'Sosyalizm' aşısı
Latin Amerika sahnesinde, bir şekilde bir an olsa bile, uzaklaştırılmış başkanların kendisi ya da partisi hemen ilk seçimde hükümet olamadı. İşte bu yüzden, Bolivya seçiminde MAS’ın kazanması, post-neoliberal dönemde önemli bir aşı etkisi ortaya çıkarıyor.
Bu yeni aşı hastalığı ne kadar etkiler bilemiyorum ama her durumda, iyi bir şey olduğu kesin. Öldürücü kapitalizmin cilalı neoliberal dönemi, bütün dünyada Covid’li bir çatırtıyla çöküyor. Bunu sadece ben söylemiyorum, birçok düşünürün yanı sıra mesela Papa Francesco bile aynı fikirde. Geçenlerde yaptığı konuşmada, neoliberalizm ile bu dünyanın artık geleceği olmadığını açıkça vurguluyordu. Ancak bunu söylemekle bir devrim durumundan, güzel yarınlardan filan bahsedemiyorum. Sadece bir olgu olarak, cilalı neoliberal dönemin arık bittiğinin açıkça göstergelerinden biri de bu.
İşte böyle bir durumda Bolivya’da, MAS (Sosyalizm Hareketi) partisinin her şeye rağmen, ilk turda seçimi kazanması tam bir ‘sosyalizm aşısı’. Evo Morales’in ne kadar sosyalist olduğu, MAS’ın ve yeni başkanın ne kadar ‘sosyalist’ olduğu başka bir mesele ama her gün bir yenisinin bulunduğu müjdesini okuduğumuz, herhangi bir Covid-19 aşısından çok daha fazla, öldürücü kapitalizm salgınına karşı bir soluk olacağı kesin.
Bolivya’da bu seçimle, feleğin tekeri tersine döndü. Halbuki kıtanın oligarkları birçok yerde benzer darbelerle başarılı olmuştu.
Önce Paraguay’da sivil bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılan başkan Lago, yargının seçim çitlerini aşıp, tekrar başkan olamadı.
Honduras’ta askeri bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılan ve sürgüne gönderilen Zelaya, önce yüzde 65’e varan oranda geniş bir boykotla bir şeyi değiştiremedi. Ardından, bir uzlaşma ile kendisinin yerine eşinin katıldığı seçimlerde de iktidar olamadı.
Brezilya’da yargı marifetiyle seçime katılamayan Lula yerine, başkanlık seçimine katılan PT adayı seçimi kaybetti. Halbuki Lula katılabilseydi yeniden başkan olabileceği kesindi.
Yani Latin Amerika sahnesinde, bir şekilde bir an olsa bile, uzaklaştırılmış başkanların kendisi ya da partisi hemen ilk seçimde hükümet olamadı. İşte bu yüzden, Bolivya seçiminde MAS’ın kazanması, post-neoliberal dönemde önemli bir aşı etkisi ortaya çıkarıyor.
Fakat bu tesadüf değil ve özellikle döviz kuru seyrederek iktidarı kazabileceğini zanneden partiler için tam aksine bir örnek. Çünkü Bolivya’da aslolan örgütlenmedir. Neredeyse herkes, cebinde 2-3 örgüt kartı taşır. Çalıştığı yerde sendikalıdır, mahallede mahalle komitesindendir, ayrıca partidendir ve belki yerli örgütlenmesinden ya da ‘Piquteros’tur (Barikatçılar). Çoğu zaman da hepsinin üyesidirler. Bu yüzden yeni başkan, halkın söylediği adıyla 'Lucho' ve özellikle yerli örgütlenmelerinin seçilmiş delegesi, başkan yardımcısı olacak olan 'David' ile kazanılan bir 'seçim' değil örgütlenme zaferidir.
Bu yüzden, ABD’nin her türlü engellemesine ve Evo Morales’in sürgünde olmasına rağmen seçimi kazandı. Ayrıca baştan beri, Bolivya’da MAS’ın en önemli ittifaklarından, Brezilya İşçi Partisi (PT) de Brezilya'da iktidarda değildi, üstüne üstlük, faşist Bolsonaro da MAS’ın aleyhine elinden geleni yaptı, özellikle Bolsonaro iktidarı ile yönetimi değişen Brezilya petrol şirketi ‘PetroBras’…
Yani sizi bilmem ama ben bu ‘sosyalizm aşısı’nı yaptırırım. Kapitalizm salgınını bu kadar kolay öldüreceğini düşünmüyorum ama umut iyi bir panzehirdir her zaman.