Süper Lig'de sus payı: Katarlılara neden 300 milyon lira verdik?

Erdoğan’ın Ortadoğu politikası, dövizdeki önlenemeyen artış, 21 takım, seyircisiz maçlar ve cebimizden çıkan 300 milyon TL... Bütün bunlar arasında bir bağ olabilir mi? Yayıncı kuruluş beIN Sports ile Türkiye Futbol Federasyonu ve Kulüpleri Birliği arasındaki sorunun ve çözümün perde arkasında ne var?

TFF Başkanı Nihat Özdemir (solda), Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu (ortada) beIN Media Group CEO'su Yousef Al-Obaidly (Sağda)
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türk futbolunda naklen yayın haklarının sahibi beIN Sports ile kulüpler arasındaki ödeme krizinin devlet bütçesine maliyeti 300 milyon TL oldu. Katarlı şirketin pandemi koşullarını gerekçe göstererek gereken ödemeyi yapmaması, Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin de şirketin istediği indirimi kabul etmemesi üzerine aradaki farkın Spor Toto Teşkilatı tarafından karşılanacağı ileri sürülüyor. Ancak Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun anlaşmayı duyuran sosyal medya mesajı ve yorumcu Rıdvan Dilmen’in tahminleri dışında henüz net bir bilginin olmaması da tartışmaları beraberinde getiriyor.

Bilindiği üzere, Katar merkezli medya grubu El Cezire’ye ait beIn Media, önce 2015’te Digiturk’ün, sonra da 2016’daki ihaleyle maç yayınlarının sahibi olmuştu. Şirketin kulüplere (yıllık) 500 milyon dolar dağıtacağının açıklanmasının ardından, ‘Türk futbolu bu parayı hak ediyor mu’ sorusu sorulmuş, bu büyük meblağ Türkiye-Katar arasındaki olumlu siyasi ilişkilere bağlanmıştı.

Fakat son iki yılda döviz kurunun beklenmeyen artışı ve korona virüsü salgını sebebiyle şirket, sözleşme şartlarında değişiklik talep etti. Buna bir de Süper Lig’deki takım sayısının 21’e yükselmesi eklenince taraflar arasında ihtilaf ve yeniden pazarlık durumu ortaya çıktı.

BAKAN ANLAŞTIK DİYOR, RESMİ AÇIKLAMA NEDEN YAPILMIYOR?

Bakan Kasapoğlu’nun 17 Kasım’daki tweet'inden anlaşıldığı kadarıyla şimdilik bir uzlaşma sağlandı. Ancak beklenen resmî açıklama yapılmadı. Bununla birlikte Rıdvan Dilmen 21 Kasım’daki NTV canlı yayınında Spor Toto’nun Süper Lig’e isim sponsoru olacağını, böylece devletin aradaki 300 milyon TL’lik farkı kapatacağını açıkladı. Dilmen’e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla bizzat ilgileniyor:

“Temmuz 2020'de başlayan ve yaklaşık 4,5 ay süren bir sorun vardı. TFF sanırım 2 milyar 650 bin TL istiyordu. Sözleşme 3 milyar TL civarındaydı. beIn de bugüne kadar 1,5 milyar TL üzerinde ödeme yaptı. Ligin markası bu kadar eder mi, etmez mi bilemem. Yayıncı kuruluş 2 milyar 350 bin TL'ye kadar çıkmıştı. Ciddi bir rakam farkı vardı. Hep söylüyorum ama insanlar yanlış yere çekiyor. Sporu çok seven bir Cumhurbaşkanı var. Bu anlaşmazlığı görünce araya girdi, bakana talimat verdi ve yapılan toplantıda anlaşma sağlandı. Aradaki 300 milyon TL'lik farkı devlet verecek. İnsanlar ne kadar teşekkür etse azdır.”

Peki sorunun kaynağı neydi? Yayıncı kuruluş neden yükümlülüğünü yerine getiremiyor? Bahsedildiği ölçüde zararda mı? Federasyon ya da kulüpler alacakları için neden yasal yollara başvurmuyorlar? Devletin kurtarıcılığı ne anlama geliyor? 300 milyon TL büyük bir para mı?

Türk futbolunun yapısal sorunlarını ve ekonomisini bilen isimlerden Kenan Başaran’la, Tuğrul Akşar’la ve Kerem Akbaş’la konuştuk.

'KANUNLAR KULÜPLER BİRLİĞİ’NE ADIM ATMA ŞANSI VERMİYOR'

Kenan Başaran: Futbolun naklen yayın ihalesini Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yapıyor. Kulüpler Birliği’nin (KBV) kanunen adım atma şansı yok. Ancak TFF’ye gidip dert yanarlar. Göksel Gümüşdağ’ın KBV başkanlığı döneminde “Lig A.Ş.” kurulmuştu. ‘Ligi biz yönetelim’ diyorlardı. Hatta Beşiktaş’ın başkanı Ahmet Nur Çebi de bu fikri destekliyordu.

Kenan Başaran

beIn, 3+2 yıllık opsiyonlu sözleşmenin birinci yılını kullandı. Önümüzdeki yılı kullanacaklar mı, onu bilmiyoruz. Ama şunu da merak ediyoruz. Yayıncı kuruluş neyden zarar etmiş? Abone sayısı azaldı mı? Reklam geliri düştü mü? Bunu somut olarak ortaya koyuyorlar mı? Sonuçta maçlar oynandı. Üstelik maçların ertelendiği dönemde ödeme de yapmadılar. Buna mukabil abone fiyatlarında indirim de yapılmadı. Hatta müşterilerine sattıkları paketlerde vaat edilen liglerden bazıları da geri çektiler.

Bana göre yayıncı güçlü bir rakibin çıkamayacağını düşündüğü için kulüplere istediği fiyatı dayatıyor. Geçen sezon zaten 90 milyon dolarlık bir indirim alındı, kur da sabitlenmişti üstelik... Gelinen noktada dolar bazında Türk lirasına geçildi. Oysa kulüplerin finansal giderleri euro cinsinden...

'500 ÖDEDİLER AMA SÜPER LİG 100 MİLYONDAN FAZLA ETMEZ'

Şu çok önemli, biz Ajansspor olarak sorduk cevap alamadık, 1 Eylül’deki mali genel kurulda sunulan ve ibrada kullanılan raporda deniyor ki, yayıncı kuruluştan alınmış 277 milyon euroluk bir teminat mektubu var... Normal şartlarda böyle bir şey varsa, yayıncın yükümlülüklerini yerine getirmediği zaman, ona iki-üç ihtar çekersin, sonra da mektubu devreye sokarsın. Ama o mektup bir türlü devreye sokulmadı...

Kamuoyunda konuşulan ve haberlere de yansıyan iddialara göre öyle bir mektup yok ve TFF de bu yüzden yayıncı kuruluşu alttan alarak onunla devam etmenin yollarını arıyor. Şimdi anlaşma sağlanmış ve aradaki farkı Spor Toto’nun karşılayacağı söyleniyor. İddia yalanlanmadığına göre, burada devlet devreye giriyor.

TFF’nin özerk olması gerekiyor ama açıklamasını bakan yaptı. Bu bir sorundur. TFF Başkanı resmî açıklama yapacağını söyledi. O açıklama da yapılmadı. Çünkü detaylarda anlaşmazlığın sürdüğü söyleniyor. TFF ile yayıncı kuruluş arasında ve TFF’nin parayı kulüplere nasıl dağıtacağı konusunda bir anlaşmazlık olduğu, bu yüzden mutabakat sağlanamadığı söyleniyor.

