Tanığı anlattı: Ümraniye'deki barınakta neler oluyor?
Ümraniye Belediyesi barınağına ait görüntüler sonrası olay yerine giden yüzlerce hayvanseverden biri olan Volkan Çayan, barınağı 'mezbahane' olarak tanımlıyor.
DUVAR - Ümraniye Belediyesi'ne ait Hekimbaşı Hayvan Barınağı'ndaki kedi ve köpeklerin durumuna ilişkin görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasıyla yüzlerce hayvansever, barınağın önüne gitti. Videolarda, hayvanların oldukça kötü koşullarda tutulduğu, pek çok hayvanın yaralı olduğu bir kısmının da öldüğü görüldü.
Hayvanseverler, barınaktan hayvanları alıp çıkarmaya başladı. Bu sırada görevliler, hayvanları kurtarmaya çalışan gönüllere engel olup darp etti. Olaylar esnasında orada olan ve kurtarma çalışmalarına katılan hayvan arama kurtarma gönüllüsü ve köpek eğitmeni Volkan Çayan ile konuştuk.
Çayan’a göre, burası ifşa olan onlarca kötü barınaktan sadece biri.
‘KÖPEKLERİ KOYDUKLARI YER MEZBAHANE GİBİ BİR ALANDI’
Çayan, barınaktaki durumdan hayvanseverlerin kullandığı Whatsapp grupları sayesinde haberdar olmuş. Kurtarma çalışmalarına katılmak için hızlıca Ümraniye’ye gitmiş. Gönüllü hayvanseverlerin düzenli şekilde bu barınağa gittiğini, bu sefer gittiklerinde daha önce gösterilmeyen yerleri görmek istediklerini ve görevlilerin göstermemek istememesinden şüphelenmeleriyle olayların ortaya çıktığını söyledi.
Oraya gittiğinde etrafta ölen hayvanların kemik parçalarına rastladıklarını, ölen hayvanları attıkları bir çukuru gördüklerini anlattı.
Çayan’ın izlenimleri şöyle: “Uluslararası normlara göre böyle yerlerde köpekleri belli bir süre için tutmak lazım. 15 metrekarelik bir alanda tedavi amaçlı olabilir. Eğer yürüyebilecek durumdaysa hayvanı belli saatlerde gezintiye çıkarman gerekir. Hem psikolojik hem de fiziksel durumları için böyle olmalı. Orada durum ise şuydu: 10 metrekarelik mezbahane gibi bir alan vardı. İki tarafında kapı var, bir tarafındaki kapı 1,5 metre yüksekliğinde ve metal. Elektrik de yok. Çalışanlar oradan içeriye mama, su atıyorlar. Diğer kapıdan 5-6 metrekarelik balkon gibi bir açıklığa çıkıyor. Bu iki alan arasında gidip gelebiliyor hayvanlar. Boyut olarak diyeyim, burada kısa süreli ancak iki hayvan bakılabilir yoksa ne insan ne de hayvanın duracağı yer değil. Orada yerden yüksek yatak ve temiz su kabı ve mama kabı olması lazım. Ama orada normalde bir arada tutulmaması gereken 10-12 köpeği bir araya koymuşlar. Ortaya bir tane plastik kasa koymuşlar mama için. Güçlü olanlar yiyebiliyor ama güçsüz olanlar yemek istediğinde güçlüler tarafından ya öldürülüyor ya da yaralanıyor. İçerde bu nedenle çok zayıf, hasta, yaralı ve ölü hayvanlar vardı.”
‘GÖREVLİLER BİZE ‘BU ÖLÜ HAYVANLARI CEBİNİZDE SİZ GETİRDİNİZ’ DEDİ’
Görüntülerde pek çok yavru kedinin de öldüğü görülüyordu. Çayan’a görevlilere bu durum sorduklarını belirtip aldıkları cevabı paylaştı: “Sıkışıp kendileri orada ölmüş dediler. Oraya tahtadan kafesler koymuşlar. Altından bir ses duyduk kaldırdık. Yaralı bir yavru kedi vardı. Onun haricinde öleli 3 aydan fazla olmuş kedi yavruları vardı. Görevlilere bu durumu sorduğumuzda ‘iki ölü hayvan vardı, gerisini siz cebinizde getirmiş olabilirsiniz’ dediler.”
Pazar gecesi o barınaktan hayvanseverler tarafından kurtarılan onlarca hayvan oldu. Bu hayvanların nereye götürüldüğünü soruyoruz Çayan’a: “Oraya STK’ler dışında benim gibi hiçbir yere bağlı olmayan pek çok hayvansever de geldi. Hayvanların büyük kısmının bakımları Seren Serengil ve Derin Mermerci tarafından üstlenildi. Diğerleri STK’ler tarafından tedavi için alındı ya da gönüllüler tarafından hemen orada sahiplenildi. Ben asıl orada yasaklı ırkların oradan çıkarılması ve araçlara yüklenmesinde görev aldım. Korkup kendilerine ya da başkalarına zarar vermemeleri için kontrol altına alarak nakliye işlemlerini gerçekleştirdim.”
‘KISIRLAŞTIRMA SEFERBERLİĞİ YAPILMASI VE MERDİVEN ALTI ÜRETİMİN DURDURULMASI GEREKİYOR’
Ümraniye’deki görüntüler ne ilk ne de son… ‘Katliam Yasası’ öncesinde de barınakların koşulları oldukça tartışmalıydı. Hatta bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından iki sene önce örnek olarak gösterilen Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ait barınakta bir köpeğin kürekle dövülerek öldürülmesi hala hafızalarda. Bunların üzerine sayısı hayvana yönelik şiddet ve istismar haberi de cabası. Yasadan sonra da bu haberle hız kesmedi. Arka arkaya Niğde, Kayseri, Gebze ve son olarak Ümraniye’deki barınaktan kötü görüntüler gelmeye devam etti.
Bu noktada Çayan’a barınakların bir çözüm olup olmadığını soruyoruz: “Büyük bir kısırlaştırma seferberliği yapılması ve merdiven altı üretimin son bulması gerekiyor. Bizim görselleriyle emniyete ya da tarım ilçe müdürlüklerine şikayet ettiğimiz yerler var. Çünkü hayvanlar üretiliyor ve bir yerden sonra sokağa terk ediliyor. Üretim hayvanlarla ‘sokak hayvanı’ dediğimiz hayvanlar da çiftleşiyor. Yaptığımız bir araştırma şunu gösterdi; 90’lı yıllarda sokak hayvanlarının hepsi Alman kurdu kırması. Neden? O dönem Alman kurdu furyası varmış. 2000’li yıllarda da Golden kırmaları görmeye başladık. Gelecekte de şu an popüler olan Poodle kırmaları görebiliriz. Kısırlaştırma olmadığı sürece sayı artacak, bu çok basit bir denklem.”