Süper Mario’nun Avrupa’yı kurtarma planı
İtalya eski Başbakanı Mario Draghi sürekli durgunluk krizinden yatırımlar öncülüğünde çıkılabileceğini ileri sürüyor. Bu öneri, aynı zamanda Avrupa’daki büyüme modelinin değişmesi ve yatırım çekişli bir büyüme modeline geçiş anlamına da geliyor. Draghi’nin bu raporunun pratikte bir sonuç doğurmayacağını belirtmeliyim. Yani Avrupa’da ani bir politika değişimi söz konusu değil.
Avrupa Birliği Merkez Bankası eski Başkanı ve İtalya eski Başbakanı Mario Draghi geçtiğimiz günlerde oldukça ses getiren bir rapor yayınladı. Esasında Draghi, bu raporu yazması için Avrupa Komisyonu tarafından görevlendirilmişti. Raporun konusu Avrupa için yeni bir rekabetçilik stratejisinin temel köşe taşlarının neler olacağı. Bu yazıda ‘Süper Mario’ lakaplı Draghi’nin Avrupa’yı kurtarma planı üzerine özet bir değerlendirmeye yer verdim.
AVRUPA’YI KURTARMAK
Öncelikle Avrupa’nın neden kurtartılması gereken bir durumda olduğunu tespit ederek başlayabiliriz. Draghi, AB’nin ABD ve Çin’e karşı özellikle teknoloji alanında geride kaldığı tespitinden hareket ediyor. Daha spesifik olarak emek üretkenliğindeki yavaşlamanın ve ekonomik durgunluğun Avrupa’nın rakipleriyle karşılaştırıldığında ortaya çıkan iki temel sorun olduğunu tespit ediyor.
Raporda, küreselleşmenin zirve yaptığı, ticari ve finansal serbestleşme adımlarının ardı ardına atıldığı bir dönemden, ekonomik korumacılığın yükseldiği bir döneme geçilen günümüzde Avrupa’nın bu mevcut sorunlarının daha da kronikleşeceği ileri sürülmüş.
Bir başka önemli sorun alanı Avrupa’da nüfusun yaşlanması. Yaşlanan nüfus bir yanıyla emek açığı yaratarak üretimde kayıplara neden oluyor, diğer yanıyla da üretkenlik artışı için olumsuz bir faktör haline geliyor. Siyasi olarak ise, yaşlanan nüfus nedeniyle emek piyasasından ayrılanları göçmen emeği ile ikame etmek, neo-faşist akımlarım gelişmesi için daha bereketli bir siyasi atmosfer yaratıyor. Dolayısıyla yaşlanan nüfus hem ekonomik hem de siyasi olarak temel sorun alanlarından biri.
SÜREKLİ DURGUNLUK
Draghi’nin üzerinde durduğu temel konu Avrupa’daki ekonomik durgunluk. Gerçekten de uzun dönemli ortalamalara bakıldığında AB’nin büyüme oranı hem ABD hem de Çin ile karşılaştırıldığında oldukça geride kalıyor. Hele, AB’deki büyüme ortalamasının Doğu Avrupa ülkelerindeki yüksek büyüme nedeniyle yükseldiği düşünülürse, pratikte uzun süreli bir ekonomik durgunluktan bahsedebiliriz.
Esasında bu yeni bir konu değil. Marksist analizlerde ileri sürülen kâr oranlarının düşme eğilimi ve aşırı birikim krizi kavramları bu uzun süreli ekonomik durgunluğun temel mekanizmalarını ele alıyor. Hatta daha ana akım yaklaşımlardan eleştirel Post-Keynesyen analizlere kadar sürekli durgunluk, özellikle 2008’deki küresel finansal kriz sonrasında tartışılan önemli konu başlıklarından biri. Draghi, bu tartışmalara özel olarak referans vermiyor ama bahsettiği sorun esasında aynı.
