Lemebel: Yüzüm burada, gizlenmeye ihtiyacım yok

Joanna Reposi Garibaldi'nin yönettiği "Lemebel" belgeseli 25 Ocak Cumartesi günü Kuir Fest kapsamında gösterilecek. "Lemebel", Latin Amerika’daki kuir hareketinin öncül isimlerinden Lemebel’in hayatını şiirsel ve provakatif bir dille anlatıyor.

Google Haberlere Abone ol

Erdoğan Şekerci

Geçmiş dediğin bir çeyiz sandığı… İğnelenmiş acılar, nakşedilmiş kahkahalar, sessiz oyalar saklı içinde. Öfkesini, neşesini, sessizliğini ara ara havalandırıyorsun. Güveler kemirmesin diye güneşe çıkarıyorsun.

Garibaldi bize Lemebel’in sandığını açıyor. Telsiz duvaksız, düğünsüz derneksiz, kendi kendine incelikle yarattığı dürüsünü izliyoruz. “Beden devrimcidir” diyor Lemebel. “Beden aşkındır”, “Cinsiyet kategoriler üstü” ve açıkça Garibaldi şunu gösteriyor: Bu hikayede beden, kan ve ateş başroldedir. Bu kaosta poetik ancak veznesiz bir akış vardır. Bu akışın cinsiyete dair kısmına ‘yönelim’ veya ‘kimlik’ dersem Lemebel’e ihanet etmiş olurum. Lemebel için geçmiş bir yolculuk ve cinsiyet hala ‘yolda’. Gel bu “olma” yoluna birlikte bakalım.

Lemebel, Şili’de yaşamış bir kuir sanatçı. 1952-2015 seneleri arasında yaşamış ve Güney Amerika’nın önde gelen LGBTI+ hareketi temsilcilerinden. Onu farklı kılan Pinochet döneminin kanlı günlerinde ısrarla sanatına devam etmesi ve sesini asla kısmadan hareketiyle kendini ve çevresini var etmesi. O dönemin baskısında hareketin çok daha derin anlamlar taşıdığı muhakkak. O günün alevi tüten, baskıcı rejiminde insanlara umut olmanın önemi elbette büyük. Bunu filmdeki söyleşilerden de duyuyoruz ara ara. Lemebel’in zamanla sınırları aştığı ve Güney Amerika için baskıcı rejimi aşan, halkların kardeşliği mertebesine ilerlediğini ve bu kardeşliği farklılıklar hakkında konuşma üzerine kuruşunu izliyoruz. Hikayede savaşı ve çatışmaları merkezde izlemiyoruz, çünkü belgeselin merkezinde Lemebel duruyor. Fotoğrafları, videoları, şiirleri, bedeni… kısacası sanatıyla karşımızda.

SADECE DİNLEMEK VE İZLEMEK ÜZERİNE BİR İZLEYİCİ DENEYİMİ

Onun hayatına dahil olmak gibi bir derdimiz yok. Bu sebeple başından sonuna kadar Lemebel ile ilgileniyoruz. Bu ortaklaşmama hali iyi hissettiriyor. Bazen sadece karşımızdakinin derdiyle hemhal olmanın, “ben de aynısını yaşamıştım” demeden ve bunu düşünmeden ortak bir anı yakalamanın değerli olduğunu düşünüyorum. Sadece Lemebel’de kalarak, onu dinleyerek geçirilen o zaman önemli. Bu sebeple Garibaldi’nin yarattığı çalışma bir izleyici deneyimi açısından sadece dinlemek ve izlemek üzerine. Buradan sizden ilgisiz bir hikaye olduğu anlamı çıkmasın. Ancak kendinizi Lemebel’in yaptıklarına bırakarak izlemenin çok daha yapıcı ve öğretici olduğunu söyleyebilirim.

Son senelerde KuirFest’in, gökkuşağının tüm renklerine eşit derecede önem verdiğini daha çok fark ediyorum. Sarı sönük maviler, morsuz turuncular istemiyor. Aynı parlaklıkta, eşit büyüklükte renk çizgileri çekiyor gökyüzünde. Yaşın, coğrafyanın, etnisitenin ve bir sürü farklı deneyimin toplumsal cinsiyet tartışmalarına dokunduğunun bilincinde ve görüsünde bir festival izliyoruz. Sadece festival değil, daha çok bir şenlik alanı olarak tanımlayabilirim. İsminde “pride” olan bir hareketin de böyle güle oynaya, farklı ve zengin etkinliklerle kutlanması gerektiğini düşünüyorum.

Lemebel böyle bir arayışın belgeseli olarak festivalin kalbinde duruyor. Kendi coğrafyanızın LGBTI+ tarihinden ve söyleminden çıkmanın, Avrupa sinemasını az çok görmüş geçirmiş bir film izleyicisi olmanın ötesine geçmek gibi bir derdiniz varsa, Güney Amerika’daki kuir müessese ile bacılık kurmak isterseniz Lemebel’e yol arkadaşı olun.

Johanna Reposi Garibaldi'nin yönettiği Lemebel belgeselini Kuir Fest kapsamında, 25 Ocak Cumartesi akşamı saat 18:00’de, Fransız Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz.