Suruç Katliamı davasında karar duruşması yarın: Yargılama sadece Yakup Şahin ile sınırlı
Suruç Katliamı davasında karar duruşması yarın. Avukat Sezin Uçar, dava sürecinde taleplerinin karşılanmadığını belirterek, "Ara kararlar olmasına rağmen dosya karara çıkarılmak isteniyor" dedi.
Cengiz Anıl Bölükbaş
GAZİANTEP - Urfa’nın Suruç ilçesinde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Amara Kültür Merkezi'nde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğünde bir araya gelen gençlere yönelik IŞİD'in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 kişi katledilmişti. Saldırıya ilişkin açılan davanın karar duruşması yarın Urfa 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi Hilvan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görülecek.
Katliama ilişkin açılan soruşturmaya gizlilik kararı getirildi. Soruşturma süreci müşteki ve vekillerine kapatıldı. Avukatların soruşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerine cevap verilmedi.
18 AY SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI
Katliama ilişkin Urfa Savcılığı 18 ay sonra 213 sayfalık iddianame hazırladı. İddianamede, sanıklar Yakub Şahin, Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme" suçlarından 34’er kez; "Tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürmeye teşebbüs etme" suçlarından da 70’er kez olmak üzere toplamda 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.
10 Ekim katliamı sanıklarından Hüseyin Tunç, Halil İbrahim Durgun, Hakan Şahin ve Hacı Ali Durmaz’ın da aralarında bulunduğu 12 şüpheli hakkında ise “kovuşturmaya yer yok” kararı verildi.
İddianamede saldırıyı Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün gerçekleştirildiği ve bunun mobese kayıtları ve aile teşhisi ile sabit olduğu belirtildi.
İddianameye de giren mobese ve güvenlik kamera görüntülerine göre Alagöz'ün, canlı bomba yeleği giymiş vaziyette, patlamadan 2,5 saat önce Emniyet'in önünden geçtiği ve ilçede dolaştığı anlaşıldı.
'TERÖR NİTELİKLİ KAYIP' OLARAK KAYITLARI VARDI
Emniyet birimleri, Alagöz’ün, ağabeyi Yunus Emre Alagöz ile IŞİD’e katıldığını belirledi. Suriye’de bomba eğitimi aldıkları belirtilen Alagöz ile ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün daha sonra yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yaptıkları ortaya çıktı. Ailenin başvurusu üzerine iki kardeşin emniyette ‘terör nitelikli kayıp’ olarak kayıtlarının bulunduğu ortaya çıktı.
TUTUKLU TEK SANIK MAHKEMEYE GETİRİLMEDİ
Davanın 19. duruşmasında savcı mütalaasını açıkladı. Savcı dosyanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin için 34 kez ağırlatılmış müebbet hapis cezası istedi. Firari sanıklar İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi’nin dosyalarının ise ayrılması talep edildi.
Avukatlar, tutuklu tek sanık Yakup Şahin’in mahkemeye getirilmemesinin dosyanın ilerlemesinde bir engel olduğunu söyledi. Tutuklu Yakup Şahin ve firari sanıklar İlhami Bali ile Deniz Büyükçelebi hakkında şimdiye kadar yeterli bir inceleme yapılamadığını dile getiren avukatlar, mütalaanın eksikliklerle dolu olduğunu ve Yakup Şahin'in mahkemeye getirilmesi gerektiğini belirtti.
BOMBAYI TEMİN EDEN AGGAL'IN DOSYASI BİRLEŞTİRİLMEDİ
İçişleri Bakanlığı, 2021 Ocak ayında yapılan açıklamada, MİT ve polisin ortak operasyonu sonucu, Suruç ve Sultanahmet saldırılarında bombayı temin eden IŞİD üyesi Azzo Halaf Süleyman el Aggal'ın Şanlıurfa'da yakalandığı duyurdu.
20. duruşmada, El Aggal’ın yargılandığı dosyanın Suruç Katliamı davasına eklenmesi gerektiğini belirten avukatlar, El Aggal ve Yakup Şahin’in mahkeme huzurunda dinlenilmesini talep etti. El Aggal ve Şahin’in yargılandığı dosyanın esas numarası ile Suruç Katliamı dava dosyasının birleştirilmesi yeniden talep edildi. Mahkeme bu talepleri reddetti.
DAVUTOĞLU'NUN TANIK OLARAK DİNLENME TALEBİ REDDEDİLDİ
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, çıktığı bir televizyon programında, "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır" dedi. Bu açıklama üzerine, Suruç Katliamı’nda yaşamını kaybedenlerin aileleri, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde dönemin başbakanı Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Aileler, Davutoğlu’nun bildiklerini açıklamasını ve yargılanmasını istedi. Avukatların, Davutoğlu'nun dinlenmesi üzerine talepleri gene mahkeme tarafından reddedildi. İddia makamı bir önceki duruşmada sunduğu mütaalayı tekrarladı.
REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ
Avukatlar saldırının bağlantılarının detaylıca aydınlatılmasını talep ederek adil ve bağımsız yargılama yapılamayacağına inandıklarını dile getirdi, mahkeme heyetinin davadan çekilmesini istedi. Sanığın beraat, avukatların da heyetin davadan çekime talebini reddeden mahkeme, avukatlara heyetin reddine ilişkin bir üst mahkemeye itiraz hakkı dolayısıyla süre vererek duruşmayı karar için 22 Ekim Cuma gününe erteledi.
