Suriye'de yine aynı kısır döngü
Seçimler yapılacak ve Esad kazanacak. Batı ve muhalifler sonucu tanımayacak, Rusya Esad’ı uluslararası alanda kabul ettirebilmek için çabalarını sürdürecek, İdlib ve Kürt problemi devam edecek.
Suriye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri 26 Mayıs’ta yapılacak. Krizin başlamasından sonra yapılan ilk seçimde yüzde 88 oy ile yeniden cumhurbaşkanı seçilen Beşşar Esad bu kez henüz adaylığını açıklamış değil. Yazı yazıldığı sıralarda Suriye devlet ajansı SANA’nın haberine göre adaylık için başvuran iki isim vardı. Yüksek Mahkeme (AYM) Abdullah Sellum Abdullah ve Muhammed Firas Yasin’in adaylıklarına onay verirse seçimlerde aday olabilecekler.
2011’de krizin başlamasından sonra yapılan tek cumhurbaşkanlığı seçimi 2014’te idi ve Esad’ın dışında 2 aday daha vardı. Hafız Esad’ın iktidara gelmesinden bu yana ve Beşşar Esad döneminde de ilk defa 2014’te Esad dışında isimler aday olabilmişti. Kâğıt üstünde herkesin aday olabilme hakkı daha önce de vardı ancak Ulusal İlerici Cephe’nin dışında aday çıkartılabilmesi imkansızdı ve Ulusal İlerici Cephe’nin lideri BAAS partisi ve BAAS’ın lideri de önce Hafız Esad, daha sonra ise Beşşar Esad’dı. Bu kural 2012’de referendum ile kabul edilen yeni anayasa ile birlikte kalktı. Ancak aynı kısır döngü iki başlıklı olarak devam ediyor.
Birincisi, Suriye’de BAAS’ın domine ettiği siyaset içinde yeni bir parti, aday ya da oluşumun çıkabilmesinin neredeyse imkansızlığı; ikincisi, 2011’den bu yana devirmeye çalıştıkları Beşşar Esad, BAAS ve halk içinde destekçilerine karşı Batı’nın tutumu ve aynı Batı’nın güdümünde muhalefet yapan Suriye dışı muhalifler.
Birinci başlıkla ilgili olarak şu tespitler yapılabilir:
- BAAS bugüne kadar kendi siyaseti dışında herhangi bir kişi, parti ya da oluşuma izin vermediği için Suriye içinde sağlıklı bir muhalefetin gelişme zemini oluşmadı. Bu nedenle bugün toplum önünde alternatif sayılabilecek bir parti şahıs ya da oluşum yok.
- Var olan birtakım muhalif oluşumlar ve partiler bu nedenle kendilerine imkân tanınsa bile seçime hazırlıklı bir şekilde giremeyecekler. Örneğin Sosyal Milliyetçi Parti bir aday çıkaracak ve bu kişiyi “parti adayı” olarak sunacak mı? Cevap belli aslında, böyle bir şey olmayacak. Böylece aslında şu anda tek muhalif siyasal parti hacmine sahip (BAAS’tan daha eski) Sosyal Milliyetçi Parti bu seçimlere katılmamış olacak.
- Diğer bazı muhalif oluşumlar ise zaten sokakta karşılığı olmayan oluşumlar ve tabela partisine/oluşumlarına döndükleri için aday çıkarabilmeleri neredeyse imkânsız.
- Bütün bu olumsuzluklara rağmen aday olunabilmesi halinde bile adayların propaganda, maddi imkân, medya gücü gibi hayatî önem taşıyan birtakım konularda Beşşar Esad’ın çok gerisinde olduğunu belirtmek lazım. Zaten 26 Mayıs’ta yapılacak seçime AYM’de onay süreci dahil yaklaşık bir aylık süre var. Başvurular 28 Nisan’a kadar sürecek. AYM onay süreci de birkaç gün sürerse adayların kendi kampanyalarını sürdürebilmesi için geriye yaklaşık 20 gün kalıyor ki, bu sürede verimli herhangi bir çalışmanın yapılamayacağı açık.
Diğer yandan seçimlerin sağlıklı yapılamayacağı bazı yerler var. İdlib ve SDG kontrolü altında olan bölgeler. Türkiye ve ABD işbirliği yaptıkları yerel güçler vasıtası ile bu iki bölgede seçim yapılmasına izin vermeyecektir.
Suriye dışında bulunan seçmenin durumu da önemli. 2014’te Lübnan’da Suriye’nin Lübnan konsolosluğuna oy kullanmak üzere gitmeye çalışan Suriyelilere engel olunmaya çalışılmıştı, aynı durum bu kez de yaşanabilir. Türkiye ise zaten seçim sandığı kurulmasına izin vermez.
Suriye dışında bulunan seçmenlerin önemli bir bölümünün Türkiye’de olduğunu varsayarsak ülke dışında bulunan Suriyelilerin iradelerinin yansımayacağını da söyleyebiliriz.
Suriye anayasasına göre aday olabilmek için Suriye'de aralıksız olarak en az 10 yıl süreyle ikamet etmiş olma şartı da var.
Şu anda bu şartı yerine getirebilen Suriye dışında bulunan herhangi bir Suriye vatandaşı bulunmuyor. Dolayısıyla “muhalifler” de dahil herhangi birinin dışarıdan ülkeye gidip aday olabilmesi mümkün değil. Bu durum Batı ülkelerinin “seçimlerin adil, eşit, çok adaylı, demokratik” olmadığı söylemlerine zemin hazırlıyor. Tabii Türkiye dahil bu “muhalifleri” yıllardır kendi kucaklarında taşıyan da aynı ülkeler. Bu muhalifler Suriye’ye gitseler bile sokakta karşılıkları yok. Yani sahada olmayanın sandıkta da yeri yok.
Bu yazıyı Esad’ın yeniden aday olacağı varsayımı üzerinden yazdık. Esad kısa zamanda adaylığını açıklar. Peki gerçekten Batı’nın da desteklediği diğer adaylar da eşit şekilde seçime katılsalar durum ne olur? Esad’ın kazanmaya en yakın aday olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Halk arasında hâlâ belirli bir desteği var.
Yukarıda saydığımız sebepler de dahil bir dizi nedenden dolayı Esad’ın karşısına güçlü bir adayın çıkabilmesi neredeyse imkânsız. Bu sebeplerin bir kısmı konusunda Suriye yönetimi suçlanabilir ancak diğer yandan 2011’den bu yana Esad’ı devirmeye çalışan devletlerin de onlarla birlikte hareket eden “muhalefetin” de sorumluluğu büyük.
Seçimler yapılacak ve Esad kazanacak. Batı ve muhalifler sonucu tanımayacak, Rusya Esad’ı uluslararası alanda kabul ettirebilmek için çabalarını sürdürecek, İdlib ve Kürt problemi devam edecek. Ve muhtemelen bir yedi yıl sonra da aynı konuları konuşuyor olacağız.