Şiddet gören kadınlar: Polis görevini yapmıyor

Mahalleler arasında dayanışma ağı kuran, şiddet gören kadınların danışma mercii olan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’nin hazırladığı raporda pandemi boyunca kendilerine ulaşan kadınların yaşadıklarına yer verilmiş. 40 yaşındaki bir kadın anlatıyor: “Koronayla ile birlikte eşimden gördüğüm şiddet artarak devam etti. Aslında her sabah kuşlara ekmek kırıntısı atarım. Şimdi evde ya kaç gündür, ne yapsam batıyor. ‘Sen niye bu diziyi izliyorsun? Kesin o erkek oyuncuya aşıksın…’ diye şiddet uyguladı.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul’un Pendik ilçesinde 2013 yılında kurulan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği; Ahmet Yesevi Mahallesi, Fatih Mahallesi, Esenyalı Mahallesi, Güzelyalı Mahallesi ve Orhangazi Mahallesi olmak üzere yoğunluklu olarak Esenyalı semtindeki 5 mahalleden üye tabanına sahip olmakla birlikte komşu Tuzla ilçesinden kadınlar arasında da faaliyet yürütüyor.

Mahalleler arasında dayanışma ağı kuran dernek, kurulduğu günden bu yana şiddet ve kadın cinayeti davalarını takip ediyor. Taciz, çocuk istismarı vakalarında, derin yoksulluk durumlarında danışma, yardım alma mercii görevi görüyor.

Dernek hazırladığı raporda şu ifadelerle amacını açıklıyor:

“Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü mart ayından bu yana derneğimize başvuru yapan kadınların yaşadıklarının bilinmesinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Hazırladığımız pandemi raporunu başta kadınları korumakla yükümlü resmi mercilerin ve tüm kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.”

PANDEMİNİN İLK 3 AYINDA REKOR SAYIDA YARDIM BAŞVURUSU

'Eve kapanma'nın daha çok şiddet getirdiğini belirten dernek; özel tedbirlerin alınmayışı, kadınların şikayetlerinin hızla işleme konmayışı, kolluk kuvvetlerinin kadınları koruma ve haklarını bildirme görevini yerine getirmeyişi, adli süreçlerin ertelenmesi ve buna benzer bir dizi pratik, kadınları ev içi şiddet döngüsüne hapsettiğine dikkat çekiyor: 

“17 Mart’tan itibaren tedbirlerin gevşetildiği 1 Haziran 2020 tarihine kadar derneğimize toplam 398 kadın sosyal medya ve telefonla ulaşarak yardım başvurusunda bulundu. Bunların 349’u salgınla birlikte artan işsizlik ve yoksulluğun bir sonucu olarak ekonomik destek talebinde bulunan kadınlardı. Mayıs ayında ekonomik talepler yüzünden derneğimize başvuran 238 kadının 80’inin ekmek, 158’inin ise temel gıda yardımı için bizden dayanışma talep etmesi kadınların pandemi döneminde yaşadığı yoksulluğun ne kadar derinleştiğini oldukça çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Derneğimiz etrafında ördüğümüz dayanışma ağıyla kadınların bu ihtiyaçlarını karşıladık; ancak bunun kalıcı bir çözüm olmadığını biliyoruz.”

EVE KAPANMA, KADINLARI ÇARESİZ HİSSETTİRDİ

Rapora göre yaklaşık iki buçuk ayı kapsayan bu dönemde ekonomik taleplerin yanı sıra kadınların başvuru nedenleri arasında en çok öne çıkanın fiziksel şiddet olduğu belirtiliyor:

Evliliği boyunca şiddet gördüğünü söyleyen 40 yaşındaki bir kadın telefonla ulaşarak yaşadıklarını şu sözlerle paylaşmış:

