'Sümbül'den 'Kar Uykusu'na Neşe Yaşın
Neşe Yaşın'ın şiir kitabı 'Kar Uykusu', Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Neşe Yaşın, yeni kitabı 'Kar Uykusu’nda da öfkesini içine gömüyor. İlenmiyor. Kargış bilmiyor...
C. Hakkı Zariç
Dolup taşan bir yalnızlığın yer yer haykırıldığı yeni bir Neşe Yaşın kitabı, 'Kar Uykusu'. Tuhaf, bir o kadar da kendine ve masala özgü yine. Anlatmak istediklerini, yaşadıklarını ve ilendiklerini bir bir sıralamış şiirler boyunca. Okudukça bir kadının sabahına uyanmanın anlamını seziyorsunuz, evet. Bir cinnet gecesinin karanlığı da doluyor odanıza ve uykulara gidiyor şair… Yılan yatağında, pandoranın yatağında ve sonuç olarak bir tabut yatakta… Uykuya giden kim ve bu bahiste ölen ne bırakıyor geride diye soracak olursanız 'Kar Uykusu' buna yanıt verebilir ancak.
Yine de soru şu: Kıbrıslı bir şairi, belki de ömrü boyunca ülkesine kar yağdığına tanık olmamış bir şairi, kar uykusuna götüren ve bunun için şiir yazdırmakla kalmayıp kitaba adını veren duygu nereden beslenir? Soru bu ama tek yanıt elbette şairinde…
Kitabın girişinde kısa bir yazısı var Orhan Kahyaoğlu’nun. Neşe Yaşın şiirini bu kitap özelinde de çok net özetlemiş. Aşktan, masaldan, kadın sesinden ve zamanın çoğalttığı şiirden bahsetmiş.
Neşe Yaşın’ın 1979’da yayımlanan ilk kitabı 'Sümbül ile Nergis'ten beri aynı şiiri yazdığına, okurları olarak hepimiz tanığız. Bir ses bütünlüğü içinde büyüyen şiirlerinin aynı olduğu iddiasını kabul etmekle birlikte “tek bir şiiri yazması onun aynı şiiri tekrar ettiği anlamına gelmiyor” demiş Kahyaoğlu ve nedenlerini sıralamış.
Bir masalın büyüsüne kapılarak yola çıkmış bu kitabında Neşe Yaşın, o masaldan bir dünya kurmuş kendine, bir adama uzatmış elini: “Kadın inanmış ona/ Kral yapmış düş sarayına”. Neden? Yenilmiş ve kaybetmiş bir adamı elinden tutup gün yüzüne çıkaracağını düşünmüş olmalı. Bir savaş sonrası ortasından ikiye bölünmüş ülkesinde şiirleri ve varlığıyla bir barış kültürünün oluşturulması için uzun yıllardır mücadele veren Neşe Yaşın, önceki kitaplarında olduğu gibi yeni kitabı 'Kar Uykusu’nda da öfkesini içine gömüyor. İlenmiyor. Kargış bilmiyor. Masalın bütün büyüsü ve ihtişamı kitabın neredeyse bütünlüğüne hakim olsa da kimseyi kandırıp yılanlara yem etmiyor şair.
Yaşadıklarının dökümü olarak okuyabilir miyiz bu toplamı? Buna hakkımız yok. İstesek de böyle düşünmeye hakkımız olmadığını şiir bize söylüyor. Buradaki saptamalar, şair kişisine olmakla birlikte onun adına ve hayatına dair yapılmış saptamalar değil, öncelikle bunun belirtmek durumundayız.
“Şirin mi şirin bir sahil kasabamızda/ Bayraklı donunu asıyor balkona”
Böyle bir karakter var kitapta, ölümcül bir başka kadın. Gözleyen, rahatsız eden, ölü kediler ve zedelenmiş kanatlara arsızlık eden bir karakter..
Bir diğer tarafta da “Hayatı ürkerek adımlayan kadın” var. Bu, ikisi arasında süregelen bir kapışma, bir paylaşamama ya da bir dalaş gibi okunmasın; zaten hayata başlarken yenilgiyi kabul etmiş ve bunu yaşam biçimi olarak benimsemiş bir insanın itirazlarından bahsediyorum. Biraz karmaşık olduğunun farkındayım ama işi ileri götüren, yeni cepheler açan, düelloya davet eden ve öldürücü darbeyi vurmak için planlar yapan biri değil şiirde geçen.
