Sınırsız yoksulluk
Ekonomik büyümeden payını alamayan milyonlarca çalışan, ekonomide daralma olduğunda neyle karşılaşacak? Büyürken büyüyemeyen, küçülürken daha hızlı küçülecek! Seçime doğru giderken böyle bir ortamın yaşanmasını iktidarın istemeyeceğine neredeyse eminiz. Yine sorunları piyasada yaratılacak suni bir parasal genişleme ile erteleyecekler. O genişlemenin bedeli de bundan önceki tüm sorunların bedeliyle birleşip önümüzdeki yıl fatura olarak önümüze çıkacak.
Yoksulluk sınırı TÜRK-İŞ tarafından yayınlanan verilere göre 25.364 TL oldu! Tekrar edeyim eğer dört kişilik bir aile iseniz ve hane geliriniz ayda 25.364 TL’nin altında ise yoksulsunuz.
Bu hesaplama ile hane ortalama büyüklüğü 3,8 olan 20 milyona yaklaşan hanelerin sizce kaçında gelir yukarıda bahsettiğim tutarı geçiyordur? Elimizde henüz somut bir veri yok ama görünen o ki yoksulluğumuz, çizilen sınırlardan bağımsız olarak derinleşiyor.
Fiyatların artış hızı yüksek. Gelirler ise yılda iki kez ancak fiyat artışlarına yakın bir seviyede artıyor. Hal böyle olunca kısa süreli bir iyileşmenin ardından yurttaş yeniden aynı yoksulluk döngüsüne giriyor.
Yönetenlerin ürettiği çözüm ne?
Dönüp durup enflasyon yakında düşecek demek! Bir de altı ayda bir enflasyon kadar zam yapmak!
Ama sorarsanız ekonomi büyüyor!
Bakın yılın ilk üç çeyreğinde TÜİK’e göre Türkiye ekonomisi yüzde 6,2 büyümüş. İlk dokuz ay enflasyonu ise yüzde 52,40! Kabaca hem gelirinizi korumuş hem de büyümeden pay almış olmanız için bu yıl içerisinde gelirlerinizin yüzde 60 artmış olması lazım.
Sahi neydi yıl başında asgari ücret?
4.250 TL!
Bu hesapla ne olması lazım?
Ekim ayına geldiğimizde 6.800 TL olması gerekiyordu. Ödenen ücret ise 5.500 TL!
Milyonlarca çalışanın kaybettiği 1.300 TL’ler birilerine gidiyor! O birileri kim?
Onu da büyüme verileri bize söylüyor! TÜİK diyor ki işgücü ödemelerinin payı geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 29,5 iken bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 26,3 oldu. Geçtiğimiz yıllarda bu oranın yüzde 35’lerde olduğunu düşünürseniz ne kadar büyük bir servet transferinin olduğunu da görebilirsiniz.
Sürekli bu verileri söylüyoruz zaten. Ancak bu kez yeni bir şey daha var. TÜİK yıllık karşılaştırmada ekonominin geçen yılın aynı dönemine göre büyüdüğünü söylemiş. Bir de çeyrekten çeyreğe bakmış. Yılın üçüncü üç ayında, ikinci üç ayına göre ekonomide daralma tespit etmiş.
Şimdi size bir soru sorayım.
Ekonomik büyümeden payını alamayan milyonlarca çalışan, ekonomide daralma olduğunda neyle karşılaşacak?
Onu da yanıtlayayım.
Büyürken büyüyemeyen, küçülürken daha hızlı küçülecek!
Muhtemelen işini kaybedecek. Esnafsa işleri düşecek, geliri düşecek. Emekli ise maaş zammı bir işe yaramayacak!
Bütün bunlar oldukça muhtemel. Veriler en azından buna işaret ediyor.
Fakat bir gerçek daha var. O da seçime doğru gidiyoruz. Seçime doğru giderken böyle bir ortamın yaşanmasını iktidarın istemeyeceğine neredeyse eminiz. Yine sorunları piyasada yaratılacak suni bir parasal genişleme ile erteleyecekler.
O genişlemenin bedeli de bundan önceki tüm sorunların bedeliyle birleşip önümüzdeki yıl fatura olarak önümüze çıkacak.
Çünkü yoktan var edilemez.
Var olan ise ne kadar görmek isteseniz de orada duruyordur!
Olan ise hep çalışana, hep emekçiye oluyordur.
Yazık...