YAZARLAR

Suyun sesi

Süper Lig'de neyin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğini tahmin etmek pek mümkün değil. Ama suyun sesi, yaklaşan şeyle ilgili bir fikir veriyor.

Süper Lig'de ağustos ayına denk gelen ilk haftalar her zaman zordur. Bir yandan transfer dönemi açıktır, takıma gelmesi ve takımdan gitmesi beklenen oyuncular belirsizlik yaratır. Yeni teknik direktörlerin ve yeni transferlerin alışma dönemidir. Diğer yandan Avrupa ön elemeleri ve Süper Kupa gibi ekstra hedef maçlar vardır. Ayrıca hava sıcaklıkları ve sezon öncesi yapılan fiziksel yüklemeler de takımların temposunu olumsuz etkiler.

Ağustos ayıyla birlikte Avrupa'da eleme maçlarını, Süper Lig'de de dört haftayı geride bıraktık ve 2 haftalık milli takım arasına girdik. Liglerin tekrar başlayacağı 13 Eylül Cuma, aynı zamanda Süper Lig'de yaz transfer sezonunun da son günü. Yani lig tekrar başladığında artık takımların kadroları netleşmiş, aşırı sıcaklar da geride kalmış olacak. Dolayısıyla takımlarla ilgili en doğru değerlendirmeler de 13 Eylül'den sonra yapılabilecek.

Yine de arka arkaya oynanan maçlar, takımların yeni sezonda neler yapabileceklerine yönelik bazı fikirlerin oluşmasını sağladı.

MOURİNHO FENERBAHÇESİ İŞLEMEYE BAŞLIYOR

Geçtiğimiz sezon Dzeko, Tadic, Szymanski, Fred, Livakovic gibi oyuncularla yeni bir yapılanmaya giden Fenerbahçe, 99 puan toplayan kadrosunu büyük ölçüde korudu. Sarı lacivertlilerde Ferdi Kadıoğlu kulüp rekoru kırarak Brighton'a giderken sözleşmesi sona eren Batshuayi de Galatasaray'a geçti. Forvete yine kulüp rekoru kırarak En-Nesyri'yi, sol kanada kiralık olarak Saint-Maximin'i, orta sahaya Ambrabat'ı aldılar. En büyük transferi ise kulübeye Mourinho'yu getirterek yaptılar.

İki Lugano maçının çekişmeli geçmesi, ardından Lille'e trajik denebilecek bir şekilde elenerek Şampiyonlar Ligi'ne veda edilmesi, Süper Lig'de de ilk haftada Adana Demirspor'un 1-0'la geçilmesi, ikinci hafta Göztepe deplasmanında son dakika golüyle berabere kalınması, Portekizli teknik direktörle ilgili de çatlak seslerin çıkmasına neden oldu. Ancak sonrasında gelen 5-0'lık Rizespor ve 3-0'lık Alanyaspor galibiyetleri şimdilik çatlak sesleri de susturmuş gözüküyor.

Fenerbahçe'de şu an görünen eksiklerden birisi Fred'i ikame edecek bir oyuncu ya da farklı bir oyunun henüz bulunamamış olması. Bir diğeri ise geçen sezonun yıldızlarından İrfan Can Kahveci'ye 11'de yer açılamaması. İlki için yönetimin önünde ayın 13'üne kadar süre var. İkincisi de Mourinho için takım iyi sonuçlar aldığı sürece tatlı bir dert.

Özellikle son maçlarda sergilenen baskın oyun, sarı lacivertlilerin geçen seneki gücünden bir şey kaybetmediğini gösterdi. Lige alışması gerektiğini söyleyen Mourinho'nun da gerekli zamanı geçirdiğini düşünürsek milli takım arasından sonra daha yüksek viteste bir Fenerbahçe izlememiz muhtemel.

