İsrail sinemasının 'ters' insanı Katriel Schory
Katriel Schory İsrail sinemasını Dünya haritasında önemli bir yere taşıyan kişi. New York’ta sinema eğitimi alan, daha sonra bir süre yapımcı olarak çalışan, bir filmiyle Oscar’a aday olan Katriel, 19 yıldır İsrail film fonunu yönetiyor. Alberto Barbera’nın da sözünü ettiği gibi çok cesur kararlar alıyor ve İsrail filmlerinin dünyanın birçok ülkesinde başarı kazanmasını sağlıyor. Bu güne kadar çoğu uluslararası ödüllere layık görülen 240 filmin gerçekleşmesini sağlayan, sık sık devlet politikalarına ters düşen projeleri desteklediği için politikacılar tarafından suçlanan ama bildiği yolda ilerleyen inatçı bir insan
Ahmet Boyacıoğlu
DUVAR - Venedik Film Festivali yönetmeni Alberto Barbera, Berlin Film Festivali'nde ‘Altın Kamera’ ödülüne layık görülen İsrail Film Fonu Başkanı Katriel Schory için düzenlenen törende yaptığı konuşmada Katriel’i, "1989 yılında İsrail Film Fonunun başkanı olduktan sonra İsrail filmlerinin hem sayısı, hem de kalitesi arttı. Dünyada çok az insan Katriel’in özelliklerine sahip. Sinopsisi okuduğu anda filmin başarılı olacağını bilir ve projeyi sonuna kadar savunur. Bu süreçte, çoğu zaman savaşta gibidir. Sen çok yaşa Katriel Schory" sözleriyle anlattı.
Berlinale Talents etkinliğinin sürdüğü salonda yapılan törene, Festivale dünyanın farklı ülkelerinden davet edilen genç yeteneklerin yanısıra Katriel Schory’nin yaşı yetmişe dayanmış dostları da katılmıştı. Katriel Schory İsrail sinemasını Dünya haritasında önemli bir yere taşıyan kişi. New York’ta sinema eğitimi alan, daha sonra bir süre yapımcı olarak çalışan, bir filmiyle Oscar’a aday olan Katriel, 19 yıldır İsrail film fonunu yönetiyor. Alberto Barbera’nın da sözünü ettiği gibi çok cesur kararlar alıyor ve İsrail filmlerinin dünyanın birçok ülkesinde başarı kazanmasını sağlıyor. Bu güne kadar çoğu uluslararası ödüllere layık görülen 240 filmin gerçekleşmesini sağlayan, sık sık devlet politikalarına ters düşen projeleri desteklediği için politikacılar tarafından suçlanan ama bildiği yolda ilerleyen inatçı bir insan. Sanırım on yıl kadar oluyor. İsrail Kültür Bakanı, Katriel’i görevden almak istediğinde İsrailli sinemacılar parlamentoyu basıp Katriel’in görevde kalması için protesto gösterileri yapmışlardı. Bu protestolar etkisini göstermiş ve Kültür Bakanı geri adım atmıştı.
Katriel teşekkür konuşmasına New york’ta okurken eğitmeni Robert Altman’ın ‘Sinema bir meslek değildir, olsa olsa hafif derecede bir ruh hastalığıdır’ dediğini söyleyerek başladı. Daha sonra "Kültüre ve sanata katkı bir lütuf değildir, hükümetler nasıl elektrik, su, ulaşım ve güvenlik gibi hizmetleri halka vermek zorundaysa, kültür ve sanatı da desteklemek zorundadırlar" dedi ve büyük bir alkış aldı.
Törenden sonra İsrail’in bu yılki Oscar adayı Foxtrot’un yönetmeni Samuel Maoz ve Katriel Schory’nin katıldığı bir söyleşi yapıldı. Foxtrot ilk elemeyi geçip dokuz filmin arasına giren ama ilk beşe kalamaması sinema çevrelerinde hayal kırıklığı yaratan bir film. İsrail Film Akademisi’nin verdiği Oprit Ödüllerini sekiz dalda kazanmış, ayrıca Venedik Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülüne layık görülmüş. Samuel Maoz da törende yaptığı konuşmada ödülü Katriel’e adadığını söylemiş. Söyleşi sırasında filmden sahneler de gösterildi. Foxtrot çok sert bir savaş karşıtı film. Öyle sahneler izledik ki insanın kanı donuyor. Film İsrail’de gösterime girdiğinde de ciddi tartışmalara yol açmış. Savunma Bakanlığı sözcüsü iken Kültür Bakanlığına atanan Bayan Miri Regev, ‘Foxtrot’u görmediğini, ama filmin kesinlikle İsrail karşıtı olduğunu’ söylemiş ve filmi yapanları vatan hainliği ile suçlamış. (Bence ‘filmi görmediğini’ söylemesi pek akıllıca olmamış ama insanoğlunun ağızından sözcükler dökülüveriyor işte) İsrail Film Akademisi de ödül törenine gidip bir konuşma yapacağını bildiren Bakan’a bir mektup yollayıp kibarca gelmemesini istemiş. Sonuçta Bakan ödül törenine gitmemiş ama tartışmalar da bitmemiş.
Katriel’e bu olaydan sonra İsrail Film Fonu’nun çalışmalarında bir değişiklik olup olmayacağı soruldu. O da ‘Her şey eskisi gibi devam edecek, tek çekincem genç sinemacıların kendi kendilerini sansür etme olasılığı’ diye cevap verdi. Cesur adam.
Berlin Film Festivali sırasında insanın zamanını çok iyi kullanması gerekiyor. Bazan aynı anda iki – üç yerde olmak zorunluluğu nedeniyle doğru kararlar almak sonra da pişman olmamak önemli. Filmin adı ‘Kardeşimin Adı Robert ve O Salağın Teki’. Alman yapımı, süresi 174 dakika ve sabah saat dokuzda gösteriliyor. Yarışmaya Almanya kontenjanından seçildiği belli. Sinopsisi hızlıca okuyup gitmemeye karar verdim. Doğru kararmış, çünkü bütün gün boyunca filmden nefret ettiğini söyleyen insanlarla karşılaştım.