71. Cannes Film Festivali Herkes Biliyor ile açıldı
Ünlü bir İranlı yönetmen nasıl oluyor da Fransız parasıyla, İspanya’da geçen bir film çekiyor? Gerçekten ‘Herkes Biliyor’un çekim öyküsü filmin kendisinden daha ilginç olmalı. Örneğin Farhadi çekimler sırasında İspanyolcasını ilerletmiş midir? Filmin jeneriğinde bin kişinin adı geçtiğine göre acaba bütçe kaç Avrodur? Cannes Film Festivali’nin açılış filmi seçilmesi kaç ülkeye satılmasını sağlayacaktır?
Ahmet Boyacıoğlu
DUVAR - Ben çocukken mahalle aralarında ‘Bileyciii’, ‘Kalaycııı’ diye bağırarak dolaşan ve bu işlerden ekmek yiyen insanlar vardı. Sanıyorum artık yok. Bir arkadaşım nadiren de olsa sokaklarda ‘Bileyciii’ gördüğünü söyledi ama bu mesleklerin öldüğü bir gerçek. Sinema yazarlığını da ‘geleceği olmayan meslekler’ arasında değerlendiriyorum. Dünya değişiyor, bazı mesleklere pek ihtiyaç kalmıyor. Cannes Film Festivalini, bir sinema yazarı gibi değil, festivali gözlemleyen ve düşüncelerini yazan biri olarak değerlendirmek istiyorum. Nasıl olsa yarışmadaki filmlerin tamamına yakınının Türkiye hakları satın alınacak ve kısa bir süre sonra, önce festivallerde, sonra da ticari sinemalarda bu filmleri izleme olanağı olacak, bu nedenle de bu filmler üzerine çok yazılıp çizilecek. Ben Cannes’ta bulunduğum süre içinde daha çok festivalin yan etkinliklerini, yapılan toplantıları, panelleri ve ilginç bulduğum olayları size aktarmaya çalışacağım.
Bu yazdıklarımdan basını küçümsediğim anlaşılmasın. Cannes’ta İlk defa basın kartını kullanıyorum ve de çok mutluyum. Çok sıra beklemeden rahatça salonlara girip film izleme olanağı var. ‘Devetiye çıktıydı, çıkmadıydı’ derdi yok. Sözün kısası Fransa’da hala basına değer veriyorlar.
Mademki Fransa’ya THY ile geldik, bu konuda da bir şeyler yazmak gerekli. Bir gün öncesinden checkin yapmaya çalıştım, olmadı. Uçak tamamen dolu görünüyor. Hem THY’ye, hem de seyahat acentasına edilen telefonlar sonucu elde ettiğim bilgi: ‘bir sorun olduğu’. Buna genelde ‘overbooking’ diyorlar. Yani uçaktaki koltuk sayısından fazla bilet satmak. Biraz tartışma, biraz hırlama sonucu iki saat sonra seyahat acentasından telefon geldi. Başarıyla 8B’ye check-in yapılabilmişti. İstanbul’da uçağa binerken bazı yolcuların endişe içinde beklediklerini gördüm. 8 Mayıs Salı günkü TK 1813 safer sayılı İstanbul – Nice uçağına acaba kaç fazla bilet satılmıştı ve neden satılmıştı? Bu soruyu soruyorum ki THY yetkililerine cevap hakkı doğsun. Bu arada THY uçaklarında gösterilen yerli filmlerden de hiç memnun olmadığımı araya sıkıştırıvereyim. Belki ona da cevap verirler. Yıllarca önce THY yönetimine bir açık mektup yazıp uçaklarda neden hiç yerli film gösterilmediğini sormuştum. ‘Hazırlık yapıyoruz, yakında gösterilecek’ cevabı gelmişti. Şimdi gösteriyorlar ama şu soruyu da hak ediyorlar: ‘Türkiye sineması bu mu?’ Acele cevap bekliyorum.
Asghar Farhadi’nin İspanya’da çektiği açılış filmi ‘Herkes Biliyor’u bir gün gecikme ile izledim. Filmin ilk gösterimin yapıldığı saatte dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen fetival programcılarının buluşması vardı. Böyle toplantıların önemi yapılan dedikodulardan kaynaklanıyor. Üç ayda elde edilecek bilgi birkaç saatte öğreniliveriyor ama bu başka bir yazının konusu. Gelelim ‘Herkes Biliyor’a... Filmin Cannes Film Festivalinin açılış filmi olarak seçilmesi herkesi memnun etmiş olmalı. Yönetmen Oscar ödüllü, oyuncular çok ünlü, filmin yapım ekibi uluslararası, daha ne olsun? Kimse ukalalık edip filmi beğenmediğini söyleyemez, söylese de bir etkisi olmaz. ‘Herkes Biliyor’ küçük bir İspanyol kasabasında yapılan bir düğün ile başlıyor. Yaklaşık otuz dakika düğüne katılanları izleyip tanıyoruz. Biraz ‘Baba’ filminin başlangıcı gibi aslında.
Toplam uzunluğu 132 dakika olan filmin ilk sürprizi otuz üçüncü dakikada geliyor ve bir genç kız kayboluyor. Daha doğrusu kaçırılıyor ve üç yüz bin Avro fidye isteniyor. Sonrasında karakterlerin geçmişte birbirleriyle yaşadıkları ilişkileri öğreniyoruz. Gerçekten çok özenle yazıldığı belli olan senaryo, izleyicinin sıkılmadan filme bağlı kalmasını sağlıyor. Aslında kaçırılan kızın geri dönmesi ya da dönmemesinden başka bir seçenek yok, ancak olaylar hızlı gelişiyor ve sıkılıp saate bakmak gibi bir ihtiyaç oluşmuyor. Oyunculuk kusursuz, mekanlar çok iyi seçilmiş, kısacası her şey yerli yerinde. İkinci büyük sürprizi de seksen beşinci dakikada yaşıyoruz, bu da iyi bir zamanlama. Senaryodaki tek sorun, bir emekli polisin her şeyin farkında olması, olayı hemen çözmesi ve bunu aile fertlerine (dolayısıyla izleyiciye) anlatması.
Filmi izlerken benim aklıma başka sorular takıldı. Ünlü bir İranlı yönetmen nasıl oluyor da Fransız parasıyla, İspanya’da geçen bir film çekiyor? Gerçekten ‘Herkes Biliyor’un çekim öyküsü filmin kendisinden daha ilginç olmalı. Örneğin Farhadi çekimler sırasında İspanyolcasını ilerletmiş midir? Filmin jeneriğinde bin kişinin adı geçtiğine göre acaba bütçe kaç Avrodur? Cannes Film Festivali’nin açılış filmi seçilmesi kaç ülkeye satılmasını sağlayacaktır?
Hani bazı filmlere yıllar sonra televizyonda rastgeldiğinizde ‘Aman şunu bir daha izleyeyim’ dediğiniz olur ya, ‘Herkes Biliyor’u izledikten sonra salondan çıkarken bunu düşündüm. Cevabım ne yazık ki olumsuz.