Sultan Kara: Kılıçdaroğlu beni dikkatle dinledi, zaman zaman duygulandı
28 Şubat döneminde ihraç edilen öğretmen Sultan Kara, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ziyaretini anlattı: "Beni dikkatle dinledi. Zaman zaman duygulandı, beden dili ile çok fazla üzüntü duyduğunu gördüm."
DUVAR - 28 Şubat sürecinde görevden alınan öğretmen Sultan Kara, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyaretini anlattı.
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca'ya konuşan Sultan Kara, Kılıçdaroğlu'nun ziyaretini samimi bulduğunu söyledi.
Kara, "Ben samimi buldum. Zaten beyana bakarım. Bu süreçte yaşatılanların hata olduğunu kabul etmeleri, bunun telafisi için evimizde bizi ziyaret etmeleri anlamlıydı" ifadelerini kullandı.
'SADECE 28 ŞUBAT DEĞİL TOPLUMUN YAŞADIĞI TÜM TRAVMALAR İÇİN DE ANLAMLI'
Ziyaretin toplumsal travmalar açısından önemli olduğunu belirten Kara, şunları söyledi:
"Kendisi beni dikkatle dinledi. Zaman zaman duygulandı, zaman zaman beden dili ile çok fazla üzüntü duyduğunu gördüm. Konuyu siyaset üstü olarak gördüğünü ve mutlaka toplumun bu manada barışması gerektiğini, yapılan hataların tamir olması gerektiğini söylemesi bana bu noktada çok yapıcı geldi. Bana göre bu kabul çok önemli. Çünkü o dönemde bizlere yapılan ve kamudan ihraç edilmemizle sonuçlanan bu süreçte yapılanların hata olduğunun kabulü ve bundan dolayı bir helalleşme çağrısı sadece benim için değil, sadece 28 Şubat'la ilgili değil, bu toplumun yaşadığı tüm travmalarla ilgili de çok anlamlı."
Nihal Bengisu Karaca'nın köşesinde yayınlanan söyleşinin bir bölümü şu şekilde:
'HELALLEŞME ÇAĞRISI SONRASI KILIÇDAROĞLU'NUN DANIŞMANLARI BANA ULAŞTI'
Sultan Hanım bildiğim kadarıyla Sayın Kemal Kılıçdaroğlu danışmanları aracılığıyla ziyaret talebinde bulundu, siz de kabul ettiniz, samimiyetinize binaen direkt soracağım, neden siz?
28 Şubat süreci benim 16 aylık öğretmenlik dönemime denk geldi ancak 1987 yılından beri gazetecilik yapıyorum. Dolayısıyla siyasilerle tanışıklığım, görüşmelerim hep olmuştur. Bu minvalde Sayın Kılıçdaroğlu’nun bir süre önce basına da yansımış olan “helalleşme” çağrısı sonrası, danışmanları aracılığı ile bu çağrı bana da ulaştı.
28 Şubat’ta öğretmenlik mesleğinden men edilip süreç ihraçla sonuçlandıktan sonra, her yıl dönümünde basın yayın organlarında beyanatlarım yer almıştı. O yüzden bu süreçte yapılan araştırmalarda sanırım ismim daha çok ön planda oldu ve bana ulaşıldı.
'BUGÜN ATILAN ADIMLARI DEĞERLİ BULUYORUM'
Okurlarımızın sizi biraz daha tanıması için soruyorum Sultan Hanım, sizin için 28 Şubat neydi?
Nihal hanım, benim için 28 Şubat bu kadar sevdiğim vatanım, devletim, milletim ve ailemin gözünde sırf başörtümden dolayı “Cumhuriyet Düşmanı” ilan edilmemdi. Gözümden sakındığım öğrencilerimin karşısında “devlet düşmanı” muamelesi görmekti.
Mesleki bilgimin yeterliliğimin sorgulanmaması, “Çok iyi bir öğretmensiniz, ama…” diye başlayan cümleler karşısında hayretler içinde kalmamdı.
Bana göre 28 Şubat o dönemki inandığı gibi yaşamak isteyen bir büyük kitleyi yok etmeyi kafasına koymuş bir güruhun akla izana sığmayan kararları ve demokrasi dışı, hak ve özgürlükleri hiçe sayan tutumları idi. O yüzden bugün atılan adımları değerli buluyorum.
ZİYARET TEKLİFİNİ NEDEN KABUL ETTİ?
Kılıçdaroğlu’nun ziyareti ile ilgili talep geldiğinde ‘evet ben bu teklifi kabul etmeliyim’ demenizi sağlayan duygu ya da düşünce neydi?
