YAZARLAR

Süpermen’den tanıdık yüzler

İki yaşında otizm spektrum bozukluğu kapsamında olduğu anlaşılan, sekiz yaşında çizime olan yeteneği keşfedilen Remzi Yılmaz, nam-ı değer Remo, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde İstanbul Barın Han'da dördüncü sergisi Tanıdık Yüzler'i açtı. Sergi üzerine sanatçının annesi, Hacettepe Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Yılmaz ve serginin Sultan Burcu Demir, Caner Yedikardeş küratörlüğünde gerçekleşmesini koordine eden maumau sanat inisiyatifinden Sine Ergün’le konuştuk.

Art brut (ham sanat) üzerine bu gazeteye defalarca yazı yazdım; hepsi de yabancı sanatçılarla ilgiliydi. Neydi art brut? Toplumsal kabullerle bir alakası olmayan; hatta zaman zaman toplum olgusunun farkında bile olmayan insanların ortaya koyduğu sanat. Yargılardan, eleştirilerden, "akademi"den, kısacası "elalem ne der"den etkilenmeyen, bunların düşünmeyen, dolayısıyla da yaratıcılığının en doğal ve ham halini ortaya koyabilen insanlar art brut sanatçıları. Remzi Yılmaz’ın sergi duyurusunu gördüğümde, "İşte bu!" dedim. Çok sevdiğim akımın sonunda bir Türkiye temsilcisinin eserlerini tanıma şansına böylece eriştim.

İki yaşında otizm spektrum bozukluğu kapsamında olduğu anlaşılan, sekiz yaşında çizime olan yeteneği keşfedilen Remzi Yılmaz, nam-ı değer Remo, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde İstanbul Barın Han'da dördüncü sergisi Tanıdık Yüzler'i açtı. Sergi üzerine sanatçının annesi, Hacettepe Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Yılmaz ve serginin Sultan Burcu Demir, Caner Yedikardeş küratörlüğünde gerçekleşmesini koordine eden maumau sanat inisiyatifinden Sine Ergün’le konuştuk.

SAHİP OLUNAN HAKLAR İÇİN MÜCADELE VERMEK

Remzi Yılmaz, yetenekli olduğu kadar şanslı da bir çocuk diye düşündüm annesi Meltem Yılmaz’dan hikayelerini en baştan dinlerken. 1999 yılında doğan Remzi’de bir farklılık olduğunu daha 16 aylıkken kreşteki psikoloğu söylemiş Yılmaz ailesine. Önce bir kabullenmede zorlanma hali, uzmanlara başvurma ve otizmin doğrulanması… "O dönemde Türkiye’de bu konuda ne bir farkındalık ne de kapsamlı destek, eğitim vardı" diyor Meltem Hanım. Doçentlik almak için araştırma yapmak üzere Kanada’ya gitmesi gerektiğinde bu durum ortaya çıkınca Remzi’yi de alıp götürmüş Kanada’ya. Oradaki uzmanlarla konuşmalar, ne yapabiliriz diye araştırmalar… "Kendi akademik kariyerim için yaptığım araştırma kadar otizm, terapiler konusunda araştırma yaptım" diyor Meltem Hanım. Oğluyla en iyi iletişim kurabilme, onu rahat hissettirebilme yolu olarak Viyana’da bir müzik programı bulmuş: Auditory Integration Training. Beethoven, Vivaldi ve Bach’ın eserlerinin doğal seslerle birleştirildiği kayıtların olduğu CD’lerden oluşuyormuş program. Meltem Hanım, Viyana’daki merkezle yazışarak yaklaşık 2 yıl boyunca kendisi oğluna müzik terapisi uygulamış, her uygulamadan sonra notlar almış. Terapinin Remzi’ye iyi geldiğini, hareketlerinde değişimler olduğunu, büyük tepkilerin kaybolduğunu gözlemleyince Remzi’yi 15 gün detaylı uygulamalara sokmak için Avusturya’ya götürüp, sonra Ankara’ya döndüğünde yine kendi eğitimlere devam etmiş. Hiç yılmayan bu anne, resme ilgi duyan Remzi’ye her şeyi ama her şeyi çizerek anlatmanın önemini fark etmiş. Meltem Yılmaz, Remzi ile iletişim kurabilmek için çizerken, ondan ilham alıp kalemi 8 yaşında eline alan Remzi, bugün bir sanatçı olarak karşımızda…