Başta 400-500 milyon dolarlık bir ihale vardı ama Türkiye futbolunun ürettiği içerik o para etmiyordu. Bu hormonlu fiyat, kulüplerin çarpık yapısının temelini oluşturdu. Ona göre futbolcularla devasa anlaşmalar yapılmış. Geçmişten gelen büyük borçlar var. Çebi diyor ki, ben hiçbir borçlanma yapmasam bile, iğne iplik almasam bile, geçmişten gelen borçların finansal yükü sebebiyle 2022 Mayıs'ında kulübü bıraktığımda borcum 3.3 milyar TL’den, 4.2 milyar TL’ye çıkacak. Geçmişte niye yapılmış, yayıncıdan gelecek paraya güvenilmiş, har vurup harman savrulmuş…

'DEVLET ŞİMDİ ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDİYOR'

Tuğrul Akşar: İlk sözleşmede 500 milyon dolara anlaşılmıştı, geçen sene bunu 410 milyon dolara indirdiler. Şimdi 160 milyon dolar civarında kayıp var. Devlet aradaki farkı ne kadar karşılayacak, o konuda bir açıklama yok. İnternette dolaşan haberler var.

Tuğrul Akşar

Kulüplerin eli kolu bağlı durumda; yayıncı kuruluşla devam etmemeleri gerekiyor ama Kulüpler Birliği (KBV) sesini çıkaramıyor; çünkü “susun, bu parayı size kimse vermez” diyorlar. Ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorlar.

KBV’nin elinde çok önemli bir hukuksal silah var. Yayıncı sözleşmeyi yerine getirmiyor. İhtarname çekmişler. Cevap verilmemiş. Temerrüt hali oluşmuş. Normalde KBV tek taraflı olarak ihaleyi feshedebilir ama etmiyor yani.

Mesele korsan yayınların, IP TV’nin engellenememesi değil. Dünyanın her yerinde korsan yayın var. Onun da yolu yöntemi var yani, gerekli önlemler alırsın ama önüne geçilmiyor.

Aslında beIn Sports bu parayı vermek istemiyor. Ne kadar aşağı çekerse maliyetini o kadar minimize etmiş ve kârını da arttırmış olacak. Sen baştan bir anlaşma imzalamışsın. Mal bu kadar etmez diyorsun. Gerekli incelemeyi yapaydın. Kârı cebine indirirken iyiydi. Şimdi zarara da katlanacaksın.

'YAYINCIYA YARDIM EDİLECEKSE HAFTADA 1-2 MAÇ ŞİFRESİZ OLSUN'

Kerem Akbaş: İlk sözleşmede gelirin yüzde 10’unu TFF alıyordu, TRT’ye de bir pay veriliyordu, kalan kısım da Süper Lig kulüplerine dağıtılıyordu. Geçen sene aşağı yukarı 1.8 - 1.9 milyar TL’lik bir rakam dağıtıldı. Bu sezon için söylenen 2.7 milyar TL ama ne kadarı Süper Lig’e dağıtılacak bilmiyoruz. Fakat şunu biliyoruz, borsaya açılanları hariç tutarsak, kulüp gelirlerinin yüzde 80-90’ı naklen yayınlardan…

Kulüplerin rahatsızlığı bundan, zira geçen seneki rakam verilse dahi, eskiden 18’e bölünen tutar 21’e bölünecek. Aziz Yıldırım döneminde deklare edilen anlaşma şuydu, sözleşmenin yarısı belli bir günkü kurdan TL’ye çevriliyor, kalanı dövizle ödeniyordu. Ama iki senedir dövizdeki inanılmaz artış yayıncı kuruluşu zora sokmaya başladı. Yayıncı abonelerden Türk lirasıyla ödeme alıyor ama kulüplere yabancı parayla ödeme yapıyordu, en azından yüzde 50’sini… Bu model artık yayıncı için sürdürülebilir değil. Tabii kulüpler için de her yıl alacakları paranın değişmesi sürdürülebilir değil. İş bu hale gelince de her sezon bir kavga çıkıyor.

