Sivil Sayfalar raporu: STK'lar dilekçe hakkını etkin kullanamıyor

Sivil Sayfalar, sivil toplum kuruluşlarının dilekçe hakkını ne kadar etkin kullandığının araştırıldığı ‘STK’lar CİMER ve KDK’ya Dilekçe Hakkı Başvuruları Araştırması’ başlıklı araştırmasını yayınladı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sivil Sayfalar’ın ETKİNİZ AB Programı desteği ile hazırladığı “STK’ların CİMER ve KDK’ya Dilekçe Hakkı Başvuruları Araştırması” yayınlandı. Dilekçe hakkının sivil toplum için katılımcı ve insan hakları kriterlerini gözeten ortamlarda hak ihlallerini gidermede etkili bir yöntem olduğu tespitinden hareketle hazırlananan raporda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde STK’ların dilekçe başvurularının düşük seviyede kaldığı ve sivil toplumun dilekçe hakkını etkin şekilde kullanmadığı bulgusuna ulaşıldı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE KANAL İSTANBUL İÇİN BİNLERCE DİLEKÇE

Raporda, dilekçe hakkının sivil toplum tarafından kullanımını ve CİMER ile KDK tarafından verilen yanıtları İstanbul Sözleşmesi ve Kanal İstanbul gibi iki önemli örnek üzerinden analiz ediliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına ilişkin tartışmaların sürdüğü 2020 yılı ağustos ayında kadın örgütleri bine yakın dilekçe ile CİMER’e EŞİK Platformu öncülüğünde başvuruda bulundu. Bireysel olarak kadınlar ve kadın örgütleri tarafından CİMER’e iletilen bu talepler olumlu karşılık bulamadı ve Türkiye 1 Temmuz 2021 itibariyle İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak çekildi.

Bu noktada vurgulanması gereken önemli bir nokta, kadın hakları savunucularının insan hakları kurumu olmasına karşın KDK’ya başvuruda bulunmayı tercih etmemiş olmaları. EŞİK Platformu’ndan Berrin Sönmez, CİMER’e başvuruda bulunmalarının nedenini “taleplerini kayıtlara geçirmek ve mutlaka bu kurumlara sözlerini iletmek” olarak özetliyor.

Türkiye’nin önemli gündem maddelerinde bir diğeri olan Kanal İstanbul tartışmaları da CİMER’e intikal eden konulardan biri oldu 2020 yılında “350 Ankara” adlı sivil girişimin başlattığı “ÇED İtiraz Kampanyası”na 25 bin kişi katılarak dilekçeler CİMER’e iletildi. 77 farklı ülkeden ve Türkiye’nin 69 kentinden insanlar söz konusu kampanyaya katıldı. Kanal İstanbul’un hayata geçirilmemesi için dilekçe hakkı kapsamında yapılan pek çok başvuru, siyasi iktidarın projenin hayata geçirilmesine dair kararlı tutumu ve siyasi öncelikleri nedeniyle reddedildi.

CİMER’e sivil toplum tarafından yapılan ve olumlu sonuç alınan az sayıdaki örnekten biri, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin altın arama ruhsat süresi dolan Doğu Biga Madencilik’in Çanakkale Kirazlı’daki altın şantiye alanını Orman Bölge Müdürlüğü’ne devretmesi talebiyle CİMER’e yaptığı dilekçe kampanyasında alınan olumlu yanıt idi. CİMER’in dilekçelere olumlu yanıtı ile Kazdağları’nda siyanürlü altın araması için 350 bin ağacı kesen Kanadalı şirket Alamos Gold şirketinin izinleri iptal edildi. Bu şekilde, çevre konusunda önemli başlıklardan biri olan Kazdağları, başvuruların kabul edilmesi ile olumlu sonuçlanmış oldu.

STK'LAR DİLEKÇE HAKKINI ETKİN KULLANAMIYORLAR

İnsan hakları kriterlerine göre, CİMER ve KDK’ya 2015-2020 yılları arasında yapılan başvurular kıyaslanarak yapılan araştırmada ulaşılan bulgular şu başlıklarda özetleniyor:

- STK’ların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki başvuruları da parlamenter sistemde olduğu gibi düşük seviyede kaldı ve STK’lar dilekçe hakkını etkin şekilde kullanmadı.

- STK’lar ağırlıklı olarak CİMER’i tercih etti; KDK’ya yapılan başvuruları daha sınırlı kaldı.

- KDK’ya yapılan başvuruların sınırlı kalmasının sebepleri, KDK’nın kamuoyunda daha az bilinmesi ve hak ihlallerini gidermede etkili bir mekanizma olarak görülmemesi olarak öne çıktı.

- CİMER’in, nispeten daha etkin bir kurum gibi algılanmasına karşın, dilekçe başvurularının sonuçları dikkate alındığında, hak ihlallerini gidermede sınırlı bir etkiye sahip olduğu görüldü.

- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde dilekçe hakkının sivil toplum tarafından kullanımına dair yapılacak bir değerlendirmede; siyasal koşulların da analize dahil edilmesi gerektiği sonucuna varıldı.

- Tüm diğer haklar gibi, dilekçe hakkının da sivil toplum tarafından etkin kullanılması ve hak ihlallerinin giderilmesinde başvurulardan olumlu sonuç alınmasının, Türkiye’de insan hakları kriterlerine uyumlu demokratik ortamın varlığı ile mümkün olacağı tespit edildi.

- STK’ların dilekçe hakkını etkin kullanamama sebepleri ise bu hakkı kullanan STK’ların deneyimleri çerçevesinde ortaya konuldu.

- Bu çalışmada, dilekçe hakkının, Türkiye’de insan hakları kriterlerine uygun ve katılımcı demokrasinin gereklerini gözeten bir siyasi ortamın varlığı koşulu ile hak ihlallerini gidermede etkin bir yöntem olabileceği sonucuna ulaşıldı. (HABER MERKEZİ)

RAPORUN TAMAMI