Sinpaş yaşam savunucularını hedef gösterdi: PKK'li gazetecilere röportaj veriyorsunuz
Marmaris'te Sinpaş'ın Milli Park sınırlarında inşaatına başladığı projeye açılan davalar sürerken, şirket yetkilileri yaşam savunucularını hedef aldı: Sol görüşlü, PKK'lilere röportaj veriyorsunuz.
Cihan Başakçıoğlu
İZMİR– Muğla'nın Marmaris ilçesinde “Marmaris Milli Parkı” sınırları içinde yer alan Sinpaş/Kızılbük Thermal Resort Otel ve Devremülk projesi için yaşam savunucuları, Muğla Valiliği’nin verdiği “ÇED gerekli değildir” kararının iptali talebiyle dava açmıştı. Muğla 3. İdare Mahkemesi'ne açılan dava sürerken, bu kez de Marmaris Belediyesi’nin projeye verdiği inşat ruhsatlarında bazı kusurlar ve ihmaller olduğu tespit edildi. Marmaris Belediyesi’nin Sinpaş A.Ş./Kızılbük A.Ş. adına düzenlemiş olduğu ruhsat-imar durum belgelerinin iptali için bir dava daha açıldı.
'MARMARİS'İN YENİ KAYIPLARA TAHAMMÜLÜ YOK'
Açtıkları davaya ilişkin açıklama yapan yaşam savunucuları ve ekoloji aktivistleri, yaz döneminde yaşanan orman yangınlarına dikkat çekerek, büyük felaketin ardından Marmaris’in yeni kayıplara tahammülünün olmadığını vurguladı. Açıklamada “Gözlerimizle tanığı olduğumuz telafisi imkânsız, geri döndürülemez tahribatın ivedilikle durdurulması amacıyla Marmaris Belediyesince düzenlenmiş ruhsatlar ile imar durum belgesinin iptali ve yürütmenin durdurulması talepli davanın açılma zorunluğu doğmuştur” denildi.
Projeye açılan davalar sürerken, 10 Ocak günü bölgede yaşananları bir gazetecinin haberleştirmek istemesi üzerine yaşam savunucuları da davaya konu alana giderek gazeteciye eşlik etti. Grubun önünü kesen şirket yetkilileri, kamusal alan olan Milli Park'ın şirketin özel mülkiyeti olduğunu iddia ederek alana kimseyi sokmadı. Ayrıca şirket yetkililerinin Milli Park'a girişi zincirle kapattığı da görüldü.
Tartışmalar esnasında şirket yetkilileri ile yaşam savunucuları arasında geçen diyalog ise dikkat çekti. Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Halime Şaman'ı ve kadın gazeteciyi hedef alan şirket yetkilisi, “Sol görüşlü, PKK'lı gazetecilerle beraber burada röportaj veriyorsunuz. İnsanlar tedirgin oluyor” ifadelerini kullandı. Şirket yetkisilisine alkışlarla tepki gösteren yaşam savunucuları ise “Beyefendi galiba Anayasa Mahkemesi üyesi” dedi. Yaşananların ardından olay yerine polis çağırılırken, yaşam savunucuları şirket yetkililerinden şikayetçi oldu.
'İÇERİ ALINMAYACAĞIMIZA DAİR TALİMAT OLDUĞUNU SÖYLEDİLER'
Olayın detaylarını Gazete Duvar'a anlatan Halime Şaman, “Oksijen Gazetesi'nden bir gazeteci arkadaşımız geldi ve bizimle röportaj yaptı. Bölgeyi bilmediği için kendisine eşlik etmemizi rica etti. Biz de onunla birlikte alana gittik. Kamusal alan olan Milli Park'ın kapısına gittiğimizde şirket yetkilileri, kesinlikle içeri alınmayacağımıza dair bir talimat olduğunu söylediler. Ayrıca oranın kendilerine ait özel mülk olduğunu belirttiler. Gazeteci arkadaşımız haber alma özgürlüğünün engellenemeyeceğini ifade ederek içeri girmeye çalışınca bedenleriyle iterek fiziki müdahalede bulundular” diye konuştu.
Olayın ardından polisi aradıklarını ve gelen polislerin alanın mülkiyet hakkının tam anlamıyla ıspat edilemediği gerekçesiyle kendilerine yardımcı olmadığını ifade eden Şaman, karakola giderek şikayetçi olduklarını belirtti.
'BU HAREKET ANCAK SUÇLA İTHAM EDİLEREK YIPRATILABİLİRDİ, ONU YAPMAYA ÇALIŞTILAR'
Firma yetkilisinin kendisini hedef gösterdiğini de söyleyen Halime Şaman olaya ilişkin şuunları sööyledi: “Firma yetkilisi televizyonlara çıktığım için içeride çalışan yaklaşık bin kişinin beni tanıdığını ve oraya gitmemden dolayı çalışanların tedirgin olduklarını söyledi. Çalışanların iş kaybı endişesi taşıdıklarını da söyleyerek beni hedef gösterdi. Olabilecek bütün iş kayıplarında sebebin ben olduğumun algısını yaratmaya çalıştı. Bizi orada 'PKK'li ve Solcu gazetecilere röportaj vermek'le itham ederek suça bulaştırma girişimi oldu. Tüm basını ve bizi suça bulaştırma amaçlı bir tavır sergiledi. Bunu da çok tehlikeli buluyoruz.
Başından itibaren olayın bir çevre sorunu olduğunu ve siyasetler üstü bir durum olduğunu ifade ediyoruz. Güç kazanan bu hareket ancak suçla itham edilerek yıpratılabilirdi. Onu yapmaya çalıştılar. Biz başından itibaren olduğu gibi belgelere dayanarak hareket ediyoruz. Elimizdeki belgeleri de daima adalete sunuyoruz. Bu konuda açılmış üç dava var. Adalete güveniyoruz. Kamu yararını gözeten kararlar alınacaktır. Kamu yararı bir şirketin faydası değildir.”