AYM, YAŞAM HAKKI İHLALİ BAŞVURUSUNU 'KABUL EDİLMEZ' BULDU
Saldırıyla ilgili gerekli tedbirler alınmadığı için yaşam hakkı ihlaline neden olunduğu gerekçesiyle AYM'ye başvuruldu. Resmi Gazete'de yayınlanan karara göre AYM, 13 kişinin başvurusunu farklı gerekçelerle reddetti. Başvuruculardan sekizinin iddiaları, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilmedi. Dört kişinin yaşam haklarının ihlal edildiği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle karar veren AYM, bir başvurucunun ise 2020 yılında ölmesi nedeniyle başvurusunun düşmesine hükmetti.
'TALEPLERİMİZİN HİÇBİRİ KARŞILANMADI'
Karar duruşması öncesi dava sürecini değerlendiren Avukat Sezin Uçar, katliam soruşturmasının çok büyük bir gizlilik kararıyla devam ettiğini, bu aşamada birçok taleplerinin olduğunu söyledi. Katliamın faillerin tüm boyutlarıyla açığa çıkarılmasını istediklerini ama maalesef iddianame hazırlandığında bu taleplerinin hiçbirinin karşılanmadığını gördüklerini belirten Uçar, "Katliam dosyasının yargılanabilir 3 sanığı var. Ama Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı'nın bugüne kadar yakalanması mümkün olmadı. Suriye'de IŞID'e ait çeşitli örgüt kamplarında bulunduklarına dair haberler çıktı. Mahkemeye resmi olarak gelen bir evrak olmadı. Bu anlamda şekilsel olarak yargılanabilir tek sanık Yakup Şahin" dedi
'SUÇ DUYURUSU TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANDI'
Yargılama aşamasında da çeşitli hukuksuzların devam ettiğini dile getiren Uçar, Suruç 5. Ağır Ceza Mahkemesinin değişen heyetlerinin her defasında davayı sadece Yakup Şahin ile sınırlı tutmak istediğini vurguladı. Ankara Katliamı dosyasındaki kimi belgeler dosyaya geldiğini ve bunların yargılamaya ışık tutabileceğinin altını çizen Uçar, mahkeme bunları da kabul etmediğini aktardı.
Katliam sırasında Amara Kültür Merkezi'nde bulunan, Suruç halkı tarafından bulunan ve polise teslim edilen ama daha sonra polisin kıyafetlerini değiştirerek Amara'nın arka kapısından serbest bıraktığı Abdullah Ömer Aslan hakkında işlem yapılmasını talep ettiklerini söyleyen Uçar, "Ama mahkeme sanık olarak değil de tanık olarak dinlenmesini istedi. Tanık olarak dinlendiği duruşmada da orada bulunup fotoğraf çekme nedenini, o gün Suruç'ta bulunuyor olmasını açıklayamadı. Çeşitli zamanlarda farklı polislerden yardım gördüğünü ifade etti. Bunun üzerine mahkeme heyeti ilk defa taleplerimizi kabul ederek bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Ama maalesef Urfa Savcılığı bu kişi hakkında yeniden takipsizlik kararı verdi. Mahkemenin faillerin açığa çıkarılması bakımından tek motivasyonu bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasıydı" diye konuştu.
'ARA KARARLARA RAĞMEN DOSYA KARARA ÇIKARILMAK İSTENİYOR'
20. duruşmada talepleri olmasına ve bu taleplerin bir kısmının mahkemenin ara kararı olarak belirtilmiş olmasına rağmen bir önceki verilen mütalaanın tekrar edildiğini ve dosyanın karara çıkarılmak istendiğini ifade eden Uçar, Azzo Halaf Süleyman El Aggal, Mahir El Aggal bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından Suruç Katliamına bomba sağlayan kişiler olarak açıklandığını, bu kişilerin olayla bu kadar somut ama buna rağmen ara karar olmasına rağmen mahkemenin taleplerini reddettiğini söyledi. Bunun yanısıra Ankara Katliamı dosyasında bulunan Ömer Yetek'in Suruç Katliamı ile doğrudan bağlantısı olduğunu, ifadesindeki beyanlar doğrultusunda ismi geçen Ebu Zeynep'in bulunması talep ettiklerini aktaran Uçar, dönemin başbakanı olan Davutoğlu'nun bu yargılamayı ilgilendirecek beyanları olduğunu, tanık sıfatıyla dinlenmesini talep ettiklerini ama bunun da reddedildiğini belirtti.
Heyeti reddettiklerini ancak Urfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin de itirazı reddettiklerini vurgulayan Uçar, şunları söyledi:
"Geçen duruşmada beyanda bulunan avukatlar olarak bir sonraki duruşmada dinlenilmemize yer olmadığına ilişkin bir ara karar oluşturdu mahkeme. Sadece sanığı dinlemek istiyor ama bu hukuka aykırı şekilde bir karar. En az Suruç Katliamı Ana Davası kadar önemsediğimiz bir önemli gelişme daha bu iki duruşma arasında oldu. AYM, Suruç İlçe Emniyet Müdürü hakkında verilen kararla ilgili yaşam hakkı ihlali nedeniyle yapmış olduğumuz başvuruyu kabul edilmez buldu. Katliamdan sonra hem dönemin siyasi sorumluları hem de doğrudan bağlantısı olan devlet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ama bununla ilgili takipsizlik verildi. Sadece dönemin İlçe Emniyet Müdürü ve iki polis hakkında yargılama yapıldı. Görevi ihmal nedeniyle mahkumiyet karar verildi. Verilen karar da 7500 TL para cezasına çevrildi. Biz bu karar ile ilgili AYM'ye başvurduk. AYM yaşam hakkı ihlali olmadığını ve başvurunun kabul edilemeyeceğini söyledi."