GALATASARAY'DA SULAR BULANIK

102 puanlı son şampiyon Galatasaray yeni sezona zorlu bir başlangıç yaptı. İlk resmi maç olan Süper Kupa Finali'nde Beşiktaş'a karşı 5-0'lık sert bir mağlubiyet aldılar. Süper Lig'in ilk maçında Hatayspor karşısında geri düştüler, uzatmalarda gelen Batshuayi golüyle 3 puanı aldılar. Konya deplasmanından da 2-1'lik galibiyetle döndüler.

Arkasından gelen Young Boys maçlarıysa sarı kırmızılılarda alarm zillerini çaldırdı. İsviçre'deki maçta 3-2 mağlup olan Galatasaray, İstanbul'daki rövanşta da rakibine 1-0'la boyun eğip Şampiyonlar Ligi'ne play-off turunda veda etti ve Avrupa Ligi'ne düştü.

Ağustos ayında arka arkaya gelen kötü sonuçlar hem Okan Buruk hem Dursun Özbek için istifa baskısını da beraberinde getirdi. Geçen sene büyük umutlar ve kontratlarla alınan Tete, Zaha, Ziyech, Köhn gibi oyuncularla yolları ayırma noktasına gelinmesi, yeni transfer Jelert'in performansının yeterli bulunmaması, kritik maçlarda bekte Berkan ve Barış Alper'in oynamak zorunda kalması ve Abdülkerim, Nelsson ve Muslera'nın düşen performansları Galatasaray'da yeni sezonla ilgili soru işareti yaratan konular oldu.

Milli araya girmeden önceki son maçta Adana Demirspor karşısında alınan 5-1'lik galibiyet Özbek ve Buruk'un üzerindeki baskıyı nispeten azaltmış olabilir. Ama milli aradan 1 hafta sonra Kadıköy deplasmanına gidecek olan Galatasaray'da Fenerbahçe derbisi, iki isim için de kırılma maçına dönüşebilir.

Geçen sezonun ikinci yarısında 17 seri galibiyet alarak şampiyon olmuş bir takım için ligin henüz başında bu tartışmaları yapmak haksızlık olarak görülebilir. Ama sarı kırmızılıların milli arayı fırsat olarak kullanıp seviyesini yukarı çekmesi gerektiği de bir gerçek. Icardi'nin sakatlığının bu gerekliliği ne kadar etkileyeceğini 13 Eylül'den sonra göreceğiz.

BEŞİKTAŞ KABUK DEĞİŞTİRDİ

Ağustos ayının flaş takımı ise Beşiktaş oldu. Takımın başına Giovanni van Bronckhorst'u getiren siyah beyazlılar kadroda da önemli bir dönüşüme giderek Immobile, Rafa Silva, Paulista gibi oyuncuları transfer etti.

Sezonu 5-0'lık Süper Kupa zaferiyle açan Beşiktaş, lige de 3'te 3 yaparak başladı. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden elediği Lugano'yu siyah beyazlılar da Avrupa Ligi'nden eleyerek gruplara kaldı.

Lugano eşleşmesinin Beşiktaş için sembolik de bir anlamı vardı. Siyah beyazlılar önceki sezon hem başkanlarını değiştirmiş hem 5 farklı teknik direktörle çalışmıştı. Ligde Galatasaray ve Fenerbahçe'nin 30 puan gerisinde kalmış, sezonu Türkiye Kupası Finali'nde Musrati'nin uzatmalarda attığı golle kupayla kapatmayı başarmışlardı. O golle yeni sezon öncesi Süper Kupa maçına çıkıp 5-0'lık galibiyet aldılar, o golle Avrupa Ligi'nde mücadele etme hakkı kazandılar.

Kaosla geçen önceki sezonun kırılma maçlarından biri de Konferans Ligi'nde aynı grupta oldukları Lugano'ya İstanbul'da oynanan maçta 3-2 mağlup oldukları karşılaşmaydı. Siyah beyazlılar İsviçre ekibini İstanbul'da bu sefer 5-1 gibi net bir skorla yendi. Geçtiğimiz sezon oynanan maçtaki 11'den yalnızca sol bek Masuaku, bu maçta da 11'de forma giydi. Yani siyah beyazlılarda ilk 11'in 10'u değişti.

