Savaş ve Aşk: Kusturica’nın dünyasında hoş ama bilindik bir gezinti
Savaş ve Aşk, çok önemli konulara parmak basan, bunun yanında da hoş bir hikayeyi bize güzelce anlatan başarılı bir film. Yönetmen Kusturica'nın her filmi, her sinemaseverin yaşaması gereken bir deneyim…
Kerem Bumin - [email protected]
DUVAR - Emir Kusturica’nın, 1995 tarihli Underground’dan beri, bizce çektiği en politik filmi olan Savaş ve Aşk, yönetmenin (gönülden) bağlı olduğu konuları tekrar önümüze getiren hoş bir film. Fakat yönetmenin yeni filmi, her ne kadar, savaşın dehşeti ve anlamsızlığı, sahte barışın gerçek savaştan daha kötü olması, aykırı olmanın o kadar da kötü olmaması gibi önemli konulara parmak bassa da genel itibariyle savaş ve aşk, zaten Kusturica sinemasında aşina olduğumuz konular ve Monica Bellucci’nin getirdiği İtalyan esintileri dışında yeni pek bir şey barındırmıyor.
Kosta (Emir Kusturica), savaşın göbeğinde yaşamasına rağmen, buna pek aldırış etmeyen, geçici işi olan sütçülük ile uğraşan, yalnız, kendi halinde bir adamdır. Onun can yoldaşı olan bir atmaca dışında görüştüğü kişiler, merkez dışında yaşayan, genç bir kız olan Milena (Sloboda Micalovic) ve cephede savaşan birkaç arkadaşıdır. Milena’nın tek düşüncesi ise Kosta ile evlenerek sıkıcı annesinden kurtulmaktır. Milena bu düğününü savaş kahramanı abisine ayarladığı bir mülteci İtalyan kadının (Monica Bellucci) düğünüyle aynı anda yapmayı düşünür. Ne var ki işler planlandığı gibi gitmez ve Kosta, bu İtalyan kadınla daha da yakınlaşmaya başlar.
KUSTURICA'NIN DÜNYASI
Yönetmen, Savaş ve Aşk ‘ta, dediğimiz gibi önem verdiği, savaş gibi bir konuya eğiliyor ve bunun ortasında filizlenen bir aşkı inceliyor. Yalnız yanlış anlaşılmasın; bunu yaparken, tabii ki Hollywood usulü bir kolaycılık ve ucuz bir romantizm kullanmıyor. Öncelikle kendisinin canlandırdığı Kosta karakteri, kendisine eş arayan bir kişi değil. Kendi küçük dünyasında yolunu çizerken, tesadüfler ve bazı sıra dışı durumlar ( kendisinin hafif bir şekilde yaralanması…) yüzünden bu İtalyan kadınla karşılaşıyor. Ayrıca filizlenen bu aşk, büyük bir coşkudan ziyade, daha çok birbirine sığınma ve birbirlerini anlama dürtüleri sayesinde alevleniyor.
Yönetmen bu konuyu işlerken sürekli savaşın gaddarlığını, vurdumduymazlığını içten içe hissettiriyor ama filmin son bölümüne kadar, asla bunu, iki ana karakterin hayatlarının ortasına tam anlamıyla yerleştirmiyor. Hikaye bu doğrultuda akarken, Kusturica kendi sinemasının izlerini usulca filmine yerleştiriyor. Filmdeki, kinayeli konuşmalar, karakterler arasındaki tatlı sürtüşmeler, onların bazen kendilerini başıboş bırakmaları ve bu kadar zor bir ortamda bile eğlenceli ve uçuk şeyler yapma istekleri kuşkusuz Kusturica’nın sinemasına has şeyler. Özellikle filmdeki eğlenceli düğün sahnesi, ve ailenin evlerindeki dev saatle mücadele sahneleri ona has bir mizah ve zeka sinyalleri veriyor.
Bütün bunların yanında Kusturica asıl konusundan vazgeçmiyor ve halkın sürüklendiği bu savaşın eninde sonunda filmin baş karakterlerini de vuracağını hissettiriyor. Filmdeki yaşanan bu ufak eğlenceli kaçamaklar, savaşın ciddiyetinden ve gaddarlığından hiçbir şey kaybettirmiyor. Monica Bellucci’nin oynadığı karakterin taşıdığı sıcaklık ve samimiyet bile, bu kıyım karşında adeta duvara tosluyor ve yavaş yavaş ışıltısını kaybediyor. Yönetmen savaşın normalleşmesinin, savaşın kendisinden daha kötü olduğunu gözler önüne seriyor.
ÜÇ FARKLI FİLM, ÜÇ FARKLI SON
Ne yazık ki yönetmen, bu savaş ortamındaki karakterleri güzel bir şekilde işlerken dediğimiz gibi asıl olayın etkileri bizim kahramanlarımızı da buluyor ve film bundan sonra biraz teklemeye başlıyor. Filmin bu bölümleri belki sinematografik açıdan başarısız değil, ama yönetmen filmi uzattıkça uzatıyor ve bir noktaya bağlamakta zorlanıyor. Üstelik arka arkaya gelen bu bölümler, filmin bütününü etkileyebilecek mesajlar taşımakla birlikte bunu ağırlığını kaldıramamanın sıkıntısını çekiyorlar. Hepsi kendi başlarına etkileyici sekanslar ama sanki her biri değişik üç filmin finalleri…
Önce Kosta ve sevgilisi, filmin asıl kötü karakterleri olan (‘Büyük Güçler’ tarafından gönderilen) askerlerden kaçmayı başarıyorlar ama tam da kendi küçük dünyalarını kuracakken takip devam ediyor. Film de bu keskin dönüşle bir mutlu son ihtimalini bir kenara itiyor. Bizce gereksiz uzun bir kovalamacadan sonra Kosta ve sevgilisi kaderlerine razı oluyorlar ve film bir kez daha savaşın dehşetini gösteren trajik bir finale doğru yol alır gibi görünüyor ama film yine bitmiyor ve yönetmen araya bayağı bir zaman koyarak (15 yıl!) hikayeyi yarı huzurlu-yarı hüzünlü bir finalle noktalandırıyor. Bitmek için adeta yalvaran bir filmi, yönetmen daha etkileyici ve içerik açısından daha dolu hale getirmek için uzatıyor ama bu arada seyircinin de biraz yorulduğunun altını çizmek lazım.
Her şeye rağmen Savaş ve Aşk başarılı bir film. Daha önce de belirttiğimiz gibi çok önemli konulara parmak basan, bunun yanında da hoş bir hikayeyi bize güzelce anlatan bir film. Kusturica sinemasının zirveleri arasında yerini alır mı tartışılır ama bizce yönetmenin her filmi, her sinemaseverin yaşaması gereken bir deneyim…
Yönetmen: Emir Kusturica
Oyuncular: Emir Kusturica, Monica Bellucci, Sloboda Micalovic, Predrag Manojlovic…
Ülke: Sırbistan, Meksika, ABD, İngiltere