Denizde yaşam savaşı
Derin suların ortasında hayatta kalmaya çalışan insanların mücadelesini anlatan filmler hemen her dönem izleyicinin en çok ilgi gösterdiği filmler oldu. Bu filmlerden bazılarını sizler için derledik.
DUVAR - İnsan ve doğa arasındaki savaş, sinemanın da vazgeçemediği konulardan. Bu minvalde insanın zorlu doğa koşullarında hayatta kalma mücadelesi her zaman iyi bir gerilim unsuru oldu. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren ‘Karanlık Sular’, bu türün olmazsa olmazlarında ‘denizde yaşam savaşı’ temasını bir kez daha akıllara getirdi. Sörfçü bir kadının denizin ortasında hem doğa hem de azgın bir köpük balığıyla yaptığı mücadeleye anlatan filmden ilham alarak denizde geçen benzer filmlere bir göz atalım istedik.
İhtiyar Adam ve Deniz (The Oldman and The Sea, 1958)
Hiç kuşku yok ki, akla gelen ilk film olmalıdır. Ernest Hemingway'in Nobel Edebiyat Ödüllü eseri John Sturges tarafından sinemaya aktarılan film Spencer Tracy’nin performansıyla akıllara kazınmıştır daha çok. Kübalı yaşlı balıkçı Santiago, günler süren talihsiz avların ardından yeniden umutla açılır denize. Ve bu kez başarmaya çok yaklaşır. Dev bir yelken balığı takılır oltasına. Ancak, balığın yaşama tutunma umudu ile Santiago’nun inadı arasındaki savaş, ikisini de çekin bir sınava sokar. İhtiyar Adam, bu zorlu savaşı kazanır ama bu kez kıyıdan fazla uzaklaşmıştır ve bu büyük balığı sağ salim karaya nasıl çıkartacağı sorusuyla baş başa kalmıştır. Sinema tarihinin en önemli klasiklerinden birisi olan film, aynı zamanda dini göndermelerle doludur.
Sona Doğru (All is Lost, 2013)
J.C. Chandor'ın senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı film, tam bir denizde yaşam mücadelesi anlatır. Robert Redford’un 107 dakika boyunca neredeyse hiç diyalogsuz, tamamen bedeniyle ortaya koyduğu performans kendisini Altın Küre adaylığı getirmişti. Hint Okyanus’unda tek başına bir adam. Teknesi gemilerden atılan bir konteynıra çarpınca düşüp bayılır. Kendisine geldiğinde hem sersemlemiştir hem de yat su almaktadır. Dışarıyla ulaşımını sağlayacak teknik donanımını da kaybeden adam, hayat ve denizcilik deneyimi ile hareket edecektir. Denizin hareketlerini, rüzgarın yönünü, ayın ve güneşin durumunu hesap eder, elindeki olanakları sonuna kadar kullanıp, bir geminin onu bulmasını beklemeye başlar.
Pi’nin Yaşamı (Life of Pi, 2012)
Usta yöntemen Ang Le imzası taşıyan film, dört Oscar ödülü kazanmıştı. Hindistan’dan Kanada’ya doğru yol alan bir yük gemisi, içindeki tüm canlılarla birlikte suya gömülür. Bir cankurtaran sandalında hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise bir sırtlan, kırık bacaklı bir zebra, bir orangutan, bir Bengal kaplanı ve Pi adlı 16 yaşında Hintli bir çocuktur. Pi, yanındaki hayvanlarla birlikte hayatta kalma savaşı verir ve keskin zekası ve zooloji bilgisiyle besin zincirine kurban gitmez. Ama bir süre sonra Bengal Kaplanı ile teknede baş başa kalacaktır.
Açık Deniz (Open Water, 2003)
Zorlu bir iş hayatına sahip olan Susan ve Daniel çifti, bir az olsun nefes alabilmek için tatil yapmaya karar verirler. Karayipler’deki tatil daha en başından sorunlarla başlar. Ama asıl bela ise açık denizde ortaya çıkar. Dalmak için açıldıkları denizde çiftimiz su altındayken tekne onları unutup karaya dönünce gerilimli bir hikaye başlar. Susan ve Daniel denizin ortasında bin bir türlü deniz yaratığı, dalgalar ve yaklaşan fırtına ile mücadele etmek zorunda kalırlar. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Chris Kentis oturuyor.
Kon-Tiki (2012)
Norveçli kaşif Thor Heyerdahl, 1947 yılında 5 kişilik bir ekip ile Pasifik Okyanusu’nu geçmek için plan yapar. Amacı Amerika’nın keşfinden çok öncesinde kıtanın yerlilerinin denizleri aşarak Polinezya adalarına ulaştığını ispatlamaktır. Bu seyahatteki kayıtlar 1951 yılında belgesel haline getirilir. Norveçli yönetmenler Joachim Rønning ve Espen Sandberg yıllar sonra bu gerçek hikayeyi kurmaca olarak yeniden sinemaya aktardı. Ekip, ilkel bir sal ile hem doğaya hem denize ve tabii ki büyük deniz canlılarına karşı hayatta kalma ve hedefine ulaşma mücadelesi veriyor. Film 2013’te yabancı film dalında Oscar adayı olmuştu.
Denizin Ortasında (In the Heart of the Sea, 2015)
Usta yönetmen Ron Howard imzasını taşıyan film Nathanial Phillbrick'in romanından uyarlandı ve gerçek bir hikayeye dayanıyor. Herman Melville’nin Moby Dick efsanesine de ilham veren olay 1820 yılında geçiyor. Nantucket isimli bir balina gemisi, son seferinde dişli bir İspermeçet balinasına denk geliyor. Mürettebat ve balina arasındaki savaşın sonunda hayatta kalan 8 kişinin yaşam mücadelesi beklenenden zor geçiyor. Çünkü yalnızca deniz ve onun canlılarıyla değil, birbirleriyle de mücadele halindeler.