Horoz Bayram'ın yönetmeni Demirsoy: Kibar Feyzo'ya kardeş geldi

Yönetmen, oyuncu ve senarist Mustafa Diyar Demirsoy'la ilk komedi filmi Horoz Bayram'ı konuştuk. Demirsoy, küçükken göç etmek zorunda kaldığı Suruç için, "Çocukluğumun geçtiği yerin sorunlarını anlatmak boynumun borcu diyor. Demirsoy'a göre Horoz Bayram'ın Şener Şen ve Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerle kardeşlik bağı var.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yönetmen, oyuncu, senarist Mustafa Diyar Demirsoy'un 'Horoz Bayram' adlı komedi filmi 20 Nisan'da izleyicilerle buluşuyor. Film, Bayram karakterinin borçlarından kurtulmak için başvurduğu yolları anlatıyor. Filmin büyük bölümü Urfa'da geçiyor. Daha önce Annem Gibi, Tari, Pir u Paklar, İşler ve Düşler, 72 Gül, Adressiz Sorgular gibi filmlere imza atan Demirsoy, 'Horoz Bayram' için "Çok özel bir film" derken şunları söylüyor: "Yaşamın bir çok yönü varsa eğer, komedi de her şeyi yani yaşama dair her alanı kendine konu edip anlatabilir. İşte Horoz Bayram da bunları anlatıyor."

Mustafa Diyar Demirsoy'la 'Horoz Bayram'ı ve Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde başlayan sinema macerasını konuştuk...

'KENDİMİ SİNEMANIN OLDUĞU DARACIK BİR SOKAKTA BULDUM'

Bildiğim kadarıyla gazetecilik mezunusunuz. Sinemaya olan ilginiz nasıl başladı?

Evet İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Gazetecilik de televizyonculuk da yaptım. Bazı dergilerde edebiyatla ilgili yazılar da yazdım. Sinemaya  ilgiye gelince 11 yaşıma kadar Urfa, Suruç'ta köyde yaşadım. Köy döneminde ilk başlarda elektrik ve televizyon yoktu. Bu dönemlerde yedi yaşlarımdayken, köydeki abiler Şeker Bayramı'ndan dolayı köyden ilçemiz Suruç’a gitmek için yürüyerek yola düştüler. Bütün itirazlarına rağmen peşlerine düştüm. İlçenin merkezine geldiğimde izlerini kaybettim. O dönem açık kalabilmiş bir tek Doğan sineması kalmıştı. Kendimi sinemanın olduğu daracık bir sokakta buldum. Gençler, abiler sıraya girmişlerdi. Benden büyük biri burada paramı da çaldı. Kapıda bekleyen görevlinin bütün itirazlarına rağmen para vermeden o kapıdan içeri girdim...

Sonra...

Karanlık salonda perdeye görüntülerin düşmesiyle bambaşka bir atmosfer ve bambaşka bir dünyayla karşılaştım. İşin komik tarafı 80'ler sonrası 'parçalı' ve 'üç film' birden dönemiydi. Ben de burada biri normal ikisi biraz erotik olan iki filmden parçalar izledim. Film bittikten sonra dışarı çıktığımda aklım hâlâ salondaki o büyülü dünyada kaldı. Benim gibi köyde yaşamış biri için çok müthiş bir şeydi. Tabii günlerce köyde arkadaşlarıma anlata anlata bitiremedim filmleri. O dönem herkesin söylediği bir isim vardı: Yılmaz Güney. Yılmaz Güney'in ne fotoğraflarını ne de filmlerini izleyebilmiştim. Malum 80 sonrası yasaktı. Ancak büyüklerden onun ismini o kadar duymuşum ki tatlı bir yalan olarak izlemediğim filmleri Yılmaz Güney filmini izledim diye anlatıyordum. Birkaç ay sonra köye elektrik geldi. Daha sonra köyün tek televizyonu oldu. Arkadaşlarla beraber filmin parçalarını izleyip daha sonra bu parçaları oyun olarak canlandırmaya başladık. Elektriksiz günlerde dedemle ninemin bana her gece anlattığı masallar artık iç içe geçip harmanlaşmıştı. İşte benim sinemaya merakım biraz da böyle başladı.

Daha önce Annem Gibi, Tari, Pir u Paklar, İşler ve Düşler, 72 Gül, Adressiz Sorgular gibi filmlerinizde yönetmenlik yaptınız. Son filminiz Horoz Bayram'ı bu filmlerden ayıran bir şey var mı?

