etmekle, darbenin sponsoru olmakla suçluyorlardı.
Bugün Birleşik Arap Emirlikleri aynı Emirlik, ne başındaki adam değişti, ne sonundaki adam değişti, ne yönetim anlayışı değişti, ne de biz ettik siz etmeyin diyerek nedamet getirdi ama darbenin destekçisi, dış güçlerin maşası, Türkiye’nin karıştırıcısı bir anda Türkiye’nin dış güçlere karşı verdiği iddia edilen ekonomik kurtuluş savaşının destekçisi haline geldi.
Ne oldu, dışarda genel af mı çıkardı iktidarımız.
Yoksa Birleşik Arap Emirlikleri’nin işlediğini iddia ettiğimiz tüm bu suçlarını paraya mı çevirdi!
10 milyar dolar mıydı bunun cezası!
Bizim taraf affın bedelini açıklamıyor ama Emirlik kaynaklarından Türkiye’ye 10 milyar dolarlık yatırım yapılma sözü verildiğini öğreniyoruz.
10 milyar dolar.
Ne karşılığı, neye karşılık belli değil.
AHMET TAŞGETİREN (KARAR)
Burada iki şeyin açıklığa kavuşması lazım:
Bir: Ya BAE’nin 15 Temmuz’la ilişkisine dair iktidar çevrelerinin medya üzerinden pompaladığı iltisaklı haberler yanlıştı, daha açıkçası yalandı, sadece 15 Temmuz’un dış kaynağına yönelik bir kampanya idi.
İki: Ya da, 15 Temmuz’da gerçekten BAE’nin parmağı var idiyse, iktidar, 10 milyar dolar hatırına, Kılıçdaroğlu’nun son söylemi olan “Helalleşme”yi tercih edip, bu konuda “hesaplaşmak”tan vaz geçti.
Birinci konuyu, “Canım siyasette böyle çarpıtmalar olur, bu işi yapmaya gönüllü medya da varsa ya da oluşturulmuşsa, gerisini dikkate almayacaksınız, yalan – malan gibi ahlaki sorunları görmezden geleceksiniz” diye geçiştirebilirsiniz. Türkiye siyasetinin geldiği ahlaki kriterler bu yaklaşımı yadırgamaz.
Peki ikincisinin ne demek olduğunu hatırlatmak gerekiyor mu? Yani 15 Temmuz’dan vazgeçmenin ne demek olduğunu? 250 şehidi unutmak yani, binlerce yaralıyı, 15 Temmuz’dan sonra ülkenin içine sürüklendiği iklimi unutmayı kastediyorum.
Kim bilir belki de ilk temasları kuran istihbaratçılarımız, masaya 15 Temmuz’da BAE’nin günah defterini koymuşlar, ortaya çıkan gerçeğe göre bir hesap çıkarmışlardır. Belki FETÖ de konuşulmuştur, Sedat Peker de…