Tarlabaşı Toplum Merkezi davası ertelendi
Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nin ‘feshi’ için açılan davanın duruşması başladı. Duruşma öncesi yapılan açıklamada, "Dernek bizimdir” denildi. Bir sonraki duruşma 2 Kasım'a ertelendi.
DUVAR - Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne açılan iki ayrı davadan biri olan “derneğin feshi” davası İstanbul 18’inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde başladı.
Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği Dayanışma Grubu, duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Derneğe yönelik nefret söylemi ve hedef göstermelerin önüne geçilerek derneğin bir an önce güvenli bir şekilde çalışmalarına devam edebilmesini talep ediyoruz" denildi.
Bir sonraki duruşma, 2 Kasım 2022 tarihinde yapılacak.
'HEDEF GÖSTERİLDİ'
Duruşma öncesi yapılan açıklamada şunlara yer verildi: “Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği, 15 yıldır Tarlabaşı’nda yaşayan çocukların ve kadınların bir araya gelebilecekleri güvenli alanlar kurarak hak temelli bir sosyal hizmet modeli uygulamak ve sanatla iç içe birlikte üretmeyi ve ortak yaşama kültürünü geliştirmek amacıyla çalışıyor. Ancak son bir senedir sistematik ve yoğun bir şekilde bazı medya kuruluşları tarafından hedef gösterilmesini takiben, bugün susturulma ve kapatılma tehdidiyle karşı karşıya. Derneğin, ancak kendisini hedef gösteren medya yoluyla haberdar olabildiği kapatma davasının gerekçesi, derneğin ‘kanuna ve ahlaka aykırı hale geldiği’ iddiasıdır. Senelerdir yaptığı her türlü faaliyette çocuğun üstün yararı ilkesini önceleyen bir derneğin kanuna ve ahlaka nasıl aykırı geldiği sorusunun cevabı ise dosyada mevcut değil. Çünkü TTM için böyle bir olasılık dahi mümkün değil.”
'DERNEK KAPATILAMAZ'
Açıklamanın devamında, “Geçen bir aylık sürede yine bazı kesimlerin sistematik hedef göstermeleri sonucu ve yine ‘kanuna ve ahlaka aykırılık’ gerekçesiyle Türkiye’nin pek çok farklı ilinde kadın cinayetlerinin son bulmasına yönelik yaptığı çalışmalarla bilinen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne de kapatma davası açıldı. Hemen akabinde de tam 50 senedir özellikle eğitim olanaklarından yoksun çocuklarla çalışan Nesin Vakfı’nın da hesaplarına el konulduğunu öğrendik. Kısa sürede yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’de ifade ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırıların ardı ardına gelen kapatma davaları ve finansal olarak faaliyette bulunamaz hale getirme çabaları ile yeni bir aşamaya geldiğini gözler önüne sermekte. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’ne açılan davaların düşürülmesini ve derneğe yönelik nefret söylemi ve hedef göstermelerin önüne geçilerek, derneğin bir an önce güvenli bir şekilde çalışmalarına devam edebilmesini talep ediyoruz. Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği bizimdir, kapatılamaz” ifadeleri yer aldı.
DERNEĞİ 20'DEN FAZLA AVUKAT SAVUNDU
Duruşmaya İçişleri Bakanlığı, Aile Bakanlığı avukatları katıldı. Tarlabaşı Toplum Merkezi’ni 20’yi aşkın avukat savundu. İçişleri Bakanlığı’nın avukatı, derneğe dair hazırladıkları raporu sundu. Rapora göre, derneğin faaliyetlerinin hukuka uygun olmadığını iddia ederek derneğin feshini istedi: "Basın Kanunu’na göre aykırı hareket ettiler, dergileri kanuna aykırı bastırdılar. Eğitim faaliyetleri için izin başvurusu yapılmadı. Basın kanuna aykırı olarak dergi çıkarttılar. Eğitim Kanunu’na aykırı davrandılar. Dördüncü olarak Tarlabaşı’nda yaşayan çocukların cinsel kimliklerini etkilemek istediler. LGBTİ+’ları normalleştiriyor. Tarlabaşı’nda yaşayanlar derneğin amaçlarını anlamayacak ailelerin çocuklarına başka görüşle empoze etti. Bu nedenle feshini istiyoruz."
'BAKANLIKLARIN BU DAVADAYA MÜDAHİL OLMA HAKLARI YOK'
Derneğin avukatlarından Buse Karataş, “Usule aykırılık var. İhbar konusundan başlayalım.
İhbar, davaya yardımcı olarak üçüncü kişinin davaya katılması demektir. Bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı davayı açtı. Lakin İçişleri Bakanlığı’nın bir ilişkisi yoktur. İhbar şartı oluşmadı. Bizim davamız bakımından taraf iadesi söz konusu değildir. Yargılamaya müdahale edebilir, kararı etkileyebilir, bakanlığın ihbarının hukuka uygun olmadığını görüyoruz. Aile Bakanlığı da 'feri müdahil’ beyanda bulundular. Bakanlık bu davanın tarafı değildir. Bu daranın tarafı olmaları mümkün değil, taraf konumunu kazanamaz. Bu nedenle bakanlıkların bu davaya müdahil olma hakları yoktur. Menfaatleri yoktur" diye konuştu.
‘İÇİŞLERİ BAKANI SAVCI GİBİ’
Avukat Cansu Demir ise bakanlıkların dilekçelerinin (istinaf ve müdahillik taleplerine dair) kendilerine tebliğ edilmediğini söyledi: “Valiliğin isteği ile İçişleri Bakanlığı, adeta savcı gibi sosyal medyadaki düşmanca paylaşımları kullandığını ve böyle denetim yaptığını sonrasında da bakanlığın hakim gibi bir karar kurduğunu görüyoruz. Şimdi de bu davada ‘karşı taraf’ olarak görüyoruz. Burada adil yargılanma hakkına ilişkin ağır bir müdahale var. İçişleri Bakanlığı zaten denetimleri yapmıştır, bu şekilde hukuk sınırlarında kalmalı. Her iki bakanlık 'den bu dernek burada olmalı' diye bakarsa birçok şey görebilir. Aile Bakanlığı burada olmak yerine mahallede dayanışma çalışmaları yapabilirdi."
Mahkeme, dernek hakkında soruşturma olup olmadığına dair İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve valiliğe yazı yazılmasına, bakanlıkların müdahale taleplerinin sonradan değerlendireceğini söyledi. Gerekçeli olarak açıklayacağını belirtti. Sonraki duruşma, 2 Kasım 2022 tarihinde yapılacak.