Meltem Yılmaz’ın oğlu Remzi ile iletişim kurmak için hazırladığı günlük çizimler

Daha sonra ata binme, yüzme, konuşma yunus terapisi gibi birçok farklı terapi uygulanmış Remzi’ye. "2000’lerde sadece evde verilen özel eğitimler vardı; bunları tercih etmiyorsanız tüm araştırmaları kendiniz yapmanız gerekiyordu" diyor Meltem Hanım. Bugün Türkiye’de de gelişmiş eğitimler olduğunu, hatta Konya’da Selçuk Üniversitesi ve Konya Belediyesi tarafından kurulan SOBE - Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü gibi alanında iyi kurumlar olduğunu da söylüyor. Her ne kadar Türkiye’de gelişmeler olsa da otizmli bireylerin hakları konusunda çok fazla problem olduğuna dikkat çekiyor. Hem Sine Ergün hem Meltem Yılmaz, otizmli bireylerin aslında var olan kanuni haklarından faydalanmakta çok zorluk yaşadığına ve birçok otizmli bireyin bu sebeplerden dolayı ev hapsine mahkum olduğuna dikkat çekiyorlar. Remzi Yılmaz, otizmli bireylerin gelebilecekleri noktalara çok iyi bir örnek olsa da, bu örneğin ailenin hiç yılmadan devam ettiği mücadele ve hak arayışı sayesinde gerçekleştiğini söylemek gerek. Herhangi bir sanat müzesine adım atmaktan üniversite sınavına girişe kadar sürekli dilekçeler, itirazlar ve hak arayışları ile uğraşmış aile. Öyle ki, Meltem Hanım, artık belirli kanunları hep cebinde taşıyormuş olası günlük sorun ve itirazlara karşı. Sergiye geçmeden önce tüm bunları anlatmak ve ailenin geçtiği sürece özellikle dikkat çekmek istedim çünkü belli ki bu konuda toplum, devlet olarak almamız gereken çok yol var, konuştukça pekişsin. Konuya ayrıca ilgi duyan ya da otizmli aile bireylerine sahip olan okuyuculara, Meltem Yılmaz’ın Remzi’nin sürecini anlattığı ve otizmle yaşamın hukuksal boyutundan terapilere kadar detayların Türk ve yabancı uzmanlar tarafından kalem alındığı, Pegem Akademi tarafından yayımlanmış 'Otizm ve Eğitim Sanat ve Mekan' adındaki kitabını da tavsiye edeyim.

TANIDIK YÜZLER

Gelelim Remzi Yılmaz’ın sanat hayatına ve Barın Han’daki 'Tanıdık Yüzler' sergisine. Bahsettiğim gibi, 8 yaşından beri çizim yapıyor Remzi Yılmaz. Remzi’nin abisi Tayfun, 2015 yılında, Remzi`nin çalışmalarını desteklemek ve otizm hakkında farkındalığı artırmak için Remo adında bir marka kuruyor. Remzi’nin eserlerini tasarım ürünlerine dönüştüren bu marka, Remzi’nin sergiler açması için fon yaratmış oluyor. Ankara, İstanbul, Oslo’dan (Norveç) sonra Remo’yu tekrar İstanbul’a getiren yol, bu marka sayesinde açılmış oluyor.

Marka kuran, Remzi’ye sergiler açması için destek olan bu kıymetli aile, Remzi’nin akademik olarak da gelişebilmesi, yetenek sınavlarıyla üniversiteye girme hakkını kullanabilmesi için de büyük bir çaba sarf etmiş. YÖK ile yaptıkları görüşmeler sayesinde yetenek sınavıyla alınan bölümlere engelli kontenjanından girecek olan öğrenci adayları için gerekli mekanların sağlanması zorunlu hale gelmiş. (Aslında zaten kanun öyleymiş ama uygulama yokmuş!) Remzi, bu haklar ve doğal yeteneği sayesinde bugün Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nde 4. sınıfta. Remzi’ye daha önce dersler veren, onunla birlikte çalışan Sultan Burcu Demir, bağımsız sanatçı olarak bünyesinde bulunduğu maumau’ya önermiş Remzi’nin eserlerini. 12 yıllık bir sanat oluşumu olan maumau’nun kurucularından Sine Ergün, Remzi Yılmaz’ın işlerini görür görmez işbirliği fikri doğmuş kafasında. Başta bahsettiğim art brut tarzı, kimseye, hiçbir tarza öykünmemiş, bu “ham” işlerden çok etkilenen Ergün, Remzi’nin kendi hikayesini, sanatçı kimliğini oturken bu resmi tarihi kimliği ve geniş sanat çevresi ilişkileri ile tamamlayabilecek Barın Han’da Remzi Yılmaz’a sergi yapmayı önermiş. Sultan Burcu Demir’in ve Remzi’nin uzun dönem beraber seramik çalıştığı Doç.Dr. Caner Yedikardeş’in de küratörler olarak projeye dahil olmalarıyla ortaya çıkmış Tanıdık Yüzler sergisi. Remzi’nin günlük hayatını, günlük hayatında rastladığı karakterleri çizimler ve seramikler üzerinden masal gibi anlattığı sergi için aynı zamanda bir performans da organize edilmiş. Saf bir yaratıcılığın sahibi olan Remzi, kendine has halini performansa Süpermen kostümüyle ortaya çıkarak da koymuş. Çok heveslendiği ve aradığı kostümüyle izleyicilerin karşısına çıkan sanatçı, 40 dakikalık performansta mekanda bir duvar çizimi yapmış. Orada değildim, ama performansı zevkle videolardan izledim. Remzi’nin sergideki resimlerine, seramiklerine, bu eserlerin farklı çizgisine yeni bir keşfin mutluluğu ile baktım. Süper Remzi’nin güzel yolunun açık olması ve onun gibi sanatçılardan, onların saf yaratıcılıklarından daha çok haberdar olabilmemiz dilekleriyle...


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.