“Koronayla ile birlikte eşimden gördüğüm şiddet artarak devam etti. Aslında her sabah kuşlara ekmek kırıntısı atarım. Şimdi evde ya kaç gündür, ne yapsam batıyor. ‘Sen niye bu diziyi izliyorsun? Kesin o erkek oyuncuya aşıksın…’ diye şiddet uyguladı. Çoluk çocuk evdeyiz, uygunsuz videolar izliyordu, ‘Yapma, çocuklar var. Bak dışarıda yapıyorsun, bari evde yapma, çocuklar görecek’ dedim. Bu bahaneyle boğazımı sıktı, mosmor oldu. Kaynanam tam karşıda oturuyor, bağırmama geldiler. ‘Ne oluyor?’ diye sorunca, ‘Bu kadın manyak, beni videolardan kıskanıyor’ dedi. Küçük kaynım gülerek ‘Aman yenge, ne büyütüyorsun, bu işyerinde paydoslarda hep izliyor’ diyerek güldü bana.”

Dernek, sonrasında şiddet gören kadınla yüz yüze görüşme sağlamış. “Kafasında hâlâ 5 dikiş ve sargısı duruyordu. Boğazı mosmordu. Televizyondan adliyelerin kapalı olduğunu duyduğu için suç duyurusunda bulunamayacağını düşünüyordu.”

Raporda ev içi şiddet yaşayan kadınların yaşadıklarına yer verilmiş:

“Bir diğer örnekle mahalleden bir esnafın telefonu üzerine karşılaştık. Şiddet gören kadına ulaştığımızda ağzı yüzü kan içindeydi. Evde çocuklara kahvaltı hazırlarken çıkan sesi bahane eden kocası ‘Gürültü yapıp beni neden uyandırıyorsun’ diyerek şiddet uygulamıştı. Kadın terliklerle dışarı kaçarak canını kurtarmaya çalışmıştı. Hemen karakolu arayıp bilgi verdik; sokağı tarif ettik. Kadın karakola götürüldü ve orada şikayetçi olmaktan vazgeçti ya da vazgeçirildi.”

“Bir diğer örnekte şiddetin bahanesi kadının müzik dinlemesiydi. 40 yaşlarında 6 çocuk annesi bir kadın evi temizlerken kulaklıkla müzik dinlediği için eşinin şiddetine maruz kaldı. Pandemi nedeniyle şehir dışına seyahat yasağı olduğu için kaymakamlıktan izin alabilirse ağabeyinin yanına gideceğini söyledi. Ancak izin alamadığı için gidemedi.”

ŞİDDET GÖREN KADINLAR: POLİS GÖREVİNİ YAPMIYOR

Fiziksel şiddet gördükten sonra derneğe ulaşan kadınların büyük bir kısmı polise başvurduklarını anlatıyor. Kadınlar şikayetçi olmak istediklerinde karakollarda görevli polis tarafından şikayetçi olmaktan vazgeçirilmeye çalışılıyor.

“Korona virüsü salgını yüzünden iş yerim kapatıldığı için izne çıkarıldım. Evde eşimin şiddetine uğradım. Polisi arayarak yardım talebinde bulundum. Polis 5 saat sonra geldi. Eşime nasihat verip gitti.”

“Ben bir fabrika işçisiyim. Evde kocam şiddet uyguladı. Karakola gittim. Polis şikayetimi dinledi. Sonrasında şiddet gördüğüm eve geri dönmek istemedim. Babamın evine gitmek istediğimi söyledim. Ama polis bu isteğimi yerine getirmedi. Gece yarısı kendi imkanlarımla babamın evine gittim.”

“Eşim pandemi yüzünden işsiz kaldı. 15 yıllık evliliğimde ilk kez şiddet gördüm. Eşim beni eve kilitledi. Çocuklarımı ve anahtarımı alıp gitti. Dışarı çıkamadım. Komşulardan yardım istedim. Beni evden polis kurtardı. Karakola gittik. Şikayetçi oldum. Polis ‘Babası, çocuklarını alıp gidebilir’ dedi.”

