YAZARLAR

Taktik, form ve fikstür: Şampiyonluk yarışı nereye gidiyor?

İki ay önce söyleyemediğimizi bugün söyleyebiliyoruz; evet, Fenerbahçe bu puan farkını kapatabilir. Ancak son iki sezonu şampiyon tamamlayan Galatasaray'ın ligin son dönemini oynamayı iyi bildiğini de unutmadan.

Şampiyonluk yarışındaki iki takım bugün maçlarını arka arkaya oynadı.

Bir tarafta lider Galatasaray'ın haftalardır süren formsuz grafiği devam etti. Muslera ve Osimhen'in ekstra performansları olmasa muhtemelen yenilgi kaçınılmaz olurdu.

Sarı kırmızılılarda eleştiri oklarının hedefinde teknik direktör Okan Buruk var. Bir yandan takımın oturmuş oyunuyla fazlaca oynaması, ilk 11 tercihleri, oyunculardaki fiziksel gerileme, maç içindeki müdahaleleri ve maç sonu açıklamaları bu eleştirilere haklılık payı veriyor.

Diğer yandan iki yıl üst üste şampiyon olmuş, üçüncü sezonu namağlup götüren, ligin son dönemecine 4 puan fark ve ikili averajı cebine koyarak giren bir teknik direktörün kendi taraftarı tarafından bu şekilde sert eleştirilere maruz kalması nereden bakılırsa ilginç.

Buruk'un içinde bulunduğu durum bütün teknik direktörler için ders niteliğinde; eğer oynattığınız oyun ve sergilediğiniz duruş taraftarınızı tatmin etmiyorsa istifa seslerinin önüne 3 puanla geçemezsiniz.

Galatasaray'ı ligin kalan döneminde zorlu bir fikstür, sert deplasmanlar bekliyor. Bu fikstüre girerken yapılan puan kaybı, gelecek maçlarda stresin artmasına yol açacaktır. Ancak bugünkü puan kaybını ileriki haftalarda alınacak daha büyük yenilgileri önlemesi için bir uyarı olarak görmek de yine sarı kırmızılıların elinde.

Okan Buruk'un da hem liderliği hem kendi pozisyonunu güçlendirmesi için her şeyden önce kötü oyunla alınan 3 puanlara ya da saha dışı polemiklere değil, oyunda gözle görülür iyileştirmeler yapmaya ihtiyacı olduğu kesin.

FENER FIRSATI TEPMEDİ

Diğer tarafta ise ligin başında doğru oyunu bulmak için yaşadığı arayış dönemini atlatan, yaşadığı krizlerden olgunlaşarak çıkan, her hafta biraz daha formunu yükselten Fenerbahçe, liderin puan kaybı yaptığı haftada net bir galibiyet alarak farkı 6'dan 4'e düşürdü.

Sarı lacivertlilerin üçlü dizilişe döndükten sonra ara transferdeki stoper takviyeleriyle defans hattını, çift forvet sayesinde hücum hattını, Fred-Szymanski ikilini bularak orta sahasını, Kostic-Oğuz ikilisiyle kanatlarını, ve hatta Livakovic'in sakatlığında formanın kıymetini bilen İrfan'la kaleci performansını yükselterek geliştirdiği oyunu, bugün de maçı rahat şekilde kazanmasını sağladı. Rakibine ilk yarıda hiç şut çektirmeyen sarı lacivertliler, 30 dakikada 3 gol bularak maçı riske sokmadı.

Atılan gollerdeki bazı detaylar, takımın nasıl baskın bir oyun oynamaya başladığını gösterir cinstendi. Örneğin ikinci golde Dzeko, rakibine ceza sahasından çıkarken yaptığı presle topu kazandığında yay çevresinde hemen yanında olan isim Çağlar Söyüncü'ydü. Aynı Çağlar, Dzeko topu kazanınca bir hücumcu gibi arka direğe koşusunu yaptı, topla buluşunca da soğukkanlılıkla en doğru yere pasını çıkarttı ve asistini yaptı. Maça sol stoper başlayan Çağlar'ın ön alandaki varlığı takımdaki iştahı ve uyumu ortaya koyması açısından önemli.

Yine bir diğer stoper Skriniar'ın sık sık topla rakip sahanın ortalarına kadar açılması ve kanat beklere uzun paslar yaparak oyunun yönünü değiştirmesi rakip savunmanın dengesini bozmayı sağladı. Üçüncü gol de Skriniar'ın orta saha çizgisini topla geçtikten sonra sol çizgideki Kostic'e uzun pasi yapmasıyla geldi.

Defans hattındaki bu hareketliliğin, rahatlıkla atılan ters topların, ileriye atılan sürpriz koşuların doğal hale gelmesi, Fenerbahçe'nin ilk yarı en çok zorluk yaşadığı konu olan geriden oyun kurma derdini nasıl ortadan kaldırdığını anlamamızı sağlıyor.

MATEMATİK NE SÖYLÜYOR?

İki takımın gidişatındaki gözle görülür farklılıklara rağmen işin bir de sayısal boyutu var. Galatasaray'ın bu hafta itibariyle hala 4 puan avantajı ve rakibine karşı ikili averajı bulunuyor. Sarı kırmızılıların zirveden düşmesi için en az bir yenilgi, bir beraberlik alarak 5 puan kaybetmesi gerekiyor. İki kere berabere kalıp Fenerbahçe'yle aynı puana gelse bile ikili averaj sayesinde liderliğini sürdürecek.

Galatasaray'ın fikstürüne, mevcut formuna ve kulüpteki havaya bakılırsa bu puan kayıpları sürpriz olmaz. Aynı şekilde Fenerbahçe'nin fikstürüne, mevcut formuna ve kulüpteki havaya bakılırsa Galatasaray'ın yapması beklenen puan kayıplarını değerlendirme potansiyeli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Fikstür konusu ilk tartışılmaya başlandığı zamanlar Fenerbahçe'nin odaklanması gereken şeyin kendi oyununu geliştirmesi olduğunu, fikstürü kolay ya da zor yapacak şeyin oyun gücü olduğunu belirtmiştik. Aradan geçen 1.5-2 ayda sarı lacivertlilerin oyununu geliştirdiğini, takımın ideal biçimini bulduğunu rahatlıkla ifade edebiliyoruz. O yüzden 1.5-2 ay önce söyleyemediğimizi bugün söyleyebiliyoruz; evet, Fenerbahçe bu puan farkını kapatabilir.

Ancak mevcut matematikten çıkarılması gereken dersi de hatırlatalım; şampiyon olmak istiyorsan rakibine kendi sahanda yenilmemelisin. Fenerbahçe'nin bugünkü oyun üstünlüğüne rağmen matematikte bu şekilde dezavantajlı durumda olmasının en büyük nedeni Kadıköy'de Galatasaray'a 3-1 yenilmesi. Sarı lacivertliler geçen sezon da rakibini Kadıköy'de yenememiş, bütün sezonu Galatasaray'ı yakalamaya çalışarak geçirmiş ve 2 puanla şampiyonluğu kaçırmıştı. Ondan önceki sezon da sahasında Galatasaray'a mağlup olmuş, yine bütün sezonu rakibini yakalamaya çalışarak geçirmişti. Bu sezon da durum farklı değil...

Son iki sezonu şampiyon tamamlayan Galatasaray'ın ligin son dönemini oynamayı iyi bildiğini de belki iki kulübün taraftarlarının da unutmaması gerek.