Sosyal demokrat belediyecilik ve Adana - 2
Kent planlaması ve kent sorunlarının çözümü farklı disiplinleri doğru fikirlerle bir araya getirebilme gücüne sahip olan siyasetin konusudur. Belediyecilik sağlam bir siyasi altyapıya ihtiyaç duyar.
Sait Özkal Yüreğir* [email protected]
Önceki yazımda genel olarak sosyal demokrat belediyecilikten, evrensel ilkelerden bahsetmiş ve ölçeği Adana’ya indirerek Adana’nın genel olarak kent sorunlarına göz atmıştık. Bu yazıda da sosyal demokrat belediyelerin sorunlara ne ölçüde sosyal demokrat politikalarla ve evrensel ilkelerle çözüm üretebildiğini, nerelerde sosyal demokrasiden uzaklaştığını tartışmak istiyorum.
KENTLEŞME SORUNLARI
Adana’da Kentsel dönüşüm her ne kadar geçtiğimiz sağcı belediyeler dönemlerinde plansız gitse de bu dönemde de kent estetiğinin planlanmasından fonksiyonların ayrışması problemine kadar, kent merkezlerinin ekonomik yapısının değişmesinden atık yönetimine kadar, yayalaştırma ile otomobil kullanımının azaltılmasına yönelik çalışmalara kadar kamuoyunu tatmin edecek ve Adana’ya gelecek adına yol kat ettirecek bir adım ne ilçe yönetimleri ne de büyükşehir belediyesi tarafından atılamamıştır. Adana’da düşük gelirlilerin yanında artık orta gelir grubu için de ciddi anlamda konut problemi yaşanmaya başlanmıştır. Adana’yı geleceğe taşıyacak şehircilik hamleleri, imar kanununun gereği olan sokak ve cadde silüetlerini korumaya yönelik düzenlemeler yapılamamıştır. İmar konularındaki düzenlemelerde, kent estetiğinin ve evrensel ilkelerin lehine karar almaktan ziyade geçmişteki sağ yönetimlerin yaptığı gibi müteahhitlerin lehine sonuçlar çıkmaktadır. Disiplinden uzak ranta ve fazla inşaat alanına dayalı mevcut inşaat düzeninin aktörleri, kentle ilgili alınan kararlarda, olması gerekenden daha fazla etkili olmaktadır. Belediyelerin onay verdiği imar ihlalleri, fazla emsal kullandırılması ve yolsuzluk olarak adlandırılabilecek onaylar da kentin çok önemli bir problemidir. Bu anlamda geçmiş dönemlerden gelen rantçı belediyecilik anlayışı özellikle sosyal demokrat ilçe belediyelerimizde devam etmekte ve kentin imar düzenini, çalışma barışını, toplumun güvenini ve bağlantılı tüm sektörlerin çalışma disiplinini fazlasıyla bozmaktadır.
ULAŞIM
Toplu ulaşımla ilgili yeni otobüs alımı dışında, kent içinde toplu taşımayı özendirip önceleyecek çalışmalar yapılmadığı gibi, metro ve diğer raylı sistemler ya da toplu taşıma şeritleri gibi altyapı çalışmaları da yapılmamıştır. Aksine yol ve kavşak genişletmeleri gibi trafiği hızlandırıcı çalışmalarla özel otomobil kullanımı özendirilmiş, trafik birçok noktada hızlandırılmış böylece mevcut kent içi yaya ve bisiklet kullanımı daha da zorlaştırılmıştır. Kent içinde 80-90 km hızla akan yollar mevcuttur. Belediye toplu taşımayı sadece otomobili olmayanların kullandığı bir ulaşım yöntemi olarak görmüş ve bu anlayışı ısrarla muhafaza etmiştir.
Kent içindeki yaya kaldırımları otomobillerden korunamamış, mevcuttaki kaldırımlar otoparklara dönüşmüş, engelli güzergahları otomobillerin işgaliyesi haline gelmiş, ve haliyle kent kentli için daha da zorlaşmıştır. Sosyal demokrat yerel yönetimler yaya ulaşımını korumamış evrensel erişilebilirlik ilkelerini önemsememiş, onun yerine özel otomobillerin parkından yana tavır almıştır. Bunun yanında dükkan ve restoranların bina genişletmek suretiyle işgal ettiği yaya kaldırımlarına herhangi bir yaptırım uygulanmadığı gibi bu işgaller kira geliri ya da hak olarak da görülmüştür. Bu anlamda kent geçmiş dönemlere göre geriye gitmiş ve vatandaşla ya da sermayeyle kötü olmamak adına yerel yönetimler kentte disiplinini kaybetmiştir. Oysa sosyal demokrat bir yönetim anlayışının önceliğinin yaya bisiklet ve toplu ulaşıma vermesi, kamusal alanları koruması ve kamu kaynaklarını bu yönde harcaması beklenirdi.