ÇOCUK İSTİSMARI VE GENÇ KADINLARIN YAŞADIĞI TACİZ

Dernek, kendilerine ulaşan kız çocuklarının da olduğunu belirtiyor:

“Mart-Mayıs 2020 aralığında yaşadıkları taciz ve cinsel şiddet karşısında sessiz kalmayarak bize ulaşanların arasında 16-25 yaş arası kız çocukları ve genç kadınlar da yer aldı. Yaşları 16 ila 18 arasında değişen 4 kız çocuğunun mahallede bir esnafın istismarına maruz bırakıldığını bildirdi. Bir lise öğrencisi kendisini taciz eden matematik öğretmenini sosyal medyada teşhir ettikten sonra bize ulaştı. Bunun üzerine 8 lise öğrencisi de aynı kişi tarafından tacize uğradığını açıkladı. Kendilerine hukuki olarak destekte bulunduk ve bu kişilerle ilgili şikayetçi olacaklarını söylediler.”

7 yaşındayken ailesinin zoruyla kapandığını ifade eden genç bir kadın yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:

“12 yaşımda zorla tarikat yurduna verildim. Yurtta kaldığım süre boyunca aileme gitmek istemedim. Ama beni dinlemediler. 15’imde oradaki bir öğretmenin yakınıyla anne ve babamın rızasıyla zorla evlendirildim. Evliliğim boyunca şiddet gördüm. Şimdi de kız kardeşime aynı şeyi yapıyorlar. O da aynı kaderi yaşamasın istiyorum.”

Diğer vakalar şöyle aktarılmış:

“9 yaşındaki kız çocuğu aynı evde yaşadığı amcasının istismarına uğrayan bir kadın, yaşananları fark ettikten sonra şikayetçi olmuş, tacizci de tutuklanmıştı. Derneğimize ulaştığında eşi ve bir tarikat şeyhinin uyguladığı psikolojik baskıyı şöyle anlatıyor: 'Eşim tarikat şeyhi ile görüşmüş. Şeyh ‘Kardeşin şeytana uyup kötü bir şey yapmış ama cezasını insanlar veremez. Sen şikayetini geri al. Hapiste de kardeşine sahip çık’ demiş. Bunun üzerine eşim şikayetimi geri almam için şiddet uyguladı. Bu yüzden boşandık. Ancak şimdiye kadar hiç çalışmadım, ekonomik olarak zor durumdayım.”

KADINLAR EKONOMİK HAKLARINI ÖĞRENMEK İSTİYOR

Derneğe başvuru yapan kadınların hepsinin ev içi şiddet görürken ücretlerinin düşmesiyle ekonomik hakları hakkında bilgilenmek üzere derneği aradıkları belirtiliyor. Kısa çalışma ödeneği ile ücretsiz izne gönderilen işçi bir kadın: “Pandemi boyunca çalıştığım fabrika hiç durmadı. Hatta fazla mesailer eksik olmadı. Ama 10 işçiyi pandemi başında ücretsiz izne gönderdiler. Ben de bunlardan biriyim. İşyerimizde yetkili bir sendika olmasına rağmen sesini çıkaran benim gibi işçilere göz dağı vermek istediler. Ekonomik sıkıntılar yüzünden evimde huzur kalmadı. Sürekli eşimle kavga halindeyiz. Ama ben susmak istemiyorum. Haklarımı öğrenmek istiyorum.” diyor.

ONLINE EĞİTİM KADINLARIN YÜKÜNÜ ARTIRDI

Eğitime online devam edileceğinin ilan edilmesiyle ekim ayında derneğe yapılan başvurularda yine belirgin bir artış yaşanmış.

Bilgisayar ve tablet fiyatlarının fahiş fiyatlara çıkması nedeniyle ekonomik taleplerle başvuran 53 kadından 50’si çocuklarının EBA’ya bağlanacak bir cihazının olmadığını belirterek tablet talebinde bulunmuş.

Askıda ekmek almak için derneğe gelen bir kadın ise ekonomik durumunu şöyle ifade ediyor:

“Pandemide işsiz kaldım. İki çocuğum var. Eşim asgari ücretle çalışıyor. Hiçbir ihtiyacımızı gideremiyoruz. 5 kiramız birikti. İki çoğum da öğrenci. Toplasan 3 veya 4 defa uzaktan eğitime katılabildiler. O da kontör yüklediğim bir ana denk geldi de öyle. İnsanları sürekli ödemeli aramaktan utanıyorum artık…. Aylardır askıda ekmek alıyoruz. Çoğu fırın artık mecburen bedava ekmek veriyor. Onlar da esnaf, onların da durumu kötü ama yine de veriyorlar.”

