YAZARLAR

Suriye'de şehide rahmet politikası nereye kadar?

Meselenin sadece askeri olmadığı, koskoca bir coğrafyada yeni bir dünyanın kurulmakta olduğu ve bunun kapılarından birini Suriye olduğu gerçeği ortadayken başka yer ve şeylerde ali menfaat aramak abesle iştigal değil mi?

Suriye’de yine TSK devriyesine saldırı haberi, yine “şehidimize rahmet ailesine sabır” dilekleri ile açıklama.

İktidarın, oy vererek kendisini göreve getiren halka nelerin olup bittiği, nelerin amaçlandığı konusunda bir açıklama borcu yok mu? Askerler devletin hangi âlî çıkarları için ölüyor? Âlî çıkarları kim belirliyor?

Diplomasi; gelişmeleri, krizleri memleketin faydasına olacak şekilde öngörmek, ona göre pozisyon almak, ilişki kurmak, doğru zamanlama ile gerektiğinde geri çekilmek değil mi?

- Tam da Suriye Arap dünyasına dönme hazırlığı içindeyken,

- Suudi Arabistan Şam’daki büyükelçiliğinde boya badana işlerine başlamışken,

- BAE, Ürdün, Bahreyn gibi ülkeler artık ilişkilerini gizlemeye gerek görmezken,

- Suriye Arap Birliği toplantılarına tekrar katılmaya hazırlanırken,

- İnterpol Şam bürosunu yeniden faaliyete geçirmişken,

Durum analizi yapıp yeni süreçten faydalanmayı düşünmek yerine, İdlib’te sonu belli cihatçı unsurlara yatırım yaparak zaten ağır olan faturayı daha da ağırlaştırmanın anlamı var mı?

Suriye’nin Türkiye’ye karşı ölçülü tepkisi değişirse ne olur? Dışişleri bakanı Faysal El Mikdat’ın ABD’nin yanında Türkiye’yi de uyarmasını nasıl okumalı?

El Mikdat “ABD’nin kayıp vermeden çekilmesini öneririm” dediği açıklamasında Türkiye’nin de artık askerlerini çekmesi gerektiğini ve Suriye ile normal ilişkileri garanti eden bir çözümü desteklemesinin vaktinin geldiğini” söyledi.

Bu sözler Türkiye için de gelecekte durumun daha da karmaşıklaşacağı bir duruma işaret ediyor olabilir. Türkiye’ye karşı söylemlerinde iktidar – halk ayrımına dikkat eden Suriye’nin Türkiye kamuoyunda tepki çekecek doğrudan bir adım atması düşük olasılık. Ancak daha önce TSK unsurlarına kayıplar verdiren “Ebubekir Sıddık’ın Yardımcıları Seriyyesi” veya buna benzer bir oluşumun istihbarat örgütlerinin güdümünde hareket etmeyeceğinin garantisi var mı?

Türkiye’nin Suriye’de bulunmasından rahatsız olan sadece Suriye değil ki. ABD başkanı Joe Biden’ın “Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonlarının IŞİD ile mücadeleye zarar verdiğini” öne sürmesi hiç de dostane değil. Muavenet, çuval, Çekiç Güç akıllarda hala. ABD eskisine göre “on kaplan gücünde” değil, ama hala operasyonel bir süper güç olduğu bir gerçek.

Elbette ABD’nin politikalarına ya da tehditlerine göz yumulmasın ancak bunun yolu Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi için adım atmak değil mi?

Yoksa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeliler ile yaptığı toplantıda gündeme getirdiği iddia edilen “KKTC çözümü” Suriye ile ilgili gizli ajandanın başlıklarından biri mi? Aslında zaten Türkiye’nin hakim olduğu yerlerde “paralel Suriye” çalışmaları sürüyor, eğer bu durum somutlaşırsa Suriye asıl o zaman bunu düşmanlık olarak algılamaya başlamaz mı? Öyle olursa bunun devamı “sıcak temas” demek değil midir? Bu durumda 10 Ekim Gar Katliamı sonrasında dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun dediği gibi “oyları arttırma” taktiği mi uygulanacak?

Bu türden oy arttırma ya da iktidarı tahkim etme hamlelerinin eskisi gibi kabul görmek yerine tepki ile karşılanır olduğu görülmüyor mu?

“Dışarısı” için yazıyoruz ama iktidar için içeride de durum pek parlak değil. Suriye’de(n) ölüm haberlerini arttıracak politikalar yerine mesela Esad ile masaya oturulsa hem içeride rahatlama sağlanmış hem de dışarıda kalkmak üzere olan yeni Ortadoğu trenine yetişilmiş olunmaz mı?

Meselenin sadece askeri olmadığı, koskoca bir coğrafyada yeni bir dünyanın kurulmakta olduğu ve bunun kapılarından birini Suriye olduğu gerçeği ortadayken başka yer ve şeylerde âlî menfaat aramak abesle iştigal değil mi?


Musa Özuğurlu Kimdir?

Gazeteci. Mesleğe 1994 yılında başladı. Çok sayıda radyo ve TV kanalının haber merkezlerinde editörlük, muhabirlik, program sunuculuğu yaptı. 2010 yılında TRT Türk’ün Suriye temsilcisi olarak çalışmaya başladı. Suriye’de 2011’de başlayan süreci 2016 yılına kadar yerinde takip eden az sayıda yabancı gazeteciden biridir. Alanı Suriye başta olmak üzere Ortadoğu. Serbest gazeteci olarak çalışmaktadır.