Ayrıca şehir içerisindeki önemli noktalardaki kentsel tasarım eksikliği, ayrıntılarda kentlinin hayatını mikro ölçeklerde zorlaştırmaktadır. Kentsel tasarım ve koordinasyon eksikliği kenti, kaldırım taşeronu müteahhitlerin yerinde çözdüğü, bütüncüllükten uzak, gelişi güzel detaylara emanet etmektedir.
YEŞİL ALANLAR
Kentteki park alanlarına sosyal demokrat yönetimler zamanında muhtarlık binaları, emekli evi adı altında kafeler ve benzeri türü beton yapılar inşa edilmiş ve kentli için yeşil alan olarak ayrılan parklardaki aktif kullanılan yeşil alanlar azaltılmıştır. En yakın tarihli örneklerinden birisi Adana’nın en eski parkı olan Atatürk Parkı’nda yapılmak istenilen beton temelli kütüphane isimli bir yapı, kamuoyunun tepkisi ile temel çukuru aşamasında durdurulmuş, ancak Merkez Park’ın içinde yeşil alana yapılmaya devam edilen betonarme temelli kafeterya yapısının inşaatı devam etmektedir. Şehrin en büyük rekreasyon alanlarından birisi olan Seyhan Baraj Gölü çevresi ve gölün üzerindeki adada geçmiş dönem başlayan işgallere bu dönem de göz yumulmuştur. Sosyal demokrat bir belediye döneminde parkların bu denli keyfi yapılaşması evrensel sosyal belediyecilik ilkelerine ve çağdaş kentçilik anlayışına, Avrupa Konseyi’nin mutabakat ve sözleşmelerine aykırı bir vizyon ve fiildir. Öte yandan toplumda geçtiğimiz yıllarda biriken tepkiselliği de tetikleyip geleceğe dair kaygıları artırmaktadır. Bu anlamda da sosyal demokrat belediyecilik anlayışı Adana’da iyi bir vizyon ortaya koyamamıştır.
Geçtiğimiz dönem kentlilere tahsis edilen Halet Çambel Kent Bostanı’nın ekili arazisi, bu dönem bostan gönüllülerinin elinden alınıp imara açılmıştır. Oysaki kent bostanları çağdaş kentlerin havasının suyunun temizliğinin göstergesi olduğu kadar kentlinin kolektif çalışma alışkanlığını geliştirmesi ve toprakla buluşup geleneksel tarım yöntemlerini birbirine aktarıp toprak hafızasını taze tutması açısından önemli alanlardır. Bostan, sosyal demokrat bir belediye vizyonu için imar alanı olarak görülmek yerine sosyal demokrasi ve yeşil ilkelerin buluşması, kolektivizmi ve kooperatifleşmeyi teşvik etmek, yerel tohum hafızası oluşturmak için sürekliliği olan önemli bir buluşma alanı olarak teşvik edilmeliydi. Bostan gibi kolektif alanlar sosyal demokrat fikirlerin vitrini olması gereken alanlardır. Belediyeler, Adana’da bu anlamda da sosyal demokrasi adına doğru davranamamıştır.
Sosyal demokrat belediyelerin ve başkanların kendini içerisindeki çekişmesi, dayanışmadan uzak tavırları, başta kentli ve ülkede iktidara hazırlanan sosyal demokrasi için de umut kırıcı görünmektedir. Yine önemli bir konu olan meslek örgütleriyle diyaloglar konusunda da sosyal demokrat belediyelerimiz sağcı yönetimlerin gerisinde kalmıştır.
TARİHÎ ADANA
Tarihi kent dokusunun yenilenmesi ve restorasyon çalışmaları konusunda da tüm kamu kurumları kaynakları ölçüsünde çalışmalarına özveriyle devam etse de geçmişte olduğu gibi bu dönemde de geleneksel dokudaki yaşamın devam etmesi ve yenilime çalışmalarının sürekliliği ve sürdürülebilirliği anlamında bütüncül bir planlama yapılamamıştır. Herkesin iyi bildiği gibi turizm Adana için sürdürülebilir bir senaryo ve hedef değildir. Ayrıca sosyal demokrat bir hedef de değildir. Uzun vadede Adana’nın tarihi kent merkezinin kentli tarafından sahiplenilmesi için gerçekçi sosyal demokrat hedeflere ve planlamalara ihtiyaç vardır. Kentlilik ruhu ve yerelleşme konusunda çok çaba sarf eden bir belediyenin birinci önceliğinin kentsel mirasın turizm için değil kent için yaşatılmasının öncelik olması gereklidir.
