'Suruç'taki saldırıda korucu silahı şüphesi'
9 Kasım'da Suruç'ta iki kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırının koruculara dağıtılan silahlarla işlenmiş olabileceği, korucuların "devlet arkamızda" yaklaşımıyla davrandığı belirtildi.
DUVAR- 9 Kasım'da Urfa'da, sokakta gerçekleşen silahlı saldırıda Cihan Kayhan ve Mehmet Kayhan öldürüldü. Olay öncesinde bir otomobil ile bir at arabasının trafikte yol verme tartışması ile başlayan gerginlik Urfa'nın iki büyük ailesinin karışmasıyla büyük bir kavgaya dönüşmüştü. Şimşek ailesi ile Altay ailesi arasında başlayan çatışma, gerginliğe son vermek üzere buluşanların silahla taranması sonucu, orada arabulucu olarak bulunan Kayhan ailesinden iki gencin ölümüyle sonuçlandı.
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu "ölen gençlerin terörle ilgilerinin olmadığını, kendi halinde sağlık çalışanları olduğunu" yazdı. Ancak Terkoğlu'na göre, saldırı failinin mensubu olduğu Şimşekler, Şenyaşar cinayetiyle adını duyuran İbrahim Halil Yıldız ile yakın akraba. Terkoğlu'nun verdiği bilgilere göre, İbrahim Halil Yıldız siyasi gücünü kullanarak yakınlarını korucu kadrosuna aldırdı. Yüzlerle ifade edildiği belirtilen listeden bir kısmı kadroya alındı ve devlet bu kişilere uzun namlulu silahlar verdi.
9 Kasım'da işlenen cinayetin bu silahlardan biriyle işlendiği iddia ediliyor. Barış Terkoğlu, Urfalılarla konuşmalarından edindiği izlenimlerini aktardı, "Hükümet gücünü yanına alan bu kişiler, devleti savunmaktan çok, Suruç’ta adeta terör estiriyor. Bölgede tanınan kritik bir isim, 'Hepsinin elinde kalaşnikof var. Eğitimsiz, cahil tipler. Halkın çektiğini siz düşünün' diyor" diye yazdı. Terkoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile çektirilen fotoğrafların bölgede 'devlet arkamızda' yaklaşımıyla kullanıldığına, "Ankara'da abim var" durumu yaşandığına dikkat çekti, Emniyetin de olan bitenden memnun olmadığını ifade etti. Terkoğlu, bölgedeki gerginliği şöyle aktardı:
"İşin ilginci, devlet katında da rahatsızlık var. İçişleri bakanı Urfa’ya gelip İbrahim Halil Yıldız ile yan yana fotoğraf verse de Emniyet olan bitenden memnun değil. Aslında Yıldız çok sayıda ismi 'korucu' yazdırsa da eski Vali Abdullah Erin’in çok sayıda ismin üstünü çizdiğini, sayıyı düşürdüğünü söylüyorlar. Gelgelelim 'Ankara’da abim var' durumu yaşanıyor.
Cinayeti işlediğinden şüphelenilen kişinin yakınları Urfa’yı apar topar terk etti. Suruç’ta gerginlik sürüyor. Polis, Şimşek ailesinden bazılarının kapısında nöbet tutuyor. Bu arada Kayhan ailesinden isimleri de aradım. Taziye sürüyordu. Konuşmak istemediler. Urfa’da anlatılanlara göre ailenin çoğunluğu AKP’ye destek veriyor. Hatta AKP bağlantılı bir dernekte aileden isimler var. Parti kaynaklarından da teyit ettiğime göre cinayetin ardından, AKP’li bazı siyasetçilerden, gereğinin yapılması için yardım istemişler. Aile de cinayetin, devletin verdiği korucu silahıyla işlendiği kanısında. Haliyle hükümetten olayın aydınlatılmasını, katillerin cezalandırılmasını bekliyorlar.
Devlet, gücünü çetelerin yaydığı korku zemininde büyütebilir mi? Suruç’ta çoğu kişi, konuşurken adını vermeye bile korkuyor. Ancak herkesin ortak fikri şu: Şenyaşarlar katliamının ardından yaşanan cezasızlık, katillerin sırtındaki elin daha da güçlenmesi, bugünkü cinayete cesaret verdi. Gerçekten de Şenyaşarlar katliamının ardından şüphelilerin telefon dinleme tutanakları, saldırganların “Bize bir şey olmaz” güvencesi ile hareket ettiğini gösteriyor.
Diyarbakır Cezaevi’nin terörü nasıl PKK terörüne zemin yarattıysa, bugün de Güneydoğu’da 'terör' diyerek terör tohumları eken bir güç var. Ve o gücü, içişleri bakanının çektirdiği fotoğraflar besliyor" (HABER MERKEZİ)