Tam kapanmada mülteciler: İş ve yiyecek yok

Tam kapanma sürecinin başlamasıyla çoğu mülteci için zaten zor olan durum, daha da zorlaştı. İşsizlik ve açıklıkla mücadele eden mülteciler, yardım bekliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – Korona virüsü nedeniyle 29 Nisan itibariyle başlayan 'tam kapanma' sürecinin 11. günü geride kalmak üzere. Muafiyet kapsamına girmeyen iş yerleri kapandı, çalışanlar evlere çekildi. Ekonomik koşullar pek çok kişiyi olumsuz etkilerken, çoğu gündelik işlerde çalışarak hayatını idame ettiren mülteciler de tam kapanmayla birlikte işsiz kaldı. Bir gün hatta bir öğün sonra ne yiyeceğini bilmeden yaşayan mülteciler, yardım bekliyor.

‘ÇOK ZOR DURUMDAYIZ’

“Hayatımın en stresli dönemini yaşıyorum” diyen Alpha, daha önce hiç bu kadar zor duruma düşmediğini anlatıyor. Sierra Leoneli Alpha, tam kapanmayla birlikte kepenklerini indirdiği restoranının kirasını ve faturalarını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor. Su faturasının 2 bin lira geldiğini anlatırken ekliyor: “Sadece restoran değil ki, yaşadığım evin kirası ve faturaları var. Ödeyecek şey çok ama gelir yok.” Pandemide zaten zor olan koşulların tam kapanmayla daha zorlaştığını söyleyen Alpha, etrafındaki insanlara yardım etmekten de geri durmuyor. Telefonunun yiyecek ya da kira yardımı isteyenler nedeniyle hiç susmadığını belirterek “Biri aradığında ve benden bir şey istediğinde elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Kendim zor durumdayken başkalarına yardım etmeye çalışmak, hiç kolay değil” diye konuşuyor.

Şimdiden binlerce lira borcu olduğunu vurgulayan Alpha, tam kapanma sürecinin uzaması halinde ne yapacağını bilemiyor. Her geçen gün borcunun arttığını söyleyen Alpha, “Yiyecek, fatura, kira desteği gibi acil şeylere ihtiyacımız var. Çok zor durumdayız” diyerek yetkililere ve STK’lara sesleniyor.

‘CEZAYI GÖZE ALDIM’

30 yaşındaki Nurullah da işsizlik ve parasızlıktan şikayetçi. Ramazan’da sadece dört gün çalışabilmiş. Cebinde doğru düzgün para yok. Anadolu Hisarı’nda bir evde 11 kişi yaşıyorlar. “Kimde ne varsa, çıkarıyor. Onunla yiyecek alıyoruz” diyen Nurullah, 17 Mayıs’ı bekliyor. İş oldukça inşaatlarda çalıştığını anlatıp “Önceden de doğru düzgün iş yoktu ama kapanmada hiç yok. Sokağa çıkmak yasak, olduğu için daha zor” diyen Nurullah, oturduğu yerdeki bir meydana gitmenin iş bulmak için ne kadar önemli olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Bu meydana her sabah bizim gibi yabancılar gelirdi. Arabalar buraya yanaşıp günlük işler için insanları toplayıp götürürlerdi. Sokağa çıkma yasağı olunca meydana gidemez olduk. Arabalar da gelemiyor zaten. Öyle evde oturuyoruz.” Kapanmanın uzaması ihtimali onu da endişelendiriyor. “Bir iş çıkarsa gitmek zorundayım” diye konuşan Nurullah, cezayı da göze almış. İçinde bulunduğu durumu “Çaresizim” diye özetliyor. Türkiye’de başlayan aşılama hatırlatılınca ise bir süre durarak “Bize sıra gelmez” diyor. Çoğu mültecinin kayıtsız olduğu için yetkililerle temas etmekten korktuğunu vurgulayan Nurullah “Gelin hepinizi aşılayacağız deseler bile çok zor” diye konuşuyor.