Güzellik tüm kentlerin olduğu kadar Adana’nın da en öncül sorunudur. Güzel bir kentte yaşamak kentlinin temel hakkıdır. Bunu temin etmek de belediyelerin birinci görevidir. Eski Tiran Belediye Başkanı, Arnavutluk Başbakanı Sosyalist Edi Rama’nın dediği gibi “Güzellik kentlerin muhafızıdır”
SOSYAL DEMOKRASİYE İHTİYAÇ VAR
Bugünkü durum itibarıyla, ülkemizin ve kentlerimizin çok ciddi sorunları vardır. Yıllardır ülkemizi yöneten sağ iktidarların büyüttüğü sorunlar acilen çözüm beklemektedir. Bu sebeple ülkemizin güçlü bir sosyal demokrat iktidara hemen ihtiyacı vardır. Bu iktidar yolunun en önemli yapı taşlarından birisi de sosyal demokrat bir yerel yönetim anlayışını tam anlamıyla yaşama geçirmektir.
Yıllardır insanların kafasında yer edinmiş yanlış bir anlayışla belediyecilik işletmecilik düzeyinde algılanmış, böylece siyasi anlayış farkının üstü örtülmüştür. Bu anlamda özellikle son dönem seçilen tüm sosyal demokrat belediye başkanlarında “seçildikten sonra parti rozetimi çıkaracağım”, “hiçbir siyasi parti farkı gözetmeden herkesin belediye başkanı olacağım” gibi sempatik görünen yanlış söylemler benimsenmiştir. “Belediyeler hizmet yeridir; siyaset yapılacak yerler değildir” söylemiyle yerel yönetimlerde apolitik bir yönetim süreci sağlanmıştır. Ülke siyasetinde “açıkgöz”, "iş bitirici”, "biraz deli”, “kaba saba” başkanlar algısı yaratılarak şehir sorunlarının normal yeteneklerle çözülemeyeceği algısı toplumda yerleşmiştir. Bunun sonucunda “sosyal demokrat” belediyeler ile diğer parti belediyelerinin hizmetleri aynılaştırılmış ve halkın belleğinde “aslında birbirlerinden farkları yok” algısı yaratılmıştır.
Oysa kent planlaması ve kent sorunlarının çözümü farklı disiplinleri doğru fikirlerle bir araya getirebilme gücüne sahip olan siyasetin konusudur. Belediyecilik sağlam bir siyasi altyapıya ihtiyaç duyar.
Genel seçimlere ve yerel seçimlere az vakit kaldı. Ama hala tren kaçmış değil. İktidara hazırlanma iddiasındaki sosyal demokrasinin, Adana gibi orta ölçekli belediyelerde sosyal demokrat belediyecilik anlayışını tekrar gözden geçirmesi, sosyal demokrat fikirleri hayata geçirecek vizyon ekipleri ile Türkiye’nin ve kentlerin geleceği konusunda halka daha doğru örnekleri gösterilmesi gerekmektedir. Diğerlerinin kötü olmasının, korku ve kaygı ikliminin, sekülerliğin arkasına sığınarak kent politikaları ve seçim politikası üretmek, Adana örneğindeki gibi, sorunları doğru yöntemlerle çözemediği gibi halkı gerçek sosyal demokrasiden mahrum bırakarak ülkenin geleceğini de riske atmaktadır.
Kentlerimizin ve ülkemizin geleceği, evrensel sosyal demokrat ilkeler ve yeşil politikalarla kentleri yönetme isteği içerisinde, hayal kuran ve hayal kurduran katılımcı yerel yönetim anlayışı, bizi dünya standartlarında güzel kentlere taşıyacaktır.
Yazımda bahsini geçirdiğim Adana sadece bir örnektir. Yıllardır sağcı yönetimlerden alışılagelmiş ülkenin genlerine işlemiş rantçı, müteahhitçi, çıkarcı belediyeciliği değiştirmek de yine sosyal demokrat politikaların ve sosyal demokratların öncelikli görevidir. Çıkarcı yönetim biçimlerinin yerini halkçı, çağdaş, kentten yana evrensel belediyecilik anlayışının alması şarttır. Ülkemizin kuruluş hedefi olan muasır medeniyetler seviyesine giden yol doğru politikalarla donanmış yerel yönetimlerimizden geçecektir.
*Mimar
Kaynakça
Derneği, Y. D. (2019, 11 27). www.yesildusunce.org. Yeşil Düşünce Derneği: https://www.yesildusunce.org/avrupa-yesil-mutabakati-turkce-cevirisi-yayinlandi/
DOĞAN, M. (2019, 02 13). http://www.sosyaldemokratdergi.org. Sosyal Demokrat Dergi: http://www.sosyaldemokratdergi.org/mustafa-dogan-sosyal-demokrat-yerel-yonetim/
TUĞAÇ, Ç. (2020). AVRUPA KENTSEL ŞARTI’NDAN AVRUPA YEŞİL SÖZLEŞMESİ’NE: AVRUPA’DA KENTSEL POLİTİKALARIN GELİŞİM SÜRECİ VE GELECEĞİ. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt:19, No:1 s. 225-267.
Yrd. Doç. Dr. Ceyda ŞATAF, B. M. (2017). AVRUPA'DA SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI VE TÜRKİYE. Vizyoner Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 17, ss.13-33.