Raporda düşük büyümenin nedenleri, uluslararası politik ekonomi gelişmelere bağlanmış. Avrupa büyüme modelinin Rusya’dan sağlanan ucuz enerjiye, küreselleşme ile artan ticarete ve ABD’nin sağladığı güvenlik şemsiyesine bağlı olduğu, ancak bu üç alanda da önemli değişikler yaşandığı belirtiliyor. Enerji fiyatlarının artması, ticaretteki yavaşlama ile bölgeselleşme eğilimlerinin yükselmesi ve savunma harcamalarının giderek artmak zorunda kalması, Avrupa için İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan şartların giderek değişmekte olduğunu gösteriyor. Draghi, bu üç faktörün de ekonomik durgunlukta etkili olduğunu düşünüyor.
ÇOKLU KRİZ VE YENİ SANAYİ POLİTİKASI
Raporda bu yapısal ve konjonktürel sorunlardan oluşan çoklu krizi aşmak için yeni bir sanayi politikası çerçevesi ve büyük bir kamu yatırımı seferberliği öneriliyor. Draghi’ye göre ekonomiyi dijitalleştirmek, karbon salımını azaltmak ve savunma kapasitesini geliştirmek için yatırım payının yıllık GSYH'nin yaklaşık yüzde 5'i kadar artması gerekiyor. Draghi, bu yatırım seferberliği çağrısının boyutunu karşılaştırmak için, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1948-51 yılları arasında Marshall Planı tarafından sağlanan ek yatırımların yıllık GSYH'nin yaklaşık yüzde 1-2'sine denk geldiğini belirtiyor. Yani önerilen Marshall Planı’nın iki katından fazla bir büyüklükteki yatırım seferberliği.
Raporda bunun için yıllık 800 milyar dolarlık yatırım fonu kurulması öneriliyor. Dolayısıyla Draghi raporu, bu sürekli durgunluk krizinden yatırımlar öncülüğünde çıkılabileceğini ileri sürüyor. Bu öneri, aynı zamanda Avrupa’daki büyüme modelinin değişmesi ve yatırım çekişli bir büyüme modeline geçiş anlamına da geliyor.
ESKİ ÖLÜRKEN YENİ DOĞAMIYOR
Draghi’nin bu raporunun pratikte bir sonuç doğurmayacağını belirtmeliyim. Yani Avrupa’da ani bir politika değişimi söz konusu değil. Özellikle Almanya ve Fransa’daki kamusal tartışmaya bakıldığında, halen ‘ölen eskinin’ yani köhnemiş neoliberal politika çerçevesinin, onun siyasi aktörlerinin ve argümanlarının etkili olduğunu görüyoruz.
Örneğin Almanya’nın Maliye Bakanı, Draghi’nin yeni yatırım fonu önerisinin AB’nin yapısal sorunlarını çözmeyeceğini ileri sürerek, firmalar için verilen teşviklerde bir eksiklik olmadığını savunuyor. Lindner’e göre sorunun kökeninde ‘bürokrasi ve planlı ekonomi’ var. Gördüğünüz gibi Almanya’daki politika yapıcılar hala gölge boksu yaparak olmayan bir düşmanla (planlı ekonomi) kavga ederek zaman öldürüyor. Rapora gelen soğuk tepkilerin yanında şimdiye kadar bir tek İspanya’dan olumlu bir görüş geldi.
Bu ortamda özellikle yükselen neo-faşist akımlar kamusal tartışmayı belirlese de, bu siyasi akımların çoğunluğunun ekonomi politikası tercihlerine bakıldığında ‘ölen eskiden’ radikal bir kopuş görmüyoruz. Avrupa Komisyonu’nun Draghi aracılığıyla yaptığı bu çıkış, esasında merkez siyasetin bu çoklu kriz ortamında kurmaya çalıştığı yeni bir büyüme modeli ve buna dayanan yeni bir konsensüs arayışı olarak görülebilir.