Spor tarihini yeniden yazdılar

Türkiye spor tarihinin kulüp bazındaki en büyük başarısı 23 Ekim günü elde edildi. Öyle bir başarı ki Galatasaray'ın 2000'deki UEFA Kupası şampiyonluğundan da Anadolu Efes'in 1992 yılındaki Koraç Kupası zaferinden de, Fenerbahçe Basketbol Takımı'nın 2 sene üst üste Euroleague'de 'Final Four' oynamasını da gölgede bırakacak cinsten. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Eczacıbaşı Vitra Kadın Voleybol Takımı, Filipinler'in ev sahibi olduğu Dünya Kulüpler Kadın Voleybol Şampiyonası'nda İtalyan rakibi Pomi Casalmaggiore'yi finalde 3-2 yenerek şampiyonluğa ulaştı. Hayır, tarihi olan bu değil. Zira Eczacıbaşı'nın yurtdışında yarı final, final oynaması, bunu da kazanması artık alıştırdıkları bir durum. Ancak son kazandıkları şampiyonluğun değeri çok daha büyük. Dünya Kulüpler Şampiyonası'nı iki kere arka arkaya kazanarak dünya spor tarihine iki kere geçti Eczacıbaşı Vitra. Hem bu kupayı 2 kere kazanan, hem de bu kupayı arka arkaya kazanan ilk takım oldular.

Turuncu siyahlı takım bu tarihi başarıya ulaşırken, geçen seneki şampiyon ekipten sadece 7 oyuncusunu takımda tuttu. Geçen seneki İtalyan çalıştırıcı Giovanni Caprara'nın yerine de takımın başına bir başka İtalyan Massimo Barbolini'yi getirdi. Bütün bu değişimler yaşanırken Eczacıbaşı Vitra'nın başarı çıtasını aynı seviyede tutmasını sağlayan en önemli kişi ise Türk kadın voleybolunun bir çok başarısında adı yazılı olan takım menajeri Nalan Ural'dı.

BAŞARININ MİMARI

nalan-ural

Eczacıbaşı Vitra Kulübü'nün altyapısından yetişen bir voleybolcu olan Nalan Ural, 20 yıldır da kulüp menajerliği yapıyor. 2009 yılından bu yana ise Eczacıbaşı takımın başında. Kulübün kültürünü çok iyi benimsemiş olması hem kulübün hem kendisinin em büyük avantajı. "Türk kadın voleyboluna katkıda bulunmak, voleybolun çıtasını yükseltmek ve oyuncu yetiştirmek gibi idealist fikirlerim her zaman olmuştur" sözleri onun ülke voleyboluna kattıklarını özetler nitelikte. İşini severek yapması, dünyanın her yerindeki en üst düzey turnuvaları hem teknik adamlar hem de oyuncular bazında çok ciddi takip etmesi de Eczacıbaşı Vitra'da kurduğu takımların başarısını çok iyi açıklıyor. Mükemmeliyetçiliği ve işini şansa bırakmaması da başarı için hedefe giden yolda attığı adımların doğruluğunu kanıtlıyor. "Takımın sahadaki parçasının, yani oyuncuların en iyi performansı verebilmesi için takımın etrafındaki idari ve teknik grubun yöneticiliğini yapıyorum" demesi ise hem çalıştığı kişilerin hakkını yemeyen adil kişiliğini ve tevazu sahibi olduğunu gösteriyor. Bu kişileri sayarken de ofis çalışanlarından, spor salonu çalışanlarına ve salondaki kafetarya işletmecisine kadar hiçbirini es geçmiyor: "Bunların hepsi bizi takım yapan tek tek önemli unsurlar."

