Sharon Stone: Tanınmak beni biraz içe dönük yaptı

Bodrum'da 'Uluslararası İkon Ödülü' alan Hollywood oyuncu Sharon Stone, kariyerine ilişkin soruları yanıtladı.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Altın Küre Ödülleri tarafından bu yıl ilk kez verilen 'Uluslararası İkon Ödülü'nü almak için Türkiye'ye gelen Sharon Stone, GAİN'e konuştu. 

Altın Küre Yönetim Kurulu Başkanı Helen Hoehne’nin sorularını yanıtlayan Stone, kariyeriyle ilgili açıklamalarda bulundu. 

'KARİYERİMDE ERKEKLER GİBİ YÜKSELMEYE DEVAM EDEMEDİM'

Stone, "Casino" filmi ve sonrasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Casino filmiyle 'Altın Küre Ödülü' almak heyecan vericiydi ama 90’lı yıllarda şu anda kadın için olan bu tür bir genişleme alanı yoktu. Bu yüzden ne yazık ki Altın Küre hayatımı pek değiştirmedi. Bundan sonra gerçekten başka iş bulamadım, büyük işler alamadım. Daha sonra çalışmalarımdan dolayı pek takdir edilmedim. Kariyerimde erkekler gibi yükselmeye devam edemedim. Bu benim için çok üzücüydü çünkü Robert De Niro ve Martin Scorsese ile çalışmak hayalimdi.”

'TANINMAK BENİ BİRAZ İÇE DÖNÜK YAPTI'

"Temel İçgüdü" filminin ardından kariyerindeki değişime ilişkin konuşan Stone, şunları söyledi: "Filmden sonra tanınmak hayatımı her yönden değiştirdi. İnsanlar birdenbire arabama tırmanmaya başladı ve üstelik bu, bu cep telefonlarından önceydi. Hayranlar sizi görmek istediğinde bizzat gelirdiler. Yani gittiğim her yerde yüzlerce, bazen binlerce insan vardı. Restorana, doktor randevusuna, markete gidemezdim. Ve bu beni biraz içe dönük yaptı.”

'BAŞIMA GELENLER İÇİN ÇOK MİNNETTARIM'

Kendisine "Şöhretin hala güzel bir yanı var mı?" sorusu yöneltilen Stone, bu soruyu şöyle yanıtladı: "Başıma gelenler için çok minnettarım çünkü bana dünyanın her yerinden insanlar tanıma fırsatı verdi, birbirimize sandığımızdan daha çok benzediğimizi gördüm. Bulunduğumuz her yerde, ailelerimizi, birbirimizi seviyoruz. Önemli olan da bu. Sevilmek ve kabul edilmek istiyoruz, tüm korku ve öfke, sevilip sevilmediğimizi merak etmemizdeki güvensizlikten geliyor. Bu korku ve öfkeyi bir kenara bırakıp daha sevgi dolu ve şefkatli olabilirsek fark edebiliriz ki herkes az çok aynı şeyi hissediyor.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(SOSYAL MEDYA)