Öncelikle süreçle helalleşmek üzere yola çıkan Sayın Kılıçdaroğlu’na 28 Şubat’ta gerçekten biz ne yaşadık, bize ne yaşatıldı, inandığımız değerler üzerinden nasıl bir muamele ile karşılaştık ve gerçekten neler hissettik, bize bunları yapanların gerçek niyetleri ne idi ve neyle karşılaştık gibi konuların ilk ağızdan anlatılmasını ve kendilerinin de samimi bir şekilde bunu duyması, dinlemesi gerektiğini düşündüm.
Ve nitekim öyle de oldu. Kendisine anlattım. Yaşadığımız linci anlattım, inancımız gereği örttüğümüz başörtüsü bahane edilerek nasıl Cumhuriyet düşmanı ilan edildiğimizi anlattım, başımız örtülü iken İstiklal Marşı okumamıza dahi izin verilmediğini anlattım, öğrencilerin önünde nasıl rencide edildiğimizi, neredeyse her hafta üzerimize salınan kalabalık müfettiş topluluklarını, o müfettişlerin insani olmayan tavırlarını anlattım.
Kısacası 28 Şubat’ta biz başörtülü öğretmenlere yaşatılan ve hiçbir insani hak ve özgürlüğe sağdıramadığımız uygulamaları anlattım. Neticede 28 Şubat özelinde bana doğru bir adım atıldı ve ben de bu adıma karşılık verdim.
'BENİ DİNLERKEN ÇOK FAZLA ÜZÜNTÜ DUYDUĞUNU GÖRDÜM'
Anlattınız, peki ‘duyulduğunuzu’ hissettiniz mi?
Kendisi beni dikkatle dinledi. Zaman zaman duygulandı, zaman zaman beden dili ile çok fazla üzüntü duyduğunu gördüm. Bu ziyareti kabul etme nedenim de bir bakıma buydu. Konuyu siyaset üstü olarak gördüğünü ve mutlaka toplumun bu manada barışması gerektiğini, yapılan hataların tamir olması gerektiğini söylemesi bana bu noktada çok yapıcı geldi. Bana göre bu kabul çok önemli.
Çünkü o dönemde bizlere yapılan ve kamudan ihraç edilmemizle sonuçlanan bu süreçte yapılanların hata olduğunun kabulü ve bundan dolayı bir helalleşme çağrısı sadece benim için değil, sadece 28 Şubat'la ilgili değil, bu toplumun yaşadığı tüm travmalarla ilgili de çok anlamlı.
Birlikte yaşayabilmek adına, farklılıklarımızı, ideolojik ayrılıklarımızı bilerek ama bunların üzerine inşa edeceğimiz bir kardeşliğe, bir dostluğa ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu da ancak yaraları sararak, hatalarımızı görerek, bu hatalar üzerinden siyasi, ideolojik vb çıkar heveslerine kapılmayarak mümkün olacaktır.
'ENDİŞELERİMİ SAYIN KILIÇDAROĞLU BİZZAT GİDERDİ'
Aynı mağduriyetleri yaşayanlar arasında bu adımların yetersiz olduğunu, geç kalındığını düşünenler çoğunlukta gibi görünüyor, bu anlamda bir mahalle baskısına uğrayacağınızı düşündünüz mü, eleştirilmekten yargılanmaktan çekindiniz mi?
Önceleri biraz çekinir gibi olmuştum. Çünkü aradan geçen uzun süreçte bu yönde bir adım atılmamış olması, neden şimdi bu yapılıyor gibi bir soruyu da beraberinde getirdi benim açımdan. Çünkü bana göre bu konunun çerçevesinin iç siyasete malzeme edilmeden, belki bir “iç hesaplaşma” olarak çizilmesi lazımdı.
Ancak bu konudaki endişelerimi Sayın Kılıçdaroğlu bizzat giderdi. Kendisine teşekkür ederim. Toplumsal ayrışmayı önleyici, travmalarla yüzleşerek herkesin kendi payına düşeni onarması inancına dayalı bir yaklaşım ortaya çıkınca mahalle baskısı gibi bir konunun gündeme gelmeyeceğine inandım. Çünkü bana göre birlikte yaşama ihtiyacını, toplumun kucaklaşması ihtiyacını karşılamak tüm siyasi partilerin temel ilke ve hedefleri arasında yer almalı. 28 Şubat özelinde şu ana kadar çeşitli nedenlerle sağlanamamış olan bu durumu düzeltmek için yapılmış olan bir çağrıya karşılık vermenin kınanacak bir durum olmadığına inanıyorum.
Bu görüşme sonrası yakın çevrenizden en çok gelen sorunun “Kılıçdaroğlu’nu samimi buldun mu?” sorusu olduğunu düşünüyorum, onlara ne cevap veriyorsunuz?
Ben samimi buldum. Zaten beyana bakarım. Bu süreçte yaşatılanların hata olduğunu kabul etmeleri, bunun telafisi için evimizde bizi ziyaret etmeleri anlamlıydı.