SÜPER LİG'İN BAŞARI FORMÜLÜ

Süper Lig'de daha önce denenmiş ve başarılı olduğu ispatlanmış bazı kalıpların olduğunu söylemek yanlış olmaz. Avrupa'dan düşmüş zamanın "top class" forveti bu ligde pek ala şov yapabilir. Arkasına yine Avrupa'dan düşmüş yaratıcı bir yıldız ve takımın bel kemiği olacak bir orta saha alırsanız ilk 3'e oynayacak bir takımın iskeletini büyük ölçüde kurmuş olursunuz. Bu formüle örnek olarak yakın tarihten Galatasaray'ın Drogba-Sneijder-Melo'lu kadrosunu ya da Beşiktaş'ın Mario Gomez-Quaresma-Sosa'lı kadrosunu sayabiliriz.

Galatasaray iki yıl önce Icardi-Mertens-Torreira transferleriyle bu kalıba uygun bir kadro daha kurdu. Bu iskeletle iki sene üst üste şampiyon oldu. Fenerbahçe geçen sezon Dzeko-Tadic-Fred ile aynı kalıba uydu, ek olarak onların yanına potansiyelli oyuncular yerleştirdi. Her ne kadar sezonu kupasız kapatsa da 99 puan toplamayı başardı. Beşiktaş da Hasan Arat dönemiyle birlikte bu kalıba uygun transferler yaptı ve Immobile-Rafa-Silva-Musrati gibi bir iskelet kurdu. 

Önceki sezonla kıyasladığımızda en dikkat çekici olan şey siyah beyazlıların hücumlarında Immobile ve Rafa Silva'nın yarattığı pozisyonlar oldu. İki isim tıpkı Galatasaray ve Fenerbahçe'de olduğu gibi, tecrübeleri ve oyun zekalarını katarak Beşiktaş'ın seviyesini yukarı taşıdılar.

Bu formatın takımı yarışa sokmasının yanındaki bir diğer artısı, kadrodaki potansiyelli oyuncuların da performansının yükselmesi. Galatasaray'da Kerem Aktürkoğlu ve Barış Alper Yılmaz, Fenerbahçe'de İsmail Yüksek, İrfan Can Kahveci ve Ferdi Kadıoğlu, kendi sınırlarını aşarak Avrupa'ya transfer yapacak seviyeye geldiler. Beşiktaş'ta ilk maçlarda görünen de Semih Kılıçsoy ve Gedson'un yükselen performansları oldu. İki ismin sezon sonunda bugünkünden çok daha iyi bir seviyede olacaklarını öngörmek zor değil.

Ancak bu kalıbın gemiyi zaten borçla yüzdüren kulüpler için oldukça maliyetli olduğunu da belirtmek gerek. Eğer sonunda Şampiyonlar Ligi geliri ya da büyük bonservisli oyuncu satışları olmayacaksa takımlar yüklü maaşlarla ve katlanmış borçlarla da karşı karşıya kalabilir. 

Süper Lig'de neyin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğini tahmin etmek her zaman pek mümkün değil. Ama suyun sesi, yaklaşan şeyle ilgili bir fikir veriyor.

Bıraktığı yerden Mourinho ile devam eden Fenerbahçe ve yenilenmiş 11'iyle Beşiktaş, sezon sonuna kadar şampiyonluk yarışının içinde mutlaka olacaklardır. Her ne kadar yeni sezona tartışmalarla başlamış olsa da son 2 sezonun şampiyon kadrosunu büyük ölçüde koruyan Galatasaray da yarışın dışında kalmayacaktır. Sonu ne olur bilinmez ama futbolseverleri çekişmeli bir sezonun beklediği kesin.