Solskjaer çöpün kenarına bırakılmış çalgılardan bir orkestra kuruyor
Taraftarların sezon başından bu yana belki de en çok eleştirdiği iki oyuncu olan Masuaku ve Joao Mario, dün akşamın en iyileri arasındaydı. Bunda Solskjaer’in doğru görevlendirmeleri kadar, en kabiliyetli olduğu konulardan biri olan ikili ilişkilerinin de etkisi olsa gerek.
Ole Gunnar Solskjaer, Manchester United’da Jose Mourinho’dan görevi devraldığında, yarattığı en belirgin fark takımın pres yoğunluğundaydı. Dün akşamki Trabzonspor maçı, Norveçli teknik direktörün Beşiktaş’ta da benzer bir fark yaratacağının işaretlerini verdi.
Bilhassa maçın ilk 15 dakikası, siyah-beyazlılar adına sezonun en yüksek şiddetli presini gördüğümüz sekansı denilebilir. Trabzonspor’u neredeyse hiç çıkarmadılar, oyun kurmalarına izin vermediler, kazandıkları toplarla pozisyonlar da ürettiler. Ama sonuç olarak o boğucu baskının ardından skor tabelasında önde olan taraf konuk ekip oldu. Rafa Silva’nın basit bir top kaybından sonra gelen Simon Banza’nın golü, Beşiktaş’ı da bozdu ve siyah-beyazlıların çok iyi başladığı ilk yarının geri kalan kısmında bocalamasına neden oldu. Yine de bu anlarda Trabzonspor’un net bir oyun üstünlüğünden söz etmek de mümkün değil.
İkinci yarıya daha iyi dönen taraf ise Beşiktaş’tı. Solskjaer, belli ki soyunma odasından oyuncuları toparlayarak sahaya göndermek konusunda bir hayli mahir bir teknik direktör. Bunu Beşiktaş’taki ilk resmî maçı olan Athletic Bilbao maçında da göstermişti. Daha iyi oynadıkları ilk yarının sonunda yedikleri bir golle morali bozulan oyuncularını ikinci yarıya çok iyi hazırladığı görülmüştü. Aynısını dün akşam da yaptı.
Solskjaer’in Beşiktaş’ta şu ana kadar kendisini hissettirdiği en önemli fark hız gibi görünüyor. Onun gelişiyle birlikte oyunun hızı gözle görülür biçimde arttı. Bu da en çok presten sonra kazanılan toplarda kendisini gösteriyor. Bu anlarda siyah-beyazlılar prensip olarak topu çevirmeye çalışmıyor. Bunun yerine bir an önce rakip kaleye inmenin bir yolunu arıyor. Belli ki Solskjaer, bu konuda oyuncularına kendisini çok net izah etmiş ve oyuncular da kısa sürede onun bu talebine ikna olmuş.
SOLSKJAER’İN DOKUNUŞLARI
Onun gelişinden sonra bazı bireysel performanslardaki yükselişler de dikkat çekiyor. Milot Rashica, Arthur Masuaku ve Joao Mario bu anlamda öne çıkan oyuncular. Athletic Bilbao maçının yıldızlarından Rashica, dün akşam da fazlasıyla parlaktı. Beşiktaş sahada biraz eli yüzü düzgün bir futbol oynamaya başladığında onun da performansının hemen yukarıya çıkması tesadüf değil. Bazı oyuncular ancak takımla birlikte yükselebilir, Rashica da onlardan biri.
Beşiktaş’a geldiği günden beri performansıyla beklentilerin çok altında kalan, kanat olarak transfer edilse de aslında bir orta saha oyuncusu olduğu için kanat performansı eleştirilen, orta sahada oynatıldığında da temposunun düşüklüğünden şikâyet edilen Joao Mario da Solskjaer ile birlikte yükselişe geçen isimlerden. Dün akşam kâğıt üzerinde sol kanattaydı, ama her fırsatta merkeze gelen bir oyun kurucu rolünde kullanıldı. Bu rolünü de çok iyi üstlendi. Onun sol kanatta açtığı kulvarı ise Masuaku çok iyi kullandı. Taraftarların sezon başından bu yana belki de en çok eleştirdiği oyuncular olan bu iki isim, dün akşamın en iyileri arasındaydı. Bunda Solskjaer’in doğru görevlendirmeleri kadar, en kabiliyetli olduğu konulardan biri olan ikili ilişkilerinin de etkisi olsa gerek.
BEŞİKTAŞ’IN BİR KÜLTÜR DEVRİMİNE İHTİYACI VAR
Son yıllarda kötü saha sonuçlarının ardından bir çırpıda oyuncularını değersizleştiren ve durmadan yenisini talep eden Beşiktaş’ta bu kötü alışkanlığı reddedip imha edecek bir kültür devrimine ihtiyaç var. Solskjaer elbette bu devrimi tek başına yapamaz. Ama yönetim tarafından iyi desteklenirse, sahip olduğu değerlerle Beşiktaş’ın ihtiyacını duyduğu dönüşüme rehberlik edebilir.
Bunun için de yeni sezon öncesi biraz kredi kazanması gerekiyor Norveçli teknik direktörün. Büyük maçlar, bu açıdan büyük önem taşıyor. Solskjaer, Manchester United’da da bir büyük maç profesörüydü. Athletic Bilbao maçının ardından Trabzonspor karşısında gösterilen performansa bakınca, bu kimliğini Beşiktaş’ta da koruyacak gibi görünüyor.
Fakat aynı şekilde, United’da ligin alt ve orta sıra takımlarına karşı oynadığı ve topun çok fazla kendilerinde kaldığı maçlarda yaşadığı sorunların benzerlerini siyah-beyazlılarda da yaşayabilir. Puan kaybının yaşandığı Antalyaspor maçı gibi. Kabul edelim ki, United döneminde elindeki kadro ona bu anlamda çok yardımcı olmamıştı. Beşiktaş’ta da mevcut şartların ideal olmadığı kesin. Bu yüzden kısa ve orta vadede pragmatist çözümlere yönelmek Solskjaer için akılcı bir yol olabilir. Muhtemelen o da böyle yapacaktır.
Onur Özgen Kimdir?
1989, İzmir doğumlu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okudu. Gazetecilik hayatına 2008 yılında aylık sosyalist bir dergi olan RED Dergisi'nde başladı. Ardından sırasıyla Campaign Türkiye, FourFourTwo Türkiye, GOAL Türkiye ve Mackolik'te içerik editörlüğü ve yazarlık yaptı. Bir dönem BJK TV'de Avrupa futbolu üzerine yorumlarda bulundu. Son olarak ise GOAL Türkiye'de yazı işleri müdürlüğü görevini üstlendi. Şu anda Gazete Duvar ve Socrates Dergi'de futbol yazarlığı yapıyor ve Parodi Yayınları'nda çocuklara yönelik olarak kurgusal biyografi türünde spor kitapları yazıyor. Ayvalık'ta yaşıyor.
Real Madrid her zaman bir yolunu bulur 05 Mart 2025
Vincic’in ilk düdüğüyle birlikte maç bitmeliydi 25 Şubat 2025
Guardiola’nın Bernabeu’daki ikilemi: Hız mı, kontrol mü? 19 Şubat 2025
Çekingen Arsenal, travmalı City’yi dağıttı 03 Şubat 2025 YAZARIN TÜM YAZILARI