'Efsane' olmaktan çok uzakta!
Türkan Derya'nın Çok Uzak Fazla Yakın'ı bu hafta vizyona girdi. Filmde iki genç aşığın hikayesi anlatılıyor.
Esra Karatas [email protected]
Televizyon dünyasında farkını açıkça ortaya koyduğu işlere imza atan Türkan Derya tutkulu bir aşk hikayesi ile sinemaya merhaba diyor. Filmin başrollerini, ilk sinema deneyimlerini yaşayan Burcu Biricik ve Özgün Çoban paylaşıyorlar. Çok Uzak Fazla Yakın, sinemamızda eksik olduğu düşünülen efsane aşk hikayelerinin yerini doldurmaya aday olarak çıkıyor karşımıza.
Filmde, İzmir Güzel Sanatlar’da okuyan üniversite öğrencisi Aslı ve Cem'in hikayesine konuk oluyoruz. Aslı’nın gizli kapaklı işler çevirirken, yine gizli kapaklı işler çeviren Cem’i fark etmesiyle başlıyor film. Derhal aşık olan Aslı, habersiz bir şekilde Cem’in fotoğraflarını çekerek ona olan hayranlığını bu fotoğraflarla perçinliyor. Resim bölümünde okuyan Cem ise bu güzel gözlü kızı fark etmeyerek üstelik fark etiğinde de soğukkanlılığını sonuna kadar koruyarak aşka kolay kapılmayacağı izlenimini veriyor. Ve fakat bir kıvılcım yetiyor aşkın doğmasına. Her ikisi de sakınımsız bir şekilde, tüm olağanlığıyla birbirlerine kapılıyorlar. Bu noktadan sonra iki genç aşığın coşkusuna tanıklık ediyoruz. Fragmanlar şeklinde akan bu görüntülerin hepsi çok sıcak ve samimi sahneler. Fakat tüm bu coşkuyu filmin genelinde yakalayamıyoruz.
KARAKTERLER YETERİNCE İŞLENEMEMİŞ
Türkan Derya, aşkın fiziksel çekim etkisini, ilişkiye ortak tarih yükleyerek derinleştirmeye çalışıyor. Bunu yaparken toplumun ve bireyin yara almış yanlarına parmak basıyor. Bir yanda Alevi kimliği ile Cem, diğer yanda annesi tarafından küçük yaşlarda terk edilen, babası ve halasıyla yaşayan Aslı'nın hikayesi. İki tarafı yaralayan olaylar aşkın sadece fiziksel etkileşimden çıkıp ruhsal birlikteliğe de dönüşmesine zemin hazırlıyor. Ancak yaratılmaya çalışan duygu birliğinin tam olarak aktarıldığını düşünmüyorum. Bu duruma karakterlerin derinleştirilememesinin katkısı büyük. Film, arka planda silik bir şekilde cereyan eden olayların hikayeye yedirilmesi noktasında sıkıntılı. Bunun en önemli sebeplerinden biri Cem karakterinin kendini net olarak ortaya koyamaması. Cem’le çizilmeye çalışılan serseri ruhlu bir delikanlı imajı mı, onun devrimci yanını besleyen muhalif kimliği mi ya da araya sıkıştırılan Alevi kimliği mi? Tüm bunların bileşiminden oluşan Cem karakteri yeterince işlenemediği için yerli yerine oturtamıyoruz filmi. Aslı karakteriyle Burcu Biricik’e ‘yakın’laşırken, Özgün Çoban’ın canlandırdığı Cem karakterine ‘uzak’ kalıyoruz. İçinde bir giz barındırdığını düşündüğümüz Cem’in gizi yerini boşluğa bırakıyor.
KLASİK SAHNELER
Yönetmen bir aşk hikayesine odaklanırken karakterleri oluşturan imleri yeterince işleyemiyor. Cem’in ötekileştirilmesine sebep olan Alevi kimliği toplumun kabuk bağlayan yaralarından. Elbette Alevi kimliğinin saklı tutulduğu, bu sebepten aşklarını arkada bırakan ilişkilere tanıklık ettik. Fakat Cem’in, umarsız, kendinden emin, yalnız ve mağrur halinin Alevi kimliğinden kaynaklandığını tahmin etmek güç. Çünkü buna dair ipuçları ya da sezgi yok elimizde. Aslında kendini korumak için gardını alan Cem’in Alevi olduğu itirafı gibi okulda yaptığı ve yönetimi protesto ettiği konuşmanın inandırıcı yanı da yok. Alevi olduğu için kız arkadaşları tarafından terk edilen Cem, “yular gibi kravat takmaktansa güzel gözlü bir kızın verdiği yuları boynuna takmayı” tercih ettiği o törendeki devrimci duruşu da yerine oturmuyor.
Tüm bu rahatsızlıklara rağmen yönetmen, iki üniversiteli aşığın coşkusunu, aktardığı çok güzel ve samimi karelere tanıklık ediyoruz. Türkan Derya’nın bu konuda akılda kalacak, klasik sahnelere imza attığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Sonuç olarak film çıkış noktası olarak doğru bir yerde dursa ve değerli bir bakış açısına sahip olsa da, iddia ettiği boşluğu doldurmaktan uzakta.
ADI: Çok Uzak Fazla Yakın
YÖNETMEN: Türkan Derya
OYUNCULAR: Burcu Biricik, Özgür Çoban, Alican Yücesoy, Metin Coşkun, Servet Pandur, Gamze Karaduman, Kaan Yılmaz
YAPIM: 2016
VİZYON TARİHİ: 23 Eylül 2016