Tarihi zirveyi gören altının hızı düşmüyor: Öngörülenin üzerinde artış yaşanabilir
Faiz indirimi kesin bu da ons altının yükselişini tetikliyor. Altının bir diğer motivasyon kaynağı da siyasi gerilimler, savaşlar.Ons ve gram altında öngörülenin üzerinde artış olması işten bile değil
ALTININ YÜKSELİŞİ SÜRÜYOR, DOLAR VE EURO HAREKETLENİYOR
Geçen hafta altın ciddi bir atak yaparken, görünen o ki TCMB’nin baskılamasının bir nebze gevşemesiyle, dolar ve Euro’da da ciddi yükselişler yaşandı. Borsa İstanbul geçen haftayı da 10,000 puanın altında kapadı. BIST 100 endeksi, en düşük 9,651.21 ve en yüksek 10,109.96 puanı gördükten sonra haftayı, önceki hafta kapanışına göre yüzde 1.57 değer kaybederek 9,668.10 puandan tamamladı. Kapalıçarşı'da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı geçen hafta yüzde 2.23 artışla 2,748 TL'ye, cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 3.21 yükselişle 18,305 TL'ye çıktı. Bir önceki hafta sonu 4,0451 TL olan çeyrek altının satış fiyatı ise 4,590 TL'ye yükseldi. ABD Doları yüzde 0.89 değer kazanarak 34 TL'ye, Euro da yüzde 2.53 artışla 38 TL'ye yükseldi. Bilindiği üzere hâlâ TL çok değerli, başta ihracatçı olmak üzere hemen herkes doların en az 37 TL olması gerektiğini sürekli vurguluyor. Büyük olasılıkla, ekonomi yönetimi tedrici olarak kur üzerindeki baskılamayı azaltacak ve kurlarda hareketlilik yukarıya doğru sürecek. Yatırım fonları bu hafta yüzde 0.73 ve emeklilik fonları yüzde 0.41 değer kazandı. Yatırım fonları içinde en çok kazandıran yüzde 3.54 ile 'kıymetli maden' fonları oldu.
KİME GÖRE VE HANGİ VERİYE GÖRE DEZENFLASYON PROGRAMI İYİ GİDİYOR?
TCMB beşinci kez politika faizini değiştirmedi ve yüzde 50'de sabit bıraktı. Ekonomistlerin tahmini de TCMB'nin faizi bu seviyede sabit tutacağı yönündeydi. TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) karar metninde, temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğiliminin, önceki aya kıyasla sınırlı bir şekilde yükselirken, ikinci çeyrek ortalamasının altında kaldığı, üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin yurtiçi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret ettiği belirtildi. Mal enflasyonu düşerken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağını belirten TCMB, hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılığın, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmelerin enflasyonist riskleri canlı tuttuğunu hatırlattı. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını da vurguladı. Hangi enflasyon beklentileri ve hangi fiyatlama hareketleri, tabii ki bu apayrı bir soru! Yüzde 70’in üzerindeki hanehalkları beklentileri mi, piyasaların yüzde 50 civarındaki beklentisi mi, yoksa TÜİK verileri ve TCMB öngörüleri mi? Uygulanan sıkılaştırma politikalarının sonuçlarını net olarak görmeye başladığımız alan reel sektör ve finans sektörü, ihracatçılar ise ‘değerli TL’ yüzünden zorda. Durgunluk beklenenden hızlı, gerçek enflasyon ise düşmek bilmiyor. Gidişat hiç de hayırlı bir gidişat değil. Ve eğer TCMB direnemeyip kasım ayında ya da daha öncesinde erken bir faiz indirimine giderse, karşı karşıya kalacağımız ‘muhteşem fırtına’ olabilir.
ERKEN BİR FAİZ İNDİRİMİ EN FENA HATA OLABİLİR!
Karar metni, her zaman olduğu gibi devam etti... Para politikasındaki kararlı duruşun; yurtiçi talepte dengelenme, Türk Lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceğini ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini altını çizen TCMB, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediğini belirtti. Bu açıklamayı takiben hep birlikte izledik, geçen hafta dolar 34 TL’yi, Euro ise 38 TL’yi gördü. TL’nin değerinin TCMB baskılamasıyla yüksek olduğunu zaten biliyoruz, peki ama bu baskılamayı gevşettiği birkaç hafta içinde karar metninde TL’nin değerleneceğine ilişkin bir cümleye yer veriliyor olması başlı başlına bir çelişki değil mi? Devam edelim... Karar metninde, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşunun sıkılaştırılacağı yinelendi. Baz etkisine rağmen bozulmayı hissedememek de ayrı bir marifet olsa gerek diyelim. Eylül ayında da aylık enflasyonun düşmeyeceğini tahmin etmek güç değil. Bir yandan bütçe açığını daha da ciddi bir sorun haline getirmemek zorunda olan, öte yanda enflasyonla mücadele eden bir ekonomi yönetimi var. Para politikasıyla maliye politikası arasındaki uyumu ise siyasi sebeplerle bir türlü kuramayan bir ekonomi yönetiminden ekonomiyi düze çıkarması ne ölçüde beklenebilir?
FAİZ SİLAHI OLMADAN MAKROİHTİYATİ TEDBİRLERLE SORUN ÇÖZÜLÜR MÜ?
Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda, parasal aktarım mekanizmasının ilave makroihtiyati adımlarla destekleneceğini belirtiyor TCMB. Likidite koşullarının muhtemel gelişmelerin göz önünde bulundurularak yakından izlendiği ve sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılmaya devam edileceği vurgulanıyor karar metninde... Anlaşılan o ki, gerek durgunluğa giren ekonomi gerekse siyasi meseleler sebebiyle, TCMB’nin gerektiğinde bile bir politika faizi artırımına gitmesine izin verilmeyecek. En azından benim ve benim gibi düşünenlerin algıladığı bu. Medya üzerinden bir faiz indirimine gidileceği haberleri pompalanıyor, bazı piyasa aktörleri de faiz indiriminin yapılıp yapılmayacağını tartışmayı bıraktı, hangi tarihte yapılacağını tartışır oldu. ‘İndirim-loto’da ağırlıklı tahmin kasım ayı... Demek ki eylül ve ekim ayında TÜİK zorlu bir enflasyon makyajına girişecek ki, ‘hayali verileri’ faiz indirimine zemin hazırlayabilsin! Bunun için de tabii ki ağustos ayında enflasyonun düşük gelmesi gerek! Gelmese de ‘getirilmesi’ gerek... Oysaki bir önceki karar metninde ekonomide yavaşlama süreci içerisine girilmişken, enflasyonist baskının devam ettiği söyleniyordu. Şu anda ‘yurtiçi talep yavaşlamaya devam ederek, enflasyonist etkinin azaldığına işaret etmektedir’ ibaresi yer alıyor. TCMB’nin faiz indiriminden önce, üç aylık mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon trendine bakması gerekir doğal olarak... Tabii veriler doğru olmayacağı için neye baksa fark etmeyecek! Temmuzda bu üç aylık ortalama yukarıya çıkmıştı. Ekim ayı itibarıyla verileri buna göre ayarlayacaklar büyük olasılıkla... Yani yine bir masal yazılacak gibi, bu masalda makroihtiyati tedbirlerin tek başına 'kurtarıcı kahraman' olması ise imkansız!