Horoz Bayram diğer filmlerden ayıran en belirgin özellik komedi filmi olması. Ve ilk defa bir komedi filmini çektim. Komedinin çekim teknikleri, oyunculukları olay örgüsü diğer filmlerden farklıydı. Çekim yaparken biraz daha eğlenebiliyorsun. Ancak tür olarak farklı olsa da yine kendi bakış açınla olayları değerlendirdiğin için yine de bağlantılar olabiliyor.

'ELEŞTİRME VAR'

Son filminiz Horoz Bayram'daki ana karakter Bayram, borçlarından İstanbul'a gelip çalışmakla kurtulabileceğini düşünüyor. Olay bundan sonra başlıyor. Bayram toplumsal bir gerçeği mi sembolize ediyor? 

Doğru biraz da bu gerçekliği anlatıyor. Horoz Bayram karakteri kötü birisi değil. İçinde bulunduğu borç yükü, köylülerin ondan parasını istemesi karşısındaki sıkışıklıktan kurtulmak için pragmatist yöntemlere başvuruyor. Köydeki borçlulardan kurtulmak için sihirbazdan kendisini horoza dönüştürmesini istiyor. Tabii bu aynı zamanda kapitalizmin ve bir dönem 'memurum işini bilir' felsefesinin yaygınlaşmasından sonra 'köylüm de işini bilir' noktasına varılmasıdır. Burada son dönemde yaygınlaşan komedilerden ayrılan bir noktası var. Şöyle ki pragmatizmi yüceltme değil de Horoz Bayram şahsında biraz da eleştirme var. Şener Şen ve Rahmetli Kemal Sunal'ın oynadığı bazı filmlerle de kardeşlik bağı vardır. Kibar Feyzo'ya kardeş geldi diyebiliriz. Sonuç itibariyle filmi çektik bundan sonrası seyircinin izlemesi ve takdirine bırakıyoruz.

Horoz Bayram 20 Nisan'da sinemada izleyicilerle buluşacak...

BİR OYUNCU: SAHRA ZEYN

Filmdeki kadın karakterlerden Zernişan, oyuncu Büşra Pekin'i anımsatıyor. Bilerek mi seçtiniz... Biraz oyunculardan bahseder misiniz?

Şunu baştan belirteyim. Büşra Pekin son yıllarda ortaya çıkan ve oyunculuğunu beğendiğim genç kadın oyunculardan birisi. Gaziantep'te oyuncu seçmelerini yaparken gelen oyuncu adaylardan biri de Sahra Zeyn'di. Onu görünce Zernişan karakterini oynayabileceğini düşündüm. Bir çok oyuncu arkadaşla birlikte onun da deneme çekimleri yapıldı. Kendisinin bu role uygun olacağına dair kararımı verdim. Çekimler esnasında ve sonrasında filmi izlediğimde yanılmadığımı gördüm. Güzel bir oyunculuk çıkardı. Yani yüz hatları anlamında Büşra Pekin'le benzerliğinden ziyade oyunculuğu beni ilgilendirdi. Diğer oyuncu arkadaşlar da güzel oyunculuklar ortaya çıkardı. Deneyimli oyuncular Hüseyin Taş, Zülfü Hamit Altın, Şükran Çağman'ın yanında ilk defa kameranın karşına geçen Abdullah Aslan, Yuşa Parez ve diğer oyuncu arkadaşlar da iyi oyunculuklar ortaya çıkarmak için elinden geleni yaptılar ve başarılı olduklarını gördüm.

'ORADAKİ SORUNLARI ANLATMAK BOYNUMUN BORCU'

Urfalısınız. Yaşadığınız toplumu, kenti filmlerinize yansıtmak gibi bir düşünceniz oldu mu hiç?

Tabii ki öyle düşüncelerim oldu. Hatta bundan önce 2005'te Urfa'da ilk sinema filmimi çekmiştim. Bu Urfa'da çektiğim ikinci film oluyor. Horoz Bayram filmin bir kısmı da Adana’da geçiyor. Bayram İstanbul'a gitmeye çalışırken Adana’ya da gidiyor. Filmin fragmanında, olayın büyük bir bölümü Urfa'da geçiyor. İlkokulu bitirdikten sonra ekonomik ve başka nedenlerden dolayı bir çok ailenin göç etmesi gibi benim ailem de Çukurova'ya gelip yerleşti. Yani Adana Ceyhan ailemle beraber ırgatlıktan tutalım başka birçok işlerde çalışma durumunda kaldık. Urfa'dan ayrılmak tercihten ziyade bir zorunluluktu bizim için. Ayrılmak zorunda kaldığım, çocukluğumun geçtiği yeri, kültürel değerlerini, oradaki sorunları anlatmak boynumun borcu. Sanat sonuçta biraz da kendini ifade etme biçimidir. Sinema da bu ifade biçimlerini bize sağlayan temel enstrümanlardan biri.