İşe gittiğinde çocuklarını evde yalnız bırakmak zorunda kalan bir kadın yaşadığı ikilemi anlatıyor:

“Elimde sadece bir telefon var. Onu eve bıraksam çocuklar derse girebilir. Ama bu sefer ben işteyken onlara nasıl ulaşacağım? Bütün gün onlara ne oldu diye endişelenip duracağım. Telefonu yanıma aldığımda da onlar derse giremiyor. Bu yüzden tablet bulmam lazım.”

ŞİDDET VE YOKSULLUK KADINLARI CENDERE ALTINA ALIYOR

Raporda, kadınların her zorluğa rağmen boşanmak istediği vurgulanıyor:

“Örneğin, derneğimize iş bulma ümidiyle başvuran 45 yaşındaki bir kadın evliliği boyunca gördüğü şiddet yüzünden kolunun kırıldığını, gözünde yüzde 30 oranında görme kaybı yaşadığını anlatıyor. Ev içi şiddet nedeniyle engelli hale getirilen kadın yaşadığı iş kaybı nedeniyle iş bulmakta zorlanıyor. Ancak ‘bir işe girip maddi olarak toparlandıktan sonra’ boşanmak istediğini belirtiyor.”

13 yaşında annesi ve üvey babası tarafından istismar edildiği için yurda verilen 20 yaşında genç bir kadın:

“Önce okuldan aldılar. Zorla çalıştırdılar. Evde sürekli şiddet görüyordum. Madde kullanmaya başladım. Kendimde olmadığım bir anda tecavüze uğradım. Kendime geldiğimde her tarafımda derin kesikler vardı. Karakolu aradım. Ailemden şikayetçi oldum, yurda gitmek istediğimi söyledim. 2 yıl kadar yurtta kaldım. Bir izin günümde biriyle tanıştım. Kaçıp onunla evlendim. 2 çocuğum oldu. Ama ilk günden beri dayak yedim. Ama pandemide katlanılmaz bir hal aldı. En ufak şeyleri bahane edip beni dövüyordu. En sonunda dayanamadım. Çünkü beni öldürecekti. Evden ayrıldım. Çocuklarımı babalarıyla bırakmak zorunda kaldım. Benim bakacak gücüm yok. Şimdi yevmiyeyle depolarda çalışıyorum ama pandemide iş yok. Düzenli bir işe ihtiyacım var.”

Fiziksel şiddet mağduru işçi bir kadın ise şiddetin ekonomik boyutunu aktarıyor:

“Eşim şehir dışında çalışıyor. Maaş kartıma el koydu. Bana PTT üzerinden para yolluyor. Annesiyle oturmam için bana baskı yapıyor. Beni öldürmesinden korkuyorum. Boşanmak istiyorum.”

ACİL EYLEM PLANI AÇIKLANMALI

Raporun sonuç bölümünde yetkililere sesleniliyor:

 -Pandemide artan şiddete karşı derhal acil bir eylem planı açıklanmalıdır.

- Şiddet yüzünden şikayetçi olan kadınların karakollarda caydırılmasına derhal son verilmeli, görevini yapmayan kolluk kuvvetlerine yaptırım uygulanmalıdır.

- Sığınma talep eden kadınların önüne konan (ALO 183, KADES, ŞÖNİM vb) bürokrasi ortadan kaldırılmalı, kadınlar için kolay ve erişilebilir destek mekanizmaları işletilmelidir.

- Kadınlarla yüz yüze iletişimi merkez alan kadın örgütleri ve kurumlarla işbirliği güçlendirilmelidir.

- Yargıya intikal eden boşanma talepleri hızla karar bağlanmalı, kadınların nafaka hakkı da dahil ekonomik hakları hayata geçirilmelidir.

- Tüm bu saydığımız talepleri ve daha fazlasını içeren İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’a yönelik saldırılara bir son verilmeli, yasaların gereği yerine getirilmeli ve getirmeyen tüm resmi yetkililere cezai yaptırım uygulanmalıdır.