‘ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLER ÇOK DAHA ZOR OLACAK’

İki yıl önce Senegal’den Türkiye’ye gelen Ali de kalabalık bir evde yaşıyor. Farklı ülkelerden 6 kişiyle aynı evi paylaştığını belirterek hepsinin işsiz olduğunu vurguluyor. Tam kapanma öncesi Beyazıt’ta bir ayakkabı dükkanında çalışan Ali, mağazanın kapanmasıyla işsiz kalmış. O da diğer mülteciler gibi kira ve faturaları ödemekte zorlanıyor. Zaman zaman yiyecek alacak parası olmayan Ali, gün sayıyor: “yeter ki iş olsun, bu sorunlar ortadan kalkar.” Kapanmanın uzamasını istemeyen Ali, “Şimdi gene arada yardım eden insanlar sayesinde idare ediyoruz ama önümüzdeki günler çok daha zor olacak. Paramız bitmek üzere” diyor.

‘TAM KAPANMANIN UZAMASI YIKIM OLABİLİR’

Tarlabaşı Dayanışma Grubu kurucularından Muhammed Sıddık Yaşar, mültecilerin neler yaşadığını yakından bilen isimlerden. Gruptaki arkadaşlarıyla mültecileri maddi, manevi desteklemeye çalışan Yaşar, şahit olduğu durumu “kritik” olarak nitelendiriyor. Tam kapanma süresinin uzamasının çok ciddi bir yıkıma sebep olabileceği konusunda uyaran Yaşar, “İnsanlar tarihe göre şartlandırdı kendini. Öyle ya da böyle bir şekilde idare ediyorlar diyebiliriz ama uzaması ölümcül vuruş olur. İntiharlar bile yaşanabilir” diyor.

MÜLTECİLERİN YİYECEK ALTERNATİFLERİ AZALDI

Mültecilerin korona virüsünden korkmadığını söyleyen Yaşar, “Hayatta kalma mücadeleleri ölüm korkusunun önüne geçmiş durumda” diye konuşuyor.

Muhammed Sıddık Yaşar

Pandemide zaten güç koşullarda hayatta kalmaya çalışan mültecilerin tam kapanmayla yiyecek alternatiflerinin de ortadan kalktığının altını çiziyor: “Kapanmadan önce lokantaların artıklarından faydalanabiliyorlardı. Bazıları çalıştıkları yerlerdeki artan yiyecekleri eve götürüyorlardı. Bir öğün sonra ne yiyeceğini bilemeyen mültecilerin şu an gidip dileneceği ortam da yok.”

‘BU İNSANLAR NE YİYOR, İÇİYOR KİMSE İLGİLENMİYOR’

Kapanma kararı alındığında hiçbir yetkilinin mültecilere dair bir açıklama yapmadığını dile getiren Yaşar “Bu insanlar ne yiyor, ne içiyor kimse bilmiyor. Zaten kimse de ilgilenmiyor” diyerek konunun Meclis’te gündeme gelmemesine sitem ediyor. Yaşar, Türk vatandaşlarının bile yeterli desteği bulamadığını, mültecilerin ise çok az ayrılan kaynaktan bile faydalanamadığına dikkat çekiyor. Tarlabaşı Dayanışma Grubu olarak konuyla ilgili yetkililerle görüşmeler yapsa da pek umudu yok. Ancak Yaşar yine de kayıtlı ya da değil, istenirse bir şekilde mültecilere ulaşılıp yardım edilebileceğini söylüyor. “Eğer devlet yetkileri pandemi nedeniyle zor durumda olan göçmenler için çözüm üretmek isterse biz gereken desteği veririz” diyen Yaşar yöntem olarak şunu öneriyor: “Göçmenlerin kendi aralarında kurdukları topluluklar var. Bunlarla konuşulabilir. Böyle bir durumda göçmenlerin güvenlik endişeleri de giderilir. Bu topluluklar aracılığıyla yardım gönderilecek kişiler tespit edilip, PTT Kargo ile alışveriş kartı gönderilebilir ki, sorunların büyük kısmı çözülmüş olur.”

NOT: Haberde kullanılan bazı isimler kişilerin isteği doğrultusunda değiştirilmiştir.