Demirsoy: Çocukluğumun geçtiği yerdeki sorunları anlatmak boynumun borcudur

'KOMEDİ FİLMİNDE BAZEN DÜŞÜNDÜRÜR BAZEN GÜLDÜRÜRSÜN'

Sizce bir komedi filmi asıl olarak neyi anlatmalı?

Yani ne anlatmalı sorusunun tam da şunu anlatmalı diye bir cevap vermek zor. Önemli olan ele aldığı konuyu, temayı en iyi ve güzel şekilde anlatabilmek. Komedinin içerisinde mizah vardır mizahta insanı gülmeye sevk eden bir tür. Bazen de belirli fikirleri anlatma türü de olabiliyor. Bu bazen resimle olur, bazen karikatürle, bazen bir romanla bazen bir filmle bazen de bir heykelle bazende başka yol yöntemlerle olur. Bu tarzda komedi de yani bu eserlerin en büyük özelliği espri dediğimiz can alıcı unsuru hikayenin yoğunluğu arasında büyük bir ustalıkla gizlenmesi ve beklenmedik bir anda iyi bir zamanlamayla ortaya çıkarılmasıdır. Bu beklenmedik bir durumla karşılaşan izleyiciyi bazen güldürürsün bazen de düşündürürsün. Eleştirilmesi gereken durumlar varsa da eleştirirsin.

'HEPSİNİ AYRI AYRI SEVİYORUM'

Yönetmenlik dışında oyunculuk ve senaristlikte yapıyorsunuz. Bunlardan hangisini daha çok seversiniz ya da bir ayırım var mı sizin için ? Horoz Bayram'da da oynamışsınız aynı zamanda…

Ben sinemaya oyunculukla başladım. Ondan öncesi tiyatro oyunculuğu da yaptım. Sonrasında senaryolar yazdım. Yönetmenlikte yaptım. Bunların tabii birbirlerinden ayrılan özellikleri vardır. Her birinin kendince temel disiplinleri var. Ama birini yapabilmek bazen diğerini besleyebiliyor. Örneğin oyunculuktan geldiğim için ve halihazırda oyunculukta yaptığımdan filmde birlikte çalıştığım oyuncu arkadaşlarla daha kolay empati kurabiliyorum. Ya da senaryoda yapılabilinecek değişiklikleri daha rahat hakim olabiliyorum. Hepsi birbirini tamamlayan alanlar. Hepsini ayrı ayrı seviyorum. Horoz Bayram sinema filminde aynı zamanda oyunculukta yaptım. Güzel bir çalışma olduğuna inanıyorum…

'HEM GÜLÜP EĞLENECEKLERİNİ DÜŞÜNÜYORUM HEM DE...'

İzleyici Horoz Bayram'da neyi aramalı sizce? Gülüp eğlenmek mi eleştirmek mi...?

Bu konu seyircinin kendi beklentisiyle alakalı bir durum. Ama ben hem gülüp eğleneceklerini düşünüyorum hem de eleştirel anlamda dikkat çekilen kısımlara da dikkat edeceklerini düşünüyorum bu tabii bir öngörü. Filmimiz nisanda gösterimde olacak… Çok kısıtlı imkanlarla filmi çektik. Biliyorsunuz ülkemizde dağıtım ağında tekelleşmeler var. Finans anlamında güçlü yapımların çektiği sinema filmleriyle aynı dönemde gösterime gireceğiz.. Umarım seyirci gerekli alakayı bize gösterir.

Yeni projeleriniz var mı?

Şu anda bir Esmer Zamanlar isimli roman çalışması dosyam var onu tamamlamaya çalışyorum. Yeni sinema filmleriyle ilgili görüşmeler var. Ayrıca Akademisyen Sıddık Akbayır’ın Vedakar isimli senaryo çalışmasını sinemaya çekmek için alt yapı çalışmalarına başladık.

Horoz Bayram 20 Nisan'da sinemalarda...