Zaten düzgün gitmeyen bir çark iyice bozulacaktı. Günün sonunda devlet ortayı buldu ama devletin işi bu değil… Devlet yayıncıyla konuşur, tamam birazını ben vereyim ama sen de haftada bir iki maçı açık kanaldan ver der. Bu parayı veriyorsa yayıncı kuruluştan da bir şey alması lazım…

'TÜM MAÇLAR TEK YAYINCIYA SATILMASAYDI, BÖYLE OLMAZDI'
Kerem Akbaş

Biliyorsunuz futbol kulüplerinin 2 yıllık borçları 5 yıla yayıldı. Bunun için bir fon yok. Ülkenin kaynakları sınırsız olmadığından işçiden alıp futbol kulübüne veriyorsunuz. Ve ekonomik şartlara uygun kredi vermiyorsunuz. Büyümeyi destekleyen bir kredi vermiyorsunuz. Kulüplerin toplamda 8-9 milyara yakın borcu var. Bu borç yapılandırıldı, yani 9 milyarlık kaynak kullandı devlet, kamu bankalarının ve özel bankaların teşebbüsüyle...

Kulüpler eskiden maç geliri de elde ediyorlardı. Mesela Başakşehir’in 2 milyon TL maç günü hasılatı var. Ortalama bir takımın 4-5 milyon maç hasılatı var. Bu da nereden geliyor, dört büyüklerle iç saha maçlarından… Bu sezon o da yok… Haliyle kulüpler dibine kadar yayın gelirine muhtaç duruma düştüler. Yayıncı kuruluş da bunu çok iyi yönetti. Eli güçlünün olanın, parayı verenin sözü geçti. Devlet de aradaki farkı tamamlayıp tabiri caizse kulüplere ‘sus payı’ verdi.

Mesele TFF’nin tüm yumurtaları aynı sepete koymasından kaynaklanıyor. Örneğin İngiltere’de İtalya’da İki üç farklı yayıncı var. Tüm maçlar televizyondan yayınlanmıyor. Biz yayıncı kuruluşa haftanın bütün maçlarını yayınlatıyoruz. Nereden baksanız 30-40 kişilik bir ekip çalışıyor. Geçen sezon haftada 8 maç yayınlanırken bu sezon 10 maça çıkardınız. Yayıncı kuruluşun haberi olmadan küme düşmeyi kaldırdınız. Hem ligin takvimi, hem de naklen yayın konusunda kaos yarattınız.

'ŞARTNAME TFF’NİN EK KAYNAK YARATMASINA ENGEL OLUYOR'

Bu kulüpler yardımla düzeltilmezler. Zira nakit para eroin gibidir, kulüpler aldıkça daha fazlasını istiyorlar. Çünkü çaba sarf etmeden alıyorlar. Harcama limitleriyle ilgili sıkıntılarımızı aşamadık. Koyduğumuz kurallara uymayacaksak kulüplerden düzelme bekleyemeyiz. Öyleyse devletin sübvansiyonuna hazır olmalıyız. 300 milyon TL, 35 milyon euro yapıyor. Evet futbol dünyası için büyük para değil ama az da sayılmaz, belki küme düşecek üç kulübün toplam geliri bu kadardı…

beIn, Süper Lig’i yayınını yeni ülkelere ulaştırıp zararını çıkarabilir miydi? TFF Türk futbolunun marka değeri için ne yapıyor ki, yayıncı kuruluş onu satıp gelir elde etsin? Federasyonun profesyonel bir ekip kurup bunların üzerine gitmesi gerekiyordu. Belki Avrupa’da sosyal medyası hesabı olmayan tek lig olabiliriz. Çünkü ligin sosyal medya hakları da şirkete satılmış. Yayıncı kuruluş kendi markasını öne çıkarmak istiyor, Süper Lig için sosyal medya hesapları açmıyor. Biz de açıp oradan reklam geliri elde edemiyoruz. Üzerine düşünülmüş bir şartname koymamışız gibi gözüküyor.