Slender Man: Sıradan, yavan, klişelere teslim olmuş bir korku filmi…
‘Slender Man’, bütün genç oyuncularının iyi niyetli gayretine rağmen, hiçbir şekilde etkilemeyen ve korkutmayan hatta bir süre sonra sıkan, türünün başarısız bir örneği. Ait olduğu ormandan hiç çıkmasaydı, herkes için daha iyi olurdu…
DUVAR - Bu hafta sinema salonlarımıza uğrayan ‘Slender Man’ filmi, başkarakterlerini ve hikayesinin geçtiği ortamı, 80’li yılların sonlarında zirvesini yaşayan bir ‘slasher movie’den (Elm Sokağında Kabus, 13. Cuma…) kopyalamış gibi duran ve aynı zamanda korku unsurunu ve asıl gerilimini yaratmak için ‘Jeepers Creepers’ten ‘The Ring’e kadar her korku filmden bir şeyler alan ancak sonuçta pek bir şey olamayan çok vasat, ruhsuz ve başarısız bir korku filmi denemesi…
Çok yakın arkadaş olan üç lise öğrencisi kız, buluşmalarından birinde, can sıkıntılarını gidermek için, bilgisayarda genç insanları kaçırdığı söylenen, ‘Uzun adam’ adlı karanlık bir varlığı gösteren, esrarengiz bir video izlerler. İlk bakışta anlamsız görüntüler silsilesi gibi görünen bu video hepsini etkiler ve bilinçaltlarında yer alır. Bir gün içlerinden bir tanesi, hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Arkadaşlarının kaybolmasının arkasında ormanda yaşayan ‘Uzun Adam’ın olduğunu düşünen üç arkadaş, onu kurtarmak için her yolu denemeye karar verirler. Bilmedikleri şey, kendilerinin de ‘Uzun Adam’ın hedefinde olduklarıdır…
Uzun boylu, yüzü belli olmayan, karanlıkta ortaya çıkan bir tür ‘boogeyman’nin (öcü) orijinal olduğunu ne kadar kabul etmeye çalışsak da ya da orman gibi süper kullanılmış bir korku ortamının ne kadar özgün bir yer olduğunu düşünmeye gayret etsek de ve hatta bulaşmış oldukları bir lanet yüzünden sırayla ölen gençlerini hikayesini ne kadar ilginç bir konu gibi görmeye çalışsak da, yine de ‘Uzun adam’ kısa yoldan, bilindik ve bayat bir reçeteyi kullanmaya çalışan, ucuz bir korku filmi denemesi gibi olmaktan kurtulamıyor.
İlk olarak filmin asıl korku unsuru olması beklenen ‘Uzun adam’ tamamen yaratıcılıktan yoksun, bazen özel efektlerle süslenmiş kollar taşısa da pek etkilemeyen ve korkutmayan bir varlık gibi duruyor. Yönetmen sanki yaratmış olduğu kötü varlığı ormanın karanlığında belli belirsiz göstermekle, tamamen gün ışığında, apaçık göstermek arasında tereddüt ediyor. ‘Uzun adam’ ormandaki karanlığa gömüldüğünde nerdeyse görülmesi imkansız hale geliyor. Açık bir şekilde, orman dışında kendini gösterdiği zaman ise, grotesk bir canavarı andırıyor.
Bir de tabii bu tür filmlerde artık ‘olmazsa olmaz’ sınıfına giren, biraz mantığı zorlayan sahneler de mevcut… Değindiğimiz ‘slasher movie’lerde, bilindiği üzere, bir grup genç, genellikle, eğlenmek için ormandaki bir kampa veya ıssız bir yerdeki bir kır evine gider ve aralarından bazıları bir seri katil veya bir kötü ruh tarafından tehdit edilir ve öldürülür. Ancak bu filmlerde asıl gözümüze çarpan şey, ilk kurbanların bazen kampın en karanlık, en tehlikeli, en izbe yerlerinde gezmeleri ve dolayısıyla ölüme adeta davetiye çıkarmasıdır. Bu filmde de benzer bir durum mevcut… Film sırasında genç kahramanların bazen grup halinde, bazense tek başlarına, gece vakti, bir ormana girmeleri biraz garip, hatta absürt geliyor. Çünkü genç bir kızın böyle bir yerde başına bir şey gelmesi için, ille de filmdeki gibi bir ‘öcü’ye ihtiyaç duyulmuyor! Yani 14-15 yaşında bir kızın, tek başına, silahsız, karanlık bir ormana girmesi için ya başka bir seçeneğinin kalmamış olması ya da kendini öldürtmek istemesi lazım!
Sonuç olarak bütün genç oyuncularının iyi niyetli gayretine rağmen, hiçbir şekilde etkilemeyen ve korkutmayan hatta bir süre sonra sıkan bu korku filmi, türünün başarısız bir örneği. Bizce ‘Slender Man’ ait olduğu ormandan hiç çıkmasaydı, herkes için daha iyi olurdu…
Yönetmen: Sylvain White
Oyuncular: Joey King, Julia Goldani Telles, Jaz Sinclair, Annalise Basso, Alex Fitzalan, Taylor Richardson, Javier Botet, Michael Reilly, Burke…
Ülke: ABD