Tahir Elçi davasında tüm talepler reddedildi
Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili davanın bugün görülen yedinci duruşmasında mahkeme tüm talepleri reddetti.
DİYARBAKIR - 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sonrasında öldürülen Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi davasının yedinci duruşması Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Sanık polisler Sinan Tabur, Mesut Sevgi ve Fuat Tan'ın "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”, firari sanık Uğur Yakışır'ın ise “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” suçlamalarıyla yargılandığı duruşma öncesi adliye binası çevresinde ve duruşma salonunda yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Her duruşma öncesi rutin hale gelen kimlik kontrolü bu duruşmada gerçekleştirilmedi. Saat 10.00'da başlaması gereken duruşma için kapılar saat 10.03'te açıldı. Duruşmayı Türkiye Barolar Birliği, 16 baro, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu, Hafıza Merkezi, MLSA, Brüksel Barosu, Lyon Barosu, Paris Barosu, Amsterdam Barosu ve Almanya Büyükelçiliği takip ediyor.
‘TELEFONU ESKİ OLDUĞU İÇİN ATTIK’
Tutuksuz yargılanan sanık polislerin bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşma saat 10.19’da başladı. Duruşmada ilk olarak Mardin Kebap Evi sahibi Cihan E. tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanı, tanığı yanına çağırarak dükkanın içerisinde yer alan paravanın fotoğrafını göstererek “Ne zaman yapıldı” diye sordu. Paravanın 2012 ile 2013 yılları arasında yapıldığını söyleyen tanık, paravanın sonradan sökülmediğini, kapının halen durduğunu söyledi. Avukat Mahsuni Karaman’ın sorularını yanıtlayan tanık, “Silah sesinden sonra kendimizi üst katlara attık. Görüntü kaydı olan oldu mu, olmadı mı bilmiyorum” dedi, tanığa abisinin çektiği görüntü hatırlatıldı. Abisinin olaydan yaklaşık 3-4 ay sonra intihar ettiğini söyleyen tanık, abisinin telefonunun hastanede kendilerine verildiğini, telefon eski olduğu için attıklarını söyledi. Kamera kayıtlarının arızasız olarak çalıştığını söyleyen tanık, dış mekanı gösteren kameranın bulunmadığını ileri sürdü.
‘SORUŞTURMA MAKAMI İFADE ALMAK DIŞINDA BİR ŞEY YAPMIYOR’
Sanıkların ve avukatlarının konuşmadığı duruşmada Türkan Elçi’nin vekili avukat Tuğçe Duygu Köksal söz aldı. Tanığın “dışarıyı gören kamera yoktu” beyanına karşın dosya içeriğinde dış cepheyi gören bir kamera görüntüsünün mevcut olduğunu söyleyen Köksal, tanığın abisinin intiharına dikkat çekti. O tarihlerde keşfe çıkıldığını hatırlatan Köksal, tanığın abisinin intiharının şüpheli olduğunu söyledi. Tanığın abisinin ölümüyle ilgili dosyanın ve otopsi raporunun intikal ettirilmesini talep eden Köksal, “Elimizde 27 Mart 2020 tarihli hedef süre belgesi var. Diyor ki; 330 günde yargılamanın tamamlanması planlanıyor. Biz yargılamanın otopsisini yaptık. Olaydan tam 7 ay sonra ilk duruşma gerçekleşti. Yılda 2 celse görülüyor. Bir önceki duruşma ile bu duruşma arasında 8 ay süre verildi. Bu 8 aylık süreçte ne yapıldığına bakıyoruz, hala rapor bekleniyor. Keşif taleplerinin değerlendirilmesini istiyoruz. Sorumlu amir Vedat Gönen bugüne kadar neden dinlenmedi? Keşifte tanıklar ve sanıklar hazır bulundurulmalı” diye konuştu. Köksal ayrıca soruşturma makamının bu dosyada ifade almak dışında bir şey yapmadığını söyledi.
‘8 YIL OLACAK HALA KAMERA KAYDI KOVALIYORUZ’
Köksal’ın ardından söz alan avukat Deniz Özbilgin, bu celseye çok ciddi bir çelişkiyle başlandığını söyledi. Mardin Kebap Evi kamerasının olay yerini gördüğünü ve bu cihazdaki görüntülere hala ulaşılamadığını hatırlatan Özbilgin, “Mahkeme de cihaz üzerinde oynama olduğunu biliyor. Biz kameranın niye açılamadığını öğrenmek istiyoruz” dedi. Polis kamerasındaki 12 saniyelik boşluğa da dikkat çeken Özbilgin, “8 yıl olacak hala kamera kaydı kovalıyoruz. Niteliksiz bir iddianame üzerinde çırpınıp duruyoruz” ifadelerini kullandı.
