Sınır Şiddeti İzleme Ağı: Yunanistan-Türkiye sınırında hak ihlalleri sistematik bir hale geldi

Türkiye-Yunanistan sınırında 92 mültecinin çıplak halde bulunmasının 'istisnai bir olay olmadığını' söyleyen Powers, "Sınırda insan haklarının erozyona uğramasının boyutları utanç verici" dedi.

Google Haberlere Abone ol

YUNANİSTAN - Türkiye-Yunanistan sınırında 92 mültecinin çıplak halde bulunmasına ilişkin Atina ve Ankara arasında karşılıklı suçlamalar devam ediyor. Ankara, Atina'yı karadan ve denizden ülkeye giren göçmenleri geri itmekle suçlarken, Atina ise Ankara'nın mültecileri Avrupa Birliği'ne (AB) karşı baskı aracı olarak kullandığını söylüyor. Yunanistan basınında ifadelerine yer verilen mülteciler, üç araçla sınıra getirildiklerini, elbiselerinin çıkarıldığını ve plastik botlarla Yunanistan’a geçmeye zorlandıklarını kaydediyor.

92 mültecinin durumuna ilişkin bağımsız bir doğrulama yapılmazken, konuya dair Sınır Şiddeti İzleme Ağı (BVMN) Araştırma Koordinatörü Chloe Powers ve Geri İtmelere ve Sınır Şiddetine Karşı Açık Meclisi ile Göçmenlerle Dayanışma Meclisi'nde görev yapan Giannis ile konuştuk.

Bu olayın istisnai olmadığının önemine vurgu yapan Powers, hem Yunanistan sınırlarında hem de ülke içinde mültecilere karşı uygulanan, zorla soyma, keyfi gözaltı, elektroşok silah kullanımı, dayak ve sözlü taciz de dahil olmak üzere kapsamlı şiddetin birkaç yıldır kaydedildiğini belirtti. Powers, son yıllarda geri itmeler kapsamında mültecilerin maruz kaldığı şiddeti BVMN'nin verileriyle şöyle anlattı: 

- 2020'den bu yana ifade verenlerin yüzde 90,8'i, bir veya daha fazla şiddet ve insanlık dışı muameleye maruz kaldığını bildirdi. 

- 2017'den bu yana ifade verenlerin yüzde 25'i zorla soyulmaya maruz kaldığını söyledi. 

'SINIRIN HER İKİ TARAFINDA UYGULANAN ŞİDDET YENİ DEĞİL'

Sınırın her iki tarafındaki yetkililer tarafından uygulanan şiddet taktikleri ve insan hakları ihlallerinin yeni bir şey olmadığını, bunların sınırda sistematik bir uygulama olduğunu söyleyen Powers, AB'nin Yolsuzlukla Mücadele Ofisi'nin (OLAF) Frontex'in sınır şiddetine karışmasını araştıran raporunun kamuoyuna açıklanmasının üzerinden sadece birkaç gün geçtiğine işaret etti. Powers, “Bu rapor Yunan yetkililer tarafından uygulanan ve Frontex tarafından kolaylaştırılan çok sayıda geri itme olayını kanıtladı. Avrupa sınırlarında hukukun ve insan haklarının erozyona uğramasının boyutları utanç verici ve bu durum, yükselen otoriterliğe ve sınır şiddetinin faillerine tanınan cezasızlığa işaret etmekte" dedi. 

OLAF, Frontex üst düzey yetkililerini mültecilerin Yunanistan'dan Türkiye'ye yasadışı olarak geri itilmelerini örtbas etmekle suçlamıştı. 

Yunanistan ile Türkiye arasındaki sınırlarda, özellikle de Meriç bölgesinde, son birkaç yılda işkence ve aşağılama içeren çok fazla vakanın kaydedildiğini dile getiren Giannis ise, 92 mültecinin çıplak olarak bulunduğu son olay için, “Yunanistan devleti, ordusunu, sınır muhafızlarını ama en önemlisi de hükümetin oturma izni vermeyi vaat ettiği sömürülen mültecilerinden oluşan 'paralı asker' gruplarını kullanarak, bazıları ölümle sonuçlanan bu tür birçok olaya neden oldu" dedi. 

Giannis, vakaların birçoğuna tanık olan Frontex’in, Yunanistan'ın suçlarını örtbas ettiğini kaydetti. Yunanistan’ın sınır şiddetini her zaman gizlediğini ve inkar ettiğini ifade etti.

'BU SEFER SUÇLANAN TARAF TÜRKİYE'

Konuşmasının devamında, “Bu kez suçlanan taraf Türkiye, bu nedenle Yunanistan hükümeti bundan yararlanmaya ve Türkiye'yi kınamaya çalışıyor. Her iki ülkenin de mültecilere karşı şiddet kullanması ya da onları ötekileştirmesi ve onlara yönelik ırkçılığı arttırması olağan bir durum ancak resmi açıklamalarına gelince, uluslararası yasalara uymaya çalıştıklarını söylüyorlar" diyen Giannis, şu ifadeleri kullandı:

“Gerçek şu ki, her iki ülkenin medyası da neredeyse tamamen güvenilmez çünkü gerçekleri değil sadece kendi devletlerinin propagandasını yapmayı önemsiyorlar. Aynı zamanda, bağımsız gazetecilik yapmak ve hatta Meriç'in askerileştirilmiş bölgesinde bulunmak bile neredeyse doğrudan suç olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, tam olarak ne olduğunu öğrenebileceğimizden şüpheliyim."

'İKİ ÜLKE HALKININ BİRLİKTE HAREKET ETMESİ ÖNEMLİ'

Her iki ülke halkının da mültecilerin yanında durması ve özellikle sınırlarda karşı karşıya kaldıkları savaş benzeri koşulları durdurması, aynı zamanda iki ülke arasında herhangi bir savaş olasılığını önlemek için birlikte hareket etmesinin önemine değinen Giannis, şöyle konuştu: 

“Yunanistan ve Türkiye arasındaki gerilim, özellikle daha geniş jeopolitik gerilimlerin, devam eden ekonomi ve güç krizinin ve her iki ülkede de milliyetçilik ve faşizmin endişe verici yükselişinin etkisiyle artıyor. Her iki ülke de bir yandan sınırlarında ve ülkelerinde uyguladıkları baskıcı politikalar arasında denge kurmaya çalışırken, diğer yandan da bölgede önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Atine ila Ankara, mültecilerin haklarını hiçbir zaman gerçekten önemsemedi ve böyle kriz anlarında onlara karşı en acımasız yüzlerini gösteriyorlar.