'JORDAN'I 7-8 YIL TAKİP EDİP, TRANSFER ETTİK'

2 senedir farklı takımlarla Eczacıbaşı Vitra, Kadınlar Dünya Kulüpler Şampiyonası'nda zafere ulaştı demiştik. Peki nasıl oldu da iki sene üst üste bunu gerçekleştirebilecek kadrolar kurulabildi? Nasıl oldu da bu kadrolar kısa sürede birbirine uyum sağladı? Eczacıbaşı'nın transferde elinin güçlü olduğu ve her oyuncun da bu takımda oynamak istediği gerçeğinin altını çiziyor Ural. Bir takım kurarken kendi pozisyonunda takıma katkı verebilecek oyuncuları yıllar boyunca tek tek takip ediyor başarılı menajer: "Kosholeva'yı 10 yıldır takip ediyorum. Jordan Larson'ı da 7-8 sene takip ettim. Tijana Boskovic de genç takımdaki yıllarından bu yana radarımda." Takım oyununa uyum sağlayıp sağlayamacakları önemli bir kriter elbette. Fakat transferleri yaparken de 3 başka özelliğe de sahip olmaları gerektiğini sıralıyor: "Disiplin, Eczacıbaşı duruşuna uyup uymadığı ve oyuncunun büyük hedeflerinin olması transferdeki ana kriterlerimiz." Nalan Ural'ın 20 yıllık deneyiminin yarattığı tecrübesinin yanında oluşan kuvvetli ilişki ağının da oyuncu transferlerinde Eczacıbaşı'nın hedefi onikiden vurmasını sağlıyor. Yılların tecrübesi olmanın getirdiği kuvvetli hisler de buna katkı sağlamıyor değil.

'BARBOLINI HEDEFE ÇOK İYİ ODAKLADI'

neslihan

Kazanılan 2 şampiyonlukta da takımın kaptanlarından biri Neslihan Demir Güler'di. 5. sette oyuna girdi. Attığı kritik servislerle takıma kazandırdığı puanlarla birlikte rakibin de moralini bozan oyuncuydu. Böylesine bir başarıyı kulübün 50. yılında elde etmiş olmak, yaşadıkları mutluluğu iki katına çıkarmış. Elbette ki esas soru, geçen sezonkine nazaran fazlasıyla değişmiş bir kadroyla, yepyeni bir hocayla, daha yerel sezon bile başlamamışken, neredeyse sadece 4 aydır birlikteyken bu kupanın geldiğiydi: "Turnuva öncesinde hazırlık maçları yapmıştık ancak ilk defa resmi maçlara çıkacağımız için stresliydik. Fakat maç oynadıkça gördük ki, hocamızın verdiği her taktik bizim için bir kural. Biz de bunları çok iyi bir şekilde uygulayıp olumlu sonuçlar aldık ve kazandıkça da özgüvenimiz arttı. Sonunda da çok istediğimiz bu kupaya ulaştık." İtalyan çalıştırıcı Massimo Barbolini'nin kısa süredeki takımı katkısını ise "Hepimizi bir arada tutup bir hedefe odaklamayı çok iyi becerdi" sözleriyle açıklıyor. Takımdaki değişime karşın yaşanan uyumun hızını ise takım eskileri olarak sıcak kanlı olmalarına ve Türk misafirperverliğine bağladı Neslihan.

HEDEF TARİHİ YENİDEN YAZMAYA DEVAM ETMEK

Artık Eczacıbaşı Vitra'nın avrupada bir kupa kazanması haber değeri taşımıyor(!). Çünkü alıştık. Son olarak Nalan Ural'a, "Artık Eczacıbaşı Vitra'nın bundan sonra ne yapmasının haber değeri var?" diye sordum. Tebessümle ve hedefi çoktan belirlediklerini hissettirerek, "Önümüzdeki Şampiyonlar Ligi'ni kazanırsak eğer, aynı sene içinde hem Dünya Kulüpler Şampiyonası'nı hem de Şampiyonlar Ligi'ni aynı anda kazanan takım olup yine bir ilki başarmak. Hem de bunu 2 kere kazanan takım unvanını elde etmek. Böylece bir başka tarih daha yazabiliriz" cevabını verdi.

eczacibasi-7