Özbilgin’in ardından Van Barosu Başkanı Avukat Murat Timur söz aldı. Keşif talebinde bulunan Timur, keşfin, istihbaratçıların sanığı takibe başladığı yerden başlaması gerektiğini söyledi. Timur’un ardından konuşan Avukat Mahsum Batı, “Bütün tesadüfler bu dosyada karşımıza çıkıyor. Görüntü kayboluyor, kamera bozuluyor, evrak gitmiyor. Örgüt üyeliği nedeniyle dinlenen sanığın kimle ne konuştuğunun açığa çıkması lazım. Tape kayıtları getirilirse başka faillerin olup olmadığı da açığa çıkar” diye belirtti.
DAVUTOĞLU’NA ÇAĞRI: MAHKEME DİNLEMİYORSA KENDİSİNİ ÇIKIP ANLATSIN
Duruşmada söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, konuşmasına duruşmayı takip edenlere teşekkür ederek başladı. Mahkeme başkanına seslenen Eren, “Zaman zaman karşı karşıya geldik. Kararlarınızı eleştirme hakkına sahibiz. Sizinle uyuşamadığımız, anlaşamadığımız noktalara vurgu yapmamız gerekiyor. Sizin önünüze Dört Ayaklı Minare’nin dışına taşan bir dosya gelmedi. Biz size, ‘savcılığın soruşturma aşamasında yapmadığını kovuşturma aşamasında yapalım’ dedik. Biz bunları size anlattık ama sizin bize karşı bir ön yargınızın olduğunu düşünüyoruz, bunu gidermemiz lazım” dedi.
Kamuoyu baskısı olmasa mahkemenin iddianameyi kabul etmeyeceğini söyleyen Eren, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu dosyada sanık olan kişinin tapelerini ‘dosyayla ilgisi yok’ diyerek reddettiniz. Her basın açıklamamızda bu cinayetin siyasi olduğunu söyledik. Bizim de dile getirdiğimizi dile getiren dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu dinlemekten vazgeçtiniz. Dönemin başbakanının bu açıklamayı neden yaptığını merak etmiyor musunuz? Buradan kendisine sesleniyorum. Madem ki mahkeme dinlemiyor, o halde kendisi kamera karşısına çıkıp bildiklerini anlatsın.”
Tahir Elçi cinayeti öncesinde bir televizyon programıyla başlayan lince değinen Eren, Tahir Elçi’nin o program sonrasında yaptığı açıklamaların tümünde ölüm tehditleri aldığına yönelik beyanda bulunduğunu söyledi. Bu dosyanın sıradan bir cinayet davası olmadığına dikkat çeken Eren, “Sanıkların yüzlerini bile göremiyoruz. Duruşmada hazır olmalarını talep ediyoruz” dedi.
‘ORADA SİLAH SIKAN HERKES BU DOSYADA ŞÜPHELİDİR’
Eren’in ardından söz alan Avukat Mehmet Emin Aktar da konuşmasına mahkeme başkanına seslenerek başladı. “Beni yanlış anlamayın demeyeceğim. Zaten bugüne kadar hep yanlış anladınız” diyen Aktar, bu dosyanın uzun yıllara yayılarak ilginin azalmasının amaçlandığını söyledi. Gerekirse daha çok avukatla bu dosyayı takip edeceklerini söyleyen Aktar, “Tahir Elçi hak savunucusuydu. Öldürüldüğü an bile yaşam hakkına ilişkin çağrı yapıyordu. Küçücük bir sokakta bizim bildiğimiz resmi olarak görevlendirilmiş 20 kişi var. Getirin duruşmaya dinleyelim. Olay olduğunda orada silah sıkan herkes bu dosyada şüphelidir. Yargılama sürecinde olayın manipüle edilmesine sessiz kaldınız” dedi.
‘ADİL OLMAK ZORUNDASINIZ’
Aktar’ın ardından konuşan Şırnak Barosu Başkanı Avukat Rojhat Dilsiz, dosyada bir arpa boyu yol ilerlenemediğini söyledi. 21 yıl önce Tahir Elçi’nin yanında staja başladığını belirten Dilsiz, “Ne ironiktir ki hayatını faili meçhul cinayetlere adamış Tahir Elçi’nin dosyası bir cendere içerisinde çözülemiyor ve debelenip duruyoruz. Davanın sürüncemede bırakılmasını hazmedemiyoruz. Bu duruşma salonunda yaşadığımız krizlerin haddi hesabı yok. Adil olmak zorundasınız. O makamda bulunuyorsanız adil olmak dışında başka bir inisiyatifiniz olamaz. Bu toplum artık yargıya güvenmiyor. Hiç üzerinize alınmaz mısınız?” ifadelerini kullandı.
