T-Rex'in yeni keşfedilen 'ilkel' kuzenleri dinozorların yok oluşuna ışık tutuyor
Bilim insanlarının Fas’ta keşfettiği dinozor fosilleri, bilinmeyen iki yeni türü ortaya çıkardı.
Bath Üniversitesi
Fas’ta araştırmalarını sürdüren bilim insanları, T-rex’in ilkel kuzenlerine ait kısa, bulldog burunlu ve daha kısa kollara sahip fosiller keşfetti. Bu iki yeni dinozor türü, Kuzey Yarımküre’deki ‘tiranozorlara’ eşdeğer bir etçil dinozor ailesi olan Abelisauridae’ye ait. Kretase döneminin sonunda yaşamış olan bu iki yeni dinozor türü, bundan 66 milyon yıl önce bir asteroit tarafından dinozorların kitlesel biçimde yok edilmesinden hemen önce Afrika kıtasındaki dinozorların çeşitlilik gösterdiğini ortaya koydu.
Kretase döneminin sonunda yaşamış olan iki yeni dinozor türü, Fas’ta, Kazablanka kentinin hemen dışında keşfedildi. Sidi Daoui kasabasının yakınlarında keşfedilen bir dinozor türü, yaklaşık iki buçuk metre uzunluğundaki bir avcının ayak kemiği sayesinde tespit edildi. Diğer tür ise yakınlardaki Sidi Chennane’de bulunan, yaklaşık beş metre uzunluğa ulaşan bir etoburun incik kemiği sayesinde keşfedildi.
T-REX’İN AFRİKALI KUZENLERİ
Her ikisi kalıntı da ‘abelisaur’ adıyla bilinen ilkel etçil dinozor ailesinin üyelerine aitti. Kendilerinden çok daha büyük bir 'abelisaur' olan Chenanisaurus barbaricus’la aynı bölgede yaşayan bu iki dinozor türü, Fas’ın, Kretase döneminin sonunda dinozorlar çağını sona erdiren dev bir asteroidin Dünya’ya çarpmasından kısa süre önce çeşitli dinozor türlerini barındırdığını ortaya koydu. Araştırmayı yöneten, Bath Üniversitesi’ne bağlı Milner Evrim Merkezi’nden Dr. Nick Longrich, konuya ilişkin demecinde, “Burada şaşırtıcı olan, bu alanın tarih öncesinde deniz tabanı olması. O zamanlar bu bölge, plesiozorlar, mosazorlar ve köpekbalıklarıyla dolu sığ ve tropikal bir denizdi. Aslında çok fazla dinozor bulmayı bekleyeceğiniz bir alan değildi. Buna karşın onları buluyoruz" dedi.
Her ne kadar dinozorlar fosillerin küçük bir bölümünü teşkil etse de bu bölge fosil bakımından öylesine zengin ki dinozorlar çağının sonlarından itibaren Afrika’daki dinozorlara dair en net görüntüyü gözler önüne seriyor. Paleontologlar, aynı birkaç türe rastlamaktan ziyade, çoğunlukla yeni türlere ait fosiller topluyorlar ve bu durum, fosil yataklarının son derece çeşitli bir dinozor faunası içerdiğini düşündürüyor.
ÇOK FARKLI TÜRLER BİR ARADAYDI
Şu ana dek, elde edilen sınırlı sayıdaki dinozor fosili, beş farklı türün temsilcilerini barındırıyor: ‘Ajnabia’ adındaki küçük bir ördek gagalı dinozor, uzun boyunlu bir titanozor, dev abelisaur Chenanisaurus ve yeni bulunan iki yeni abelisaur. Longrich, “Elimizde başka fosiller de mevcut ama şu anda inceleniyorlar. Bundan dolayı, bölgenin inanılmaz derecede çeşitli bir dinozor faunası olması dışında, şu anda onlara dair pek bir şey söyleyemeyiz" dedi.
Son dinozorlar, bundan yaklaşık 66 milyon yıl önce, mosazorlar, plesiozorlar, pterozorlar ve ammonitler de dahil, gezegenimizdeki bütün türlerin yüzde 90’ıyla birlikte yok oldu. Kretase sonundaki neslin yok oluş modeli ve sebepleri 200 yıldan uzun süredir tartışılıyor.
Meksika’nın Yucatan Yarımadası’ndaki dev bir asteroit çarpışması, onların yok oluşlarıyla bağlantılandırılsa da dinozorların zaten bir düşüş döneminde olduğu savunuluyor. Faslı dinozorlar ise Kuzey Afrika’da mümkün olan son ana kadar yaşadıklarını düşündürüyor.
“Kuzeybatı Amerika’da yaşanan Kretase sonu dönem, netice itibariyle çok daha az çeşitlilik içeriyor gibi görünüyor" gözlemini paylaşan Longrich de “Yine de burası gezegenin yalnızca küçük bir kısmı. Wyoming ve Montana’daki dinozorlardan yol çıkıp dünyaya dair bir genelleme yapmanız mümkün değil. Ek olarak, bu dönemin sonlarına doğru iklim daha da soğudu ve bundan ötürü daha yüksek enlemlerde yaşayan dinozorların daha az çeşitlilik sergilemesi şaşırtıcı olmayabilir. Öte yandan, daha düşük enlemlerde yaşayan dinozorlara dair pek bir şey bilmiyoruz" ifadelerini kullandı.
METEOR DÜŞENE DEK İŞLER YOLUNDAYDI
En azından Fas’ta, son ana kadar çeşitlilik içinde ve başarılı bir şekilde yaşamış gibi görünüyorlar. Fas'ın Cadi Ayyad Universitesi’nde profesör ve Doğa Tarihi Müzesi’nde araştırmacı olan Nour-Eddine Jalil, konuya ilişkin açıklamasında, “T-rex’in, Kuzey Amerika’da bir ‘megapredatör’ (en büyük yırtıcı) olarak hâkimiyet sürdüğü dönemde, abelisaur’lar Kuzey Afrika’daki besin zincirinin zirvesinde yer alıyordu” dedi. Jalil, “Ender bulunmalarına karşın, dinozor kalıntıları, daha bol miktarda bulunan deniz sürüngeni kalıntılarıyla aynı mesajları içeriyor. Bizlere, Kretase-Paleojen krizinin hemen öncesinde biyoçeşitliliğin azalmadığını, tam tersine, çeşitlilik gösterdiğini söylüyorlar" dedi.
Yeni araştırma, Bath Üniversitesi’nden Dr. Nick Longrich, İspanya’nın Bask Bölgesi’ndeki Bilbao’dan Prof. Xabier Pereda-Suberbiola ile Erik Isasmendi ve Paris Doğa Tarihi Müzesi ve Marakeş’teki Cadi Ayyad Üniversitesi’nden Nour-Eddine Jalil tarafından yayınlandı.
Yazının orijinali Eureka Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)