Olanı kendi açısından gözleyip erdem ve gururla kendi yasına dönen biri anlatılıyor şiirlerde. Kitap farklı başlıklar içeren 29 şiirden oluşsa da tek bir şiir niyetine de okunabilir pek tabii. En azından ben ilk okumadan sonrasında başlıklara tekrar bakmadım. Tek bir şiir niyetine okuduğumda da bir eksiklik hissetmedim bunun için. Yüceltilen bir aşkın hayata kattığı anlam var bütün şiirlerde. Mutlu olmak için kahve falları ve elbette sümbüller. Kıbrıslı bir şair için ne kadar anlaşılır imgeler üstelik.
Birkaç kimlik belgesi, birkaç pasaportu var Neşe Yaşın’ın. Türkçe ve İngilizce biliyor ve Kıbrıs’ın Rumca konuşulan kısmında yaşıyor. Yunancaya ve Rumcaya da aşina olduğunu iddia edebiliriz; bu dillerde şiir okuyor mu bilmiyorum ama farklı dil ve kültürlerden birçok şair tanıdığına şüphe yok. Bu toplam, melez bir dil oluşturuyor onda. Türkçe yazıyor evet ama ortada Kıbrıslı bir şairin imgelerinin olmadığını kim iddia edebilir, ne hakla? Kitabın 17. sayfasında ifadesinin son dizesini de veriyor aşka şair. Veriyor ifadesini, olanı biteni anlatıyor, zehirli güller, gül kusanlar, yılan dövmeleri, hayalet kadın, mavi sakallı adam, son bir kez sarılma isteği… Gelip son söze dayandığında şairin kimliği giriyor işin içine ve ana diline hürmetle bir dize yazıyor: “Başka da bir şeycik bilmiyorum” Bu dizedeki “şeycik” ile kendini açıklıyor şair, kimliğini gösteriyor okura. Kıbrıs Türkçesinde cık-cik küçültme eklerinin, özellikle günlük dilde, sıkça kullanıldığı bilinmektedir. Kedicik, kahvecik, evcik, Neşecik gibi… “Çok önceden burada bizim bir okulcuğumuz vardı” gibi… Bu örnek pek çok şeyi açıklamaya yetmez elbette ama “yavru vatan” diye bize gösterilmek istenen ülkenin şiiri ve sanatını “yavru vatan” gibi göremeyiz. Ziya Ormancıoğlu bir şiirinde “polislendik” diyordu. Karakola düştük, göz altına alındık demiyor, “polislendik” diyor.
Sık sık rüyaya gidiyor Neşe Yaşın’ın kitabında şiir, mumlar yakılıyor ve büyülü bir erotizm aralıyor kapıyı. Sırıtmıyor hayır, kasıkları üçgen ya da ıslak değil; mahremini, tutkusunu, kahkahasını, acısını, sevincini ve yasını kendince yaşıyor.
Onca badire atlattıktan sonra, onca haksızlık, onca alan ihlali, onca karalama, onca fiyakalı ve tumturaklı rakı masalarından sonra… Acıdan ve ayrılıktan sonra evet… Masaldan ve şiirden sonra. Tahttaki kraldan sonra. Onurlu savaşlardan sonra…
Hayal meyal ülkesinde
Vız gelip tırıs giden şövalye
Harcanmış duygulardan kalan
Artık bir düştü senle yaşanan
Bu gerçeği görüyor şair, kanayan ve acıyan yerlerini güneşe tutuyor. Tatlı kar uykusundan uyanıyor, o öldüğünü bilmeden, bedeni saran ve vazgeçilmez olan o uykudan uyanarak 'Binbir Gece Masalları'na doğru yola koyuluyor şair.
Neşe Yaşın, “çok yönlü, lirik, dinamik, erotik şiiriyle Kıbrıs şiirine kattığı zenginlik ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, barış ve yazarların iş birliği için cesur çabaları nedeniyle” yakın zaman önce çok anlamlı bir ödüle değer görüldü. Bu ödülün önemi ve ayrıntıları da kitabın içinde, şairin özgeçmişinde okunabilir. Sayfalar arasındaki geçişler Neşe Yaşın’ın fotoğraflarıyla gerçekleşmiş. Bu fotoğraflarla akışı daha bir okunur ve sakin hale getirmiş açıkçası. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan kitapta Çerkes Karadağ’ın arka kapak fotoğrafını da unutmamak lazım elbette.
Kıbrıslı bir şair neden 'Kar Uykusu' yazar? Soru gerçek, yanıt şiirde.