DURUŞMAYA 2 SAAT ARA VERİLDİ
Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik ve TBB Yöentim Kurulu Üyesi Ali Bayram’ın konuşmalarının ardından savcı, Mardin Kebap Evi sahibi Cihan E.’nin abisinin ölümüyle ilgili taleplerin ‘dosyayla ilgisi olmadığını’ belirterek reddini, keşif taleplerinin dosyadaki tüm delillerin toplanmasından sonraya bırakılmasını, olay yerinde bulunan polis memuru Vedat Gönen’in ‘görgüye dayalı bilgisi olmadığı’ gerekçesiyle dinlenmesinin reddini talep etti.
TÜM TALEPLER REDDEDİLDİ
Duruşmaya verilen 2 saatlik aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, TÜBİTAK’TAN beklenen raporun akıbetinin sorulmasına, sanıklar hakkındaki adli kontrolün devamına, keşif talebinin TÜBİTAK’TAN rapor geldikten sonra değerlendirilmesine, Mardin Kebapevi sahibi Cihan E.'nin abisinin ölümüyle ilgili soruşturma dosyası ve otopsinin getirilmesiyle ilgili talebin reddine, teftiş heyeti ve istihbaratçılar ile ihbarcıların dinlenmesi talebinin reddine, olay yerinde bulunan polis memuru Vedat Gönen'in keşifle birlikte verilecek nihai kararla değerlendirilmesine karar vererek duruşmayı 29 Kasım'a erteledi.
Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Duruşma hakkında verilen bilgilerin ardından "Soruşturma savcısının cezasızlıkla yaklaştığını görüyoruz. Hakikatin ortaya çıkması için mücadelemiz devam edecek" denildi.
TANRIKULU: MAALESEF AYDINLATILMASINI İSTEMİYORLAR
Davanın ardından açıklama yapan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu şunları söyledi:
"Bugün yargılamayı Trabzon Milletvekilimiz Sibel Suiçmez ile izleyip takip ettik, kendisi Trabzon Barosu’nun eski başkanı ve Türkiye Barolar Birliği başkan yardımcısıydı. Bugün bir kez daha gördük ki, yargılama adil bir biçimde yapılmıyor ve gerçek anlamıyla olayı aydınlatacak bir süreç mahkemede işlemiyor. Nedeni şu, Tahir Elçi suikastı bir siyasal suikasttı, siyasal suikastlar Türkiye’de ve dünyada siyasal iktidarın koruması ve ortaklığı olmadan gerçekleşmez. Bu koruma ve ortaklık, cinayetin işlendiği anla ilgili değil bir süreçle ilgilidir.
Tahir Elçi’nin öldürüldüğü süreci bir kez daha hafızamızı yoklarsak, adım adım bu cinayete giden yol televizyonlar ve basın vasıtasıyla ve Yargının ortaklığıyla adım adım işlendi. Ve sonuç itibariyle de Dört Ayaklı Minare'nin altında bir siyasi suikasta kurban gitti.
Aradan geçen 8 yıl içerisinde de bu siyasal suikastın ortakları ve arkasındaki güçler maalesef bu olayın aydınlatılmasını istemiyorlar. Yoksa bir mahkeme 8 yıl geçmiş aradan nasıl bir keşif yapmaz, nasıl bir canlandırma yapmaz, nasıl olaydaki istihbarat elemanlarını dinlemez?
Ben Genel Başkanımızla birlikte cinayetten hemen sonra Diyarbakır'a geldik, başsağlığına gittik Türkan Elçi'ye ve ondan sonra da Diyarbakır Valisini ve Diyarbakır Emniyet Müdürünü ziyaret ettik. Şurası gerçekten o gün için de soru işaretidir bugün için de soru işaretidir: İki örgüt mensubunun takip edildiği sure 8 km'lik bir yol, Kayapınar'dan Dört Ayaklı Minare'ye kadar tam 8 km. Bu 8 km boyunca iki örgüt mensubunu canlı bir biçimde yakalamaları mümkünken, Dört Ayaklı Minare'ye kadar gitmelerine izin verilmiş ve orada 2 polisin şehit olmasından sonra bu cinayet gerçekleşmiş.
Şimdi ısrarla arkadaki istihbarat aracındaki memurların dinlenilmesi talebi sadece Tahir Elçi suikastının aydınlatılmasına dönuk değil aynı zamanda ölen iki polisin de öldürülmesinin açıklığa kavuşması içindir. Bu mahkeme bunu bile yapmıyor. İstihbarat mensuplarının konuşma tapelerini, istihbarat mensuplarının tanıklığını maalesef kabul etmiyor. Keşif yapmıyor, delilleri toplamıyor, 13 saniyelik görüntünün neden kaybolduğu noktasında aradan geçen 8 yılda alınan bir mesafe yok. O da şundan kaynaklıdır, sanıklar korunuyor, arkasındaki güçler korunuyor. Bizler buradayız, ben Diyarbakır Barosunun önceki Başkanı olarak ve Tahir Elçi'nin de çalışma arkadaşı olarak Başkanlığım sırasında bu davayı sonuna kadar takip edeceğiz."