YAZARLAR

Siyaset için çıkış var mı?

Seçilmişlerin yerine kayyım adı altında talan memurlarının atandığı ve bu talanın halk ve hukuktan korunması için silahlı ekiplerin konuşlandığı yeni bir normalle karşı karşıyayız. Meclis denilen muhalefet düzlemi, altından halı çekildiği halde çizgi filmlerde olduğu gibi durumdan haberi olmadığı için henüz düşmemiş ama her an düşmesi beklenen bir karikatür figürü gibi duruyor.

Türkiye’de siyaset bitmiş veya bitmek üzere imiş gibi bir hal arzediyor. Mevcut iktidarın suret-i haktan görünmek için demokrasiyi kendine perde yapma eşiği bile çoktan aşılmış durumda. Apaçık bir tahakküm arsızlığı var. Bir yerde iktidarın bu kadar arsız ve pervasız olması demokrasilerde mümkün olmaz. Eğer bu hal bir demokraside mümkün oluyorsa, bu durum bir muhalefetin yokluğuna işaret eder. Bugün Türkiye’de bir muhalefet var mı? Üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir soru bu. Çünkü muhalefetin muhalefetten ne anladığı sorusu tamı tamına muhalefetin var olup olmadığı sorusu ile aynı anlama geliyor. Bugün Türkiye’de bir muhalefet var mı?

Seçilmişlerin yerine kayyım adı altında talan memurlarının atandığı ve bu talanın halk ve hukuktan korunması için silahlı ekiplerin konuşlandığı yeni bir normalle karşı karşıyayız. Meclis denilen muhalefet düzlemi, altından halı çekildiği halde çizgi filmlerde olduğu gibi durumdan haberi olmadığı için henüz düşmemiş ama her an düşmesi beklenen bir karikatür figürü gibi duruyor. Bugün meclis muhalefetinin hal-i pürmelalini merak edenler tek başına eskiden mensubu olduğu partiden daha büyük bir özgürlük ve dirayet etiğine sahip olan Ahmet Şık’ın yakınlarda verdiği röportajını okuyabilirler.

Meclisin işlevsizleşmesi büyük bir sorun olmakla birlikte asıl sorun işlevsiz bir meclisin varlığıyla antidemokratik bir yönetime meşruiyet sağlaması ve demokrasicilik oyununun oynanmasına istemese de katkı yapması. Eskiler bu durumlarda hemen sine-i millete dönelim derlerdi. Bu geleneği iktidar, oylarından emin olduğu zamanlar için pekala kullanıyor. Fakat muhalefetin aklına bunun gelmiyor olması enteresan bir durumdur. Sahi, neden muhalefet topluca istifa edip sine-i millete dönmüyor? Madem yok muamelesi görüyorsunuz, varlığınızı o yokluğa yok diyerek ortaya koyabilirsiniz. Muhalefetin gündeminde böyle bir opsiyon görülmüyor.

İktidar suçlu da muhalefet çok mu temiz diye soranlar haksız değil. İktidarın sadizminin bu kadar azgınlaşmasında acaba muhalefetin mazoşizminin de bir rolü yok mu? Proaktif bir siyaset izleyeceğine dövülmekten zevk alan bir muhalefet tablosu var. Kimisi direniş fetişizmi ile ezilmekten zevk alıp ezildikçe kitaba uygun solculuk performansı ortaya koyduğunu düşünürken kimisi de politik cesaret zaafından dolayı reaktif söylemlere takılıp kalmış halde başka bir direnişçilik oynuyor. Eline fırsat geçse iktidarın ırkçı ortağının yerini alabilecek muhalefetteki diğer faşist partinin ise durumdan çok büyük bir rahatsızlık duyduğu söylenemez. Yeni küçük partiler ise sanki büyümek için ağırbaşlılık testinden geçmelilermiş gibi elleri mahkum hükümsüz bir hal üzere görünüyorlar.

Böyle bir durumdan çıkış ancak radikal siyasi hamleler ile mümkün. Bu da iktidarın yaptıklarını kınamayla ve yapılanlardan dehşete düşmelerle olacak bir şey değil. Doğru ve yanlışın ötesinde politik eylemin kaynağı ve müellifi olmanın kendisi siyasi başarıya giden önemli bir yoldur. Direnmeye alışanlar ve protesto etmekle siyaset yaptığını sananlar her zaman direnecekleri bir zulme ve protesto edecekleri bir haksızlığa muhtaç kalırlar ve siyasetin bekleme odasında seyirci olmaktan öteye geçemezler. Tayyip Erdoğan çoğu kez haklı olduğu için değil, muhalefet erbabından daha cesur olduğu için muktedirdir. Türkiye’de cesur bir muhalefet olsa idi, iktidar değişmediğinde bile en azından biraz terbiye olurdu. Siyaset boşluk kaldırmadığı için olmalı: Muhalefet yokluğu iktidar fazlası doğuruyor.


Mücahit Bilici Kimdir?

City University of New York, John Jay College’da Sosyoloji bölümü öğretim üyesidir. Üniversiteye kadarki eğitimini doğduğu Silvan, Diyarbekir’de, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi sosyoloji bölümünde, doktorasını University of Michigan, Ann Arbor’da tamamladı. Daha önce Taraf, Yeni Yüzyıl, OT Dergi gibi süreli yayınlarda bir süre köşe yazarlığı da yapan Bilici’nin İngilizce yayınlanmış kitap ve makalelerinin dışında Türkçe yayınlanmış kitaplarından bazıları şunlardır: İslamda Savaş Bitmiştir (Avesta, 2016) ve Hamal Kürt: Türk İslamı ve Kürt Sorunu (Avesta, 2017).